Başbakan Erdoğan, Suriye’deki Ateşkesle İlgili Konuştu

Başbakan Erdoğan, sabah saatlerinde Üsküdar Kısıklı’daki konutundan ayrılarak, bayram namazını kılmak üzere Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii’ne geldi. Erdoğan’ın gelişi nedeniyle cami ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, AK Parti İl Başkanı Aziz Babuşcu da Başbakan Erdoğan’la aynı camide namaz kıldı. Namazın ardından vatandaşlarla bir süre sohbet eden Erdoğan, kapıda bekleyen basın mensuplarına börek gönderdi.

Erdoğan, cami çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kurban Bayramı’yla ilgili mesajlar veren Erdoğan, “Kurban Bayramı’nın milletimiz, ülkemiz, İslam dünyası ve insanlık için barışa, sevgiye, kardeşliğe vesile olmasını temenni ediyorum. Gerek ülkemizde, gerek bölgemizde sıkıntılı bir süreci maalesef hep birlikte yaşıyoruz. Bunun aşılması noktasında verdiğimiz bir mücadele var. Başlıcası bu Kurban’da da gerek içerde terörle olan mücadele, gerekse komşumuz Suriye’de kardeşlerimizin kendi içerisinde yaşadıkları sıkıntı ülkemizi ve bölgeyi rahatsız eden bir unsur olarak cereyan ediyor. Temennimiz odur ki bunlar en kısa zamanda bunlar sona ersin ve böylece ülkemize ve bölgeye barışla hakim olsun. Bayram arifesinde bir yıl önce Van depreminde kaybettiğimiz 600’ü aşkın kardeşimizin ruhunu şad edebilmek için oradaydık ve evleri yıkılan kardeşlerimize 15 bini aşkın konutlarını bitirdik ve teslim törenini yaptık. Şu anda devamına etmekte olan 2 bini aşkın konut var. Onları da kısa zamanda bitirip kiracı konumunda olan kardeşlerimize de kura çekimiyle onları kazandıracağız” diye konuştu.

Bayramda araç kullanan vatandaşlara da uyarılarda bulunan Erdoğan, “Bu bayramla alakalı olarak benim, yakınlarını ziyarete giden vatandaşlarımızdan, kardeşlerimden isteğim şudur; uykusuz yorgun ve alkollü olarak yola çıkmamalarıdır. Çünkü trafik kazaları da bize adeta trafik terörü gibi geliyor ve kayıtları incelediğimiz de terör kaydından çok daha fazla olduğunu görürüz. Bunları da yaşamayalım istiyoruz. Acele giden, ecele gider sözü gereğince acele etmeden, sakin bir şekilde, uykumuzu alarak, yorgun olmadan yola çıkalım. Aman alkollü olarak da araç kullanmayalım” dedi.

“MECLİS BAŞKANIMIZIN BU AÇIKLAMASI DOĞAL BİR AÇIKLAMADIR”
Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, Kürt sorununun çözümü için BDP'lilerle bir araya gelmesiyle ilgili yaptığı açıklamanın hatırlatılması üzerine de, “Meclis başkanımızın bu açıklaması doğal bir açıklamadır. Bundan daha tabisi olamaz. Meclis’in başkanıdır. Meclis Başkanı olarak olaya böyle bakması doğaldır. Siyasi partiler olarak bizim bakış açımız daha farklıdır. Bizler orada eğer politikalarımıza ters düşen yansıtmayan şeyler olursa, diğer birçok konularda siyasi partilerin birbirleriyle anlaşamadığı yerler, anlaştığı yerler vardır. Yani illa her konuda anlaşmak diye bir mecburiyet söz konusu değildir” şeklinde konuştu.

Muhalefeti de eleştiren Erdoğan, güçlü ve ileri demokrasi için güçlü muhalefet istediklerini söyledi.

“Eğer güçlü muhalefet olursa o demokrasimizi daha güçlü hale getirir ve biz de ileri demokrasiyi çok daha farklı bir şekilde yakalarız” diyen Erdoğan, şunları söyledi: “Şu anda Türkiye’de bizim sıkıntımız güçlü demokrasinin en önemli unsuru olan muhalefetin ortada olmayışıdır. Çünkü muhalefet beyaza siyah demek değildir, siyaha beyaz demek de değildir. Muhalefet doğruyu gördüğü zaman buna doğru diyebilmelidir, o erdemi ortaya koyabilmelidir. Ama o erdemi ortaya koyamıyorsa kazanamayacaktır, yine kaybeden o olacaktır. Biz yeri deldiği zaman doğruları alkışlamasını, takdir etmesini biliyoruz. Aynı şeyi muhalefetten de bekliyoruz. Bunu beklemek bizim en doğal hakkımızdır. Bu ülkede 10 yıl içinde yapılmış hiç doğru yok mu? Halk bunu tercih ettiği için 34’ten 50’ye çıkarmış bizi. Bu muhalefeti yönetenler maalesef bugüne kadar hangi konuşmalarını dinleseniz ‘bu ülkede taş üstüne taş konmadı’ derler.”

29 EKİM TARTIŞMALARI
Başbakan Erdoğan, muhalefet ve Ankara Valiliği arasında yaşanan 29 Ekim tartışmasıyla ilgili bir soru üzerine de, “Valilik şu anda kendi aldığı istihbaratlarla üzerine düşen görevi yapmıştır. Çünkü bu tür bayramlarımızı milli duygular içinde hep birlikte yaşamamız lazım. Eğer bunu farklı saplantılar içerisine sokar da farklı istihbaratlarla bu olay çok daha çirkin istikametlere taşınırsa buna da valiliğin müsaade etmemesi en doğal, en tabii hakkıdır. O gün hep birlikte Anıtkabir’de görevimizi yapacağız. Buyursunlar hep birlikte hipodromda görev yapılacak. Oralarda da bunu yapma şansları var. Muhalefet partileri bunu belediyelerinde de yapabilirler. Ama biz şimdi özellikle Ankara’da hipodromda zaten devlet milletiyle kaynaşıyor. Buyursunlar hep birlikte kaynaşarak bunu yapalım. Ayrıca bir programlama yapmak suretiyle orada valiliğin aldığı istihbaratı doğrulayacak adımların atılması herhalde yanlıştır” diye konuştu.

SURİYE'DEKİ ATEŞKES
Suriye’de kaçırılan Türk gazetecilerle ilgili bir soru üzerine girişimlere devam ettiklerini aktaran Erdoğan, Esad’ın bayramda ateşkes ilan etmesiyle ilgili de, “Fakat diğer konuyla ilgili bizim Bakü’deki Ekonomi Zirvesi’nde bir çağrımız olmuştu. Oradaki çağrımızda İran ve Türkiye olarak eş zamanlı Beşşar Esad’a ve muhalif güçlere ‘gelin bayram boyunca hiç olmazsa ateşkesi ilan edin ve biz bir kişinin bile kaybını önemsiyoruz. Bir kişi bile o gün eksik ölse o insanlık için büyük bir kazanımdır’ diye bir mesaj verdik. Temennim odur ki o mesajın neticesidir. Bende bu haberi aldım ve özel temsilcinin de girişimleri oldu. Farklı bu konuda girişimcilerin de gayretleri oldu. Bu netice herhalde yansımasını buldu. Dün akşam aldığımız haberler bu istikametteydi. Öyle zannediyorum bugün de yine Beşşar Esad kendisi de böyle bir açıklama yaptı veya yapacak” dedi.

MİT görevlilerine soruşturma izni istendiği iddialarının hatırlatılması üzerine ise Erdoğan, “Henüz o konuyla ilgili detaylar müsteşarımdan bana yansımış değil” dedi

Başbakan Erdoğan, bayramı nerede geçireceğinin sorulması üzerine ise “Türkiye’deyim” diyerek gideceği yeri söylemedi .