KARA LEKELERLE DOLU YIL: 1993
Terörü bitirmek için yoğun çalışmalarının yapıldığı 1993 yılı, birçok karanlık olay ve faili meçhul cinayete sahne olmuştu. Uğur Mumcu'nun cinayetini, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ve Turgut Özal'ın şüpheli bir şekilde ölümü takip etmişti. Bingöl'de 33 erin şehit edilmesi, Sivas ve Başbağlar katliamı, Jandarma Tugay Komutanı Bahtiyar Aydın ve JİTEM'in kara kutusu Cem Ersever'in öldürülmesi "derin yapının provokasyonu" iddialarını gündeme getirmişti. Madımak otelinin ateşinin verilmesinin ardından Başbağlar Köyü'nde 33 köylünün kurşuna dizilerek öldürülmesine ilişkin dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit de "Başbağlar katliamının perde arkasında hangi dış güçlerin eli varsa, Sivas katliamında da aynı güçlerin eli vardır" ifadesini kullanmıştı.
1993'te 33 kişinin kurşuna dizildiği Başbağlar katliamının mağdurlarına göre, olay PKK tarafından yapılmadı ve eylem Sivas olaylarının ardından Alevi-Sünni kavgasının fitiliydi. Cevabı en çok beklenen soru ise "25 kilometre uzaklıktaki jandarma neden 14 saat sonra geldi?"
Sivas'ta 37 kişinin yanarak can vermesinin ardından, bir katliam haberi de Erzincan'ın Kemah ilçesine bağlı Başbağlar köyünden gelmişti. PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen olayda, 33 köylü kurşuna dizilerek öldürülmüş; 30 kadın dul, 100'den fazla çocuk da yetim bırakılmıştı.
Katliamın 17. yıl dönümünde konuşan mağdurlara göre olay; Sivas olaylarının ardından Alevi-Sünni kavgasının fitiliydi. Katliamın ardından delil toplamadan, mahkeme sürecine kadar birçok çarpıklıkla karşılaştıklarını savunan aileler, jandarmanın akşam olduğu için gelemeyiz' dediğini öne sürdü. Köye 25 kilometre uzaklıktaki jandarmanın, katliamdan 14 saat sonra geldiğini belirten tanıklar, yetkililer eliyle delillerin yok edildiğini ileri sürdü.
PKK KULLANILDI
Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar, katliamdan yaralı olarak kurtulmayı başaranlardan biri. Vücuduna 4 kurşun isabet eden Akarpınar, olayda PKK'nın taşeron bir örgüt olarak kullanılmış olabileceğini söyleyerek dehşet anlarını şöyle anlattı: "Erkekleri meydana toplayıp 'T.C. Kürt halkını katletti ve sömürdü. Sivas'ta Maraş'ta ve Çorum'da katliam yaptı' şeklinde örgüt propagandası yaptılar. Cami, okul, evlerimiz her şeyi yaktılar. Üzerimize yaylım ateşi açtıklarında göğsümden ve ayaklarımdan yaralanmışım öldü diye bıraktılar!'
BALANS AYARIYDI
Katliamda eşi ve kızı diri diri yanarak can veren Ahmet Yılmaz Baltacı'ya göre ise olay, Sivas'ın ardından bir 'balans ayarı'ydı. Kontrgerilla, derin devlet, Ergenekon veya Balyoz adı her ne olursa olsun 'korktuklarını' anlatan acılı baba, şöyle konuştu: Katliam, Alevi-Sünni, Kürt-Türk kavgası yani kardeş kavgasının fitiliydi. Olaydan bir gün önce bölgede, silahlı yüzlerce kişinin toplantı yaptığını görenler var. Olayın failleri dedikleri kişiler beraat etti hatta bazıları haksız yere tutuklandığı için AİHM'den tazminat kazandı" Katliamın mağdurlarından olan Şerif Gül ise olayın üstünün kapatıldığını söyledi.
Madımak olayları sonrasında Türkiye'nin kaynadığını hatırlatan Gül, "Başbağlar sonrasında ise her şey süt liman oldu. Evler hasar görmüştü ama sonrasında yetkililer eliyle köy, yerle bir edildi. Bulunan kovanların bir tanesinin dahi balistik sonuçları yapılmadı. Cinayet silahları daha sonra hiç mi kullanılmadı? Terör yaptıysa yakalanmış ve silahlar incelenmiştir. Her yere gittik ama olay bizi aşıyor diyerek korktular" ifadelerini kullandı.
İSİM İSİM ÇAĞIRDILAR
İsmail Ogün Kuruçaylı da saldırganların gencecik çocuklar' olduğunu söyledi. Hücum yelekleri ve silahlarla donanmış gruptan kaçarak bir eve sığındığını söyleyen Kuruçaylı, "Herkesi tanıyorlardı evlerin önünde isim isim çağırdılar. Çıkmayanları ise evlerinde diri diri yaktılar. Komşu köylerle neden haber vermediniz diyerek dargın ve mesafeli olduk. Ama onlar jandarmaya haber verdiklerini askerlerin ise akşam olduğu içingelemeyiz dediklerini söyledi. Olay akşam 8'de oldu, jandarma ise köye sabahleyin 10'da yani tam 14 saat sonra geldi. 25 kilometre ötede karakol var ama kimse gelmedi" diyerek yakındı.
AK PARTİLİ VEKİL BAŞBAĞLAR
KATLİAMININ SORUMLULARIYLA İLGİLİ
MÜTHİŞ SÖZLER ...
KARA LEKELERLE DOLU YIL: 1993
Terörü bitirmek için yoğun çalışmalarının yapıldığı 1993 yılı, birçok karanlık olay ve faili meçhul cinayete sahne olmuştu. Uğur Mumcu'nun cinayetini, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ve Turgut Özal'ın şüpheli bir şekilde ölümü takip etmişti. Bingöl'de 33 erin şehit edilmesi, Sivas ve Başbağlar katliamı, Jandarma Tugay Komutanı Bahtiyar Aydın ve JİTEM'in kara kutusu Cem Ersever'in öldürülmesi "derin yapının provokasyonu" iddialarını gündeme getirmişti. Madımak otelinin ateşinin verilmesinin ardından Başbağlar Köyü'nde 33 köylünün kurşuna dizilerek öldürülmesine ilişkin dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit de "Başbağlar katliamının perde arkasında hangi dış güçlerin eli varsa, Sivas katliamında da aynı güçlerin eli vardır" ifadesini kullanmıştı.
OLAYIN ESAS MÜSEBBİPLERİ ORGANİZATÖRLERİ SİLİVRİ'DE
AK Parti Konya Milletvekili ve Başbağlar mağdurlarının avukatı Hüsnü Tuna, olayların esas müsebbiplerinin ve organizatörlerinin Silivri'de olduğunu savundu. Başbağlar katliamını gerçekleştirenlerin listesinin bulunduğunu ifade eden Tuna, o dönem mahkemenin, olayın üzerine gitmek yerine kapatmayı ter cih et tiğini belirtti.
ERGENEKON DAVASINA GİRMELİ
Tuna, dava aşamasında muhtelif illerdeki pj örgüt dosyalarından gelen belgelerde 'Ben bu olaya katıldım' diye itiraf edenlerin beyanlarının bulunduğunu söyledi. Bu beyanı olan kişilerin araştırılmadığını il dile getiren Tuna, "Yani davaya dahil edilmedi. Dava kapatıldı, o yüzden böyle bir liste var. Dava dosyalarından çıkardık. Pazartesi günü Başbağlar toplantısına katılıp orada isim isim okuyacağım. Bunlardan muhtelif cezaevlerinde yatanlar var, bir de cezaevinde f olmayıp oradaki sanığın söylediği şeyler var.
İfadelerinde geçiyordu, olaya katıldı diye. Bunu mahkeme biliyordu ama girmedi bu hususlara. Mahkeme biran önce davayı kapatmakla görevliydi" dedi. Ergenekon davasına, Başbağlar ve Sivas dosyalarının girmesi gerektiğini vurgulayan Tuna, bu hususta Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'in büyük payı olduğunu ileri sürdü. "Aziz Nesin'i Sivas'a gönderen ekip, Doğu Perinçek ekibi" diyen Tuna, şöyle devam etti:
PLANLAR YAPILMIŞTI
"Daha önceden Sünniler'in ağırlıklı olduğu şehirlere program yapılmak üzere bir plan yapılmıştı. Bu illerin içerisinde Sivas da vardı, Konya da vardı, Malatya davardı, vs. Dolayısıyla bu işin organizatörleri aslında Doğu Perinçek, dolayısıyla Ergenekon içerisindeki o ekip. Bu ekip olduğuna göre şimdi olayın esas müsebbipleri, organizatörleri ben Silivri'de diyorum. Tabi onunla birleştirilmeli ama araştırılarak birleştirilmeli. Şu haliyle birleştirip atmak çözüm değil. Hem Sivas hem Başbağlar dosyalarının kendi şartları içerisindeki delilleri araştırılacak, ortaya çıkanlar, sonuçta görülecek zaten Ergenekon dosyasının içinde"
kaynak:bugun
Başbağlar katliamında korkunç şüphe!
Başbağlar katliamında korkunç şüphe! İddiaya göre PKK taşerondu asıl sorumluların isimleri ise belli!