Başbakan Davutoğlu, Haber Türk ve Show TV ortak yayınına konuk oldu. Seçim sonuçları değerlendirmesinin yeniden iktidar olmaları durumunda hükümete sirayet edip etmeyeceği ve öz eleştiri yapıp yapmadıklarına ilişkin soruyu Başbakan Davutoğlu, "Sirayet etmese bunları konuşmanın anlamı yok" diye yanıtladı. Abartılı bir öz eleştiri yapılmasını doğru bulmadığının altını çizen Davutoğlu, "(Ama bu seçim tabloları AK Parti'yi çok ciddi bir krizle karşı karşıya bıraktı) gibi birisi bir yorum yaparsa buna şiddetle karşı çıkarım. AK Parti şu anda işleyişi ile kendi içindeki insicamı ile Türkiye'nin bütününe yayılan kadrolarıyla Türkiye'nin ümididir" diye konuştu.
Davutoğlu, şahsi olarak yapacağı öz eleştiriyi ise şöyle dile getirdi:
"Biz daha iyisini yapmak için, 41 başarısız olduğu için değil, ben 45 olsaydı, 48 olsaydı da bunu yapardım. Daha iyisini yapabilmek, ulaşamadığımız kitlelere nasıl ulaşabileceğimizi araştırmak her zaman bizim sorumluluğumuz. Benim şahsi olarak yapabileceğim öz eleştiri anlamında bu tabi. Kendisini aynanın karşısında değerlendirmeyen bir başkası ve yapıyla ilgili eleştirel bir çerçeve getirirse o yapıyla kendisi arasına mesafe koymuş olur. Olan ve olmayan her şey benim de içinde bulunduğum arkadaşlarımın birlikte ürettiği bir neticedir. Başarı da başarısızlık da"
Öz eleştirinin incitmeden ve sağlıklı bir şekilde yapılması gerektiğini belirten Davutoğlu, "Dolayısıyla dönüp de hayatta hiçbir zaman yapmadığım bir şeydir, beraber yürüdüğüm arkadaşlara 'sen sen şunları yapmadığın için şöyle oldu' diye. Onu genel başkan olarak sorarım gördüğüm eksikliği. Belediyelerde yanlış giden işler varsa, teşkilatlarda yanlış giden işler varsa benim yetkim ama toplu bir değerlendirme yaparken kendisine saygısı olan herkesin öncelikle yapması gereken kendisi ile ilgili değerlendirmeyi yapıp, o iç değerlendirmeyle bunu birlikte yapmak. Bu sadece siyasi hayatta değil, akademik hayatta da özellikle ihtimam gösterdiğim bir husustu. Bu anlamda partimizde de çok sağlıklı bir kültürün zaman içinde oluşmakta olduğunu görmekten memnunum. İncitmeden eleştirmek, bir öz güven kaybına yol açmadan öz eleştiri yapabilmek. Bunlar kudretin işaretidir, iç direncin ama şuna da izin vermem, bazı sol fraksiyonlarda olurdu, karşılıklı eleştiri. Bizim gençliğimizde bir müddet sonra niçin bir araya geldiklerini anlamını kaybederler ve bölünmeye başlarlardı. Bir öz güven kaybına da izin vermem" diye konuştu.
Eleştirinin samimi ve içeriden olması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, "Benim görev verdiğim bir arkadaşım, dışarıdan bir dille eleştirmeyle kalkarsa o görevi ondan alırım hiç tereddüt etmeden. Kendisini içine koymadan başarıya yürüyen, daha doğrusu kendisine odaklı bir şekilde başarıya yürüyüp neticede kendisini içine koymadan eleştiri yapmaya kalkan birinin ahlaki tutarlılığı yoktur, AK Parti çatısı altında da yeri yoktur. Herkesin dürüst bir şekilde o yaklaşımı sergilemesi lazım. Bu konuda da bir kültür değişimi yaşanacaksa bu AK Parti içinde yaşanacak bir kültür değişimi ve siyasetin doğasının, zihniyetinin, kültürünün değişmesinin ben bu yolla AK Parti'den diğer yapılara da sirayet ederek gelişeceğini düşünüyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev vermesi durumunda CHP ve MHP'nin yanı sıra HDP ile görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin soruya ise Davutoğlu, "Daha ilk günden hep üzerinde vurguladığım bir kavram vardı, meşruiyet. Bu hukukilik yasallık anlamında değil. Attığınız adımın toplum nezdinde meşru görülmesi ve var olan yasal çerçeveye ve teamüllere uygunluğu. Kim olursa olsun meşruiyet çizgisini aşacak bir tepki göstermedim, göstermem. Yani bu şu anlama gelir, bana görev verildiğinde bu görev için bütün partilere ziyaret yapmam gerekiyorsa ki doğru olan budur, meşruiyetin gerektirdiği budur, bunu yaparım. Koalisyon kurup kurmama konusu ayrı bir değerlendirme, o siyasi bir değerlendirmedir ama teamüllerin bir gereği olarak, Türkiye'de halkın verdiği oylara saygının bir gereği olarak, yüzde 13 oy almış bir partiyle 'ben görüşmem' demek zinhar ben hiçbir zaman söylemedim, söylemem. Kim olursa olsun. Hatta dışişleri bakanıyken de birçok hassas konuda o zaman sayın Başbakanımızdan izin alarak bütün partileri, yüzde 1'in üzerinde oy almış partileri mesela Ermenistan ile imzalanmış protokoller konusunda, diğer konularda gidip bilgilendirdim" yanıtını verdi.
Meclis'te grubu bulunan partileri Cumhurbaşkanımızın görevlendirmesi sonrası ziyaret edeceğini söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ama ben bu meşruiyet çerçevesi içinde bu çerçeveyi çizerken bütün partilerin de meşruiyet çizgisi içerisinde siyaset yapmalarının altını da vurgularım. Yani terörle ve şiddetle bağını koparmamış bir siyasi partinin zamanla bir meşruiyet sorunu ile karşı karşıya kalacağını da fark etmeleri lazım. Şu anda böyle bir görevlendirmede herkesle açık bir şekilde. Bunu ilk gün de söyledim, şu 10 günlük yaşananlar herhalde halkımız tarafından yakından takip ediliyordur. Kim nasıl bir tavır takınıyor, kim verdiği sorumluluğun farkında olarak her opsiyonu değerlendirmeye çalışıyor? Kimse neredeyse bir fırsatçılık içerisinde duvarlar örerek AK Parti'yi bir yerlere sıkıştırmaya çalışıyor. Biz duvarları yıkıyoruz, tabuları yıkıyoruz. Bizler hakkında neler söylendi, bizlerle ilgili ne ithamlar, ne ağır suçlamalar.. 'Şimdi yeni bir gün başladı' dedik, kimseye duvar örmedik ama dikkat edin hep bize duvar örülmeye çalışılıyor. İsteniyor ki AK Parti bir köşeye sıkışsın, opsiyonsuz bir şekilde birtakım empoze, emrivaki projelere boyun eğsin. Bunu yapmayacağımızı herkes bilir. Dolayısıyla bu görüşmeleri tamamıyla siyasetin demokratik geleneğimiz içindeki çizgi neyse ona uyarak yapalım."
"HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın seçim sonrası 'Orta Doğu'daki denklem değişmiştir, Türkiye uçuruma yuvarlanmaktan kurtulmuştur' gibi ifadelerinden sonra ABD Başkanı Obama'nın Türkiye'nin yabancı savaşçıların geçişine izin vermek gibi bir suçlama yöneltti. Bu iki açıklama arasında bir senkron görüyor musunuz? Telabyat'ta yaşanan olayları da nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise Davutoğlu, "Sayın Obama'nın ifadeleri o şekilde değildi. Türkiye'de ne olup bittiğini yakinen bilen bir müttefik ülkenin lideri olarak da gerçekliği tam yansıtmayan ifadeler olduğu da aşikar ama tam dediğiniz tarzda suçlayıcı ifadeden daha çok, Türkiye'nin elinden geleni yaptığı ama bazı şeylerin hala olmadığı gibi bizim açımızdan hala kabulü mümkün olmayan ifadeler" şeklinde yanıt verdi.
HDP'nin baraj altında kalması durumunda içeride ve dışarıda farklı açıklamaların yapılacağını dile getiren Davutoğlu, "7 Haziran akşamı barajı geçemeselerdi, içeride ve dışarıda açıklamaların bir senkranizasyonu vardı. Hemen açıklamalarda bu seçimde nasıl antidemokratik baskılar yapıldığını, nasıl oyların çalındığını, belki bir iki yerde de provokatif olaylar yapılarak nasıl AK Parti'nin otoriterleştiği yönünde onlar konuşacaklardı, dışarıdan da onlara eko tabir caizse verilerek aynı gezi olaylarında olduğu gibi Türkiye'de bir kaos ortamı yaratılmaya çalışılacaktı. Uçurumun kenarından belki bunu kastediyor. Öbür senaryo olsaydı, kan gölüne dönecek, musluklardan akan figürleriyle vesaire.."
Netice böyle çıktığı için herkesin şimdi Türkiye'deki demokrasinin faziletinden bahsettiğini kaydeden Davutoğlu şunları kaydetti:
"Ama şunu bir kere itiraf etmeleri ve kabul etmeleri lazım, Türkiye'de bugün övündükleri demokratik seçimlerin yapılmasını sağlayan AK Parti hükümetidir, iktidarıdır. Bir kere bunu teyit etmeleri lazım."
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bir açıklama yaptığında Kandil'den hemen bir düzeltme veya açıklama geldiğini söyleyen Davutoğlu, "Demek ki dikkatlerimizin kesilmesi gereken bir başka şey var. Onun için ben 'paraleller artık bir değil' demiştim seçimde. Bir başka paralel de ses veriyor" dedi.
(Sürecek)
Başbakan Davutoğlu Açıklaması (3)
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Teammüllerin bir gereği olarak, Türkiye'de halkın verdiği oylara saygının bir gereği olarak, yüzde 13 oy almış bir partiyle 'ben görüşmem' demek zinhar ben hiçbir zaman söylemedim, söylemem" dedi.