Başbakan Erdoğan Diyarbakır'da

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül'ün demokrasiye ağır darbe vurduğunu belirterek, insana özgürce bir yaşam sağlamadan hiçbir sistemin varlığını devam ettiremeyeceğini söyledi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül'ün demokrasiye ağır darbe vurduğunu belirterek, insana özgürce bir yaşam sağlamadan hiçbir sistemin varlığını devam ettiremeyeceğini söyledi. Erdoğan, seçimlerden sonra daha geniş tabanlı, yeni bir anayasanın temellerini atacaklarını kaydetti.
Diyarbakır'da partisinin düzenlediği mitingte halka hitap eden Erdoğan, konuşmasına, tüm Diyarbakır'a sevgilerini, saygılarını yollayarak başladı. Erdoğan, "Bugün sizlere yüreğimi açmak, sizlerle gönül diliyle
sohbet etmek istiyorum. Bizim Diyarbakır'a ayrı bir sevdamız ayrı bir muhabbetimiz var" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sizi, Diyarbakır kadar büyük, Türkiye kadar büyük muhabbetle seviyoruz. Millete efendilik yoktur. Millete hizmetkar olmak vardır. Siyasetimizin merkezine insanı, insana hizmeti yerleştirdik. İnsani yüceltmeden, insana özgürce bir yaşam sağlamadan hiçbir sistem varlığını devam ettiremez. İnsani yüceltmek kadar, demokrasiyi de geliştirmenin önemine inandık. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışını rehber edinirken biliyorduk ki insanımız mutlu, huzurlu değilse, özgür
değilse geri kalan hiçbir şeyin önemi yoktur" dedi.
Erdoğan, Türkiye demokrasisinin büyük badireler atlattığını belirterek, "Demokrasi yoksa, ileri demokrasi uygulanmıyorsa, orada ekonomi de gelişmez, hukuk da çalışmaz, adalet de olmaz. Türkiye demokrasisi büyük badireler atlattı, insanlarımız büyük sıkıntılar yaşadı ama demokrasiye inanan insanların mücadelesi büyük zorlukları geride bıraktı. Birileri Türkiye'nin ayağa kalkmasına izin vermedi. Rahmetli Menderes'in mücadelesi çok partili hayatı mümkün kıldı tahammül edemediler 3 demokrasi kahramanını
darağacına gönderdiler. Demokrasi tam toparlanmaya başladığında yine çelme taktılar. 12 Eylül demokrasiye büyük bir darbe vurdu. Kaybeden demokrasi oldu. Kaybeden gencecik fidanlar oldu. Rahmet Özal Türkiye'yi dünyaya açtı. Yine tahammül edemediler" dedi.
Cezaevine girdiği dönemi hatırlatan Erdoğan, o dönemde umutsuzluğa hiç kapılmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"28 Şubat süreci milli iradeyi hiçe saydı. Milletin ve memleketin üzerine karabasan gibi çöktü. Bu kardeşiniz, 12 Aralık 1997'de Siirt'te bir şiir okudu. Siirtli kardeşlerime bir şiirle seslendiğim için yargılandım, hüküm giydim, cezaevinde yattım. Dört duvar arasında, milletimin hayır dualarıyla baş başa yattım. Umutsuzluğa hiç ama hiç kapılmadım. Milletime olan sevdamı, ülkeme olan aşkımı çoğalttım. Özgürlüğün kıymetini o mahpus duvarları arasında daha fazla anladım. Demokrasiye olan ihtiyacı çok daha
iyi hissettim. O gün kimi gazeteler 'Muhtar bile olamaz' diye manşet attılar. Düşüncelerimiz, hareketimiz, millet sevdamız her zaman engellenmek istendi. Bizi dışlamak istediler, bizi yok saydılar. Memleket tutkumuz her zaman engellenmek istendi. Bizi yok saymak istediler. Hizmet etme tarzımızı küçümsediler. Mahpus damlarında kalmanın nasıl bir duygu olduğunu çok iyi biliriz. İnancından, ibadetinden, başındaki örtüden dolayı dışlanmanın ne olduğunu biz iyi biliriz. Üniversite kapılarında boynu bükük
kalmanın ne demek olduğunu iyi biliriz. Biz yoksulluğu biliriz. Yasakların ne olduğunu çok iyi biliriz. Bir gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz.
Evi basılıp tarumar edilmek nedir çok iyi biliriz. Köy meydanına toplanan köylülere uygulanan şiddeti biliriz.
Hapisteki oğlunun yanına gidip kendi diliyle konuşamayan annenin acısını iyi biliriz".
Vatandaşların, sözlerini sık sık alkışlarla kestiği Erdoğan, "Hakkari'de sabah ezanını okuduktan sonra saldırıya uğrayan ve oracıkta vefat eden imamı ve ailesinin kederini biz biliriz. Oğlunu şehit vermiş Çorumlu annenin gözyaşı bizim ciğerimize akar. Musa Anter'in acısını, Orhan Miroğlu'nun acısını biz unutamayız. Şivan Perver'in hasretini görmezden gelemeyiz. Ahmet Kaya'nın gurbette vefatını hatırımızdan çıkaramayız. Çünkü biz bu toprakların çocuklarıyız. Çünkü biz bir gün Edirneli, İstanbullu,
Yozgatlıyız, Hakkariliyiz, Diyarbakırlıyız, Diyarbakır'ın evladıyız" dedi.
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Selahaddin Eyyubi'nin sancağı altında Kudüs'ü birlikte fethettik. Fatih'le, Kanuni'yle birlikte dünyaya adalet dağıttık. Şu Süleyman Cami'nin tuğlalarında hepimizin sağlam iradesi var. Zılgıtta bizim, horon da bizim, halay da bizim zeybek de bizim. Bizim dualarımızı ortak, kıblemiz bir. Hepimiz aynı geleceğe yürüyoruz. Nasıl tarihimiz birse istikbalimiz de bir. 12 Eylül'deki halk oylaması demokratikleşme açısından çok önemlidir. Demokrasi açısından her günümüz bir
önceki günden daha iyi oldu. 12 Eylül halk oylaması için verdiğimiz mücadele de, Allah'a inandığım gibi inanıyorum, boşa gitmeyecek. 12 Eylül'de kazanan herhangi bir parti olmayacak, kazanan millet olacak. Diyarbakır Mekke ve Medine'den sonra en çok sahabe kabrine sahip olan şehir. Bu şehre gelip de yalan söyleyenler o yalanın altında ezilirler, biterler".

BAHÇELİ VE BDP'YE CEVAP
Konuşmasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye de cevap veren Erdoğan, "Birileri yazıp çiziyor, 'Başbakan Diyarbakır'da ne konuşacak?' diyorlar. Burada BDP, Erzurum'da da Bahçeli işi gücü bırakmış bize konuşma metni yazma derdine düşmüş. Saydutsuzluğa hiç kapılmadıın Bahçeli sen bize konuşma metni yazmayı bırak söyleyecek sözün varsa buraya Diyarbakır'a gel. Söyleyeceğini şu Diyarbakır Meydanı'nda söyle. Diyarbakır'ın güzel insanıyla gönül bağı kurabiliyorsan gel burada konuş. Hariçten gazel okumakla
bu işler olmuyor. Diyarbakır insanını kucaklamadan, Batmanlı kardeşimizin gönlünü almadan hariçten gazel okumakla bu işler olmuyor. Türkiye'nin birlik bütünlüğü hamasetle korunmuyor. Bin yıllık kardeşliğimiz inkarcı zihniyetle korunmuyor. Biz Türkiye'nin partisiyiz. Belli bir etniğin belli bir bölgenin değil, 73 milyonun partisiyiz. Birileri için ediyorlar, "Filanca etnik unsurun partisi" diyorlar. CHP için ne diyorlar "kumsalların partisi" diyorlar. Kumsalların partisi CHP. Şu anda zaten kumsaldalar. 780
bin kilometre karelik vatan topraklarının partisiyiz. 81 ilde 80'inde milletvekilimiz var hedef 81'de 81. Neden çünkü bizi sizi seviyoruz be. Biz, etnik milliyetçiliği, bölgesel milliyetçiliği reddettik. Dedik ki biz 73 milyonun partisiyiz. Bizim partimizde ayırım yok. Diyarbakır'da farklı konuş, İstanbul'a git ayrı konuş. Bizim kitabımızda bu yok. Ama onlar farklı. Tunceli'de farklı konuşuyor, Kayseri'ye gidiyor farklı konuşuyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasının küstüren, horlayan anlayışlarla korunmadığını ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin ortaya koyduğu birlik siyasetinin, Türkiye'nin bütünlüğüne hizmet ettiğini söyledi.

"ŞİMDİ KAPIYI AÇIYORUZ, YENİ ANAYASA 2011'DEN SONRA"
AK Parti'nin, ayırımcılık yapan anlayışları hep karşısına aldığını ifade eden Erdoğan, tek dertlerinin Türkiye'nin birliği ve beraberliği olduğunu söyledi. Erdoğan, "Biz bunu sağlayacağız. Biz, söz verip sözünü unutanlardan da olmadık. Ne aldatan, ne aldanan olacağız. Gönül diliyle konuşuyoruz. Sözü eğip bükenlerden, verdiği sözü unutanlardan olmadık. Demokratikleşme bir zihniyet devrimini gerektirir. Özgürlük bir zihniyet değişimini gerektirir. Eğer bu zihniyeti değiştirmezseniz, hiçbir şey değişmez.
Biz Türkiye'de bu statükocu zihniyeti değiştirerek aydınlık yarınları hazırlıyoruz. Önce zihniyeti, yönetim anlayışını değiştirdik. Biz, ezberleri bozarak, prangaları kırarak işe başladık. Baskıya direndik, dışlamaya, horlamaya tahammül göstermeyeceğimizi ifade ederek yola çıktık. Kardeşliğimizi bozmak isteyenlere karşı 12 Eylül referandumu bir manifestodur. Bu anayasa değişikliği ile her şey bitmiyor. 2011 seçimleri var. Seçimlerden sonra daha geniş tabanlı, yeni bir anayasanın temellerini atıyoruz. Şimdi
kapıyı açıyoruz kapıyı" açıklamasında bulundu.

"KÜRTÇE TV YAYINI YARIM SAATTEN 24 SAATE ÇIKTI"
Kürtçe TV'nin yayınının 24 saate çıktığına dikkat çeken Erdoğan, "Devletin televizyonu günde yarım saat yayın yapıyordu. Biz ne yaptık devletin bir kanalını 24 saat Kürtçe yayın yapar hale getirdik. Suça itilen çocuklarla ilgili yasayı düzenleyerek bu çocukların cezaevinden çıkmasını sağladık mı. Bütün bunları yoğun çalışmalarımızla sağladık. Muhalefet lideri bize atfen diyor ki biz halka 'Evet oyu vermezseniz Yeşil Kartı kaldıracağız' diyormuşuz. İstanbul'da afişler asmışlar diyorlar ki 'Rahibe
kıyafetine evet'. Yani benim bauşörtülü bacımın kıyafetini rahibe kıyafetiyle özdeşleştiren anlayış. Bugüne kadar ne ben ne de arkadaşlarım yeşil karta ve herhangi bir konuya ilişkin bir tehdidimiz olmamıştır olamaz. Biz seçimlerin boykot edilmesini de anti demokratik bir yaklaşım olarak görüyoruz. Sizler buradan seçtiğiniz milletvekillerini neden gönderiyorsunuz 'Gidin bizim haklarımızı koruyun' diye. Hava yolunu, halkın yolu haline getirdik. 5 milyon kapasiteli yeni havaalanı terminalini en kısa sürede
hizmete açacağız" şeklinde konuştu.

"DİYARBAKIR CEZAEVİNİ YIKACAĞIZ"
Diyarbakır Cezaevi'yle ilgili de konuyan Erdoğan, "Diyarbakır Cezaevi'ni kapatıyoruz. İlk işimiz yeni cezaevini yapıyoruz. Bitireceğiz ve o biter bitmez o malum cezaevini yıkacağız. Orası artık varlığı ile sürekli bize 12 Eylül'ü hatırlatmasın istiyoruz. İnşallah bu da bize nasip olacak. 12 Eylül'ü yapanlar iºkence yok derken Diyarbak?r Cezaevi'nden gö?e feryatlar yükseliyordu. Tek kiºilk hücrelerde 20 kiºiyi nas?l istiflediklerini kitaplar yaz?yor. Ölmek için Allah'a yalvardılar. Şimdi biz bu
ayıplara son verdik son veriyoruz. Allah'ın izniyle bu 12 Eylül bunlara son vermenin adı olacak. Sandıklara gideceğiz değil mi. Tehditler bizleri yıldırmayacak. Yıldırırsa o özgür Türkiye'ye kavuºamay?z. Dan?ºtay'a bir saldırı oldu hemen ardından faturayı bize kesmek istediler. Cenaze törenlerini mitinge çevirdiler. Bakanlarımıza saldırdılar. Bütün yönlendirmelere rağmen olayın üzerine cesaretle gittik. Arkadan ne çıktı Ergenekon çıktı. Bu Ergenekon'un avukatı kim, CHP" diye konuştu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile