Bdp Grup Toplantısı
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın Kars’ta ortaya koyduğu tablonun kendisini kaybetmiş bir Başbakan tablosu olduğunu öne sürerek, "İçinde bulunduğunuz hava ve atmosfer sizi tanınmaz hale getirmiş. Ucubeleştiriyor maalesef. Bu ucube düşüncelerden kurtulmak için bir müddet inzivaya çekilin" dedi.
Demirtaş, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada dün gece yaşanan helikopter kazasında şehit olan 5 subay ve Kıvırcık Ali olarak tanınan türkücü Ali Özütemiz’e Allah’tan rahmet ve yakınlarına başsalığı diledi. KCK davasının ikinci duruşmasının 13 Ocak’ta Diyarbakır’da yapılacağını hatırlatan Demirtaş, sanıkların ana dilde savunma yapma haklarının bu duruşmada mutlaka kullandırılması ve Türkçe biliyor olsalar dahi sanıkların ana dilde savunma yapmalarına izin verilmesi gerektiğini söyledi. 13 Ocak’ta tüm sivil toplum kuruluşlarını Diyarbakır’da biraraya gelmeye çağıran Demirtaş, "Umut ediyorum ki tahliye haberiyle bu hukuk garabetine son verilir" diye konuştu. CMK’nın 102. maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde yaşanan tahliyeleri ibretle izlediklerini ifade eden Demirtaş, hükümetin ve yargının içinde bulunduğu durumun, bu iki kurumun da Türkiye’de iş yapamaz hale geldiğini ortaya çıkardığını söyledi. Demirtaş şunları söyledi: "Yüzlerce insanı öldürdüğü suçlamasıyla yargılanan insanların serbest bırakılması elbette haklı bir eleştiridir. Kamu vicdanı, toplumun vicdanı yaralanmıştır. Ancak adil yargılanma hakkı, mağdurlar için olduğu kadar sanıklar için degeçerlidir. 10 yıldır yargılamayı bitiremeyen yargının da bunun zeminini, altyapısını hazırlamayan hükümetin de ortak eseridir bu tahliyeler. Yargı-hükümet elele verip, ortak bir imalat çıkardılar. Bu imalat Türkiye’yi rahatsız ediyor." "MESELE HİZBULLAH MESELESİ DEĞİL, TÜRKİYE HİZBUL-KONTRA’YI TARTIŞMALI" Meselenin Hizbullah meselesi olmadığını belirten Demirtaş, "Eğer Türkiye Hizbullah’ı tartışacaksa, Hizbul-Kontra olarak adlandırılan Jitem’i tartışmalıdır" diye konuştu. Ortada bir derin devlet yapılanması, devlet eliyle gerçekleştirilmiş seri cinayetler bulunduğunu savunan Demirtaş, bizzat devletin o dönemdeki yöneticilerinin talimatıyla gerçekleştirilen bir cinayetler serisi olduğunu öne sürdü. Demirtaş, "Sanki 180 kişiyi 3-5 kişi öldürmüş de şu anda serbest kaldıkları için kıyamet kopmuş. Devlet adınao gün görev yapanlar dahil olmaz üzere Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın, Emniyet Müdürü’nün, il valilerinin tamamının yargı önüne çıkarılması lazım. Bu işleri savcılar, yargıçlar çözemez. Meclis’te kurulacak hakikatleri araştırma komisyonuyla, geçmişte kim ne yapmışsa, kim devlet adına, kim kontrgerilla adına, kim PKK adına, kim başka örgütler adına canice suçlar işlemişse ortaya çıkarılsın" şeklinde konuştu. Yargı ve hükümetin bu imalat hatasında suç ortağı olduğunu belirten Demirtaş, savaşa bu kadar bütçe ayrılırken hakime, savcıya bu bütçe ayrılsa Türkiye’nin bu noktaya gelmeyeceğini söyledi. Demirtaş şunları söyledi: "Adalet çökmüşse ortada devlet diye bir şey yoktur. Mahkemelerde ’Adalet mülkün temelidir’ diye yazar. Çökmüşse adalet devlet çökmüştür. Sen istediğin kadar tek devlet, tek millet de. Çökmüş zaten, bitirmişsin. Ortada ne tek kalmış, ne yarım kalmış." İstinaf mahkemelerinin Yargıtay’ın iş yükünü azaltacak kurumlar olduğuna işaret eden Demirtaş, bu mahkemelerin, ’bölücülüğe girer’ anlayışıyla faaliyete geçirilmediğini öne sürdü. Demirtaş, ’ülke bölünecek’ zihniyetinin, istinaf mahkemelerinin kurulmasına izin vermediğini kaydetti. Yargıtay’ın depolarında bekleyen tozlu dosyalardan bahsedildiğini belirten Demirtaş, Yargıtay’ın tozlu dosyalarının arasından BDP’lilere ait dosyaların çekip çıkarıldığını ve bu dosyaların 4 ay içinde bitirildiğini anlattı.Demirtaş, BDP’lilerin dosyaları hızla sonuçlandırılırken Hizbullahçıların dosyalarının neden 10 yıl bekletildiğini sordu. Türkiye’de yasaya rağmen şu anda 10 yıl 13 gündür tutuklu olan iki kişi bulunduğunu belirten Demirtaş, bunların da Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Süleyman Kaya ve Faruk Menekşe olduğunu bildirdi. Demirtaş, "Diyarbakır’da başka hukuk, Ankara’da başka hukuk, sana başka hukuk, bana başka hukuk, öbürüne başka hukukun uygulandığı bir ülkede adaletten sözedilebilir mi?Türkiye’de yargı sistemi artık çökmüştür. Hiç kimse artık Türkiye’de yargı güvencesinden, adalet güvencesinden sözedemez. Bu tedirginlik içinde yaşamaya devam edeceğiz. Ne zamana kadar? AK Parti iktidarından kurtulana kadar" ifadelerine kullandı. "BOŞALTILAN KÖYLERİN FATURASINI BÜTÜN TÜRKİYE ÖDÜYOR" Başbakan Erdoğan’ın, geçen haftakı Meclis Grup Toplantısında duble yol haritalarını gösterdiğini hatırlatan Demirtaş, "Duble yolsuzluk haritalarını niye göstermedi?" diye konuştu. Bu haritaları bugün kendisinin ortaya koyacağını belirten Demirtaş, asıl vahim olan durumun duble yolsuzluk haritaları olduğunu, bunların toplumdan saklandığını söyledi. TÜİK rakamlarına göre Türkiye’de 13 milyon insanın açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşadığını ifade eden Demirtaş, bu haritaların ısrarla gözden kaçırıldığınıvurguladı. 1991 yılında, köyler boşaltılmadan önce Güneydoğu Anadolu bölgesindeki küçük ve büyük baş hayvanın 2008 yılında yüzde 30 düşüşle 5 milyon 880 bine indiğini söylotin o dönemdeki yöneticilerinin talimatıyla gerçekleyen Demirtaş şunları söyledi: "Bu demektir ki boşaltılan 3 bin köyün faturasını bütün Türkiye ödüyor. Kürtler Kürtçe konuşmasın diye bugün eti 15 yerine 30 TL’ye yiyoruz. Kürtler Kürtçe konuşmasın diye sütü 50 kuruş yerine 1 TL’ye içiyoruz. Sırf Kürtler Kürtçe konuşmasın diye her güncebimizden bunun faturasını ödüyoruz" şeklinde konuştu. Demirtaş, bölgelere göre güvenliğe ayrılan payı ve yeşil kart oranını gösteren tabloları göstererek, "Doğu ve Güneydoğu yoksulluğun, işsizliğin en yoğun olduğu yerler. Kimse yanlış anlamasın, bu Kürdistan haritası değil, yeşil kart haritası. Kim ülkeyi görmüş bakın. Bunlar duble yolsuzluk haritalarıdır. Bu haritaları da mı BDP çizdi? Ülkenin gerçek tablosu budur. Ülke hükümetler tarafından zaten bölünmüştür. Bütün başlıklarda bu böyledir. Biz ülkeyiyerinden yönetimlerle tekrar birleştirelim projeler üretiyoruz ama birileri çıkıp bu haritaları halkın gözünden saklayarak ’bunlar bölücüdür’ diyorlar. Bölücünün daniskasısınız siz. Bugüne kadar gelen bütün hükümetler, bölücünün daniskasısınız. 1927’den beri bu haritalar böyledir. Şimdi biz bütünleştirmeye, birleştirmeye, bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Demokratik özerklik Türkiye’yi birleştirecek tek projedir. Yerinden yönetim anlayışı tek kurtuluş reçetesidir." "BUNLAR NE ANLAR İNSANLIKTAN" Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın Kars’taki insanlık anıtı için yaptığı ’ucube’ yorumuna da tepki gösterdi. Bu tabloyu Osmanlı filmlerinden hatırladıklarını belirten Demirtaş, demokratik sistemlerde bunların olmaması gerektiğini söyledi. Kars halkı adına Başbakan’ın, oradaki bir heykel için hükmünü verdiğini ve ’tez kaldırıla’ dediğini dile getiren Demirtaş, bu heykel yapılırken halka sorulmadığını, yıkılırken de halka sorulmadığını belirtti. Demirtaş şöyle konuştu: "Hem sanata hakaret, hem Karslılarahakaret, hem halkın iradesine hakaret, hem demokrasiye hakaret. Tek bir cümlede bu kadar hakareti başaran bir Başbakan, ancak padişah zihniyetinde olabilir. Bu heykeltraş arkadaşımız Kars’ın meydanına kocaman bir Recep Tayyip Erdoğan heykeli yapsaydı kendisi devlet sanatçısı ilan edilirdi. Ama insanlık anıtı yapmış. Bunlar ne anlar insanlıktan?" Başbakan Erdoğan’a ’inzivaya çekil’ çağrısı yapan Demirtaş, Başbakan’ın kafasını dinlemeye ihtiyacı olduğunu savundu. Demirtaş, "Yanınızda hiçbir danışmanınız olmadan geçmişinizi ve geleceğinizi düşünün. Yanlış yapıyorsunuz. Böyle bir demokrasi anlayışı olmaz. İçinde bulunduğunuz hava ve atmosfer sizi tanınmaz hale getirmiş. Ucubeleştiriyor maalesef. Bu ucube düşüncelerden kurtulmak için bir müddet inzivaya çekilin. Kars’ta ortaya koyduğunuz tablo, kendini kaybetmiş bir Başbakan tablosudur" şeklindekonuştu. Başbakan Erdoğan’ın herkese 3 çocuk yapma çağrısında bulunduğunu kaydeden Demirtaş, "Neredeyse 3 çocuk kanunu çıkaracak" dedi. Kimin kaç çocuk yapacağına siyasetçilerin karar veremeyeceğini dile getiren Demirtaş, herkesten önce buna kadının karar vereceğini vurguladı. Demirtaş, "Kadın buna karar verirken bunun kockşullarının da özgürce sağlanması lazım. Yaşamın hiçbir alanında eşitlotin o dönemdeki yöneticilerinin talimatıyla gerçeklik sunmuyorsunuz ama iş çocuk yapmaya gelince 3 çocuk yapacaksınız.Millet tek, dil tek, çocuk üç. Bu koşullarda kolaysa sen yap 3 çocuğu. Bu tutum kadına hakarettir" dedi.