Başbakan Erdoğan, Kahramanmaraş Müftülük Meydanı'nda vatandaşlara yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geleceği için verdikleri mücadeleye dikkat çekti. Erdoğan, 1978 yılında gençlerin, anlamsız bir çatışmada, al kanlar içinde can verdiğini ifade etti. Başbakan, şöyle dedi:
"1978'li yıllarda nice vatandaşımız, evini yurdunu terk etti. Çorum'da da söyledim. Olaylar, Alevi-Sünni, sağcı solcu çatışması değildi. Apaçık, provokasyondu, kışkırtmaydı. AK Parti'nin 7 buçuk yıldır verdiği mücadele budur. AK Parti demokrasi, özgürlük, egemenlik mücadelesi veriyor. Çetelerle, mafya ile karanlık güç odakları ile mücadele ediyor. Kirli oyunlar oynanmasın diye çeteler, bu millete bir daha musallat olmasın diye göğsünü siper ediyor."
Yakın tarihte yaşanan acı olaylara, hatıralara dikkat çeken Erdoğan, bu acı olayların hatırlatılmasının hüzün verdiğini dile getirdi. Erdoğan, "Atalar ne güzel söylemiş, 'Bir musibet bin nasihatten evladır.' Bu olayların bir daha yaşanmaması için gerekli dersleri çıkarmak zorundayız. Salı günü Çorum'daki acı olayları hatırladık. O dönemde Maraş'ta da acı olaylar yaşandı. 100'den fazla insanımızı hayatını kaybetti." diye konuştu.
"BU ÜLKEDEKİ KİRLİ DÜZENİ BOZDUK"
Başbakan Erdoğan, ülkedeki kirli düzeni bozduklarına dikkat çekerek, kirli çarka çomak soktuklarını ifade etti. Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta ve Gazi olaylarında hep aynı senaryoların oynatıldığını belirten Erdoğan, 2006 yılında Danıştay saldırısının da Dörtyol ve İnegöl olaylarının da aynı kirli zihniyetin uzantısı olduğunu kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti.
"12 Eylül anayasa değişikliğinin anlamı budur. Her 'evet', geçmişle yüzleşmek, geçmişin hesabını sormaktır. Kışkırtmaların önüne geçmektir. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ruhunu şad etmektir. 73 milyon için huzurlu bir gelecek elde demektir. Bugün Kahramanmaraşlılardan devası bir evet bekliyorum. 12 Eylül öncesinin acılarını yaşamış Maraşlılardan anlamlı 'evet' bekliyorum. Unutmayın; 12 Eylül'de partilere oy vermeyeceksiniz. Ne iktidar ne muhalefete oy vermeyeceksiniz. Bu bir güven oylaması değil, güven oylaması yapmıyoruz. 12 Eylül'de geçmiş 12 Eylül 1980'in yanlışları ile yüzleşiyoruz. İki şey oylanacak, ya darbe anayasası, ya da milletin anayasası denilecek. Soruyorum; milletin anayasasına mı 'evet'. Birileri de darbe anayasaları ile beraber yürüyorlar. Varsın darbe anayasası ile beraber yürüsünler. Koyun partileri bir kenara, 2011'de partileri de konuşuruz. O zaman partilerin dili ile konuşuruz. Muhalefet kolay kolay bir araya gelmezdi. Şimdi bir araya geliyorlar. Şimdi AK Parti ve diğerleri oluyormuşçasına çalışıyorlar. Anayasa paketi hazırlanırken hepsine haber gönderdik. Meclis Başkanı Köksal Toptan uzlaşma komisyonu oluşturmak istedi. Ana muhalefet o zaman da 'hayır' dedi. Bunlar uzlaşmadan, kalkınmadan yana değil. Hiçbir zamanda olmadılar da. Bunların iktidarlarında ne yaşandığını biliyorsunuz. Ekonomik olarak ne duruma düştüğümüzü biliyorsunuz."
İktidarı, MHP, ANAP ve DSP üçlüsünden aldıklarını anımsatan Başbakan, o zaman 100 liranın, 74 lirasının borç olduğunu, şimdi 100 liranın 45 lirasının borç olduğunu dile getirdi. "Buradan gittiğinizde bunları anlatın. MHP'ye oy vermiş, CHP'ye oy vermiş kardeşlerime anlatın. Bilmeyebilirler, anlatın. Devlet 100 lira alıyorsa 63 lira faiz ödüyordu. Bu faiz kimin cebinden çıkıyordu. Ayşe kardeşimin, Hüseyinimin, Ahmedimin cebinden çıkıyordu. Bunlar modern hırsızlardı, böyle soydular. Şimdi borçlanma faizi 7-8 lira oldu. Nereden nereye. Şimdi çıkıp hangi yüzle konuşuyorlar." diyen Başbakan, o dönem enflasyonun bir canavar ve yüzde 30 olduğunu kaydedek, şimdi 7.6 olduğunu belirtti.
Ceplerdeki canavarı çıkarıp attıklarını ve daha iyi olacağını belirten Başbakan, "Bunlar, 23.5 milyar dolar borç bıraktılar. Şimdi 7 milyar dolara düştü. IMF ile stand by çalışması yapmadık. Biz bize yeteriz dedik. Onlar, yapamazsınız diyorlardı, Kendimize yettik mi? Merkez Bankasının kasasında 26.5 bin dolarcık vardı. Bunlar milliyetçiler ya milliyetçiyiz diyorlar ya. Şimdi 75 milyar dolar var. 1'e 3 katladı. Biz buyuz onlar o."