Türkiye, Katar ve Dominik Cumhuriyeti işbirliğiyle organize edilen Uluslararası Hopefor Girişimi'nin ikinci konferansında konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, gerek Türkiye, gerekse dünyada afetlerin sayısı, maliyetleri ve insan kayıpları konularının iyi düşünülmesi gerektiğini vurguladı. Afetlerin daima olduğunu ve olmaya devam edeceğini belirten Atalay, geçen yıl Japonya'da yaşanan deprem ve sonrasındaki tsunami ile geçen günlerde ABD'de meydana gelen Sandy kasırgasının, ekonomik ve teknolojik olarak önde gelen ülkelerin bile afetler karşısında ne kadar çaresiz kaldığını gösteren iki örnek olduğunu anlattı.
Afetlerin daha çok az gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlara daha fazla zarar verdiğini belirten Beşir Atalay, afetler karşısında sivil asker işbirliğinin öneminin altını çizdi. Bu süreçte uluslararası aktörlere de önemli görevler düştüğünü ifade eden Başbakan Yardımcısı Atalay, ''Yaşamın her alanında olduğu gibi sık sık karşılaştığımız afetler konusunda yönetebilirlik temel esas.'' dedi.
Küreselleşen dünyada artık hiçbir ülkenin kendi başına herşeyi yapabilecek güçte olmadığını kaydeden Atalay, büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı yüzyılda afet konusunda halen bilgi eksiği olduğunu, eğitim ve bilinçlenmede yeterli gelişme sağlanamadığını bildirdi.
-Türkiye'deki çalışmalar-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Türkiye'nin son yıllarda her alanda büyük gelişme göstermiş bir ülke olduğunu anlattı. Yaşanan afetlerden edinilen tecrübe ile ülkede afet yönetimi konusunda önemli değişim ve dönüşümler yaşandığını belirten Atalay, doğal olayların afete dönüşmemesi için ne zaman ne yapacağını bilen bir toplum oluşturmanın büyük önem arz ettiğine işaret etti.
Bu konuda önemli mesafeler alındığının altını çizen Beşir Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''AFAD, 2009 yılında kuruldu. Daha önce kurumlarımız vardı değişik bakanlıklarda, Sivil Savunma kuruluşumuz vardı. Başka bir bakanlığımızda Afet İşleri Genel Müdürlüğü vardı. Başka bir bakanlıkta başka bir kuruluş vardı. Biz bu dağınıklığı doğrusu bir sorun olarak gördük ve ülkemizde Başbakanlığa bağlı AFAD'ı geniş otorite ile donatılmış bir koordinasyon kuruluşu olarak oluşturduk. Bütün bakanlıklardaki dağınık birimleri, bu şemsiye altına toplamış olduk. Koordinasyon ve yönetimi önemli bir boşluk olarak gördük ve AFAD'ı kurduk. AFAD benim sorumluluğumda çalışıyor. Şu anda ülkemizdeki gerek afet öncesi, gerek afet anı ve gerek afet sonrası bütün çalışmaları büyük bir disiplin içinde koordine eden bir kuruluşumuz.''
Türkiye'nin 1999 yılında Marmara Depremi yaşadığını, bu depremin ardından ''Deprem olmadan ne yapmalı'' sorusuna yanıt arandığını kaydeden Beşir Atalay, hükümetin Türkiye'yi depreme dayanıklı hale getirmek için seferberlik başlattığını söyledi.
Türkiye'deki bütün konut stokunun gözden geçirildiğini belirten Atalay, 2011 yılında kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın işinin şehirler ve konutları gözden geçirmek olduğuna işaret etti. Projenin maliyetinin yüksekliğine değinen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bütün kentlerimiz konutlarımız gözden geçirilecek. Depreme dayanıklı olmayanlar yıkılacak, başlandı bunlara ve yerine yenileri yapılarak vatandaşlarımıza teslim edilecek. Bu projeyi bütün boyutlarıyla iyi çalıştık, yasasını çıkardık ve şu anda uygulamaya başladık. Bunun maliyeti yüksek, ama hiçbir maliyet insan canı kadar yüksek olamaz. İnsan hayatı hepsinden kıymetli. Onun için kaynaklarımızı bu yönde kullanacağız.''
-''Çadır stoku 65 bin''-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, afetlere hazırlık konusunda koordinasyonu ciddi şekilde geliştirdiklerini, AFAD'ın bütün bakanlıklar, kurumlar ve bütün sivil toplum örgütleriyle koordinasyonu etkili şekilde yürüttüğünü anlattı. Türkiye'yi 15 bölgeye ayırdıklarını belirten Atalay, ''Her bölgede afet öncesi, anı ve sonrasına ilişkin o bölgenin özelliklerine yönelik çalışmalar var. Her bölgede bir afet olursa çadırından arama kurtarma malzemelerine, aydınlatma, ısıtma malzemelerine kadar herşey yeterli sayıda bulunacak'' dedi.
Olası bir felaket anında ihtiyaç duyulacak malzemelerin teminine yönelik yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi veren Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu anda ülke olarak çadır stokumuz 65 bindir. Bunu yıl sonuna kadar 100 bine çıkaracağız. Yani bir afet olduğunda her an herşeye hazır olacağız. Bu manada bütün afet riski taşıyan ülkelerin hazırlıklı olması gerekiyor. Ayrıca bir stratejik plan hazırladık. Bundan sonrası için 2013-2017 stratejik plan ve bunun özü, afetlere dirençli toplum oluşturmak. Bunun içinde eğitim var, daha fazla bilinçlendirme var, daha fazla hazırlıklı olma var. Büyük bir afet eğitim merkezi de inşa ettik Bursa'da. Yani planımız, 2013 yılını afet farkındalığı ve duyarlılığını artırma adına eğitim seferberliği yılı olarak planlıyoruz. Bu konuda malzeme ve senaryolarımız hazır.''
-Van Depremi örneği-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Türkiye'de bir afet olduğunda bütün kurumların artık ne yapacağını bildiğine dikkati çekti. Geçen yıl yaşanan Van depremini hatırlatan Atalay, bu depremin ardından hızlı koordine olma örneğinin yaşandığını vurguladı. Depremden 3 saat sonra Başbakanlık'ta koordinasyon kurulunun toplandığını belirten Atalay, tüm kurumların hızlı bir müdahale örneği sunduğunu ifade etti.
Beşir Atalay, afet olunca en hızlı, en koordine şekilde müdahale etmenin hazırlığını yaptıklarını belirterek, şöyle konuştu:
''Ülkemizde son 3-4 yılda meydana gelen olaylarda daima bu başarıldı. Özellikle de afet riski altında olan, afetten etkilenenlerin yaralarının sarılması, onların geçici dönem iskanları, prefabrik yapılar içinde çok hızlı organize oldu. Kalıcı konutlarının yapılıp kendilerine teslim edilmesi 6 ay ile 10 ay arasında mümkün oldu. Bunun ciddi bir maliyeti de var. Mesela Van'daki depremde çalışmaların bütçeye getirdiği yük, yaklaşık 5,5 milyar liradır. Bu şu demek, yaklaşık 4 milyar dolardır bu. Mali yönden bütçemizin rahatlığı, bu çalışmalara imkan sağlamıştır.''
Atalay, İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birliği'nin 128 kriterden geçer not alarak, BM Uluslararası Arama Kurtarma Danışma Grubu ''Ağır ekip'' sertifikası aldığını anlattı. 10 ilin daha bu sertifikaya hazırlandığını belirten Beşir Atalay, uluslararası yeterlilik ve tecrübe belgesini önemli gördüklerini söyledi.
-Suriyeliler için yapılan çalışmalar-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Suriye'de yaşanan çatışmalardan kaçan 125 bine yakın Suriyelinin barınmasında da uluslararası standartların ötesinde bir seviye yakalandığına dikkati çekti.
Atalay, şöyle konuştu:
''Komşumuz Suriye'de büyük bir zulüm yaşanıyor. Devlet kendi vatandaşına zulüm ediyor. Bizim Suriye ile sınırımız 910 kilometre, yaklaşık bin kilometrelik sınırımız var. Biz en uzun komşuyuz Suriye ile. Yaşanan olaylardan en fazla etkilenen ülkeyiz. Şu anda ülkesindeki bu zulümden, baskıdan kaçıp Türkiye'ye sığınan insan sayısı 120 binin üzerine çıktı, 125 bine yaklaşıyor. Türkiye'de iyi şartlarda bunların ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Şu anda 13 çadır kentimiz ve 12 bin kişilik konteyner kentimiz var. 2 tane daha tamamlayacağız, konteyner kent kuruyoruz. Çadırları kışa dayanıklı hale getirdik. Suriye'den gelen göçmenlere, uluslararası göç hukukunun gereği sağlık ve eğitim hizmetleri verilmekte. Okul çağında hiçbir çocuk okul dışında bırakılmamaktadır ve bunların kendi öğretmenleri, Türkiye'den öğretmenler ve bizim oluşturduğumuz çadır kentlerdeki okul ortamlarında eğitimleri verilmektedir. Hem iskan olarak hem gıda ve diğer ihtiyaçlar olarak büyük bir çalışma yürütüyoruz. O da bizim sorumluluğumuz da ve ve AFAD koordinasyonunda yürütülmektedir. Bu da bir afettir. İşte afetten zarar görmüş büyük bir kitlenin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.''
-Afet Sigortaları Yasası-
Beşir Atalay, daha önce Türkiye'de uygulanan ancak müeyyideleri yetersiz olan Afet Sigortaları Yasası'nı yenilediklerini anlattı. Artık afet sigortası olmayan hiçbir konut veya binanın elektrik, su bağlantısı hizmeti alamayacağını belirten Atalay, her bireyin kullandığı binanın depreme dayanıklı olup olmadığını bileceğini vurguladı.
Maden Tetkik Arama'nın Türkiye'nin diri fay haritasını yenilediğini ifade eden Atalay, ayrıca Ulusal Deprem Araştırma Programı'nı devreye soktuklarını bildirdi.
Ülkeler ve kurumlar kendi alanında üzerine düşeni işbirliği içinde yaparsa afetlerle mücadele konusunda dünyada ortak standartlar yakalanabileceğini vurgulayan Atalay, son yıllarda Türkiye'nin 30'dan fazla ülkeye insani yardımda bulunduğunu, arama kurtarma çalışmalarına katıldığını, bu konuda dünyanın en başarılı ülkeleri arasına gireceğini kaydetti.
-''TSK en çabuk organize olan kurumlarımızdan''-
Hopefor Girişimi'nin de temel konularından olan sivil-asker işbirliğinin sağlanması konusunda Türkiye'nin başarılı bir geçmişi olduğunu bildiren Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle konuştu:
''Ülkemizde Türk Silahlı Kuvvetleri, hem yerel hem de merkezi düzeyde afet yönetim sistemimizin en iyi organize olan kurumlarındandır. Zaten askerlik disiplin gerektiren bir meslek. Bu konuda çabuk organize oldular. İyi eğitilmiş birlikleriyle arama kurtarmada ve acil yardım faaliyetlerinde, kendi imkan ve kaynaklarıyla afetlerden etkilenen kitlelere her türlü desteği verebilmektedir. 1999 depremleri sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri büyük afetlerde ihtiyaç duyulan özel arama kurtarma birimi kurmaya karar vermiş ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı Doğal Afetler Arama Kurtarma Tabur Komutanlığı kurulmuştur. DAK doğal afetlerden, nükleer, biyolojik kimyasal ve radyolojik ataklara kadar etkin arama kurtarma faaliyeti yürütecek kapasitede bir birimimizdir. İnsani Yardım Tugayı ve Jandarma Arama Kurtarma Taburu da doğal afetlerde sivil asker işbirliğinin önemli aktörlerindendir. Türk Silahlı Kuvvetleri Van depreminde nakliyede özellikle büyük destek vermiştir.''
Muhabir: Güç Gönel
Yayıncı: Tuncer Çetinkaya
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ''Van'daki depremde çalışmaların bütçeye getirdiği yük, yaklaşık 5,5 milyar liradır. Bu şu demek, yaklaşık 4 milyar dolardır bu. Mali yönden bütçemizin rahatlığı, bu çalışmalara imkan sağlamıştır'' dedi.