Batuhan Yaşar Açıklaması '50 Saatlik Toplantılar Neden Yapıldı?'

İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek kaptanlığındaki ekonomi yönetiminin çalışmalarını Türkiye Gazetesi’ndeki köşesine taşıdı. Yaşar, yazısında Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nun 50 saat süren toplantılarını ele aldı. Yaşar’ın yazısı şöyle:

"Terör ve dış politikada hareketli günler hatta anlar yaşadığımız kesin. Ama Türkiye’nin başka öncelikleri de var. Ekonomi gibi. Yazının başlığı ne manaya mı geliyor? Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının toplam süresini gösteriyor. EKK toplantıları kimi gece saat 02.00’de başladı, gün ağarırken bitti. Kimi öğle 14.00’te başlayıp gece yarısını devirdi. Aslında Ali Babacan sonrası pozitif bir yaklaşım da olsa Mehmet Şimşek’in performansı çok merak ediliyordu. Merak edenler kim mi? Sokaktaki vatandaştan, siyasetçilere kadar. Piyasa oyuncularından yurt dışı derecelendirme kuruluşlarına herkes. Bütün siyaset ve ekonomi yelpazesi daha doğru olacak sanki. Korkacak hiçbir şey olmadığını hem yurt içi hem de yurt dışı oyun kurucular hemen anladı. Biliyorsunuz bunlar bayağı zeki adamlar. Evet Mehmet Şimşek kaptanlığındaki ekonomi yönetimi işe de, kararlara da çok hızlı başladı.

Saatlerce süren toplantılarda tabii ki havanda su dövülmüyor. Ne var canım bu kadar uzun süre toplantı yapmanın bize ne faydası var dediğinizi duymuyor değilim. Öyle değil. Rusya ile yaşananlar sonrası mesela en kötü senaryoya karşı da olmak üzere A, B, C planları hazırlandı. Bir sap maydanoz bile çürümedi dersek gerçekten abartmış olmayız. Yani tekdüze değil. 24 saat esasına göre canlı yaşayan, duruma göre yeniden değerleme ve değerlendirme yapan bir ekonomi yönetiminden bahsediyoruz. Sağlıkla ilgili bir konu mu gündemde. Veya tarım veyahut enerji. İlgili bürokratlar da dahil hep beraber toplanılıyor. İnce ayrıntısına kadar her şey tartışılıyor. Kapsamlı ‘think thank’ler de yapılmış oluyor. Cumartesi-Pazar da demeden yapılan EKK’lara TOBB, TİM, MÜSİAD ve TÜSİAD’ın da davet edildiğini belirtmekte fayda var. Sektör temsilcileri ile ilgili bakanların buluşması bayağı faydalı oldu. Bu tarza aynen devam edilecek. Ekonomi yönetimi aman nazar değmesin çok iyi gidiyor. Bakın FED kararı sonrası ekonomide yaşananlara. Sabah ekonomi programlarında çizilen kara senaryoların hangisi gerçekleşti? Kendiliğinden ve doğal akışı ile böyle oldu diyenler var biliyor musunuz. Ne komik adamlar değil mi? Doğrusu şöyle; hiçbir şey şansa bırakılmadığı için. Zaman zaman da anlık tedbirler sayesinde tabii ki. Daha dinamik ve reflekslerini hemen devreye sokan bir ekonomi yönetiminden bahsediyoruz... Bakın, ekonomi yönetiminde yer alan bakanlardan son 2 aydır özellikle de faiz veya dolar fiyatları konusunda birbirini boşa düşüren açıklamalar hiç duydunuz mu? Adrese teslim laf göndermeler de yok artık. Saatler süren o toplantılarda tabii ki konuşulmadık bir şey kalmıyor. Bazen sert tartışmalar da yaşanıyor. Etekteki bütün taşlar dökülüyor. Ama bir fikir birliğine varılınca, sonuç ortaya çıkınca herkes buna uyuyor. Ekonomi çok iyi. FED faiz artışı ve Rusya yaşadıklarımız göz önüne alındığında ekonominin özellikle de makro göstergelerin iyi durumda olduğunu söyleyebiliriz. Yakında Orta Vadeli Program (OVP) açıklanacak… Enflasyondan büyümeye, ihracat/ithalat rakamlarına, turizm gelirlerine kadar kapsamlı düzeltmeler yapıldı. Ekonomi yönetimi Türkiye’nin daha hızlı büyüyeceğini öngördü. Büyüme rakamları 2015-2016-2017 için pozitif anlamda revize edildi. Basel 3 geliyor. Türk bankacılık sektörü artık dünyanın önde gelen ülkeleriyle aynı klasmanda yer alacak. Bütün zorlu testlerden başarıyla geçtiler. Yakında Basel 3 kriterlerine biz de dahil oluyoruz. Bitmedi ama… Ocak ayının da gündemi ekonomi. Londra ve bir başka önemli dünya başkentinde piyasa yapıcılara Türkiye fırsatları anlatılacak. Özellikle de 4 yıllık istikrar dönemine dikkat çekilecek… Ayrıca Milli Piyango gibi büyük özelleştirmeler tekrar gündem maddesi hâline getirilecek. Talep yağıyor.. Son 1 ay içerisinde Türkiye’ye yönelik talep patlaması yaşanıyor. Bu ifade şekli eksiksiz olarak tam da karşılığını buluyor. Şirket satın almak, bankacılık sektörüne girmek, enerji lisansları ve sıfırdan büyük yatırım (green field) için Ankara’ya âdeta talep yağıyor. Bu son durum bile aslında Türk ekonomisinin nereden nereye geldiğini gösteriyor. Yine birileri çok üzülecek bu haberlere. Onlar her gün Londra, Brüksel, Berlin ve Washington’da ‘Bugün acaba Türkiye’ye daha nasıl zarar verebiliriz?’ diye hesap yapadursun..."