Başbakan Yardımcısı Ali Babacan

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu ana kadar Bireysel Emeklilik Sistemi'nden faydalanmadığını belirterek, ''Ocak ayından itibaren ben ve eşim BES'e girecek'' dedi.

BES'teki yeni uygulamaların tanıtım toplantısının ardından soruları yanıtlayan Babacan, BES'in bir banka mevduatından ya da hisse senedi yatırımından en önemli farkının paraların vatandaşların kendi adına açılmış hesaplarında ve Takasbank nezdinde tutulması olduğunu söyledi.

Babacan, ''Yani Allah korusun, günün birinde bireysel emeklilik şirketlerimizin birisiyle ilgili sıkıntı yaşandığında, bireysel emeklilik şirketinin kendi parası olmadığı için, bu parayı sadece yöneten pozisyonda olduğu için hukuki açıdan da finansal açıdan da bu hesaplarımız Takasbank nezdinde korunmuştur'' dedi.

Biriken fonların nereye nasıl yönlendirileceği ve nereye yatırılacağıyla ilgili olarak düzenlemelerde pek çok opsiyon açtıklarını anlatan Babacan, ''Vatandaşlarımız da bireysel emeklilik şirketleriyle konuşurken birikimlerinin ne tür değerlendirilmesi gerektiğini çok iyi belirlemek gerekiyor ki sonradan yanlış anlamalarla farklı bir sonuç ortaya çıkmasın. Burada tahvil ağırlıklı olabilir, hisse senedi ağırlıklı olabilir, farklı enstrümanlar olabilir. Biz düzenleme olarak bir çerçeve çiziyoruz. Bu çerçeve içerisine geniş bir hareket imkanı var. Farklı yatırım türlerinin, farklı nemalandırma türlerinin artılarını eksilerini bireysel emeklilik şirketlerimiz vatandaşlarımıza çok iyi anlatmalı ki sonradan 'ben bunu böyle beklemiyordum' gibi bir sonuçla karşı karşıya kalmamalıyız'' diye konuştu.

Finans sisteminde risk ve getirinin orantılı olduğuna dair genel bir kural olduğuna işaret eden Babacan, ''Daha riskli yatırım türlerinde getiriler daha fazla olabilir. Daha garantili yatırım türlerinde getiriler daha düşük olabilir. Ama bunu nerede nasıl değerlendirileceği önemli bir konu. Bu konuda bu uygulamada dikkatli olunması gerektiğini hatırlatıyorum'' şeklinde konuştu.

Babacan, 31 Aralık itibariyle resmen kurulan Borsa İstanbul'un gelecek dönemde dünyanın en önemli 10 borsasından biri olmasını hedeflediklerini, yeni bir Sermaye Piyasası Kanunu'na sahip olduklarını ve bu alanda da daha derli toplu bir yapıya doğru gidildiğini kaydetti.

-''Geri beslemelerle önümüzdeki dönemi iyi bir şekilde yönetmeye çalışacağız''-

Sistem üzerinde çalışırken ileriye doğru farklı senaryolarda farklı projeksiyonlar yaptıklarını, ama bunları açıklayarak beklentileri yükseltip sonra farklı bir sonuçla karşı karşıya kalma gibi bir risk olmamasını düşündüklerini anlatan Babacan, ''Ama nereden bakarsak bakalım, özelikle sektör temsilcileriyle görüştüğümüzde, Türkiye ekonomisinin analizini yapan iç ve dış uzmanların değerlendirmelerine baktığımızda burada beklentiler oldukça yüksek. Hele hele önümüzdeki 3-5-10 senelik dönemi düşündüğümüzde tasarruf oranlarına olan katkının ciddi miktarda yükseleceğini herkes bekliyor. Gelişmelere göre zaman içerisinde ufak tefek rötuşlar da kuşkusuz olabilecektir Çünkü hatasız sistem olmaz. Hele hele yeni bir sistem kuruyorsak, mutlaka zaman içerisinde ortaya çıkabilecek problemler olabilir. Sistemin çok iyi çalışan yönleri de olabilir. Dolayısıyla sürekli sektörden ve vatandaşlarımızdan geri besleme alarak önümüzdeki dönemi hep beraber iyi bir şekilde yönetmeye çalışacağız'' değerlendirmesinde bulundu.

Babacan, bir soru üzerine, 2013 bütçesinde BES için devlet katkı payı olarak ayrılan 1 milyar 250 milyon liranın açık bir bütçe kalemi olduğunu belirten Babacan, bir ihtiyaç olması halinde her zaman yaptıkları gibi bütçede kullanılmayan kalemlerden buralara aktarların söz konusu olabileceğini söyledi.

-''Sistemdekilerin tümü bu devlet katkısından artık yararlanabilecek''-

BES'te devlet katkısının kaç yıl süreli olacağına ilişkin bir soruyu Babacan, şu şekilde yanıtladı:

''Bu bir yasal düzenleme. Yasa ile bu yüzde 25 oranını belirledik ve yasayla bundan sonraki yeni sistem devam ettiği sürece bunun da böyle olacağını söyledik. Bunun belki de en önemli farkı şu; devlet kendi bütçesinden yüzde 25'i yatırdığı anda bunun geri dönüşü yok. Yani 100 liranın yanına vatandaşımız 25 lira aldığı zaman o cebinde. Tabii şartlara bağlı, 10 yıl sistem içinde durursa, 56 yaşında emekli olursa... Dolayısıyla bizim 2003'ten bu yana 9 yıldır uyguladığımızı sistem şu anda vatandaşlarımızın lehine değişiyor. Yani verdiğimiz bir şeyi geri alma değil tam tersi verdiğimizden daha fazlası şekliyle sistem değişiyor. Demek ki 9 yıllık uygulamadan hep beraber belirli oranlarda memnun kalmışız. Sistem şöyle ya da böyle çalışmış ama daha da iyi çalışması için devlet daha çok katkıda bulunuyor. Vatandaşlarımızın sadece 3'te biri şu anda yararlanırken, sistemdekilerin tümü bu devlet katkısından artık yararlanabilecek. Dolayısıyla vatandaşlarımızın memnun olduğu, makroekonomik yapımıza da destek verecek bir sistem iken bunun niye geri dönüşü olsun- Bu bir yasa yasa ve yasa bu şekilde korunduğu sürece de herkes için olumlu sonuçlar getireceğine inanıyorum.''

Babacan, şöyle devam etti:

''Zorunlu tasarruf hesabı denilen hesapta vatandaşlarımızdan zorla kesilmiş paralar vardı ki onlar fonlara yatırılmıyordu, vatandaşlarımızın hesaplarına da yatırılmıyordu. Mesela key hesapları... Bunlar devletin bir hesabına atılıyordu ve vatandaşlara da sadece senin bu kadar hakkın var deniliyordu. Fakat o devletin havuzuna atılan paraların da maalesef çarçur edildiğini, ortada olmadığını gördük. Yeni sistemde ortak havuza atılmıyor, herkesin şahsi hesabına yatırılıyor. Kişisel bir hak haline geliyor. Belki yeni sistemin 90'larda uygulanan sistemden en önemli farkı bu. Vatandaş şahsi hesabında ne kadar birikmiş parası var ve devlet katkısı hakkı var görebiliyor.

Bu son derece önemli bir fark ve hem anayasal açıdan hem de diğer düzenlemeler açısında da son derece güçlü bir koruma çemberi içine alınmış durumda. Biz önceki dönemde bu haklar o kadar da güçlü koruma çemberine alınmadığı halde 3,5 katrilyon para ödedik vatandaşlarımıza. Key hesaplarından şu ana kadar 3,5 milyar lira ödeme yaptık. Bunlar şahsi hesaplarda tutulmadığı halde. Dolayısıyla bu, eskisine göre çok daha güvenilir bir sistem. Hem Sermaye Piyasası Kurulumuzdan hem Hazine Müsteşarlığımızda bu düzenlemeleri yaparken eskiden yapılmış hataların yapılmasına izin vermemeleri gerektiğini düşünüyorum. Sistemin güven üzerine inşa edilmesini de sektör temsilcileri de buradayken vurgulamak istiyorum.''

-''Önemli olan, sektörün güven üzerine çalışması''-

Babacan, bir soru üzerine, sigortacılık sektörünü ikinci plana itmek gibi bir yaklaşımlarının söz konusu dahi olamayacağını belirterek, 2007 yılında çıkardıkları yeni yasa ile sigortacılık sektörünün eskiye oranla çok daha farklı bir hukuki çerçeveye kavuşmasını sağladıklarını anlattı.

Babacan, ''Türkiye'deki toplam prim üretimi ve sektördeki şirket sayısında da güzel artışlar var. Yerli yabancı sermaye Türk sigorta şirketine gittikçe daha fazla ilgi göstertiyor. Yeni lisans başvuruları var. Satın alma birleşme hazırlıklar var. Sektör aslında oldukça iyi bir dönem yaşıyor. Son bir kaç yıldır aldığımız tedbirler de sektörün gelişmesine büyük destek oluyor. Örneğin zorunlu deprem sigortası. 4 milyon 800 bin haneye ulaştık. Kanunu çıkardığımızda 4 milyon konut sigortalıydı. Şu anda 4 milyon 800 bin konut sigortalı. Yani kısa bir süre içerisinde bu gerçekleşti. Sigortacılık sektörü hem vatandaşlarımızın risk yönetimi açısından önemli hem de ekonomimizin makro planda baktığımızda tasarruf oranlarını artırmada da yine çok destek veren bir sektör. Dolayısıyla ikinci palana itilme gibi bir durum görmüyorum. Burada önemli olan, sektörün güven üzerine çalışması, vatandaşların da sektöre daha fazla ilgi göstermesi, daha fazla prim üretme ve daha yüksek bir sigortalanmış alan.. Hedefimiz bu.

-''Zorunluluk tanımına çok sıcak bakmadık''-

Babacan, bir gazetecinin, ''Vatandaş Ali Babacan olarak BES'ten faydalanıyor musunuz-'' sorusuna '' Şu ana kadar faydalanmıyor idim ama ocak ayından itibaren ben ve eşim BES'e girecek''diye cevap verdi.

Ali Babacan, ''İşverenin sisteme katılması konusunda özendirici teşvik edici uygulamalar yapılabilir mi-'' sorusuna şöyle cevap verdi:

''Bu çok önemli bir konu. Sigorta birliğinin iş örgütlerine yani TOBB, TÜSİAD, TUSKON ve MÜSİAD'a bunu anlatmasında fayda olabilir. Çünkü yüzde 15'lik bir kısmın vergi matrahından düşülüyor olması şirketler açısından bir avantaj. İşte BES şirketlerinin bunu iyi anlatması gerekiyor.''

Babacan, ''Portföy yatırım tarafında bir miktar daha rekabetin artması gerektiğini düşünüyor musunuz- Portföy yöneticilerinin bazı yakınmaları da bu konuda ne diyeceksiniz- Daha fazla oyuncu olması nasıl etki yaratır- '' şeklindeki soruya karşılık şunları kaydetti:

''Vatandaşlarımız aslında devlet katkısı olmadan da portföy tercihleri doğrultusunda kendi yatırımlarını yapabilirler. Biz diyoruz ki, yaptığınız tasarruf uzun vadeli ise ne kadar tasarruf yapıyorsanız biz de 25 lira ekliyoruz. Kendi tercihleriniz doğrultusunda kullanın diyoruz. Bu 100 lirayı biriktiren ve 25 lira katkıyı alan, Bireysel Emeklilik şirketlerinin yönlendirmesiyle farklı şekilde değerlendirecek tasarrufunu. Herkesin kendi tercihi, sonuçları belirleyecek. Burada vatandaşların kendi tercihi önemli olacaktır. Borsa, tahvil, kıymetli taş ağırlıklı gidebilir. Biz devlet olarak geleceğinizi düşünerek 'uzun vadeli yatırım yapın' diyoruz. 56 yaş dedik ama diyelim ki vatandaşımız 57 yaşında sisteme girip, 67 yaşında tekrar emeklilik yaşına sahip oluyor. Sıfır kesinti dediğiniz zaman ortada bu sistemi çalıştıracak şirket bulamazsınız. Bu ufak ufak kesintiler de BES şirketlerinin ayakta durmasını sağlıyor.''

Babacan, ''BES'e katkı ile neyi amaçladınız-'' sorusuna Babacan, ''Zorunluluk tanımına çok sıcak bakmadık. Zorunlu tuttuğunuz zaman o sistem er ya da geç sorgulanır hale geliyor. Sürdürülebilir olmuyor. Gönüllülük ve teşvik baz alan bir sistem kurduk. Vatandaşlarımıza daha rahat bir emeklilik ve tasarrufu yükseltmeyi amaçladık ki bu da makro dengeler açısından önemli. Bir başka önemli hedefte uzun vadeli kaynakların artırılması. Finans sisteminin en önemli sorunu kaynakların vade sürelerinin kısa olması'' diye cevap verdi.

Bu arada Babacan, farklı sektörlerden Bireysel Emeklilik Sistemi'ne katılanlara sertifika verdi.

Muhabir: Mücahid Eker-Semra Orkan

Yayıncı: Affan Kulunyar
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile