Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması (1)

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bu aşamadan sonra Türkiye'de 12 Eylül anayasasını savunacak hiçbir partinin olacağını tahmin etmiyorum. 12 Eylül anayasasını savunmak demek, 'mevcut anayasa böyle kalsın' demek, 'Türkiye bu yarışa katılsın ama ayağındaki prangaları çözmeyelim' demektir" dedi.

Kurtulmuş, A Haber'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiğiyle ilgili soruya Kurtulmuş, "Bu, Allah'ın bir lütfudur" yanıtını verdi.

Milyonlarca insanın Türkiye'nin geleceği için sabahlara kadar dua ettiğini aktaran Kurtulmuş, "Bu, sadece bizlerin çalışmasıyla elde edilmiş büyük zafer değildir. Milletin duası ve Allah'ın lütfuyla gerçekleşmiş bir zaferdir" ifadesini kullandı.

Ayrıca milletin büyük bir feraseti bulunduğunu, çok sayıda insanın görüşlerini yüksek sesle ifade etmediğini, kenardan izlediğini anlatan Kurtulmuş, yüzde 49,5'lik bir seviyeye ulaşabilmeyi tahmin etmediklerini ancak sahadaki çalışmalarda tek başına iktidar olmayı görebildiklerini kaydetti.

Milletin 7 Haziran'da sonra ortaya çıkan tabloyu çok iyi değerlendirdiğini ifade eden Kurtulmuş, "7 Haziran'dan sonra özellikle terör örgütleri hareketlendirildi ve Türkiye'de yüzlerce insanın öldüğü çok sayıda insanımızın şehit olduğu bir terör dönemine geldik. Bunu milletimiz şöyle yorumladı, 'Birileri Türkiye'nin siyasi tablosundan, güçlü bir hükümet çıkmamasından istifade ederek Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar.' Bunun gereğini de milletimiz sandıkta yaptı" diye konuştu.

Ekonomik dalgalanmanın da AK Parti'yi iktidara taşıyan unsurlardan biri olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, hiçbir reel gerekçesi yokken dövizin yükseldiğini ve bu durumun ülkedeki insanların fakirleşmesi, cebindeki parasının çalınması anlamı taşıdığını belirtti.

Milletin, Türkiye'de güçlü bir hükümet olmadığı takdirde ülkenin ekonomik açıdan da köşeye sıkıştırılacağını, birileri tarafından ekonomik operasyonlar yapılabileceğini iyi analiz ettiğini söyleyen Kurtulmuş, milletin huzur, güven ve istikrardan yana bir tercih kullandığını bildirdi.

Kurtulmuş, koalisyon kurma sürecinde partilerin, koalisyon meselesine olumlu yaklaşmamalarının da 1 Kasım seçimi sonucunda etkili olduğunu bildirdi.

- "Abdestimizi tazeledik"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 7 Haziran seçimlerinde milletin, "Reform iradenizi kuşanın, şu kibirden arının, tevazu içerisinde milleti yönetmeye gayret edin" dediğini söyledi. Milletin verdiği mesajları hiç unutmayacaklarına işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"7 Haziran seçimleri sonrası millet bize 'abdestinizi tazeleyin' demişti, evet abdestimizi tazeledik ve bu abdestimizle yolumuza devam edeceğiz. Peki ne yapacağız? 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri, biz ikisini zihnimizde tutmak mecburiyetindeyiz. 1 Kasım bize 7 Haziran'dan sonra milletin vermiş olduğu çok açık bir çektir ama sonsuz, limitsiz bir çek değildir. Bundan sonra AK Parti'nin hiçbir mazereti yoktur, şimdiye kadar yapılması gerekip ama bir türlü yapılamayan işleri çok hızlı bir şekilde tamamlamak mecburiyetindeyiz. Bir tanesi Türkiye'de terörün bütünüyle sona erdirilerek barış ve kardeşliğin sağlanmasıdır. Bu ülkede bir daha hiç bir şekilde hiç kimsenin eline silah almayacağı, herkesin eşit ve özgür yurttaş olarak bu ülkenin sahibi olacağı bir Türkiye'nin ortaya konulmasıdır. Adını ne dersek diyelim bu yarım kalmış olan süreci bir an evvel tamamlamak mecburiyeti vardır."

- Anayasa değişikliği

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, ikinci önemli konunun ise siyasi ve hukuki reformlar olduğunu belirtti. Bu alandaki tüm reformların tamamlanması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, "Siyasi ve hukuki reformlar alanında yeni anayasa zorunludur. Türkiye'de hala 12 Eylül'ün, o antidemokratik anayasası ve yasaları devam ediyor. Anayasanın ruhu orada, sivil özgürlükçü, katılımcı ve demokratikçi bir anayasa yapmak Türkiye siyasetinin boynunun borcudur" diye konuştu.

AK Parti'nin meclise 317 milletvekiliyle girdiğini anayasayı değiştirmeyi güçlerinin yetmediğini ancak değiştirmek için bütün sorumluluğun AK Parti'de olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, sadece anayasanın değil, seçim yasası, siyasi partiler yasası, meclis iç tüzüğü gibi bütün antidemokratik yasaların hukuki ve siyasi bir reform ruhuyla yenilenmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye'de iki kişiden birinin oyunu almış bir parti olarak Türkiye'de bu süreci yönetecek ve yönlendireceklerini dile getiren Kurtulmuş, "Tek başına oyumuz yetseydi bile bütün geniş toplumsal kesimleri de işin içerisine sokarak bu süreci sürdürmek mecburiyetindeyiz" dedi.

Anayasa değişikliği için muhalefetin tavrının ne olacağı sorusu üzerine ise Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu aşamadan sonra Türkiye'de 12 Eylül anayasasını savunacak hiçbir partinin olacağını tahmin etmiyorum. 12 Eylül anayasasını savunmak demek, 'mevcut anayasa böyle kalsın' demek, 'Türkiye bu yarışa katılsın ama ayağındaki prangaları çözmeyelim' demektir. Buna hiçbir parti razı olmaz. Hiçbir parti böyle istese dahi bunu söyleyemez. Çünkü bütün partilerin tabanları bu anlamda yeni bir anayasa yapılmasını Türkiye için zaruri olduğunu düşünüyor. Bu gömlek Türkiye'ye dar geliyor. Bu millete hala bu deli gömleği giydirmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu bir ruh meselesi, oluşacak seferberlik ruhu gibi bir şey. Yeni bir reform dalgasının yaratılması, üretilmesidir."

Kurtulmuş, bu sürece diğer partilerin de karşı gelmeyeceğini dikkati çekti.

- Başkanlık sistemi

Başkanlık sistemi ile ilgili soruya ise Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin 2014'ün ağustos ayında yapılan seçimle fiili olarak başkanlık sisteminin deneme sürecine girdiğini söyledi. Başkanlık sisteminin Türkiye'de etkin bir yürütmenin önemli unsurlarından biri olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Türkiye'de asıl olan etkin yürütmenin kurulabilmesidir" dedi.

Başkanlık sisteminde yetkileri kadar sorumlulukları da olan, hesap verebilirliği olan bir makam olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Türkiye'de etkin bir sürecin, etkin yönetim sürecin bir parçası olarak başkanlık sistemini tabii ki tartışacağız ve gündeme getireceğiz. Türkiye bunu tartışacak. Sonuçta kararı verecek olan millettir. Yani parlamentoda biz bunu konuşsak dahi sonuçta doğru olan bunun millete götürülmesidir ve referandumla bu sonucun ortaya çıkarılmasıdır. Dolayısıyla başkanlık sistemini bir bütün reform paketinin bir parçası olarak görmek lazım."

- Basın özgürlüğü tartışmaları

Basın özgürlüğü tartışmalarına değinen Kurtulmuş, eski Türkiye'de televizyonlarda yasaklar olduğunu, günlerce karartılan televizyonları hatırladıklarını, siyasi yasaklar, seçime sokulmayan insanlar, partiler olduğunu aktardı. Kurtulmuş, "Eski Türkiye'nin tortularından kurtulması lazım. Yeni anayasa bu anlamda da basın özgürlünün de önünü açabilecek hususlardan birisidir. Türkiye'de hiçbir televizyon kanalına, 'bu anlamda birtakım yayınlar yaptı' diye, 'seçim öncesi yayınlar yaptı' diye yasakların getirilmesini kabul etmek mümkün değil. Bunlar inşallah yeni Türkiye'de hiç olmayacak olan hususlardır" diye konuştu.

- "Üreten Türkiye devrimi gerçekleştirilecek"

Ekonomi alanında da Türkiye'nin ekonomisinin yapısal değişikliklerinin şimdiye kadar yapıldığını ancak bundan sonra Türkiye'nin üretim devrimini gerçekleştirmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Çok daha fazla üreten, çok hızla kalkınan ve 2023 hedeflerine kuşkusuz hızlı bir adımlarla yürüyen bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Bunun için de özellikle seçim kampanyamızda Türkiye'nin bundan sonraki üretim reformunu, üretim devrimini yapabilmesi için en temel unsuru olan orta direğin güçlendirilmesi bakımından vadedilmiş hususların hızlı bir şekilde yerine getirilmesi ve Türkiye'nin küresel sistemlerle rekabet edebilen bir ülke haline gelmesi, bununla ilgili alanlarda ikinci adımlarımız olacaktır. Bunları Türkiye gerçekleştirecektir."

- Çözüm süreci

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, çözüm sürecine değinerek, Türkiye'nin bir günde çözüm süreci istikametine gelmediğini söyledi.

Türkiye'nin 35 yıldır çok ağır bir fatura ödediğini dile getiren Kurtulmuş, bu faturanın ödenmemesini sağlayacak yerin de siyaset olduğunu belirtti.

Çözüm sürecinin, terör örgütlerinin belinin kırılması, terörün silahının elinden alınması, vatandaşların özgür ve eşit yurttaşlar haline getirilmesi, vatandaşların özgürlüğünü kısan tüm engellerin kaldırılması amacını güttüğünü ifade eden Kurtulmuş, "Engellerin kaldırılması konusunda çok büyük adımlar atıldı. Hemen hemen işin yüzde 80'i, 90'ı bitmişti. Maalesef 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasi tabloyu kendileri için fırsat bilen terör örgütleri ama örgütlerden daha önemlisi onların arkasındaki onları piyon olarak kullanan güçler, Türkiye'yi 20 Temmuz'dan sonra kan gölüne çevirdiler" dedi.

Silahların bırakılacağını ya da zorla ellerinden alınacağını dile getiren Kurtulmuş, terörle etkin bir mücadele yürütüldüğünü kaydetti.

Türkiye'nin tüm endişelere rağmen güvenli bir seçim atlattığını bildiren Kurtulmuş, bu açıdan tüm güvenlik birimlerine teşekkür etti.

(Sürecek)

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile