Babacan, 24 TV'de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nca Maltepe Etkinlik Alanı'nda düzenlenen "Büyük İstanbul Mitingi"ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, mitinge katılan vatandaşların coşkusunun kendilerini memnun ettiğini söyledi. Seçimlere üç hafta kala, yapılan tüm anketlerde AK Parti'nin tartışmasız ilk sırada yer aldığını dile getiren Babacan, en çok beğenilen, en çok desteklenen partinin, AK Parti olduğunun, meydanlarda tekrar tekrar kanıtlandığını ifade etti.
Babacan, meydanlarda sayıya olduğu kadar, niteliğe de çok önem verdiklerini aktararak, dünkü mitingde çok dinamik ve geniş bir kitlenin bulunduğunu kaydetti. Babacan, "İnşallah önümüzdeki üç hafta da bu şekilde devam eder ve 7 Haziran seçimleri, Türkiye'de istikrarı destekleyecek şekilde sonuçlanır" diye konuştu.
İstikrarın, bir ülkenin ekonomik başarısı için olmazsa olmaz bir şart olduğunun altını çizen Babacan, siyasi istikrarı sağlayamayan ülkelerin ekonomide başarılı olamayacağını ifade etti. Bunun canlı örneğinin hem Türkiye'nin tarihinde hem de bölgedeki ülkelerde görüldüğüne işaret eden Babacan, siyaset zemini zayıflayan ülkelerin krizden krize savrulduğunu bildirdi.
"G20 masasına oturduğumuzda bazen bakıyoruz, her 6 ayda bir masaya bazı ülkelerden farklı bakanlar oturuyor" diyen Babacan, herkesin günü kurtarma politikası izlediğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye olarak siyasi istikrarın kıymetinin bilinmesi gerektiğini vurguladı. Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela, bizden önceki üçlü koalisyon dönemine baktığımızda, bir hükümet döneminde... Sadece birkaç rakam vereceğim, bir ülke kısa zamanda nasıl kötü hale düşebiliyor? Bu rakamlar aslında çok açık gösteriyor. Kim var iktidarda? MHP, DSP ve ANAP var. Bunlar devraldıklarında Türkiye'nin kamu borcu iç dış toplam, 29 katrilyon. Bize devrettiklerinde 236 katrilyon. Aynı dönemde kümülatif enflasyon yüzde 303, tek bir hükümet döneminde. Dolar kuru 395 binmiş hükümeti kurduklarında. Bıraktıklarında 1 milyon 646 binmiş, eski para. Tam 4 kat artmış. GSYİH, teslim aldıklarında 262 milyar dolar, bize teslim ettiklerinde 215 milyar dolar. Yani almışlar, ekonomiyi küçültüp, 'beceremiyoruz' deyip, bırakıp gitmişler. Dolayısıyla çok da uzaklara gitmeye gerek yok. Allah korusun istikrar zarar gördüğü zaman, bir ülkede güçlü bir siyasi irade olmadığı zaman ne kadar çabuk ekonomik felaketler peş peşine geliyor, bunun canlı örneğini gördük, dünyada hala görüyoruz."
Önümüzdeki seçimlerin, halkın istikrarı tercih ettiği seçimler olacağına inandıklarını dile getiren Babacan, 12,5 yıllık AK Parti iktidarları döneminde, Türkiye'nin istikrarının ve ekonomisinin güçlendiğini söyledi. Bu dönemde Türkiye'nin kazandığını, bölgede ve dünyada itibar kazandığını belirten Babacan, bunun devamının çok önemli olduğunu ifade etti.
- "Yargının bağımsız olduğu kadar tarafsız olması şart"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, önceki günlerde yaptığı bir konuşmadaki hukuk ve demokrasiyle ilgili sözleri üzerine yaşanılan tartışmaların hatırlatılması üzerine de "Türkiye'de siyasi istikrar ve ekonomide başarının olmazsa olmaz şartlarından biri de Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek anlamda bir hukuk devleti olabilmesi" dedi.
Bunun nasıl sağlanacağına ilişkin de açıklamalarda bulunan Babacan, öncelikle hukuk sisteminin evrensel hukuk normlarına dayanması gerektiğini bildirdi.
Öte yandan, Anayasa ve yasaların da dünyanın en ileri standartlarını dikkate alan açıklıkta yazılması gerektiğini vurgulayan Babacan, "Bunlardan da önemlisi, uygulanması. Uygulamayı kim yapacak? Yargımız yapacak. Yargımız da mutlaka evrensel hukuk ilkeleri, Anayasa, yasalar ve hür vicdan ile hareket etmesi lazım. Bağımsız olması şart ama bağımsız olduğu kadar tarafsız olması şart fakat özellikle son birkaç yıldır, yargı sistemimiz büyük kredibilite kaybetti, örselendi" diye konuştu.
Babacan, özellikle 17-25 Aralık olaylarıyla beraber yargıdaki ve emniyet teşkilatındaki yapılanmanın el ele verip, bir ülkeyi nasıl destabilize edeceğinin, nasıl istikrarsız duruma düşürebileceğinin canlı örneğiyle yaşandığını vurgulayarak, "Eğer savcılarımız ve hakimlerimiz, bu saydığım kriterlere göre değil de bir yerlerden gelen talimatlarla iş yapıyorlarsa, Allah korusun o, bir ülkenin felaketini de beraberinde getirir. Böyle bir şey olmaz. O dönemde bunun ekonomik maliyetlerini de siyasi maliyetlerini de gördük. Adeta yargıyı kullanarak, yargı içine yerleşmiş bazı kişileri kullanarak, açık bir darbe teşebbüsü yapıldı Türkiye'de. Allah korusun, büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Nasıl döndük? Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetli duruşu ve iktidar partisinin topyekün, bu oyunu, bu kumpası anlayıp, karşısında dik durmasıyla. Bunu da yaşadık ama sonuçta ne oldu? Örselenmiş ve itibarını bir ölçüde yitirmiş yargı sistemiyle baş başa kaldık. Dolayısıyla bunun hızla tamir edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Yargıda çoğunluğun, birbirinden değerli hakim ve savcılardan oluştuğuna dikkati çeken Babacan, buna karşın, belli sayıda da olsa organize şekilde talimatla hareket edenlerin, yargıya da ülkeye de zarar verdiğini söyledi.
- "Hazırlıklar uygulandığında yargıya güven artacak"
Bu sıkıntıların aşılması, Türkiye'nin ve halkın hak ettiği en ileri hukuk standartlarına ulaşmak için reformların yapılması gerektiğini belirten Babacan, güzel bir hazırlığın olduğunu bildirdi. Babacan, bu hazırlıkların uygulanmaya başlamasıyla, Türkiye'nin hızlı şekilde toparlanacağını ve yargıya güvenin artacağını söyledi.
Adalet Bakanlığı'nın, yaptığı hazırlıkları parça parça kamuoyu görüşüne açtığını anlatan Babacan, "Tüm bu görüşler de toplandıktan sonra, inşallah Türkiye için en iyisini yaparız diye düşünüyorum" dedi.
(Sürecek)
Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması (1)
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "17-25 Aralık olaylarıyla beraber yargıdaki ve emniyet teşkilatındaki yapılanmanın el ele verip, bir ülkeyi nasıl destabilize edeceğini, nasıl istikrarsız duruma düşürebileceğini canlı örneğiyle yaşadık" dedi.