Başbakan Yardımcısı Bozdağ Malatya'da

MALATYA - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye'ye gelen Suriyeli sayısının 200 bini aştığını söyledi.

Bozdağ, Malatya Valiliğini ziyaret ederek, Vali Vasip Şahin'den çalışmaları hakkında bilgi aldı.

Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Türkiye'ye gelen Suriyelilerin sayısının sorulması üzerine, "Türkiye'ye gelen Suriyeli sayısı 200 bini aştı" dedi.

Suriye'den Türkiye'ye gelmek isteyenlerin gelişini kendilerinin planlamadığını ifade eden Bozdağ, böyle bir çalışmalarının da söz konusu olamayacağını belirtti.

Suriye'de yaşanan çatışmalar nedeniyle "imdat" diyen, canını kurtarmak isteyen insanlara kapılarını kapalı tutamayacaklarını vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bizim o noktada açık kapı politikamız var. O politikayı bugüne kadar uyguladık. Mazlumun ve mağdurun yanında yer aldık. Bu bizim geleneğimizde de var. Sadece bugüne mahsus değil. Hatırlarsanız daha önce Saddam, Halepçe'de bir katliam yaptığı zaman Irak'tan gelen kardeşlerimize de kapımızı açmıştık. Yine hatırlarsanız Bulgaristan'da 90'lı yılların başında dönemin yönetimi oradaki soydaşlarımıza zulüm yaptığı, sıkıntı olduğu zaman Bulgaristan'dan gelen kardeşlerimize de kapımızı açtık. Balkanlarda soğuk savaşın ardından ortaya çıkan yeni durumda Bosna Hersek'te, Kosova'da, Karadağ'da başka yerlerde sıkıntılar olduğu zaman Evlad-ı Fatihan'ın Türkiye'ye gelenlerine de biz kapımızı açtık. Yine Afganistan'dan ülkemize gelenlere de kapımızı açtık. Darda ve zorda olan, imdat isteyen herkese yardım elini uzatmak bizim tarihimizden kültürümüzden medeniyetimizden ve geleneğimizden bize tevarüs eden bir anlayıştır. Türkiye, bu anlayışa bugün de sahiptir, bundan sonraki zaman içerisinde de sahip olacaktır."

Suriye'deki çatışma döneminin sona ermesini dilediklerini aktaran Bozdağ, "Oradaki mazlum ve mağdur halkın dedikleri hayata geçer. Dileğimiz temennimiz odur" dedi.

-Çözüm süreci

Bakan Bozdağ, bir gazetecinin, "Çözüm süreci şu anda hangi aşamada?" şeklindeki sorusu üzerine, sürecin 30 yılı aşkın bir zamandır devam eden terör meselesini sona erdirecek zor bir süreç olduğunu söyledi.

Terörün sona ereceği bir iklimin Türkiye'de doğmuş olmasından rahatsızlık duyan yapılar olduğuna dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:

"Hükümet olarak çözüm sürecini başarıya ulaştırma ve terörü tamamen Türkiye'nin gündeminden çıkarma konusunda kararlıyız. Bu konuda ciddi adımlar attık. Bugüne kadar takip ettiğiniz gibi 6 ayı geçen bir süre zarfında Türkiye'de terörle mücadele sırasında şehit düşmüş askerimiz ve polisimiz hamdolsun yok. İnşallah, bundan sonraki süreçte de terörle mücadele kapsamında en azından şehit düşen askerimiz, polisimiz olmaması için gayretimiz, çabamız sürecektir. İnşallah da olmayacaktır. Bu süreç içerisinde olan bitene baktığımızda hepsi milletimizin, ülkemizin hayrına, yararına işler oldu. Silahlar sustu, iyi oldu. Terör örgütü mensupları Türkiye'nin topraklarını terk etmeye başladı ve terk ediyorlar. Türkiye toprakları teröristlerden arındırılmış topraklara dönüşüyor. Bu da gayet iyi bir sonuçtur. Kaçırılmış olan kamu görevlileri aileleriyle buluştu."

Akil İnsanlar Heyeti'nin Türkiye'nin dört bir tarafını gezdiğini dile getiren Bozdağ, bütün bunların ülkenin hayrına sonuçlar ortaya çıkardığını belirtti.

Bakan Bozdağ, sürecin Türkiye'nin lehine olduğunu aktararak, "Sürecin içerisinde olup bitenlere baktığınız zaman devletimizin ve milletimizin aleyhine en ufacık bir hadise vuku bulmamıştır. Her olan şey milletimizin birliğini, dirliğini güçlendirmiştir. Olumlu iklimi güçlendirmiştir. İnşallah bu süreç bundan sonraki aşamaları da bittiği zaman terörün tamamen sona erdirildiği bir süreç olacaktır" diye konuştu.

Demokratikleşme çalışmalarının da devam ettiğini kaydeden Bozdağ, "Demokratikleşme çalışmaları sadece bu süreçle bağlantılı çalışmalar değildir. Hükümetlerimiz döneminde bu konuda pek çok adım attık. Bundan sonraki süreçte de adımlar atacağız. TBMM, yeni yasama dönemine başladığı zaman da demokratikleşme adımlarıyla çalışmalarını sürdürecektir. Yeni dönemde yeni adımlarımız olacaktır ve mecliste yasalaşma imkanı bulacaktır" ifadesini kullandı.

-Alevi Çalıştayı

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bir gazetecinin Alevi Çalıştayı'na ilişkin sorusu üzerine, şöyle konuştu:

"Türkiye'de Alevi kardeşlerimizin yaşadıkları sorunların çözümü konusunda da hükümetlerimiz zamanında önemli adımlar atıldı. İlk defa Alevi kardeşlerimiz devlet katında resmi muhatap buldular kendilerine. Alevi Çalıştayları yapıldı, 7 tane. Burada hem medyadan hem dedelerimizden hem Alevi sivil toplum kuruluşlarından hem akademisyenlerden yani toplumun bu alanla ilgili her kesiminden insanlar konuştu, dinlendi, notlar alındı, raporlaştırıldı, çalışmalar yapıldı. Adeta Alevilerle ilgili bilgiler, kültürler yeniden bir kayda alınmış oldu. İlk defa böylesi bir devletin de hafızası oldu. Bu bir milat oldu. Tabi bu bir ilktir. Hükümetlerimiz döneminde olan bir ilktir. Öte yandan Madımak Oteli ile ilgili biliyorsunuz bir adım atıldı. Otel kamulaştırıldı ve burasında bir kültür merkezi oluşturuldu, anı köşesi ve kütüphane oluşturuldu. Ortaöğretim kurumlarında okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde Alevilikle ilgili kısımlar ilk defa Alevi kardeşlerimizin bilgisine itibar ettikleri Alevi dedeleri önderleri tarafından yazıldı. Hükümet olarak bunun noktasına virgülüne dokunmadan kitaplara koyduk. Şu anda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında Alevilikle ilgili yer verilen bilgilerin tamamı Alevilerin bilgisine itibar ettiği saygın kişiler tarafından yazılan metinlerdir. Bu da ilk defa ülkemizde olan bir başka adım oldu."

-13 Alevi klasiği Türkçe'ye çevrildi

Alevi klasiklerini Türkçe'ye çevirme adımını da attıklarına işaret eden Bozdağ, "Diyanet İşleri Başbakanlığımız bunu finanse etti. Kendisi de Alevi bir profesör olan Hitit Üniversitesinde Osman Eğri hoca ve eşi beraber tercüme yaptılar. Arapça metnini bir tarafa günümüz Türkçe metnini bir tarafa koyarak yayınladık. Şu ana kadar yanılmıyorsam 13 Alevi klasiğini Türkçe'ye çevirdik. Bu da ilk adımdır" şeklinde konuştu.

Bakan Bekir Bozdağ, TRT'de de Alevilerin önem verdiği günlerle ilgili programların yapıldığını dile getirerek, "Yine Kerbela şehitleri hepimizin şehitleri. Kerbelanın acısı milletimizin ortak acısı ve bununla alakalı da Türkiye'nin bütün camilerinde şehadetin yıl dönümünde programlar yapılması, mevlitler okutulması uygulaması başlatıldı. Başka bir adım atıldı. Tunceli'de, 'Dersim hadiseleri' diye bilinen olaylar nedeniyle ilk defa Türkiye'de bir Başbakan 'özür dilemek gerekiyorsa ben Alevi kardeşlerimizden özür diliyorum' dedi.

Bunun özrünü de hükümetimiz yaptı" dedi.

Laftan öte samimi adımlar attıklarını ifade eden Bozdağ, bundan sonra da atacakları başkaca adımlar olacağını vurguladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın adımlar atılması konusunda kamuoyuna açıklamada bulunduğunu ve kendilerine bir görev verdiğini dile getiren Bozdağ, konuşmaktan ziyade çözüm endeksli çalışmalar yaptıklarını aktardı.

-3. boğaz köprüsünün ismi

İstanbul'a yapılacak 3. boğaz köprüsünün adı konusunda Alevilerin hassasiyetleri olduğu ifade edilerek bu konudaki görüşleri sorulan Bozdağ, birtakım isimler üzerinden tartışmalar yapıldığı zaman bir yere varma imkanının olmadığını belirtti.

Türkiye'de her ismi seven olduğu gibi sevmeyenin de olduğuna dikkati çeken Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Herkesin yüzde 100 üzerinde mutabık kaldığı isimler olabilir ama bunların sayıları da çok azdır. Boğaz köprüsüne verilen isim Alevi kardeşlerimize karşı yapılmış birtakım hadiselere müstenit verilmiş bir isim değildir. Çünkü Yavuz Sultan Selim, devletimizin geçmiş döneminde hizmet etmiş bir devlet adamıdır. Hilafeti ve kutsal emanetleri alıp Osmanlı'ya getirmiş, ülkede büyük hizmet yapmış birisi. Hiç kimsenin aklına böyle bir şey gelmemiştir ama isimden sonra böyle değerlendirmeler, eleştiriler yapılmıştır. Böyle işler yaptığı için bu isim konulmuş olsa denilebilir ki 'ya bak yanlış yapıldı' fakat böyle bir şey yok. Böyle bir düşünce yok. Kimsenin aklına da böyle bir şey gelmedi, gelmesi mümkün de değil. Böyle bir saikle hareket edilmesi de söz konusu olamaz. Bizim insanlarımızın içerisinde baktığınız zaman Ali, herkesin ortak ismi. Sadece Alevilerle değil Sünnilerde de. Hasan, Hüseyin, Zeynep ismi. Ehlibeytin isimleri bu milletin ortak isimleridir. Herkeste var. Hepimizi birbirine bağlayan ortak bağlardan bir tanesi Ehlibeyt sevgisidir. Ehlibeyt bir ayrışma noktası değil, bu toplumda yaşayan herkesin bir birleşme noktasıdır."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile