Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, yeni anayasa kapsamında siyasi parti liderleriyle yapacağı görüşmeler öncesi Başbakanlıktan yazılı bir açıklama yapıldı.
Davutoğlu'nun, 1 Kasım seçimlerinin ardından dört yıllık istikrar döneminde milletin beklediği köklü reformları, tüm kesimlerle diyalog içinde gerçekleştirebilmek için kapsamlı bir görüşme süreci başlattığı vurgulanan açıklamada, "Kendisinin hiçbir fark gözetmeden ülkemizdeki her görüş ve fikirden sivil toplum örgütleri, aydınlar, işçi-işveren temsilcileri ile diyaloğa verdiği önem saygıdeğer kamuoyunun malumudur. Bu çerçevede 7 Haziran seçimlerinin ardından da benzer bir sürecin takip edildiği, ülkemizi çok daha ileri bir seviyeye ulaştırmak için ortak akla ulaşmak amacıyla Meclis'te grubu bulunan tüm siyasi partiler de dahil detaylı bir uzlaşma süreci yürütüldüğü hafızalardadır" denildi.
1 Kasım seçimlerinden sonra Başbakan Davutoğlu'nun, 47.8 milyon geçerli oyun 23.6 milyonunu alarak güçlü bir tek başına iktidar süreci başlamış olmasına rağmen "demokrasi kültürüne saygı" ve "uzlaşmaya verdiği önem" dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan tüm siyasi parti genel başkanlarından ayrım yapmaksızın randevu talebinde bulunduğu anımsatıldı.
Meclis'in ve ülkenin önünde, başta yeni anayasa olmak üzere gerçekleştirilmesi gereken önemli reformlar, Meclis İçtüzüğü ve bütçe konuları bulunduğu belirtilen açıklamada, "Türk siyasi hayatında yeni bir gelenek tesis etmek için başlatılan bu süreç, uzlaşma kültürünü hakim kılmak için bir şanstır. Bu talep tüm siyasi partilere oy veren vatandaşlarımızın demokratik tercihlerine saygının da bir sonucudur" ifadelerine yer verildi.
- "Aynı masayı paylaşmanın anlamı kalmamıştır"
Başbakanlık açıklamasında, son bir hafta içinde, HDP yöneticileri tarafından yapılan açıklamaların, bu anlayış ile taban tabana zıt, ülkeyi kutuplaştırmayı amaçlayan, asgari siyasi nezaketten uzak, milletimizin birlikte yaşama yönündeki kadim kültürü ile bağdaşmayan, çatışma ve gerilimden medet uman sığ bir siyasi tutumun yansıması olduğuna işaret edilerek, "Bu yaklaşım ile HDP yöneticileri siyaseti sorun çözme aracı olarak değerlendirecek bir siyasi olgunluğa sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Bu üslupsuz yaklaşımla görüşmenin, aynı masayı paylaşmanın anlamı kalmamıştır" denildi.
Tüm bu sürecin son derece şeffaf bir şekilde kamuoyunun gözleri önünde gerçekleştiğinin altı çizilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algının tersine Sayın Başbakanımızın görüşme talebi asla terörle mücadeledeki kararlı tutumu tartıştırmak değildir. Ülkemizin ve milletimizin huzuru ve refahı için yürüttüğümüz terörle mücadele süreci, kesinlikle pazarlık konusu değildir. Güvenlik güçlerimiz bu hedef doğrultusunda kararlı bir mücadele yürütürken, ilgili bakanlarımız ve kurumlarımız da, vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek için fedakar bir çaba içerisindedirler. Milletimizi arkaik anlayışlarla, anti-demokratik, baskıcı söylemlerle ve silah tehdidi ile sindirmeye dönük eylemler içindeki tüm terör örgütleri ile mücadele kesintisiz devam edecektir."
Başbakan Davutoğlu'nun ayak basmadık il bırakmadığı ve milletin tüm "çay ikramı" davetlerini tereddütsüz kabul ettiği vurgulanan açıklamada, "Gönlü geniş Anadolu insanının misafirperverliğinin simgesi olan bu daveti asla geri çevirmemiştir. Bu kültürle bağını koparmış kişilerle bu anlamda yürütülecek bir diyalog ortamı bulunmamaktadır" değerlendirmesi yapıldı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 30 Aralık Çarşamba günü saat 16.00'da TBMM'de HDP eş genel başkanlarıyla görüşeceği duyurulmuştu.
Başbakan Davutoğlu'nun HDP İle Randevusu İptal Edildi
Başbakanlıktan yapılan açıklamada, son bir hafta içinde HDP yöneticileri tarafından yapılan açıklamaların, ülkeyi kutuplaştırmayı amaçlayan, asgari siyasi nezaketten uzak, milletin birlikte yaşama yönündeki kadim kültürü ile bağdaşmayan, çatışma ve gerilimden medet uman sığ bir siyasi tutumun yansıması olarak değerlendirildiği belirtilerek, "Bu yaklaşım ile HDP yöneticileri siyaseti sorun çözme aracı olarak değerlendirecek bir siyasi olgunluğa sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Bu üslupsuz yaklaşımla görüşmenin, aynı masayı paylaşmanın anlamı kalmamıştır" ifadesi kullanıldı.
