Davutoğlu, Başbakanlık Resmi Konutu'ndan ilk kez gerçekleştirilen bir televizyon kanalının canlı yayın programına katıldı. Davutoğlu, NTV'nin canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu, gazetecinin, koalisyon turlarıyla ilgili, "İki olasılık kaldı gibi görünüyor. Bu ortamda koalisyon konusunda hangisi ağır basıyor, bu olasılıklardan" şeklindeki sorusu üzerine, teorik olarak bildiği, pratikte de şimdi görerek daha fazla inandığı bir husus bulunduğunu belirterek, "Hayat, kendisi dinamik bir süreçtir ama o hayat akışı içinde en dinamik süreç herhalde siyasi süreçlerdir. Yani dış politikada bunu çok yaşadık. Şimdi iç politikada yaşıyorum" diye konuştu.
"Statik zihinler, bir şeye bağlanmış ve alternatifi daraltmış zihinler, yeni değişen şeylere intibak edemiyor" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Onun için alternatifi iki ile sınırlamak bana şey geliyor, yeni dinamik şartlar ne gösterir, neler olur, bunlara bakarız ama şunu diyebiliriz, hatta muhataplarıma görüşme esnasında söylediğim bir husus var, işimi kolaylaştıran bir şey, ben görev alana kadar bazı alternatifleri sizlerin tüketmiş olması. Çünkü aslında bu dinamik bir sürecin anlaşılması bakımından da önemli."
Gazetecinin, "Herhalde CHP ile MHP arasında herhangi bir koalisyonun ortadan buharlaşmış olmasını kast ediyorsunuz" sözlerine, "evet" karşılığını veren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önemli olan şu, benim kitabımın girişinde bir şey var, önce tasviri doğru yapmak lazım. Resmi doğru okuyamazsanız anlamak mümkün olmaz. Açıklamak mümkün olmaz, açıklamak mümkün olmadığında anlama, anlamlandırmak mümkün değil. Yani resmi doğru okumak lazım. Bir ay içinde, 40 günü bulduk, 42-43 gün, 7 Haziran seçimlerini okuma konusunda farklı tavırlar gördük. Yani bütün karşılıklı saygıyla bütün lidere saygı duyduğumu ifade etmekle birlikte şunu da söyleyeyim, doğru okunmadı, 7 Haziran seçimleri veya yüzeysel olarak bir hissi tepki bu. Kitlede olur da liderlerin bu tepkilere kapılmamasında fayda vardır. Yani şöyle bir tepki; AK Parti'yi hezimete uğrattık, AK Parti döneminin sonu geldi. Cumhurbaşkanı bir yenilgi aldı. Bir de Cumhurbaşkanımıza dönük bir algı. Halbuki bu matematiksel olarak da doğru değil. Bir sonraki adım itibarıyla da doğru değil. Ben ilk seçim neticeleri gelmeye başladığında Toroslar'dan Konya'ya doğru iniyordum. Açıkçası bazı şeyleri hissettiğimde iki üç senaryoyu zihnimde, o yolculukta bakarak bir şekilde bu yeni tabloyu anlamaya çalıştım. O andan bugüne kadar."
-"AK Parti kadar derli toplu duran olmadı"
"Neydi o zihninizdeki senaryolar" şeklindeki soru üzerine, Davutoğlu, şöyle konuştu:
"AK Parti'nin net iktidarı, AK Parti'nin az farkla iktidarı, AK Parti'nin tek başına iktidar olamaması. Bu üç senaryo vardı ama o saat itibarıyla yavaş yavaş üçüncü senaryoya doğru gittiğimizi gördüğümde, zihnimde bir plan kendimce oluşturmaya başladım. Birincisi, önce kendi partimin tabanıyla, idaresiyle bu yeni duruma intibakı ve soğuk kanlı şekilde intibakı, hissi tepki vermeden derli toplu buna bakması. Şimdi herkes tabi 45 gün sonra baksın, 42-43 sonra, gerek iç tartışmalar gerek farklı kanaatler gerekse pozisyon alış bakımından AK Parti kadar derli toplu duran olmadı. Birçok partide istifalar yaşandı, görevden almalar yaşandı, tartışmalar yaşandı. 'Niye şu şöyle bir görüşme yaptı', diye. Bizde de tartışma yaşanabilirdi. İç muhasebe yapmakla birlikte parti disiplinini korumak önemli. İkinci husus, bence doğru okumada böyle bir sonuç çıkmazdı, yüzde 41 ile büyük başarı sağlamış, üçüncü dördüncü seçimde yüzde 41 almışsa onu 'hezimet yaşamış' deyip, karşı tarafı topluca zafer havasına sokmak da yanlış. Zafer olmamışsa daha bir komutan, askerine zafer havası tattırmaz. Bir ganimet şeyi gidildiği anda başlar tartışmalar. Böyle bir şey oldu. Meclis Başkanlığını kime vereceğiz, Başbakanlığı kim alacak, iki yıllığına mı alacak, başladı başka bir şey. Halbuki karşı taraf, savaş tabirlerini kullanmamı maruz görün, sadece anlaşılsın diye söylüyorum, bir tek ordu, bir tek taraf yok orada. Üç ayrı siyasal akımdan gelen üç tarafı bir anda topluca bir zafer kazanmış havasına soktular. Doğru, topluca söylem kullandılar, seçim kampanyasında. Hiçbiri bir diğeriyle tartışmadı, hepsi bizimle tartıştı ama seçim bitti, yeni bir durum var."
-"Şu anda geldiğimiz tablo netleşiyor"
"Şimdi şu anda geldiğimiz tablo netleşiyor. Herkes yapılabilecek şeyler ile yapılamayacak şeyleri ayırt etmeye başladı" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Dikkatinizi çekerim, daha birilerinin aklına gelir diye, kimse söylemeden ben söyledim; 17-18 milletvekilinin saf değiştirmesiyle bizim bir hükmet yapmamızı bekleyenler varsa biz bir daha Güneş Motel diye bir şeyi yaşatmayız bu millete, dedim. Ki kimse böyle bir spekülasyon yapmasın diye. Biz gücümüzü bildik. Evet, biz birinci partiyiz. Biz olmadan hükümet kurulamaz, biz olmadan Meclis Başkanlığı olmaz ama biz de bunları tek başına yapamayız."
Davutoğlu, "Sizin bir tespitiniz oldu. 10 Haziran akşamı, istifanızı sunduktan sonra, TRT'de katıldığınız programda, seçim sonucunu değerlendirirken, çok ilginç bir cümle kullandınız; Başkanlık sistemi tartışması sona ermiştir, parlamenter sistemin güçlendirilmesi, bir anayasa, böyle bir tespitte bulundunuz. Bir de en son tespit, yardımcılarınızdan Mehmet Ali Şahin, geçen gün, 'fabrika ayarlarına dönersek iktidarı tekrar alırız' şeklindeydi. Şimdi bu ikisini nasıl birleştirebiliriz?" şeklindeki soru üzerine de "Ama atıf yanlış. Ben ne söylediğimi çok iyi düşünerek söylerim, zihnimden de çıkmaz" ifadesini kullandı.
- "Keşke başkanlık sistemini yapabilseydik"
Davutoğlu, soruda belirtildiği gibi bir ifade kullanmadığına vurgu yaparak, şöyle dedi:
"Şöyle demedim; başkanlık sistemi bitti. Şöyle dedim, bu seçim neticeleri ile başkanlık sisteminin mümkün olmadığı aşikar. Bize kalsa güçlü bir temsille gelir, 370, 380 milletvekiliyle başkanlık sistemini getirirdik ama halk bunu vermemişse bunu empoze etme imkanımız yok. Yani nihayet parlamento şu günkü parlamento tablosu, buna imkan vermiyor, diğer partilerin tutumları değişmedikçe. Kastettiğim bu. Yapılması gereken burada, parlamenter sistemin güçlendirilmesi ayrı konudur, dedim. Onu orada zikretmedim. Yapılması gereken şu anda dedim, 10 Haziran itibarıyla var olan sistemi en iyi şekilde işletmek. Yani parlamenter sistem demedim. Şu anki sistemin gerçek bir parlamenter sistemi olmadığını da ben hep söyleyegeldim. Şu anki sistemi ben beğenmiyorum, keşke değiştirebilseydik, başkanlık sistemini yapabilseydik. Bu da olmadığına göre şu anda bize düşen görev, bu sistemin meşruiyet sınırları içinde olabilecek en iyiyi yapabilmek. Burada da dikkat çekmek istediğim husus şuydu; meşruiyet. Yani bir sistemi beğenmeyebilirsiniz, yani bir anayasayı beğenmeyebilirsiniz ama o anayasa uygulanıyorsa ve tablo, siyasi tablo bunu değiştirme imkanı vermemişse bize düşen sorumluluk, bu sistemi en iyi şekilde işletip, bir krize yol açmamaktır. Kast ettiğim şey budur. Bugün için de dikkat ederseniz bu sistemi biz iyi işlettik."
-"Hükümet boşluğu hissedilmedi"
Seçimlerden sonra bir hükümet boşluğu da hissedilmediğine dikkati çeken Davutoğlu,"Düşünün başka bir konjonktürde olsa veya bir ay önce, 3 ay önce birisi deseydi ki 'seçimlerde, hükümet, AK Parti tek başına iktidar olamayacak, ne şekilde koalisyon çıkacağı da belirsiz bir tablo ortaya çıkacak' deseydi, herhalde hepimizin, herkesin ilk düşündüğü şey, ekonomide müthiş bir kriz yaşanır, dolar alır başını gider. Bu analizi yapardı ve muhtemelen herkes yatırımlarını ona göre yapardı. Peki şimdi samimiyetle soruyorum, sizlere de kamuoyumuz da takip ediyor, Türkiye'de 7 Haziran'dan buyana hükümet eksikliği hissedildi mi? Türkiye'de herhangi bir meşruiyet dışına çıkan bir tutum görüldü mü? Görülmedi."
(Sürecek)
Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şu anki sistemin gerçek bir parlamenter sistemi olmadığını da ben hep söyleyegeldim. Şu anki sistemi ben beğenmiyorum, keşke değiştirebilseydik, başkanlık sistemini yapabilseydik. Bu da olmadığına göre şu anda bize düşen görev, bu sistemin meşruiyet sınırları içinde olabilecek en iyiyi yapabilmek" dedi.