Erdoğan, Muammer Kaddafi ve oğlunu kendisini aldatmakla suçladı. Seyfülislam’ın “Misrata’ya bombardıman, saldırı hepsi yalan” dediğini aktaran Başbakan Erdoğan, “O yakılmış, yıkılmış evler, binalar kimin eseri” diye sordu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyük ilgi uyandıran ‘Arap Baharı’ turunun son durağı Bingazi’den dönerken uçakta gazetecilere geziyi değerlendirdi. Gösterilen ilginin Türkiye’nin omuzlarına büyük yük yüklediğini belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurtdışında ilk kez bir günde dört miting yaptık. Ses düzeni iyi olsaydı, çok daha güzel bir tablo ortaya çıkacaktı. Tacura’yı gördünüz. Hakeza Misrata’yı, Bingazi’yi de. Türkiye’ye, bize karşı büyük ilgi var. Bu da omuzlarımıza büyük sorumluluk yüklüyor. Biz Türkiye’de iktidarıyla, muhalefetiyle konumumuzu, gücümüzü tam kavrayabilsek, inanın dünyada çok daha farklı bir yerde oluruz.”
YAKILMIŞ EVLER KİMİN ESERİ?
Misrata’da yoğun çatışmaların yaşandığı Trablus Caddesi’nin harabe haline değinen Erdoğan, Kaddafi ve oğlu Seyfülislam’ın saldırılar konusunda telefonda kendisine ‘yalan beyanda’ bulunduklarını kaydetti. Kendisine “Mısrata’ya bombardıman, saldırı, bunlar El Cezire’nin haberleri, hepsi yalan” dediklerini söyledi. “Oyanmış tanklar, zırhlı araçlar kimin?O yakılmış, yıkılmış evler, binalar kimin eseri” şeklinde tepki gösterdi. Erdoğan, Misrata’dan 450 yaralının çatışmaların ortasında limandan alınıp Türkiye’ye getirilmesine de değinerek, “Kaddafi’ye yaralıları alacak gemiye 12 adet F-16’nın eşlik edeceğini, bir şey yapmaya kalkarsa savaş uçaklarının anında müdahalede bulunacağını söyledim. Gemi, F-16’ların gözetiminde gidip döndü” dedi.
PARAŞÜTLE TÜRK YARDIMI
Türkiye’nin çatışmalardan mağdur olan Libya halkına yardımlarını sürdüreceğini de dile getiren Erdoğan, “Önümüzdeki hafta Sirte’ye 6 uçakla yiyecek ve su göndereceğiz. 10 bin kadar sivil orada aç ve susuz. Bu yardımlar, paraşütle atılacak. Zaten Ulusal Geçici Konsey güçleri Sirte’yi almak üzereler” açıklamasında bulundu. Libya’nın yıkılan okullarını, karakollarını, adliye binalarının onarım işlemlerini de Türkiye’nin üstleneceğini kaydeden Erdoğan, “Bu bölgedeki müteahhitleri hızla devreye sokacağız. Ticaret Bakanımız Zafer Çağlayan’ı yeniden, iş adamlarımızla bölgeye gönderiyoruz” dedi.
Erdoğan, Libya’da halihazırda bir parlamento binasının olmadığını, şu an İntikal Meclisi üyelerinin eski bir sinema salonunu kullandıklarını, Türkiye’nin yeni parlamentoyu inşa görevini de üstleneceğini dile getirdi. Erdoğan, Kaddafi’nin devirdiği eski Kral İdris Sunusi’nin sarayının elden geçirilerek yeni başkanlık sarayı yapılmasının planlandığını belirtti. Başkent Trablus’un yaralarını sardığını, çatışmaların izinin temizlendiğine dikkat çeken Erdoğan, ancak çöp toplama ve arıtma konusunda ciddi sorunlarının devam ettiğini dile getirdi. Türkiye’nin bu konudaki birikimlerini paylaşacağını, Çevre Bakanı’nın da bir grup uzmanla önümüzdeki hafta Libya’da olacağını ifade etti.
LİBYA'NIN 170 MİLYAR DOLARI BATININ ELİNDE
Erdoğan, Libya’nın aslında maddi bir sorununun olmadığını, Batı bankalarında dondurulmuş olarak tutulan 160-170 milyar dolarının bulunduğuna işaret etti. “Libya ayağa kalksın, Afrika’da birlikte çok iş yaparız” diyen Erdoğan, “Libya’nın el konulan 160-170 milyar dolarını bir türlü serbest bırakmıyorlar. Bu parayı dünya finans sistemi içinde çevirip duruyorlar. Neredeyse 1 trilyon dolarlık bir hareketlilik oluyor. Tabii Batı finans sistemi bundan büyük nemalar sağlıyor. Nemasından hiç Libya’ya veriyormu? Bu soruyu sorduğumda herkes susuyor. Parayı serbest bırakmıyorsa, işletilmesinden sağlanan nemanın Libya’nın hesabına da aktarılması lazım” ifadelerini kullandı.
Suriye ve Filistin için kritik zirve
Başbakan Erdoğan, Suriye’nin hızla yalnızlığa doğru gittiğini vurgulayarak, Türkiye’nin politikalarının da uluslararası kararlar doğrultusunda sertleşebileceği mesajını verdi. “Önümüzdeki hafta BM Genel Kurulu toplantısından sonra nihai kararımızı açıklarız. BM toplantısı çerçevesinde Obama, Ahmedinecad ve bölge ülkeleri liderleriyle yapacağım görüşmelerden sonra Suriye’ye son tavrımızı ortaya koyacağız” şeklinde konuştu. BM Zirvesi’nin Filistin’in geleceği konusunda da kritik olacağına dikkat çeken Erdoğan, Filistin’in Vatikan gibi BM’de temsil edilmeyen devlet statüsü istediğini söyledi.
“Önce BM Güvenlik Konseyi’nde deneyecekler. Oradaki havayı görecekler” diyen Erdoğan, ABD’nin Filistin’in BM tarafından bir devlet olarak tanınması girişimini veto edeceği yönündeki açıklamanın da şık olmadığını belirtti.
Karar çıkarsa İsrail’in canı sıkılacak
Erdoğan, “Güvenlik Konseyi’nin öyle hemen karar alması söz konusu değil. Belki bir hafta sürecek, belki bir ay, belki iki-üç ay. Güvenlik Konseyi’nden olumlu karar çıkmazsa geriye BMGenel Kurulu kalıyor. Orada Filistin için yeterli destek sağladılar” açıklamasında bulundu. Filistin’in böyle bir statü kazanması halinde, BM Dünya Gıda Örgütü (FAO) ve UNİCEF’te temsil hakkı kazanacağını ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne de üye olabileceğini vurguladı. Erdoğan, böyle bir gelişmenin İsrail’in canını sıkacağını ve doğru adımlar atmaya zorlayacağını söyledi.
Başbakan dönüş yolunda konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dönüş yolunda 'Arap Baharı' turunu değerlendirdi. Başbakan, “Bize büyük ilgi var. Bu omuzlarımıza sorumluluk yüklüyor. İktidarıyla, muhalefetiyle gücümüzü kavrayabilsek dünyada çok farklı bir yerde oluruz” dedi.