Başbakan Erdoğan, fok balıklarını, nesli tükenen balinaları ve yağmur ormanlarını dert edinen küresel vicdanın artık Kabil’de, Gazze’de Mogadişu’da, Bağdat’ta, Hama ve Humus’ta ölen çocukları da görmesi duyması ve bu acıyı hissetmesinin kaçınılmaz bir sorumluluk haline geldiğini belirtti.
Erdoğan, “Bugünün dünyasında şunu artık çok net olarak görmek durumundayız. Filistin’deki sorun sadece Filistin’in, sadece Ortadoğu’nun değil, dünyanın sorunudur. Afganistan’daki sorun sadece Afganistan’dakilerin değil, dünyanın sorunudur. Somali’deki açlık sadece Somali’nin sadece Afrika’nın değil tüm insanlığın sorunudur. Ayrıca bugün Suriye’nin sokaklarında katledilen masum çocuklar Suriyelilerin olduğu kadar yüreğinde merhamet taşıyan her insanın sorunudur.” ifadelerini kullandı.Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’na (UNCTAD XIII.) katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açılış seremonisinde bir konuşma yaptı. Salondakilerin yoğun alkışı arasında kürsüye gelen Erdoğan, konuşmasının başında UNCTAD Konferansı’nın ilk kez bir Ortadoğu ülkesinde gerçekleştirilmesini isabetli ve anlamlı bulduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, Ortadoğu’da çok önemli gelişmelerin ve değişmelerin yaşandığı bir süreçte konferansta ele alınan konuların ve ortaya çıkacak kararların, küresel ekonomi kadar Ortadoğu’ya da ışık tutacağını söyledi.
KALKINMA REFAH ARTIŞINI, HUZURU, İSTİKRARI VE BARIŞI GETİRMELİ
Bugün küresel dünyada kalkınma kavramının sınır aşan bir özellik arz ettiğine dikkat çeken Erdoğan, “Tarih göstermiştir ki sınırlarına kapananlar, kendisini dünyaya kapatan bir kalkınma anlayışın ancak ve ancak sınırlı başarı üretir. İçinde bulunduğumuz süreçte kalkınma paradigması farklı bir anlam ifade etmektedir. Kalkınma paradigmasının gelişmesi zorunluluk halini almıştır. Kalkınmayı sadece ve sadece ekonomik büyümeyi olarak algılamaya devam edemeyiz. Kalkınma refah artışını birlikte getirmeli, huzuru istikrarı barışı getirmeli, insani ve insanın memnuniyetini hedef almalı ve adil olmalı ve insanlık vicdanını ve vicdanlardaki adalet duygusunu yıpratmamalı, katılımcılığı esas almalıdır.” dedi.
Ancak yakın zamanda yığınların yoksullaşması pahasına zenginleşme, kalkınma ekosistemin bozulması pahasına kalkınmaya şahit olunduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Belli bölgeler bazı ülkeler hızla zenginleşirken bu uğurda diğer ülke bölgelerin kaynakları tüketilmiş bu kaynakların sahibi olan insanlar, insanlık dışı muameleye maruz bırakılmıştır.” şeklinde konuştu.
SERMAYENİN KÜRESELLEŞTİĞİ BİR ÇAĞDA AHLAKİ DEĞERLER DE KÜRESELLEŞMELİ
Erdoğan şöyle devam etti: “Süper marketlerde alışveriş sepetleri taşarcasına dolduran insanlara karşı günlük 1 doların altında harcamayla yaşayan milyonlarca insan dünyamızda bulunuyor. Çocukların çalıştırıldığı, kadınların yarı ücretle sigortasız çalıştırıldığı fabrikalarda üretilen nice ürün onu üretenlerin yıllık kazancından daha fazla pazarda alıcı bulabiliyor. Çok daha korkuncu silah üreten birkaç ülkenin kalkınması silah ticareti yapan birkaç işadamının sınırsız zenginleşmesi pahasına her yıl farklı coğrafyalarda masum çocuk kadınlar ve insanlar yok yere hayatlarını kaybediyor. Dünyanın küresel ülkeye dönüştüğü kitle iletişimin yaygınlaştığı sermayenin sınır tanımadığı bir çağda yaşıyoruz. Ancak böyle bir çağda, sermayenin küreselleştiği bir çağda imkanlar da ahlaki değerler de küreselleşmeli. Yüzyıl önce dünyanın bir ucunda ölen çocuktan haberimiz olmuyordu. Ama şimdi dünyanın neresinde olursa olsun küreselleşme sayesinde dünyanın her yerindeki gelişmeden anında haberdar oluyoruz.”Bu yüzden küreselleşmenin insanlara vicdani sorumluluk, başkalarının sorunlarını görme duyma ve bunları çözme sorumluluğu yüklediğini kaydeden Erdoğan, “Dünya küreselleşirken vicdanların buna kapanması asla ve asla anlaşılabilir bir durum değildir. TV’de açlıktan yoksulluktan terörden çatışmadan ölen çocukları görenler gözlerini kapatarak sorumluluktan kurtulamazlar. Özgürlüğü, hele insan haklarını refah ve kalkınmayı kendisi için hak görmek ama başkası için bunu güç görmek yaklaşan bir felaketin ön sinyallerinden başka bir şey olamaz.” dedi.
"SURİYE’NİN SOKAKLARINDA KATLEDİLEN MASUM ÇOCUKLAR MERHAMET TAŞIYAN HER İNSANIN SORUNUDUR"
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Fok balıklarını, nesli tükenmekte olan balinaları, yağmur ormanlarını kendisine dert edinen küresel vicdanın Kabil’de, Gazze’de Mogadişu’da, Bağdat’ta, Hama ve Humus’ta ölen çocukları da görmesi duyması ve bu acıyı hissetmesinin kaçınılmaz bir sorumluluk haline gelmiştir. Bugünün dünyasında şunu artık çok net olarak görmek durumundayız. Filistin’deki sorun sadece Filistin’in, sadece Ortadoğu’nun değil, dünyanın sorunudur. Afganistan’daki sorun sadece Afganistan’dakilerin değil, dünyanın sorunudur. Somali’deki açlık sadece Somali’nin sadece Afrika’nın değil tüm insanlığın sorunudur. Ayrıca bugün Suriye’nin sokaklarında katledilen masum çocuklar Suriyelilerin olduğu kadar yüreğinde merhamet taşıyan her insanın sorunudur.”Erdoğan, tüm dünyanın ekonomik krizin içinde geçtiği şu günlerde bu çelişkiyi daha güçlü bir şekilde gündeme taşımak artık onunla daha samimi bir şekilde yüzleşmek zorunda olduğunu kaydetti.
Erdoğan, “Küresel finans krizi başkalarının sorunlarına kulak tıkayan acılarına göz yuman bir anlayıştır. Doğru dersler çıkmazsa krizden yarın çocuklarımız çok daha büyük acılarla, krizlerle karşılaşabilir.” şeklinde belirtti.
Konuşmasını devamında dayanışma kavramını geliştirilmesi gerektiğine değinen Erdoğan, ardından da Türkiye’nin küresel alandaki girişim ve başarılarından bahsetti. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal alanlarda gerçekleştirdiği başarılara ek olarak bölgesel aktör olarak ortaya çıktığını belirten Erdoğan, kalkınma konusunda da uluslararası alanda üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam edeceğini vurguladı. Balkanlar ve Kafkas ülkeleri, Ortadoğu ve Avrupa ile çok iyi ilişkiler geliştiren Türkiye’nin çok iyi bir kalkınma modeli olduğunun altını çizen Erdoğan, bu modelin tüm ülkeler tarafından paylaşılması için yoğun işbirliğini sürdürdüklerini dile getirdi. Erdoğan, ayrıca konuşmasında az gelişmiş ülkelere model olarak Türkiye’yi anlattı.
KÜRESEL KRİZDEN SONRAKİ İLK TOPLANTI
“Kalkınma odaklı küreselleşme” konulu ve yoksul ülkelerin kalkınma sorunlarının konuşulduğu Katar’daki konferans, Ortadoğu’da Arap Baharı’nın etkisinin sürdüğü ve ekonomik kırılganlığın birçok ülkenin ekonomisini tehdit ettiği bir dönemde gerçekleştiriliyor. 2007 yılında ortaya çıkan küresel krizin ardından bu türde gerçekleştirilen ilk toplantı olma özelliği taşıyan konferansta küresel krizin ardından sürdürülebilir kalkınmanın karşılaştığı zorlukları aşmanın yolları aranıyor. UNCTAD toplantılarında ayrıca kalkınmakta olan ülkelerde istikrarlı ve kapsayıcı bir büyüme sağlanmasını teşvik edecek ekonomik koşulların nasıl oluşturulacağı da ele alınıyor.
AZ KALKINMIŞ ÜLKELERİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ARANIYOR Ele alınacak konular arasında kalkınmakta olan ülkelerden küresel pazarlara ürün akışı, az kalkınmış ülkelere ticaretlerini geliştirmeleri konusunda yardım edilmesi, fakirlikle mücadele ve ülkeler arasındaki teknolojik gelişme alanındaki uçurumun kapatılması gibi konular da bulunuyor.Doha’daki toplantıların, stratejistlere 2007’den bu yana dünyayı sarsan küresel ekonomik krizin çözülmesine yönelik düşünceleri ve planları inceleme fırsatı sunması bekleniyor.
194 ÜLKE HEYETİ, 8 BİN KATILIMCI
21-26 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek toplantıya 194 ülkeden heyetler katılıyor. Toplam katılımcı sayısı ise 8 bin. Toplantılara katılanlar arasında Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, Komoros Birliği Başkanı Ikililou Dhoinine, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambaev, Nijer Cumhurbaşkanı Issoufou Mahamadou, Tunus Cumhurbaşkanı Moncef Marzouki ve Mozambik eski Cumhurbaşkanı Joaquim Chissano, Güney Afrika eski Devlet Başkanı Thabo Mbeki, Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Tarja Kaarina Halonen gibi isimler de bulunuyor .
Başbakan Erdoğan: Fok Balıklarını Dert Edinenler Suriye’ye Sessiz Kalamaz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küreselleşmenin insanlara vicdani bir sorumluluk yüklediğini belirterek, küresel vicdanın artık dünyanın belirli yerlerindeki sorunlara duyarsız kalmaması gerektiğini söyledi.