Davutoğlu, Konya'dan katıldığı TRT'nin canlı yayınında gündeme dair soruları yanıtladı.
Terörle mücadeleye yönelik MHP ve CHP'nin ortak hareket etmeye yönelik olumlu yanıt vermediği belirtilerek, bu konuda bir uyuşmazlık, eksiklik, mücadele konseptinde bir eksiklik veya başka bir uyuşmazlığın olup olmadığı sorulması üzerine Davutoğlu, "Ben burada maalesef bir fırsatçılık görüyorum" diye konuştu.
Terörle mücadele iradesini gösterenlerle terörle mücadele üzerinden prim yapmak isteyenler arasında eskiden beri farklılaşmanın, rekabetin olduğunu bildiren Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinin ardından yaşananların bunu açık şekilde ortaya koyduğunu söyledi.
Suruç ve Ankara'daki terör saldırılarının ardından çağrıda bulunduğunu, muhalefet partilerinin buna olumsuz yanıt verdiğini hatırlatan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Sayın Kılıçdaroğlu ile ikili olarak yaptığım görüşmede dedim ki 'MHP ile HDP'yi bir araya getirmek mümkün olmuyor. Bari gelin ikimiz bir açıklama yapalım. Türkiye'nin iki büyük partisi çok önemli bir temsil kabiliyeti var.' Bir metin hazırlamıştım, verdim. Dedi ki, 'Ben diğer partilerin olmadığı bir deklarasyonu uygun görmüyorum.' Tabi saygı duyarım ama saygı duymadığım husus şu, Kılıçdaroğlu'nun bu kararı kendi kararı fakat bu ülkede eşit sorumluluklara ve haklara sahip bireyler ve vatandaşlar olarak biz eğer terör gibi ülkenin geleceğini tehdit eden bir konuda dahi ortak bir metinde uzlaşamıyorsak, metinde uzlaşma da değil bakın daha metin tartışmasına girmeden, sadece deklarasyon yapma iradesinde uzlaşamıyorsak halkın önüne nasıl çıkar bu liderler? Ben şimdi çıkıyorum, neden? Çünkü ben bunların hepsini yapmaya hazırdım, yaptım. Deklarasyona gelmediler, beraber hükümet kuralım terörle mücadele ederken, gelmediler. Seçim hükümetine gelmediler."
- "MHP girmek istedi, Bahçeli istemedi"
Anayasa'da seçim hükümetine herkesin girmesi gerektiğinin belirtildiğini, buna rağmen muhalefet partilerinin 'Hayır, girmeyiz' dediğini ifade eden Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
"MHP'nin seçim hükümetine girmemesinin tek sebebi var, şöyle hesap etti Sayın Bahçeli, MHP demeyeyim, MHP girmek istedi, Bahçeli istemedi. Kendisi de itiraf ediyor, şöyle düşündü, 'Biz girmezsek bunlar HDP ile aynı hükümette yer alırlar, biz de bunu ülkenin özellikle İç Anadolu ve değişik kesimlerinde, HDP'nin çok antipatik olduğu yerlerde, AK Parti ile HDP aynı kefede diye gösterip bir seçim malzemesi haline getiririz.' Fakat oyunları ayaklarına dolaştı çünkü sorumluluk sahibi MHP'li Milletvekili Sayın Türkeş, bu sorumluluğu kabul etti. Bu oyun orada ve daha sonra HDP'li bakanların da çekilmesiyle yine bozuldu. CHP şöyle hesap etti, 'Eğer seçime girerken niye ben sorumluluğu paylaşayım.' Halbuki paylaştıkları şey AK Parti'yi kurtaracak bir sorumluluk değil. Biz talep etmiyoruz ki sizden hükümet kurmayı, Anayasa talep ediyor. Bundan kaçındılar. HDP zaten iki bakan, bizim tercih ettiğimiz, geldiler bir ay sonra onlar da çekildi. Şunu göstermiş olduk, herkes de bunu görmüş oldu. Bunlar zor zamanda kalındığında bu milleti kaderiyle ve AK Parti ile baş başa bırakır. Şunu da yine herkes gördü, AK Parti zor zamanda kalındığında, hani Necip Fazıl üstadın söylediği gibi, 'Sağına soluna bakmadan ben buradayım, ben varım' diyecek bir neslin temsilcisi olduğunu ortaya koydu. Siyaseten çok riskli olmasına rağmen, büyük bir riski üstlenerek terörle mücadele ile erken seçim hükümetini aynı anda yürüttük. Ama gönlüm o kadar rahat ki bugün bunun hakkını verdiğimizi düşünüyorum ve milletimiz de bunu takdir edecek, bundan eminim."
-"MHP'nin bu anlamda teklif ettiği herhangi bir şey yok"
Davutoğlu, bir partinin hükümete yönelik, 'Çözüm Süreci dediler örgütü güçlendirdiler', bir diğer partinin ise 'Çözüm Süreci dediler sonra onu rafa kaldırdılar, bizi kandırdılar' eleştirilerinde bulunduğu ifade edilerek, "Bunlarda haklılık payı var mı" denilmesi üzerine Davutoğlu, "Yok" karşılığını verdi.
Bu iki ifratın doğru yolda olduklarını gösterdiğini belirten Başbakan Davutoğlu, "Şimdi sormak lazım Sayın Bahçeli'ye, Milli Birlik Kardeşlik Projesi'ne, demokratikleşmeye karşı çıkıyorsun, çözümün ne?" ifadesini kullandı. "Kararlı mücadele diyor" denilmesi üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Kararlı mücadeleyi yürütüyoruz, gelmedi. Kararlı mücadeleden vazgeçtik mi? Şu anda yürütüyoruz. Hani olmaz ya, MHP iktidar oldu Türkiye'de, zor. Bu politikaları sebebiyle zor. Vatandaşlar arasında ayrım yapmaları sebebiyle zor. Acaba bu iktidar dönemlerinde Türkiye'de Kürt vatandaşlarımızın yoğun olduğu illere gidebilecek mi? Gittiğinde oradakilere ne söyleyecek, ne vaat edecek? Ben dün Diyarbakır'daydım. Etnik kimlikleri hiç önemli değil ama Torosların bir Türkmen çocuğu, bir Yörük ama Diyarbakır'da kendimi yabancı hissetmiyorum, Diyarbakır da beni yabancı görmüyor. Beni güzel zılgıtlarla karşılıyor ya da Şanlıurfa'da ya da Van'da. Şuradan baktığımda kimin Kürt, kimin Türk, kimin Zaza, kimin Arap olduğunu görmüyorum ki karşımdaki kitlede. Vatandaşımı görüyorum. O da beni bağrına basıyor. Çünkü biliyor ki Diyarbakır'ı ben Konya gibi aşkla seviyorum. Şimdi ne söyleyecek, ne diyecek? Vatandaşlık aidiyetini güçlendirmek için neyi teklif edecek? Sadece her gün sabah ant okutmakla vatandaşlık, bütün bu problemler çözülmüş olsaydı şu anda biz karşımızda devasa bir etnisite problemi Ortadoğu da karşı karşıya kalmazdı. İdeolojik formasyonlarla çözülmüyor bu iş gönülle, hizmetle çözülüyor. MHP'nin bu anlamda teklif ettiği herhangi bir şey yok."
- "Şimdi Demirtaş hesap versin bakalım..."
Başbakan Davutoğlu, terörle kararlılıkla mücadele ettiklerine dikkati çekerek, "Daha ne yapılabilir? Silahlı Kuvvetlerin 7'nci, 8'inci, 9'uncu kolorduları, emniyet birimlerimiz, İçişleri Bakanlığımız net Başbakanlık direktifi, talimatı hem yazılı talimat, elinizi tutan hiçbir şey olmayacak. Madem ki bunlar Türkiye'ye savaş açmışlardır sonuna kadar gidilecek, hadlerini bildirip Türkiye'yi bu kaos ortamında huzurlu limana ulaştıracaksınız. Şimdi bütün tabi gizli şeyleri açıklayacak değilim ama Genelkurmay Başkanımız, bütün silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, jandarma burada hangi kararsız mücadeleden bahsediliyor" diye konuştu.
HDP'yi de eleştiren Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Çözüm Süreci'ni rafa kaldırmışız. Bir defa biz mi kaldırdık? Ceylanpınar'da iki polisimizi gece ensesinden öldürerek şunu demek istediler o gün, emin olun sabah haber bana geldiğinde ilk sorduğum soru şu oldu: 'Burada bir provokasyon olabilir, yeni bir çatışma ortamı çıkabilir, tetkik edin ve emin olun ki bu bölücü terör örgütü tarafından yapılmış olsun.' 3-4 saat içinde hem telsiz konuşmaları önüme geldi bunların kendi aralarında, neredeyse bu alçakça saldırıyı yapanı tebrik eden konuşmalar hem de kamuoyuna açıkladılar. Şimdi Demirtaş hesap versin bakalım, o saldırıyı kim planladı, kim yaptı? Verdikleri mesaj açıktı, 'Biz Ceylanpınar'da kamu görevlisini böyle cezalandıracak güçteyiz, kamu düzeni artık yoktur.' Öyle mi? Biz o zaman Kandil'de de terör olmayacağını gösteririz onlara, kimse de bize 'rafa kaldırdın' filan diyemez. Nitekim ondan sonraki 3 gün içinde 458 hedefi vurduk. Şimdi burada kim bitirdi? 2013 Mayıs'ında çekilmesi gereken silahı unsurlar niye çekilmedi? Buradan da Kürt vatandaşlarıma sesleniyorum, 6-7 Ekim olaylarında sizin iş yerlerinizi, binalarını kim yıktı, kim yaktı? 2013 Mayıs'ından bu yana Çözüm Süreci ortamı içinde biz bütün iyi niyetli çabamızı gösterirken bazı iş adamlarını haraç için dağlara kim kaldırdı, Diyarbakır annelerinin çocuklarını kim götürdü? Biz bunları tek tek tespit ettikten ve artık bize meydan okuyan bir yapı, tutum olduğu için gereğini yaptık. MHP ve HDP'nin bakışlarındaki iki uç nokta bu. Biz öyle bir Türkiye özlemi içinde bu süreçleri yürütüyoruz ki her siyasi parti Türkiye'nin her yerinde rahatlıkla çalışabilsin, herkes özgürce fikirlerini üretebilsin, herkes özgürce konuşabilsin, kimseye bir sınır gelmesin, Meclis'te rekabet edelim ama hasım olmayalım."
(Sürecek)
Başbakan Davutoğlu Açıklaması (2)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, terörle kararlılıkla mücadele ettiklerini belirterek, "Net Başbakanlık direktifi, talimatı hem yazılı talimat, elinizi tutan hiçbir şey olmayacak. Madem ki bunlar Türkiye'ye savaş açmışlardır sonuna kadar gidilecek, hadlerini bildirip Türkiye'yi bu kaos ortamında huzurlu limana ulaştıracaksınız" dedi.