Baykal skandalına Aşk-ı Memnu benzetmesi

Baykal skandalına Aşk-ı Memnu benzetmesi

Milliyet gazetesi yazarlarından Derya Sazak bugünkü köşesinde Aşk-ı Memnu dizisi ile Deniz Baykal'ın kaset skandalı arasında ilginç bir benzetme kurdu. İşte Derya Sazak'ın Aşk-ı Memnu – Deniz Baykal skandalı benzetmesi;

Milliyet gazetesi yazarlarından Derya Sazak bugünkü köşesinde Aşk-ı Memnu dizisi ile Deniz Baykal’ın kaset skandalı arasında ilginç bir benzetme kurdu. İşte Derya Sazak’ın Aşk-ı Memnu – Deniz Baykal skandalı benzetmesi;

Aşk-ı Memnu

CHP’de Baykal’ın istifasına yol açan kaset olayı, yol açtığı etik ve siyasi sorunların ötesinde Türkiye toplumunun “değişen” değer yargılarını sergilemesi açısından “Aşk-ı Memnu”nun neden televizyonların en çok izlenen dizisi olduğu sorusuna da yanıt verecek şekilde değerlendirilmeye, kabul görmeye başladı. En azından Baykal’a “geri dönüş” sinyali veren parti çevrelerinde böyle bir hava var.
Kasetin “komplo” olduğunu savunan CHP yönetimi, “özel hayat” gerekçesiyle başkaca hiçbir açıklama yapmaksızın kurultayda lideri yeniden seçmenin peşinde.
Partideki bu eğilim Deniz Bey’i fazlasıyla mutlu ediyor ki, “istifa” günlerindeki moral bozukluğunu üzerinden atmayı başardı. Eskisinden daha da güçlü şekilde CHP’nin başına geçeceği duygusunu kamuoyuna da yansıtmaya başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu kabulü sırasındaki fotoğraf, Baykal cephesinde değişen bir şey olmadığını gösteriyordu.
NTV’de Oğuz Haksever’le bu görüntüleri yorumlarken şunu fark ettik: Kaset nedeniyle mahcup olan, evine çekilmiş, yıpranmış ve çökük gözüken Kılıçdaroğlu’ydu. Geri planda “veda” ediyor gibiydi. Deniz Bey ise, önde spor giysileriyle neşeli dinamik ilk kez CHP liderliğine soyunmuş “genç” aday rolündeydi.

Ne oldu da, 3 günde CHP liderinin moral motivasyonu tavan yaptı?! Acaba, “komplo”yu çözecek kanıtlar mı geçti eline. Görüntüler montaj mı çıktı. Yoksa “aileler” kasetteki kişilerin başkaları olduğuna mı kanaat getirdiler?

Baykal’ın özel hayatına-mahremiyetine açık bir saldırı olan ve kınadığımız “gizli çekimler”in CHP liderini “istifa” noktasına getirecek ölçüde sarsan siyasi sonuçları ortadayken, lideri bir süre dinlendirmek, partiyi daha fazla yara almaktan korumak yerine kurultayı “Deniz Bey’in prestiji”ni kurtarma platformuna dönüştürme çabaları ilginçtir.

CHP örgütlerinin bir açıklama-özür beklemek yerine, halkın belleği zayıftır, nasıl olsa unutur diye olayı “Aşk-ı Memnu” dizisi tadında izleme eğilimlerini yadırgıyoruz. Üstelik bu olay, “aile” değerleri açısından sorgulanmaya açıktır. Nitekim AKP ilk günden bu “etik” çöküşü görmüş ve ağır şekilde Baykal’ın üzerine gitmeye başlamıştır. Başbakan Erdoğan’ın Baykal’la ilgili sözleri çok ağırdır.

Deniz Bey, bu sürecin CHP’ye daha fazla zarar vermemesi açısından aldığı “istifa” kararının arkasında bu nedenle de durabilmeli. Olayın daha fazla sömürülmesine meydan vermemelidir.

Kemal Kılıçdaroğlu ya da kurultayın demokratik iradesiyle CHP’nin genel başkanı “sol” bir muhalefet beklentisine uygun bir seçenek ve umut yaratabilir. Aksi olur ve “komplo” denilen kaset çürütülmeden Sayın Baykal koltuğa dönerse CHP’de sıkıntı büyür.

Kulislerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun Baykal’a, “Kurultayda aday olacağım ama siz dönecekseniz partideki bütün görevlerimden istifa edeceğim” dediği öne sürülüyor.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile