MÜSİAD İnegöl Şubesi'nin yeni hizmet binasının açılışını yapan Arınç, daha sonra şubenin 16. Olağan Genel Kurul toplantısına katıldı.
Arınç, burada yaptığı konuşmada, MÜSİAD'ın kuruluşundan itibaren, niçin kurulduğunu, ülkeye nasıl hizmet edeceğini, ülkede nasıl teşkilatlanacağını, neler yapmak istediğini, neleri nasıl yapması gerektiğini bilen bir kuruluş olduğunu söyledi.
MÜSİAD'ın sanayici ve işadamlarıyla ülkede üreten, kazanan, ihraç eden, kentine, çevresine ve ülkesine faydalı olmayı amaçlayan insanların kurduğu bir teşkilat olduğunu belirten Arınç, ''Şüphesiz başka sanayici, iş adamı, yatırımcılar, başka başka isimlerde pek çok kuruluş da var. Bunlara da teşekkür ederiz ama MÜSİAD, 90'lı yılların başında bu ülkenin insanlarını ahlakıyla, inancıyla, milletine olan bağlılığı ve sevgisiyle, manevi değerlere olan bağlılığıyla, aynı zamanda ürettiklerinin bereketiyle ülkede çok hayırlı işler yapmaya niyetlenmiş bir kuruluş olarak kuruldu. Biz kuruluşundan beri MÜSİAD'ın ülkeye yararlı bir teşkilat olduğuna inandık. Başta sayın başbakanımız, onun arkadaşları, hepimiz MÜSİAD'a destek vermeye gayret ettik. Hamd olsun size duyulan güveni hiç bir zaman yerde bırakmadınız. Her zaman güvenimiz ve sevgimiz arttı'' diye konuştu.
Arınç, MÜSİAD'ın gelişi güzel saman alevi gibi bugün var yarın yok olan kuruluşlardan biri olmadığını, belli ilkeleri ortaya koyduğunu, bu ilkelerden sapmadan, prensiplerine bağlı olarak sağlam adımlarla büyüdüğünü, sadece kendi mensupları ve üyeleriyle mesleki veya iş çıkarlarını düşünmediğini, 75 milyonu ve onların geleceğini de düşündüğünü bildirdi.
-Kızıl Elma-
Hükümet olarak şimdiden 2023'ü vizyon olarak kabul ettiklerini, onun bir adım daha ötesinde 2071'i dahi düşünecek, planlayabilecek noktaya geldiklerini dile getiren Arınç, şunları söyledi:
''Bu bizim büyük hedeflerimizdir. Biz bu hedefler uğrunda çalışmalıyız. Yoksa gününü gün eden insanlardan ve kuruluşlardan olursak sürekli kayıpta oluruz. Değerli dostlar 'kızıl elma' diye bir şey söylenir ve anlatılır, Ömer Seyfettin'in hikayelerinde de çokça geçer. Ben Ömer Seyfettin'i çok severdim. Hikayelerine çok bayılırdım, hepiniz öylesinizdir. Pembe İncili Kaftanı yazmak yürek ister. Diyet'i yazmak ayrı bir düşünce ve kültür gerektirir. Orada Kızıl Elma'yı çok güzel anlatıyorlar. Mesela Osmanlı Sultanı, hedef gösterir; 'Belgrat'ı alacaksınız'... Artık Belgrat bir 'kızıl elma'dır. Herkesin hedefi, özellikle askerin 'kızıl elma' olarak Belgrat'a yönelir. Bütün hazırlıklar ona göre yapılır, Belgrat'a gider alırsınız, savaş kazanılır ama asker yine 'kızıl elma, kızıl elma' diye bağırmaya devam eder. Derler ki; 'kızıl elma zaten burası niye hala bağırıyorsunuz' Şimdi 'kızıl elma' onun biraz daha ötesinde Budapeşte olmuştur. Hedef biraz daha ileriye taşınmıştır. Şimdi bütün hesaplar bütün planlar Budapeşte'ye göre yapılır. Oraya gidilir, fetihler olur, sonra yine bağırmaya bağırmaya başlar asker; 'kızıl elmaya, kızıl elmaya' Peki şimdi neresi- Şimdi de diyelim ki Viyana olmuştur. Viyana kapılarına gitmeyi hedeflerler.
Şunu anlatmak istiyor Ömer Seyfettin; yani neresidir bu kızıl elma, herkesin dilinden düşürmediği, herkesin uğrunda şehit olmak istediği... Kendisine hedef olarak belirlediği yer neresidir. Bir yere gidersiniz ondan sonra okunuzu yayınızı gerersiniz, bütün gücünüzle oku atarsınız, onun vardığı yerdir. Oraya varırsınız bir daha okunuza yayınıza sarılırsınız. Daima ileri, daha büyük, daima daha güçlü, daima daha güzel... Böyle bir hedef ismi ister 'kızıl elma' olsun ister bir başka, bizim hedefimiz de o olmalı. Yani biz sadece bu günü düşünen ve yaşayan insanlar olamayız. Bugün hepimiz belli yaşlara geldik, halbuki dünümüzde çok daha genç yaştaydık. Eğer sadece o günü düşünseydik bugünün Türkiye'sini hazırlayamazdık. Ben siyasete girdiğimde 18 yaşındaydım. Üniversiteye de 17 yaşımda girmiştim. Mehmet Akif İnan'ı anma gecesinde Ankara'da konuşurken aklıma gelmişti. 6 yaşında ilkokula başladım, 17 yaşımı bitirirken Ankara Hukuk'ta birinci sınıftaydım. Eğer o ağbilerimiz, Erdem Beyazıt'lar, Mehmet Akif İnan'lar, Mustafa Yazgan'lar, Necip Fazıl'ın çevresinde toplanan o güzel insanlar bizlere sahip çıkmasalar, biz de o kayıp nesillerden sadece bir kaç tanesi olacaktık. Onları rahmetle andık. Şunu söylemek istiyorum; bizi yetiştirenler gelecek için hazırladılar. O yüzden bu hükümetin vazifesi şimdilik ilk hedef cumhuriyetin 100. yılıdır, 2023'te nasıl bir Türkiye hayal ediyoruz.''
-''Her şey hayal etmekle başlar''
Bülent Arınç, 2023'de Türkiye'nin daha büyük, daha güçlü olacağını bildirdi.
Ülkede toplumsal barışın daha güçlü olacağını, milli gelirin, ihracatın daha da artacağını anlatan Arınç, şöyle konuştu:
''Her şey hayal etmekle başlar. Maraton koşusu 42 kilometredir ama birinci adımı atmakla başlar. Birinci adımı atmazsanız 42 kilometreyi koşamazsınız. Öyle yürüyeceksiniz, millet de yürüyecek arkanızda. Ne olacak 2023'te; dünya ekonomisinde bugün 16 isek o gün o hedefte ilk 5'in içinde olmamız lazım. Avrupa'da ilk olmamız lazım. Herkesin bu hedefe göre şimdi vaziyetini alsın. Eğer başbakanımız, hükümetimiz 2023 vizyonu koymasaydı inanın hepimiz, 'bu günü sağ salim geçirdik ya Allah'a şükür' diyecektik, akşam eve giderken bu sevinçle gidecektik. Ama şimdi gözümüzü dikmişiz ufka, 2023 için harıl harıl çalışıyoruz. Bu yetmedi, arkadan bir de 2071 çıktı. Bizler göremeyeceğiz ama bugün torunlarımız eğer o zaman yaşayacak olurlarsa inşallah onların yetiştireceği gençler de bir başka hedef için hazırlıklı olacak. Malazgirt'te Sultan Alparslan'ın Anadolu'nun kilidini açtığı gün 1071 ise biz şimdi onun şu kadar yıl sonra bin yıl sonra bir hedef olarak Türkiye'ye koyuyoruz; 2071.
Bir iz bırakmamız lazım. Salyangoz'un iz bıraktığı dünyada öyle insanlar var sabah doğuyor akşam ölüyor. Neden arkalarında hiçbir iz kalmıyor. 80 yaşına gelince arkasına iz bırakmamış insanlar var. Öyle siyasetçiler var ki bebelere masal anlatıyor. Bir şey soruyorsun saatlerce konuşuyor ama kulakta hiçbir şey kalmıyor. 'Ne dedi bu adam' diye düşünüyorsunuz. Çok konuşup hiçbir şey söylememek de büyük meziyet olarak kabul ediliyor. Bazılarına bir şey söylüyorsunuz, topu taca atıyor. Arkada iz bırakmaz lazım, köşeli olmak lazım, omurgalı olmak lazım.''
-''Hedef koymak lazım-
Arınç, AK Parti olarak kuruldukları dönemden itibaren sürekli büyük hedefler ortaya koyduklarını dile getirdi.
''Hedef koymamız lazım. Hedefsiz bir şey olmaz. AK Parti'yi kuracağımız zaman bir araya geliyoruz, başbakanımız dedi ki; 'yüzde 40 oy 15 milyon oy almamız lazım' Biz yanındayız. Şimdi önce yüzüne söylemedik ama 'ne yapıyor bu adam. Nerden aklına geldi yüzde 40 oy'' dediklerini anlatan Arınç, şöyle devam etti:
''Refah Partisi'nden milletvekili oldum en yüksek oy yüzde 21,5 idi 1995'te. 99'da DSP yüzde 21,5 veya 22'ye yakın, o da birinci oldu. Ondan önceki seçimlerde en babayiğit parti yüzde 22'leri geçmedi. Biz yüzde 40'tan bahsediyoruz. Yanımızda 50 yıllık, 80 yıllık partiler var. Biz yeni kurulmuşuz, daha 12-13 ay olmuş seçime gidiyoruz, hedefimiz yüzde 40. 15 milyon oy. Bir ara dedim ki; 'bu olmaz gibi geliyor bana' nezaketle söyledim. 'Ağbi göreceksin, olacak' dedi.
'Nasıl olacak' dedim, 'millet bizi bekliyor' dedi.
Siyaset kurumunun dip yaptığı bir Türkiye'de böyle bir partiye ihtiyaç olduğunu herkes söylüyordu. Anadolu'yu dolaşıyorduk, her yerde büyük bir heyecan, büyük bir coşku, 'neredesiniz, hoş geldiniz, biz sizinleyiz' diyorlardı. Biz sadece ülkemiz için, milletimiz için iyi şeyler yapmaya çalışan insanlarız. Ama hedef olarak söylüyorum evet biz seçime geldik, yüzde 36, 11,5 milyon oy aldık. Ama bunun sebebi var. Önümüze o kadar engeller geldik ki biz o engeller olmasa yüzde 40'ı rahatlıkla bulurduk.
Düşününki birinci sırada Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul listesinde yazılı seçime bir ay kalmış, Yargıtay 8. Ceza Dairesi, bütün kararlarını alt üst ediyor, 'sen seçime giremezsin, senin adaylığını iptal ettim' diyor. Sonra muhalefet bize dönüp, 'hadi bakalım başbakan adayınız kim' diye gülmeye başlıyor. Buna rağmen 4 puanla kurtardık yüzde 36 oy aldık. 11,5 milyon, 2007 16,5 milyon, 2011 21 milyon 500 bin... Her seçimde 5 milyon, 5 milyon arttı. Neden- hesapları güzel yapmıştık, güzel tespit ettik. Neydi bizim hedefimiz; siyaset yapacağız. Niçin siyaset yapacağız; millet için, toplum için, toplumun sorunların çözmek, onu daha huzurlu, daha rahat yaşatmak için. Nasıl yapacağız; ilkeli, kararlı, cesur, siyaset yapacağız. Kim için; kendimiz ve çevremiz için, topyekün millet için. Cesaretli olacağız. İllaki cesaret, cesaretli olmadan siyaset yapılmaz. Allah cesur olana izzet verir. İzzeti bulan da çok şükür her zaman güçlü olur. Pek çok hatalarımız var, pek çok kusurlarımız var ama bu yolu takip ettiğimiz, hedefimizi sağlam ortaya koyabildiğimiz için bugün izzetliyiz hamd olsun. Zamanında bize çelme takanlar, üzerimize gelenler, bizi yıpratmak için, yıkmak için ellerinden geleni arkasına koymayan ne kadar varsa hepsi sürünüyor. Ama Allah bizi izzet sahibi yaptı çok şükür dimdik ayaktayız.''
MÜSİAD İnegöl Şubesi'nin yeni hizmet binasının açılış töreninde Arınç'ın yanı sıra, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, Bursa Valisi Şahabettin Harput, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, İnegöl Kaymakamı Aziz İnci, İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti Bursa milletvekilleri, işadamları ve davetli hazır bulundu.
Muhabir: Vedat Yücebaş
Yayıncı: Erdem Gültekin
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Her şey hayal etmekle başlar. Maraton koşusu 42 kilometredir ama birinci adımı atmakla başlar. Birinci adımı atmazsanız 42 kilometreyi koşamazsınız. Öyle yürüyeceksiniz, millet de yürüyecek arkanızda'' dedi.