Başbakan, Kürt sorununun neresinde?

Erdoğan, siyasal hayatında, 'Ben Kürt'üm, ey Kürtler bana oy verin' diyen bir adayla karşılaşmadı. Niçin?


Kürt sorununda Başbakan Erdoğan’ın bir günü diğerine uymuyor. Partisinin Kızılcahamam toplantısında, yine eski sözleriyle çelişik cümleler vardı. Bunların iki örneğini ele alıp bir gözlemimi yazmak istiyorum:
Sayın Erdoğan’ın “Akıl almaz şeyler gündeme getiriliyor. Biz, 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında herhangi bir operasyona müsaade edemeyiz. Tarihe bunun hesabını veremeyiz” demesi irade noksanlığı gösteriyordu. 

‘Akıl almaz şeyler’
Başbakan kimin hangi önerisine gönderme yapıyor pek açık değil! Sanıyorum “Akıl almaz şeyler” denilen, son aylarda başı sonu belli olmadan ileri sürülen ‘özerklik’ önerisidir!
‘Özerklik’, ‘eyalet sistemi’ gibi nitelendirmelerle konuşursak, duygular, yerleşmiş önyargılar gündeme geliyor. Oysa, merkezde ve bütün ülkede uygulanan yönetim sisteminden yakınmayan kimse yok! Ülkemizdeki verimsizliğin baş nedeni olan yönetim sistemimizde değişim ihtiyacı herkesin, her birimin başlıca ihtiyacıdır. Bunu yapanlar, kuşkusuz gelecekte övgü ve minnetle anılacaktır. 

Avrupa Özerklik Şartı
‘Özerklik’ isteyenler, sanırım Avrupa Özerklik Şartı Antlaşması’na gönderme yapıyorlar. Sayın Başbakan, bu antlaşmanın hangi maddesinin ülkemizde uygulanmasını sakıncalı görüyor, bilemiyorum.
Ele alacağım ikinci cümle, yönetim sorununda söylediği kadar haksız ve günah! Başbakan, “Bu ülkede Tayyip Erdoğan hangi hakka sahipse, bu ülkede benim Kürt kökenli vatandaşım da aynı hakka sahip” tespitini söyleyip soruyor: “Farklı olan ne?”
Erdoğan, Rize’den geldi, İstanbul’da Rizeliyim diye övünerek partiye girdi, ‘Karadeniz uşağı’ olarak oy istedi, belediye başkanı seçildi; siyasal hayatının herhangi bir aşamasında karşısında, “Ben Kürt’üm, ey Kürtler bana oy verin” diyen bir adayla karşılaşmadı. Niçin? Çünkü böyle bir aday çıkmış olsaydı, o Kürt’ün nereye gideceğini herkes gibi Recep Tayyip Erdoğan da biliyordu! Çünkü ‘Kürt’ bölücü, ‘Rizeli’ hemşehriydi. 

Ben Kürt’üm diyen yurttaş
Yurttaş olarak Erdoğan’ın sahip olup da “Ben Kürt’üm” diyen bir yurttaşımızın sahip olmadığı hakları ve sonuçlarını saymaya bu yazı yetmez. Hangi göstergeye bakarsanız bakın; eğitim, gelir, işsizlik, yaşama yaşı ortalamalarında Kürtlerin geride bulunduğunu görürsünüz; sadece bu fark, Erdoğan’la bir Kürt’ün aynı haklara sahip olmadığını göstermeye yeter! Başbakan bu farka birçok konuşmasında değindi, anlattı; kaldırmak için yaptıklarını sıraladı! 

Alışılan yaralar
Bütün bunlar Sayın Başbakan’ın, demokrasi ve hukuk devleti anlayışının -kendi deyişiyle- ‘net ve açık’ olmadığını gösteriyor. Yaşamına dokunan tersliklere demokrasi adına karşı çıkıyor ama alıştığı -müzminleşmiş veya bir anlamda gelenekselleşmiş- yaraları umursamıyor! Ne bileyim, belki de o yaralarla yaşamak işine geliyor.
Demokrasi ve insan haklarındaki duraksamalar, tutarsızlıklar veya cesaretsizlikler, ancak Başbakan’ın politika eksikliğiyle açıklanabilir. Tamamlamamız, belki de tanımlamamız gereken budur! Başbakan’ın politika eksikliği ve “Seçimlere kadar idare ederim” anlayışı, çok tehlikeli gelişmeleri davet etmektedir.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile