Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar;
'Güneş balçıkla sıvanamaz. İhanet boyutundaki tüm haberlere rağmen Türkiye ekonomisi büyümeye devam etti. Onlar 'Tüketmeyin' dediği halde 2012 yılında tüm zamanların rekoru kırıldı ve 594 bin otomobil satıldı. 2013 yılında bize ait rekoru yeniledik, Türkiye'de 665 bin adet yeni otomobil satışı gerçekleşti.
Bütün sabotajlara rağmen ekonomi son derece sağlam bir şekilde yoluna devam ediyor. Türkiye ekonomisine zarar verebileceğini sanan içerideki ve dışarıdaki hazımsızların bilmesini istiyorum; ekonomi geçmişte olduğu gibi en küçük bir rüzgardan etkilenmiyor. Sabotajlar karşısında savrulup gitmiyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi ülkesini yurt dışına kötüleyen bir işveren örgütü bulamazsınız. Bu yapılanın adı, ihanettir.
Yargıda yaptığımız reformlar sayesinde Türkiye uluslararası yatırımlar için cazip bir yer haline geldi. Ama öyle görünüyor ki TÜSİAD gibi kurumlar kendi ülkenlerine yabancı kalmaya devam edecekler. Türkiye'de artık kazanan elitler, seçkinler değil, Türkiye'de bundan sonra kazanan her zaman 76 milyon olacak.
Brüksel'de yaptığımız temaslarda Türkiye'deki hadesilerin gerçek fotoğraflarını ortaya koyduk. Brüksel temaslarımız Türkiye için tarihi nitelik taşıyor.
Dün Fransa Cumhurbaşkanı Hollande Ankara'ya ziyarette bulundu 22 yıl aradan sonra. Kendisiyle verimli görüşmelerimiz oldu. Önümüzdeki hafta Almanya'ya yapacağımız ziyaret de AB ilişkileri açısından çok önemli olacak. Akşam saatlerinde İran'a hareket ediyoruz. Yarın gün boyunca Tahran'da görüşmelerimiz olacak.
Suriye'de rejimin yaptığı işkence fotoğrafları dünya kamuoyunu sarstı. Nazilerin Musevilere yaptığı soykırımı, Filistin'deki işkenceleri anımsatan fotoğraflarda yaşanan insanlık dramı görüldü. Yermük Kampı'nda insanlar açlıkla savaşıyor. Oradaki ulemanın verdiği bazı fetvalarla kedi köpek yeme durumunda kalan insanlar var. Kampta bulunan Filistinlilerin verdiği ifadelere göre su, tuz, çorba en lüks yiyecekler. Şu ana kadar ölenlerin sayısı 73. Tüm bunlar küresel vicdanı titretmedi. Hala utanmadan sıkılmadan Suriye'nin dışişleri bakanı Türkiye'ye hakaret edebilecek kadar densizleşebiliyor. Bunlar uluslararası platformda gereken ilgiyi bulamadı. Çekilen fotoğraflar ciddi bir infial yarattı. Kimsyasal silahlarla toplu halde öldürülmüş çocukların fotoğrafları karşısında vicdanlar sızlayacaktır. Peki ama niçin sadece kimyasal silah? Sonucu ölüm olan bir katliamın savunulabilir bir şeyi olabilir mi? Açlıktan bir deri bir kemik kalmış insan görüntüsü karşısında inanıyorum ki herkes mahçup olacaktır. Türkiye, hamdolsun yüreği parçalansa da mahçubiyet yaşamadı, yaşamayacak. Suriye'den topraklarımıza sığınanlarla kucak açtık, insani yardım gönderdik. Bunu bize yapılan acımasız saldırılara rağmen yaptık. Suriye politikamızı eleştiren CHP'ye rağmen dik durduk. Eli kanlı Esed rejimini destekleyen, gidip Esed ile hatıra fotoğrafı çektiren DCHP milletvekillerine rağmen insani duruştan taviz vermedik. Suriye'ye yardım götüren TIR'lara yapılan saldırılara rağmen dik durduk. Türkiye'nin bu duruşu hiç unutulmayacaktır. Birileri çıkıp alçakça MİT'e sabotaj düzenlese de biz yardım taşımaya devam edeceğiz.
Bu arada Mısır'da bir kez daha kan döküldüğünü, 69 kişinin şehit edildiğine şahit olduk. Ama bunların katline yol veren kişi Sisi mareşal oldu. İşte askeri darbelerin mantığı budur. Yakında da Mısır'a Cumhurbaşkanı yaparlarsa şaşırmayın. Mısır'da da insani çizgimizi muhafaza etmeye devam edeceğiz.
Önceki gün MHP'nin seçim bürosu önünde yapılan bir tartışmanın ardından silah ve bıçakla saldırı yapıldı. Seçim bürosundakilerle sokaktan geçenlerin tartışması sonucu hakikaten hazırlandığımız bu seçim arefesinde düşündürücüdür, üzüntü veridicir. Dün gecede Şişli'de tamamen provokasyon amaçlı saldırı düzenlendi. AK Parti'nin seçim bürsouna da defalarca saldırı düzenlendi. En son Van'da başkan adayımıza yapılan saldırı bir kenara bırakılamaz. Evine iki kez ses bombası atıldı. Saldırıları bir istismar olarak kullanma yoluna gitmedik. Seçim bürolarına yapılan saldırı milli iradeye yöneliktir. Hayatını kaybeden kardeşimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum, tüm MHP camiasına da başsağlığı diliyorum.
Bir haraketin bir örgütün kendi ülkesine karşı bu kadar hasmane bir tavır sergilemesinden vakıflar son derece rahatsızlık duyuyor. İslam kimsenin tekelinde değildir. Hizmet etmek, yardımlaşmak, paylaşmak, eğitim, bilim, talebe yetiştirmek gibi kavramlar insani kavramlar, hiç kimsenin, hiçbir örgütün ipoteği altına giremez. Herkesi dışlayan bir hareket tarzına bürünemez. Hele hele hizmet teşekkülü iddiasındaki örgütlerin siyasi parti gibi davranması, bir takım ses kayıtları, çirkin şantajlarla anılması asla kabul edilemez.
Bu malum örgütün mensuplarına samimiyetle seslenmek istiyorum; bu örgütün yönetimi ile mensupları arasında maalesef büyük bir fark olduğu ortaya çıkmıştır. Örgütün mensupları son derece samimiyken örgütün üst yönetimi farklı yollara sapmıştır. Hizmet aşkıyla kıtalar aşan nice kardeşimize rağmen bu örgüt gitmiş büyük Türkiye hasımlarının maşası olmayı tercih etmiştir. Karanlık çevrelere bu ülke peşkeş çekilmiştir. Kutsal kitabımızın en çok hatırlattığı sorulardan bir tanesi; akletmez misiniz? Hiçbir vatandaşım kendi iradesine ipotek koydurmasın. Hiçbir vatandaşım siyasi parti olmadığı halde siyaset yapan kapalı örgütlere müsaade etmesin.
Bizim her hareketimiz şeffatır. Bizim yapacaklarımız milletin önündedir. Terör, yolsuzluk konusunda biz şeffaf olarak milletin önündeyiz. Seçimlerde de kendimizi muhasebeye çekeriz.
Hırsızlığın, yolsuzluğun her türlüsü kötüdür, ama en büyük hırsızlık milli irade hırsızlığıdır. Milli iradeyi çalmaya kalkışan kişi çıkıp da başkasına yolsuzluk iftirasında bulunamaz.
CHP, 27 Mayıs'tan beri hırsızlığın adı olmuştur. Bize yolsuzluk iftiası atan bu kaybedenler lobisi, eğer yolsuzluk görmek istiyorsanız gidin aynaya bakın.
Wall Street Journal, BBC... Bu gazetelerin patronları kimler? İşte geçenlerde İngiltere'de de benzer şeyi yaptılar. Cameron hemen gazeteleri kapattı. Sonra Amerika'dan vurmaya başladılar. Çünkü patronaj aynı.
Büyük sermayeye gözdağı veriliyor diyorlar. Biz gözdağüı vermiyoruz, biz diyoruz ki büyük sermaye düzgün davransın, kalkıp da ülkeni yurt dışına şikayet etme, işini düzgün yap. Yaparsan yanındayız, ama yapmazsan yamuk yumuk yapıyorsan bunun da hesabını sorarız. 'Bizi rahatsız etmeyecek bir iktidar gelsin' diyorlar.
Bugün bir gazete -en çok satan gazete-, bir başlık atıyor; güya ben ana muhalefetin İstanbul adayından çekiniyormuşum onun için dosyayı açıklamışım. O gazetenin patronu İstanbul Hilton otelinin yanındaki bahçeye inşaat yapabileceği düşüncesiyle onun özelleştirmesine girdi, ama büyükşehir belediyemiz ona müsaade etmedi. Bu sefer gitti Şişli belediye başkanına. Çünkü o bu işlerde mahirdir, zaten bu klasörler nedeni,yle ihraç eidlmedi mi? O zaman o yüzden ihraç ettiniz, bugün ne sebeple aday yapıyorsun?
Hesap şu; acaba İstanbul'u alabilir miyiz? Kulisler yapıldı, toplanıldı. Hayır, alamayacaksınız. Alabilirsem ben bu oteli büyütebilir miyim diyor? Hayır büyütemezsin, İstanbul'u alsan bile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. O, bu çevre katliamına müsaade etmeyecek.
30 Mart'ta kimin nerede belediye başkanı olacağı önemli değil, hangi partinin kazanacağı önemli. Kaybedenler lobisi, eski Türkiye'nin kaybedenleri milletten en son darbeyi alacaklardır. O zaman demokrasinin önünde engel kalmayacak, daha fazla reform yapacağız. Şimdiden bazı demokratikleşme hareketlerini başlattık.
Başbakan Erdoğan'dan Gülen Cemaati'ne yönelik mesajlar
Başbakan Erdoğan, isim vermeden Gülen Cemaatine yönelik mesajlar verdi. Erdoğan, “Hırsızlığın, yolsuzluğun her türlüsü kötüdür, ama en büyük hırsızlık milli irade hırsızlığıdır” dedi.