8 yıl öncesine kadar Bulgaristan’daki, Romanya’daki, Yunanistan’daki soydaşlarına kulak veremeyen bir Türkiye olduğunu ifade eden başbakan Erdoğan, "8 yıl öncesine kadar Almanya’daki vatandaşının derdini dinlemeye mecali olmayan bir Türkiye vardı. Bırakınız yurtdışındaki vatandaşını, Hakkari’ye, Erzurum’a, Iğdır’a, Tokat’a, Sivas’a dahi erişemeyen, 17 Ağustos depreminde Sakarya’ya, Yalova’ya, Düzce’ye Kocaeli’ne elini uzatamayan bir Türkiye vardı. Bugün Haiti’ye, Şili’ye kadar elini uzatan bir Türkiyevar. Bugün Tiflis’e, Kabil’e, Bağdat’a kadar yardım elini uzatan bir Türkiye var. Bugün dünyanın her yerinde, her platformda cesaretle, kararlıkla, samimiyetle, hakkı savunan, hukuku savunan bir Türkiye var. Dün gündemi belirlenen bir Türkiye vardı, bugün gündem belirleyen bir Türkiye var. Hukuksuzluk, korsanlık karşısında sesini yükselten, Gazze’nin çocukları, Bağdat’ın dulları, Kudüs’ün kadınları, Kahire’nin yoksulları, Tunus’un mazlumları, Bingazi’nin mağdurları için göğsünü gere gere haykıran birTürkiye var. Bugün artık yardım alan bir Türkiye değil, yardım veren bir Türkiye var. Dikkatinizi çekiyorum, Türkiye içinde Osmanlı’dan, Selçuklu’dan beyliklerden bize emanet bırakılan 4 bin vakıf eserine biz sahip çıktık. Onardık, restore ettik ve milletimize yeniden kazandırdık. Onlarla kalmadık, onlarla yetinmedik ta Moğolistan’a gittik. Türklere ait ilk yazılı eserleri metruk halde terk edilmiş halde bulduk. Hemen kolları sıvadık. Uçakla Moğolistan’da, Karakurum’da tarlaya indik ve oradan 42kilometrelik bir safari yaptık ilk gittiğimizde. Ama ikinci gidişimizde Karukurum’dan Göktürk Abideleri’ne orayı asfaltladık. Moğolistan’da yol inşa ettik ve o eserleri dünya mirasına kazandırdık. Aynı şekilde Saraybosna’da camileri, Mostar’da köprüleri, Üsküp’te medreseleri, Kudüs’te Osmanlı mezarlığını, Kosova’da Murat Hüdavendigar Türbesi’ni biz onardık. Sinan Paşa Camisi’ni biz onardık. Mehmet Akif’i biz onardık, TİKA ile tarihi mirasımıza sahip çıktık, sahip çıkıyoruz"
"KÜRESEL KRİZDE TÜM DENGELERİ ALTÜST EDEN BİR TÜRKİYE VAR"Başbakan Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti:"Kızılay ile dünyaya yardım elimizi uzatıyoruz. Yunus Emre Enstitüleri ile Türkçe öğretiyoruz. TRT ile dünyaya Türkçe sesleniyoruz. Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile soydaşlarımıza, akrabalarımıza, vatandaşlarımıza daha güçlü bir şekilde sahip çıkıyoruz. Bugün artık ekonomisi ile güçlü bir Türkiye var. Küresel krizde tüm dengeleri altüst eden bir Türkiye var. Dünya altüst olurken, Türkiye hamdolsun dimdik ayakta durmasını bildi. Sevgili kardeşlerim, bakınız göreve geldik Türkiye’nin milligeliri karşısında borç oranı neydi biliyor musunuz? Yüzde 74. Şimdi Türkiye’nin milli geliri karşısındaki borç oranı yüzde 45. Nereden nereye... Sevgili kardeşlerim, devlet borçlanıyordu ama devlet borçlanırken dikkat edin çok önemli bu, ne kadar faiz veriyordu biliyor musunuz? Yüzde 64 faiz ödüyordu devlet. Peki şimdi ne ödüyor? Şimdi yüzde 7 faiz ödüyor. Bu faizler kimin cebinden çıkıyordu, benim halkımın, vatandaşımın cebinden çıkıyordu. Acımasızca benim vatandaşımın cebindeki parayı hortumladılar. 21tane banka iflas etti, fona devrettiler. Bakın bu küresel finans krizi oldu, bir tane banka iflas etmedi, fona devredilmedi ve tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor bankalarımız, rasyoları gayet yüksek. Dünyadaki bankalara bakıyorsunuz, hepsi krizde. Lehman Brothers gibi güçlü şirketler çöktüler, gittiler ama bizde böyle bir şey olmadı. Niçin? nasıl oldu bu. Yolsuzluk yoktu, yere sağlam basıyorduk. Eğer o yolsuzluklar devam etseydi biz 160 bin derslik yapamazdık. 160 bin derslik. Bakınız o yolsuzluklar devametseydi Cumhuriyet tarihi boyunca 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldı ülkemizde. Fakat biz şu 7,5 senede 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptık. Yolsuzluk olsa bunları yapabilir misiniz? Şu anda iç hatlarda seyahat eden yolcu miktarı bire üç katladı. Artık benim vatandaşım otobüslerle seyahat etmiyor, uçaklarla seyahat ediyor. Bu hale geldik. Bu nedir? Bu artık refah düzeyinin nerelere yükseldiğini gösteriyor. Sevgili kardeşlerim biz bunları yeterli bulmuyoruz. Artık Türkiye’nin dört biryanında havaalanlarımız var. Bakın şu anda Hakkari’nin Yüksekova’sına havaalanı yapıyoruz. Çünkü biz gelirken dedik ki, ’Ayrımcılık olmayacak. Batıda ne varsa Güneydoğu’da da, Doğu’da da o olacak’ dedik. Bakınız şu anda Şırnak’ta, Cizre’de havaalanı yapıyoruz. Iğdır’da havaalanı yapıyoruz, ayrım olmayacak. Çünkü Batı’da ne varsa Doğu’da da o olacak. Bunu yapıyoruz.
" CUMHURİYETİN 100. YILINDA DÜNYANIN İLK 10 EKONOMİSİ OLMA HEDEFİ"
Şimdi Afyonkarahisar, Uşak, Kütahya üçgeninin ortasına Zafer Havaalanı’nı yapıyoruz. Çünkü Avrupa’dan gelen benim vatandaşım, kardeşlerim, geldiği zaman rahat rahat, huzurlu bir şekilde uçağı ile hemen iline inecek" diye devam eden Erdoğan, "Bununla kalmayacağız, bunların hiçbiri yeterli değil. Artık, aynen burada yaşadığınız gibi hızlı trenlerimizi yapıyoruz. İşte Ankara-Eskişehir arasında hızlı tren çalışıyor ve Eskişehir-İstanbul’u şu anda tamamlıyoruz. İstanbul, Eskişehir, Ankara arasını inşallah2,5 saate indireceğiz. Yetmedi, Ankara-Konya arası hızlı treni yaptık. Şu anda test sürüşünü gittim yaptım. İnşallah Mayıs’ta artık Ankara’dan Konya’ya hızlı trenle gideceğiz. 1 saat 15 dakika. Soruyorum Allah aşkına yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunlar olabilir mi? Şimdi bir adım daha attık, İstanbul-İzmir otoyolunu yapıyoruz, başladı. İnşallah süratle o da bitecek. Dün Marmaray’ı inceledim, denizin altından artık raylı sistem trenlerimiz inşallah geçecek ve Londra’yı Pekin’e bağlıyoruz onunla. 2013, 29Ekim’de açılışını yapacağız. Bitmedi, dün bir de temel attık, o da otomobil için. Denizin altında 4,5 kilometre. Otomobille denizin altından geçeceğiz. Adeta bir otoyol gibi. İstanbul’un trafiğini rahatlatalım istiyoruz ve dün yüklenici firma ile Kore ve Türk firması beraber yapıyorlar, son bir pazarlık daha yaptık söz dedik 3,5 senede de onu bitirecekler. 3,5 yılda. Bitmedi, artık kendi savaş helikopterini üreten bir Türkiye var. 2013’te inşallah helikopter artık banttan seri olarak çıkacak. Ama bitmiyor,2020 yılında artık kendi savaş uçaklarımızı üreteceğiz. Bu hale geliyoruz, 2020. Çünkü Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünde, 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında bir Türkiye hedefliyoruz. Hedefimiz bu. Bunu başarır mıyız? Başarırız. 8 yıl önce dünya ekonomileri arasında 26. sıradaydık, şimdi ise 17. Sıradayız. Yani 8 yılda 9 basamak yükseldik. Şimdi önümüzdeki 12 yılda da biz 7 basamağı evelallah rahat rahat çıkacağız. Çünkü bu millet çıkar. Artık burada, Almanya’da işveren vatandaşlarımvar benim, kardeşlerim var benim. 60 bini aşkın burada işveren kardeşim var. Dün işçi geldiniz ama şimdi işveren oldunuz. Bu bizim mutluluğumuzdur. İsteriz ki tabii güçlü işverenler arasında inşallah sayınız daha da artsın. Bununla da gurur duyacağız, övüneceğiz. Ama azminizden hiçbir şey kaybetmeyin siz bunu başarırsınız. Ben buna inanıyorum. Kardeşlerim artık kendi savaş gemilerimizi yapıyoruz, bunların tasarımlarını Türk mühendislerinin emeğiyle yapıyoruz. Türk mühendisleri artık kendi emeğiyle uzayagöndermek üzere Göktürk uydusunu yapar hale geldi. Bugün Anadolu’da, Trakya’da 74 milyon insanımızın, Almanya’daki vatandaşlarımızın, dünyanın dört bir yanına dağılmış soydaşlarımızın, kardeşlerimizin ’Ben Türk’üm, Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyım’ diyerek iftihar edeceği bir pasaportunun olduğunu, gururla bunu taşıdığını, ortaya koyduğu bir Türkiye var" ifadelerini kullandı
."İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ NEDENİYLE AVRUPA’DA YAŞAYAN AYDINLARI, YAZARLARI TÜRKİYE’YE DAVET EDİYORUM"
Türkiye’nin sadece güçlü ekonomisi ve aktif dış politikasıyla değil, demokratik standardı, özgürlüğü ve ülke içinde başlatılan milli birlik ve kardeşlik projesiyle de artık farklı bir ülke olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "Milletimizden aldığımız güçle, 8 yıldır çetelere karşı amansız mücadele veriyoruz. Milletimizin bize yüklediği emanetin hakkını veriyor, Türkiye’de demokratik standartları en yükseğe çekiyoruz. Geçmişte yaşanan baskılar nedeniyle, ifade özgürlüğünde yaşanan sıkıntılar nedeniyle,Avrupa’ya göç etmek zorunda kalan, Almanya’da yaşamak zorunda kalan sanatçılarımızı, yazarlarımızı da bu vesileyle ülkelerine, Türkiye’ye dönmeye davet ediyorum. Zorunlu olarak buralarda kalan, dönüş için sabırsızlanan, toprağının, vatanının hasretini çeken sanatçı ve yazarlarımızı, Türkiye’nin değişimine Türkiye’de katkı vermeye çağırıyorum. Kapının artık onlar için ardına kadar açık olduğunu hatırlatmak istiyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan Düsseldorf'ta davet etti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Düsseldorf'ta Türk vatandaşlarına hitaben yaptığı konuşmada, "Dün gündemi belirlenen bir Türkiye vardı, bugün gündem belirleyen bir Türkiye var" dedi.