Başbakan Erdoğan, Muş Alparslan Üniversitesi'nde öğrencilere ve katılımcılara seslendi. Fen Edebiyat Fakültesi'nde konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi 4 temel taş üzerinde yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi. Bunları eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olarak tanımlayan Erdoğan, bu doğrultuda gayretle hareket ettiklerini söyledi. Göreve geldiklerinde Muş'a üniversite sözü verdiklerini hatırlatan Erdoğan, bu sözü yerine getirdiklerini kaydetti. Harçların kaldırılma isteğiyle ilgili konuşan Başbakan
Erdoğan, "Elimizi vicdanımıza koyalım. Sokaklara çıkıp bağıranlara bakalım. Diyor ki 'Harçlar kalksın'. Harçların kalkıp kalkmaması bunlar konuşulur. Şu anda güya harç alınıyor ama devlet bunu öğrenciye ödüyor. Dünyada harcın alınmadığı ülke yok. İngiltere'de harç 9 bin pounda çıkartılınca kıyamet koptu. Birçok ülkede alınan rakamların bizle mukayesesi mümkün değil" dedi.
Gösterilerin özgürlük adına yapıldığına inanmadığını söyleyen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Bakınız ben ülkemde şu gösterileri yapanların özgürlük adına yaptığına inanmıyorum. Bu, özgürlük değil. Bu, sadece bir ideolojik tatmindir. Ben genel anlamda ülkelerimizin aynı yapıda olduğuna inanmıyorum. Çünkü biz özgürlük mücadelesinin içinden geldik. Biz ama ne molotofkokteyli ne de silah kullandık. Biz bütün ideallerimizi fikirle tartışa tartışa geldik. İşte buyurun dün akşam Konya'daydık, onlar karanfillerle karşıladı. O da üniversite. Peki İstanbul'da rektörlerimizle bir araya gelmişiz.
Üniversitelerin sorunlarını konuşuyoruz. 'Biz de oraya katılacağız' diyorlar. Davetsiz yere gidilmez. Ben şimdi elinde taşla sopayla dolaşan gençle nasıl oturur konuşurum. Biz 'fikirlerin tartışması bize hakikat güneşini getirecektir' anlayışıyla yetiştik. Biz 'ilim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir' anlayışından bugüne geldik. Kendini bilmeyenden bir şey olur mu? Önce kendimizi bileceğiz. Kendimizi tanımazsak istediğiniz kadar profesör olun bir işe yaramaz. Peyami Safa'nın tespitiyle 'kitap yüklü
merkeb'e döneriz. Bu ülkede bir mum yakamayanlar, öğrenciye özgürlüklere sahip çıktıklarını söylüyorlar. O batı toplumlarının geldiği o seviyelerden bugüne kadar ne getirdiler siyaset adına. Ama bakın şimdi ABD'nin en güçlü üniversitelerinden öğretim üyeleri Türkiye'ye dönmeye başladı. İlim bizim yitiğimizdir, nerde bulursak alacağız. Rektörlerimizle yaptığımız toplantılarda 'bu hocalarımızı nasıl getirebiliriz' tartıştık. 'Yabancı akademisyen neden burada olmasın' dedik. Bakın rekabet aslının içindeyiz.
İlimde de rekabeti başaracağız."
Yurtdışına her yıl bin öğrenciyi göndermeyi hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, "Her yıl bin öğrenciyi yurtdışına gönderme hedefimiz var. Master, doktora için gönderdik. TOEFL'da belirlenen rakamı yakalayamadık. Bin öğrenci gönderemedik. En fazla çıktığımız rakam 600 oldu. Bizim iktidarımız, bir defa ilmin önünde bir engel tanıyan bir iktidar değildir. Tam aksine onun önünü açan bir iktidardır. Ama bu ülkede yıllar yılı özgürlükler adına konuşanlar yavrularımızı okula sokmadılar. Ben öyle bir babayım.
Benim de yavrularım okula sokulmadı. Bunun çilesini ben de çektim. Bu çileyi çeken bir insan olarak, aynı çileyi bu ülkenin evlatlarına çektirmeyiz. İşte bu mücadele bunun mücadelesi" diye konuştu. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özgürlükler adına konuşanların sırtlarındaki o dolu dolu çuvalları temizlesinler. O çuvalların içinde çok çirkin belgeler var. Şimdi konuşanlar, bundan dolayı kimleri yargıladılar. Kimleri mahkum ettiler. Hangi kızlarımızı nasıl sokaklarda savurdular, biz bunları biliriz. Biz bunları hep yaşadık, gördük. Sadece bu alanda değil. Değişik alanlarda da aynı şeyi yaptılar. Halen yapıyorlar; siyasette aynı şeyi yapıyorlar. Bizim mücadelemizin haklılığı burada. İşte son halkoylaması, bunu getirmiştir, bunu
kazandırmıştır. Ama yeterli değil. İnşallah 12 Haziran'dan sonra yepyeni bir anayasanın adımlarını atacağız. Şu anda biz çağrımızı yaptık ve hazırlıklarımızı yapıyoruz. 12 Haziran'dan sonra oturup konuşacağız. Burada birinci derecede unutmayın eğitim var, özgürlükler var. Daha ileri demokrasi var. Bunu başarmak zorundayız. Ama bu tabi ki lafla olmuyor. Bu yürek istiyor yürek. Kadromuzda bu yürek var ve biz bunu er veya geç başaracağız. Ama öyle başarmalıyız ki bu süreç inşallah tereyağından kıl çeker gibi
olsun. Biz gerilim istemiyoruz. Bugüne kadar sabrımızın arkasında yatan hep bu olmuştur, gerilim olmasın. Gerilim olmadan bunu yapalım. Bakın şimdi Muş Üniversitesi'nde buyurun başı örtülüsü, başı açığı burada ne var. Kıyamet mi koptu; yok. Ama tüm akademisyenlerimiz, bu noktada gösterdikleri anlayışla, bu yavrularımızın geleceğini aydınlattılar. Ama yine aynı şekilde şu anda öyle üniversiteler var ki halen bakıyorsunuz direniyorlar. Ben de katılıyorum, aslında suç işliyorlar. Ama suç işlediğinin kararını
verecek olan merciiler, onlar da milletin maşeri vicdanında suç işliyorlar. Çünkü bugüne kadar onlar da ne yazık ki hakkı teslim etmediler. Hep yanlış kararlar verdiler. Batı'da gidip istediğin gibi okuyacaksın; ABD'de, Avrupa'da, Japonya'da her yerde okuyacaksın, ama kendi ülkende okuyamayacaksın. "Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya", böyle bir durum var. Ve tabii haklı olarak zaman zaman bize serzenişler oldu. Orada gözyaşlarımı içime akıttığım zamanlar da çok oldu. Yabancı ülkelerin başbakanlarıyla
konuştuğum zaman onlar, 'Siz, hem böyle bir ülkesiniz. Halkınızın yüzde 99'u Müslüman. Nasıl oluyor. Sizin ülkenizde öğrenciler başı örtülü olarak okula gidemiyor. Bu nasıl oluyor' diye sordukları zaman biz cevap veremez hale düştük. Ama sabırlıyız. Bu sabrın sonunda inşallah selamete ereceğiz diye düşünüyorum."
Bir konuşma yapan Rektör Nihat İnanç ise, başörtüsü serbestliği için yasal d Yurtdışına her yıl bin üzenleme isteyerek, "Şu anda kanuna bir yasak yok ama, kanuni düzenlemenin keyfilikleri önleyeceğine inanıyorum. Yasak uygulayanlar, şu anda suç işliyorlar. Maalesef bir dönem keyfi ideolojik ve maalesef kanunsuz bir şekilde bu yasak uygulanmıştır. Şu anda da bazı yerlerde uygulanmaktadır" dedi.
Başbakan Erdoğan, Alparslan Üniversitesinde Konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üniversitelerde yaşanan olayların özgürlük için yapıldığına inanmadığını söyledi.