Başbakan Erdoğan Kırklareli'nde...(2)

Başbakan Erdoğan Kırklareli'nde...(2)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Kimse bu vatan toprakları üzerinde operasyon düşünmesin.

Bedelini ağır öderler. Kimse böyle bir hesabın içine girmesin" dedi.


Erdoğan, Kırklareli'nde katıldığı toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, bir gün içinde Kırklareli ve ilçelerine 2 milyar 696 milyon liralık eser, hizmet ve yatırım kazandırdıklarını belirterek, "Tüm Kırklareli’nde şu ana kadar 3.5 milyar liralık yatırım yaptık. İktidarımız döneminde Kırklareli’ne yaptığımız yatırımlar bunlar. Gıda tarımda 894 milyon, enerji ve tabii kaynaklarda 676 milyon, ulaştırma ve haberleşmede 627 milyon, iller bankasında 500 milyon, orman su işlerinde 167 milyon, çevre ve şehircilik 128 milyon, eğitimde 120 milyon, toplu konut 85 milyon, aile ve sosyal politikalar 70 milyon, Sağlık Bakanlığı olarak 54 milyon, gençlik ve spor 48 milyon, KÖYDES 41 milyon, özel idare 35 milyon, Adalet Bakanlığı 26 milyon, kalkınma ajansı 18 milyon, bilim ve sanayide 3 milyon liralık yatırım gerçekleştirdik" dedi.

Kırklareli'nde yaptıkları hizmetleri anlatan Erdoğan, "Toplu konut idaremiz, TOKİ 456 konutu ticaret merkezi, cami ve sağlık ocaklarını tamamladı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız Kırklareli’ne 5 kadın ve çocuk evi kazandırdı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız sosyal tesislerini tamamladı. Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığımız 62 milyonluk yatırımla balıkçı barınaklarını ve çeşitli yolları şehrimize kazandırdı. Kırklareli üniversitemize bir enstitü binası, derslik ve atölyeler ile, kafeteryalar, futbol sahaları ve spor sahaları inşa ettik. Üniversitemize 37 milyon liralık yeni yatırım yaptık. Organize ve sanayi bölgemizde bir artıma tesisi inşa ettik. İl Özel idaremiz köprü, menfezi, yol, restorasyon projelerini tamamladı, öğrenci yurtlarını yaptı. KÖYDES kapsamında Kırklareli’nde köylerimize 40 milyon liralık yatırım yaptık. Belediyelerimiz aynı şekilde hizmetlerini tamamladı. Kamu yatırımlarıyla Kırklareli şimdi yeni 231 milyon liralık eser ve hizmete kavuşturuldu. Özel sektörümüzün yatırımları ayrıca önemli. Kırklareli’nde özel sektörümüz son birkaç yıl içinde 1 milyar 835 milyon liralık yatırım yaptı. 45 ayrı tesis kurduk. Bu sefer 2 milyar 696 milyon liralık yatırımı resmi olarak bugün Kırklareli ile buluşturuyoruz. Hepsi hayırlı olsun. Bütün bu eserleri Kırklareli’ye kazandıranlara şahsın milletim adına teşekkür ediyorum. Bakanlıklarımıza, bakan arkadaşlarıma, ekiplerine, il özel idaremize, mimarından mühendisine kadar, valiliğimize, belediye başkanlarımıza emeklerinden, gayretlerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Kırklareli’nde yatırım yapan, buraya istihdam sağlayan özel sektörümüzü ayrıca kutluyor, her birine tek tek şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "780 bin kilometrekarenin her bir karışına aynı nazarla, aynı aşkla aynı sevdayla bakıyoruz. Çünkü biz bu millete sevdalıyız. Ferhat gibi sevdalıyız. Afyondakarahisar’dan yola çıkarken tek millet dedik. Tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik ve öyle yürüdük. Rabia’da bizi işaretliyor görüyorsunuz. Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet. Millet, neler var bunun içinde Türk’ü var, Kürdü var Laz’ı var, Çerkez’ var, Roman’ı var, Boşnağ’ı var, Arnavut’u var. 36 etnik unsur Türkiye’nin içinde var. Hala millet tanımını anlayamayan milliyetçiler var bu ülkede. Biz bu ülkede tüm insanları seviyoruz. Ayırt etmeksizin seviyoruz. Yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Türk de Roman da Kürt de benim kardeşim, hepsi, Çerkez’i, Aranavut’u Boşnak’ı hepsi benim kardeşim. Ben Romanlarla aynı mahalle de doğdum beya. Kasımpaşa’nın romanlarına sor beni anlatsınlar size. Onlarla top oynadım, onlarla aynı okula gittim. Beraber aynı sırayı paylaştım. Hiç ayrımcılık yok aramızda. Böyle doğdum böyle büyüdüm. Biz böyle yürüdük bu yolda böyle de yürüyeceğiz. Bu ülke böyle güç bulacak. Bizi ayırmak isteyenlere prim vermeyeceğiz. Bir olacağız iri olacağız, diri olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. Tek bayrak dedik hala bizim bayrağımızı tanımayanlar, anlamayanlar var, onlara tanıtacağız. Bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilalimiz bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldızımız şehidimizin sembolüdür. Bundan daha güzel bir tanım olur mu? Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte vatan, 780 bin kilometrekaresiyle. Kimse bu vatanda toprakları üzerine operasyon düşünmesin. Boş hayaldir. Bedelini ağır öderler. Bunu açık ve net söylüyorum. Kimse böyle bir hesabın içine girmesin 780 bin kilometrekare de Türkiye Cumhuriyeti vatan topraklarıdır.

Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Vatandaşlıktan rahatsız olanlar var. Niye rahatsız oluyorsunuz. Hepimiz bu vatandaşlık içinde bir olacağız beraber olacağız, birlikte Türkiye olacağız olay bu. Bunu hazmedemeyenler var. Varsın hazmetmesinler. Kırklareli burada bugün zaten bu meydandan cevabını veriyor. İnşallah ben inanıyorum ki 30 Mart’ta Kırklareli çok daha farklı cevap verecek. O yüzden durmak yok yola devam".

Şehirler ve insanlar arasında ayırım yapmadıklarını belirten Erdoğan, "Doğu da bizim batıda, Türk de bizim Kürt de bizim, Roman da bizim Boşnak da bizim, Gürcüsü, Abazası hepsi bizim. 76 milyonuyla biriz, beraberiz, hep birlikte büyük bir aileyiz. Biz hep birlikte Türkiye'yiz.

Bu ülkeyi birlikte kurduk, birlikte bugünlere taşıdık. İnşallah hep birlikte bir olarak, kardeş olarak ülkemizi geleceğe taşıyacağız. Bu yıl Balkan Savaşının 100.yıl dönümünü kutluyoruz. Gerçi 100 yıl önce bu bölge Edirne, Tekirdağ, Kırklareli maalesef çok acılar yaşadı. İşgallere, ağır baskılara maruz kaldı. Sadece burası değil Balkanlarda kardeş ülkelerimiz, kardeş şehirlerimiz ve oradaki kardeşlerimiz de o dönemde çok büyük hüzünlere şahit oldular. Yüzbinlerce kardeşimiz akrabamız, Balkanlarda yüzyıllardır yaşadıkları toprakları terk ettiler. Göç ettiler, geldiler buralara. Kardeşlerinin yurduna ana vatanlarına yerleştiler. Şimdi ben burada Kırklareli’de 100 yıl öncesinden maalesef miras kalmış zihniyeti, anlayışı burada sizlere hatırlatmak istiyorum. Dışarıdaki düşman kolay olan düşmandır. Ama inanın içindeki, yanındaki, yanı başındaki düşman işte o dışarıdaki düşmandan çok daha tehlikelidir. 100 yıl önce 1913 yılında Enver Paşa işgal altındaki toprakları kurtarmak, Trakya’dan düşmanı püskürtmek, Türk şehirlerini geri almak için bir harekat düzenliyor. Edirne’ye doğru, Edirne’yi yeniden almak, Türk topraklarına dahil etmek için ilerliyor. O sırada ‘Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin’ diyorlar. Bu çok manidardır. Yeter ki Enver başarılı olmasın, yeter ki Enver kazanmasın, yeter ki Enver öne çıkmasın. Edirne’ye ne olursa olsun Kırklareli’ye, Tekirdağ’a tüm Trakya’ya ne olursa olsun Enver kaybetsin de Osmanlı dağılsın, parçalasın, yok olsun da kazanan her kim olursa olsun. İşte 100 yıl önce bu topraklar maalesef bunu söyleyenler var. Ne yazık ki şu anda da aynen bunu söyleyenler, aynen bu zihniyeti sergileyenler, aynen bu tavrı gösterenler var. Hükümet başarılı olmasın da Türkiye’ye ne olursa olsun diyenler var. Hükümet kazanmasın da millete ne olursa olsun diyenler var. Hükümetin başarı hanesine yazılmasın da Türkiye, millet kaybederse kaybetsin diyenler var. Meselesi Türkiye olmayanlar, meselesi millet olmayanlar, kendi şahsi hırslarını, kendi şahsi rantlarını öne çıkarıp milletin çıkarlarını ayaklarının altında çiğneyebiliyorlar. Hükümeti eleştirmek, hükümetin kaybetmesini sağlamak, hükümete zarar vermek adına kendi ülkelerine, kendi milletine zarar vermekten çekinmeyecek kadar insaflarını yitiriyorlar. 11 yıldır terörü bitirmek, gözyaşını dindirmek için çok samimi bir mücadele veriyoruz. Bir yandan güvenlik boyutuyla, bir yandan ekonomik, sosyal, demokratik boyutuyla, bir yandan diplomatik yönüyle mücadele veriyoruz. Ne gerekiyorsa meşru sınırlar içerisinde bunu yapıyoruz. Biz çözmeye uğraştıkça birileri de çözülmesin diye elinden geleni yapıyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Böyle bir gözü dönmüşlük olabilir mi? Hükümet kazanmasın da varsın terör devam etsin, varsın gençler ölsün, varsın anneler ağlayıp dursun diyen bu ülkeyi seviyor olabilir mi? Gelin bu meseleyi beraber çözelim, beraber hareket edelim dedik. Öneriniz, tavsiyeni, projeniz varsa buyurun söyleyin dedik. Birlikte çözüme yanaşmadılar, kapılarını kapattılar. Ortaya bir plan, proje koyamadılar" dedi.

Ana muhalefeti mikser olmakla, karıştırmaktan başka işe yaramamakla suçlayan Erdoğan, "Bir plan bir proje yok. Hadi gel beraber çözelim, gel anayasayı beraber yapalım, yeni bir anayasa yapalım. Çıkıyor akşam diyor ki şu ana kadar 4 partinin üzerinde ittifak ettiği maddeleri çıkaralım biz varız diyor. Hemen ertesi gün arkadaşlarımı çağırıyorum. Tamam gidin bunları bir ziyaret edin diyorum. Bayramda ben 48 madde üzerinde açıklama yaptım. Gelin dedim mutabakat sağlayalım. MHP katılmaz, BDP katılmaz önemli değil. CHP gel beraber yapalım. Cevap yok. Aradan 1 gün geçti 60 maddeye çıktı. Onun üzerine dedi ki ben 60 maddede varım. Arkadaşları gönderdim. 1 hafta sonra biz gelemiyoruz .

Kardeşlerim bu CHP akşam başka sabah başka. İnanın böyle hiçbir zaman dürüst hareket etmediler. Samimi hareket etmediler. Kırklareli merkezde ne yaptıklarını görüyorsunuz. İlçelere bakın ne yaptıklarını görüyorsunuz. Allah aşkına belediyecilik adına ne var görüyorsunuz. Bu kardeşiniz İstanbul’un Belediye Başkanlı’ndan geliyor. Ve belediye başkanlığından Pınarhisara geldiğim zaman dikkat edin neden dolayı geldim. Milli eğitimin kitaplarındaki bir şiiri okuduğum için geldim. Ve 4 ay burada misafiriniz oldum. Ama AK Partinin bütün ilkelerini, rüyasını orada gördüm. Orada süreç başladı.

Kırklareli’nin ben de öyle bir hatırası var. Onun için bugün Pınarhisar’daydım. İşte diyorum ki bu ana muhalefetten ne plan, ne program ne proje hiçbir şey beklemeyin. Sadece en büyük maharetleri iftiradır. En büyük sanatları budur. Bunlardan birileri geldiği zaman projeniz nerede, planınız nerede, programınız nerede sorun. Hayal istemiyoruz deyin. Olabilirliği olan, yapılabilirliği olan neyiniz var deyin. Şu anda biz yaptıklarımızla konuşuyoruz. 3 buçuk katrilyon bizim Kırklareli’ne yaptığımız yatırımdır. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, gıda tarımda, Devlet Su İşleri’nde aklınıza ne gelirse girmediğimiz alan yok. Yavrularımızın eline verecek kitabımız yoktu. Biz kırtasiyenin önünde sıraya girmez miydik? Elimiz boş dönerdik. Ama şimdi Türkiye’nin dört bir yanında okullar açılırken sıraların üzerine kitapları ücretsiz olarak koyan iktidar biziz. Ve birinci hamur kuşe kağıt. Bunlardan kitapları yapıp veriyoruz.

Şimdi bunu da aşıyoruz. İnşallah akıllı tahtalar, yavrularımız ellerinde tablet bilgisayarlarla okula gidip gelecekler. 3 yıl içerisinde inşallah bunu bitireceğiz. Bazı okullarda uygulama başladı.

Artık bilim, teknoloji,bilgisayar bu çağda ne gerekiyorsa Türkiye bunu yakalayacak. Biz birilerinin gerisinde kalamayız. Bununla da kalmadık. Şu anda Türkiye’nin biz göreve geldiğimizde 76 üniversitesi vardı. Şimdi 175 üniversitesi var. Ve üniversitesi olmayan il kalmadı. Biz geldiğimiz de Kırklareli’nin üniversitesi var mıydı? Peki Kırklareli’ne üniversiteyi kim getirdi. Biz getirdik. İstedik ki Kırklareli’nin genci kendi şehrinde üniversitesini okuyabilsin. İstedik ki başka illerden gelen öğrenciler kaynaşsın. Millet olmak bu. Millet şuuruna ulaşmak bu. Ve inşallah Kırklareli Üniversitesi büyüyerek gelişecek" diye konuştu.

Sağlıkta da ciddi manada devrimi yaptıklarını belirten Erdoğan, "Daha yapacağımız çok iş var. Şu anda 14 şehirde 16 şehir hastanesi kuruyoruz. Ve bunların hepsini 30 büyük şehre 30 Mart’tan sonra temellerini atmış olacağız. Türkiye’ye yakışan neyse bizim insanımıza yakışan neyse onu yapıyoruz, onu yapacağız. Kardeşlerim adalette emiyette aynı şeyler var. Ulaşımda yapılan yolları görüşüyorsunuz. Artık şehirler arası yollardan ilçelere girilmeye başlandı. Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 km duble yol yapıldı. 11 senede 17 bin km bölünmüş yol yaptık.

Eyy CHP sen ne yaptın onu söylesene. Bu ülkeyi tek partili dönemlerde yaşattınız ne yaptınız. Bunlar laf yaptılar laf. Eser yok eser. Enerjide aynı şekilde. Devlet Su İşleri’nde aynı şekilde bütün bunları yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Tarımda Trakya’ya çok büyük destekler verdik. Hayvancılıkta çok büyük destekler verdik, vermeye devam ediyoruz. Burası bizim için adeta tarım ambarı. Hayvancılıkta da önemli bir merkezimiz. Ve bu konuda Gıda Tarım Bakanlığımızın yoğun çalışmaları var. İnşallah özellikle tarihi eserlere Trakyamızda sahip çıktık, çıkıyoruz. Edirne’den başlayın Tekirdağ, Kırklareli’de ne kadar tarihi eser varsa bunlarında hepsinin restorasyonunu yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Biz çözmüyoruz sen de çözme hep böyle dediler. Biz çözeceğiz. Çünkü biz bu millete efendi olmaya gelemdik hizmetkar olmaya geldik. Onların çözmeye niyeti olmayabilir. Biz onlara rağmen yapacağız. Onlar yan gelip yatsınlar biz çalışacağız. Terör meselesinde bile hamdolsun 1 yıldır artık şehitler gelmiyor. Annelerin gözyaşları 1 yıldır akmıyor. Bu konuda mücadele veriliyor. Niye el ele vermiyorsunuz. Bunların ismini ağzıma almayacağım dedim. Hepsini size havale ediyorum. En güzelini siz yaparsınız. Ve demokrasinin güzelliği de burada sandıkta da siz yapacaksınız. Ben zihniyet noktasında isim vermeden, isim anmadan yapılanı eleştiriyorum. Milletimizle beraber başarılı olacağız. Çünkü bizim rotamızı millet çizdi. Biz o rotada yürüyoruz. O rotada yürümeye devam edeceğiz" dedi.

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Allah’ın izniyle şu terör belasından Türkiye’yi kurtardığımız anda Türkiye’yi tutana aşk olsun. Bir uçuşa geçeceğiz ki sormayın. Şu anda hava taşımacılığında dünyanın en saygın ülkelerinden biri haline geldik. Biz göreve geldiğimizde Türkiye’de kaç tane havalimanı vardı biliyor musunuz? 26 tane vardı. Şimdi 52 tane oldu. 10 yıl önce Şırnak havalimanına kavuşacak denseydi inanır mıydınız? Şimdi Şırnak’ta Şerafettin Elçi Havalimanının açılışını gittik yaptık. Hakkari’de havalimanı yapılacak dense inanılır mıydı? Şu anda bölücü terör örgütü tehdit ediyor. Bu tehditlere rağmen Hakkari Yüksekova’da havalimanını yapıyoruz. Bütün tehide, engellemelere rağmen yapıyoruz. Yapacağız. Oraya da uçağı indireceğiz. Orada Kürt var. Şu var bu var diye değil. Orada benim vatandaşım var. Vatandaşımın olduğu her yere bu hizmetleri götüreceğiz. Çünkü ayrımcı olmadığımızı bunlara ortaya koyuyoruz. Daha güzel olacak. Hiç endişeniz olmasın .Çünkü moden ülke bu demektir. Suyu olan yolu olan su medeniyettir yol medeniyettir. Bunlar varsa adım atarsınız. Milli geliri 230 milyar dolar olan bir Türkiye’den şimdi 786 milyar dolar olan bir Türkiye’ye geldik. IMF’ye borcumuz vardı bizim. Göreve geldiğimizde 23 buçuk milyar dolar borç vardı. Mayıs’ta borcu sıfırladık. Şimdi IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar. Anlaşmaları imzaladık. İstedikleri zaman bu parayı onlara vereceğiz
Ve milliyetçiyiz diyenlere sesleniyorum. Milliyetçi bunlar değil mi? Bizim milli bankamız Merkez Bankası’nın kasasında 27 buçuk milyar dolar vardı. Şimdi o kasada 135 milyar doları aştık. Bugün ekonomik olarak güçlüysek bundan güçlüyüz. Devletin borçlanma faizi yüzde 63’tü. Bunu benim işçi, köylü memur kardeşim ödüyordu. Cebimizdeki bu parayı alıyorlardı. Biz bunu yüzde6-7 ye düşürdük.

Güçlü oluşumuz bundan geliyor. İşçi, memur kardeşime sesleniyorum zorunlu tasarruf adı altında 13 buçuk katrilyon parayı sizden, kaynağında kestiler. Siz böyle bir pranın geri ödeneceğini bekliyor muydunuz? Bu parayı biz ödedik. Hepsini sıfırladık. Size konut vereceğiz dediler. 3 buçuk katrilyon para topladılar, ödemediler. İnanır mısınız belgeler kayboldu biz depolardan çıkardık. 3 buçuk katrilyon ödemeyi de oradan yaptık. Bunların yapan biziz. Devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu.? Bizden öncekiler borçlandılar. Ama biz bunu da ödedik.

Bunlarla da kalmadık. Şu anda hamdolsun milli gelire oranla Türkiye’nin borcu göreve geldiğimizde yüzde 73’tü. Şimdi yüzde 36’ya düştü. 73 nere yüzde 36 nere. Şimdi böyleyiz. Daha iyi olacak inşallah. Çok daha iyi olacak. 36 milyar dolar ihracatımız vardı. Bütün engellemelere rağmen şu anda 152 buçuk milyar dolar ihracatımız var. İşte bunun için yerel de de genel de de el ele verelim diyorum, dayanışma içinde olalım diyorum. Bir olalım, iri olalım, diri olalım beraber olalım, hep beraber Kırklareli olalım, hep beraber Türkiye olalım diyorum.

Evet Kırklareli 30 Mart’a 4 ay kaldı. 4 ay gayrete var mıyız? Bir değişim, dönüşüm istiyor sak var mıyız? Öyleyse şarkımızı beraber söyleyelim.

Şu anda Ergene’ye yoğunlaştık. Nasıl Haliç’i pırıl pırıl yaptıysak Ergene’yi de pırıl pırıl yapacağız. Ergene 12 artıma tesisiyle bambaşka olacak".
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile