"Yazarlar Okullarda" projesi kapsamında Kabataş Erkek Lisesi öğrencileriyle buluşan Eyice, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün düzenlediği "Bizans'tan Günümüze İstanbul" başlıklı seminerde yaptığı konuşmada, şehri merak edip "kısa pantolonlu bir çocukken" İstanbul'u sokak sokak gezmeye başladığını dile getirerek, "Bu merakımı bir ilim haline getirmeye niyet ettim. O zaman Türkiye'de tarihi konularda çalışan kimse yoktu ve Avrupa'ya gitmeye karar verdim" ifadelerini kullandı.
Eyice, 1944 yılında 2. Dünya Savaşı'nın en sıkıntılı günlerinde iki bavul eşyası ile Sirkeci'den trene binip Berlin'e gittiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Berlin'de trenden indim ve ilk iş olarak Almanca öğrenmenin çarelerini aramaya başladım. Kentte her gece hava hücumu oluyordu, bu nedenle rahatça uyuyamıyorduk. Çantamız yatağımızın yanında daima hazır durur, sirenler çalınca en yakın sığınaklara giderdik. Geceleri iki üç defa sığınağa gittiğimiz olurdu. İnsan genç olunca böyle şeylere alışıyor, trajik görmüyor. Savaş döneminde Almanya'da hayat devam ediyordu. Okul bir aylık tatile girdiğinde İstanbul'a gelmeye karar verdim ancak 1944 yılının ağustos ayında Türkiye ve Almanya'nın siyasi ilişkilerini kesmesiyle yola çıkamadım ve aileleriyle irtibat kuramayan yaklaşık 100 öğrenciyle Almanya'da mahsur kaldık."
Bir Alman dostunun dilekçe vermesi yönündeki tavsiyesi üzerine Berlin Eğitim Bakanlığı'na gittiğini aktaran Eyice, şunları anlattı:
"Bir gittim ki bakanlığın binası yanmış, dört duvardan ibaret. Alman ahbabıma, 'ben bu yanmış yıkılmış yerde dilekçeyi nereye vereyim' diye sordum. 'Sen zarfa koy, pul yapıştır, posta kutusuna at o yerini bulur' dedi. Memleket ateş içinde, binlerce insan yollara düşmüş başka ülkelere gidiyor, cephede savaş var, bombalar düşüyor, bana göre Almanya'nın sonu. Dilekçemi kim okur, kim cevap verir değil mi? Onbeş gün sonra ev adresime bakanlıktan yazı geldi. Almanya, o yıkıcı savaştan sonra beş sene içinde kalkındıysa eğer, işte bu intizam içinde ayağa kalktı."
Almanya'dan İstanbul'a döndüğü 1945 yılında Reşat Ekrem Koçu ile tanıştığını söyleyen Eyice, ilk ilmi yazısını onun isteğiyle yazdığını dile getirdi.
- "Büyüklüğümüzün farkında değildik"
Prof. Dr. Eyice, dünya tarihine damgasını vurmuş olan iki büyük medeniyetten birinin Roma İmparatorluğu olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"İkincisi de Osmanlı Devleti'dir. Ben Osmanlı Devleti'ne imparatorluk demem çünkü o gittiği yerleri sömürge olarak görmemiştir. Bakarsınız adam Van'dan gelmiştir, bakarsınız Trabzon'da doğmuş, Selanik'te görev yapmıştır. Osmanlı'ya bu yüzden asla imparatorluk demem çünkü sömürge olarak hiçbir yeri işgal etmemiş bir devlettir."
Osmanlı Devleti döneminde yabancı yazarların en büyük İslam ülkesi olarak Osmanlı Devleti'ni gördüklerini ve hayran olduklarını hatırlatan Eyice, "Biz öyle bir devletten kaldık buraya, inşallah bunu elde tutmasını biliriz. Biz büyüklüğümüzün pek farkında değildik hatta dağılmasına da Avrupalılarla birlikte el birliğiyle yardımcı olduk gibi geliyor bana" diye konuştu.
Eyice, tarihte, Bizans İmparatorluğu diye bir isim olmadığının altını çizerek, "Bizans İmparatorluğu uydurma bir isimdir, onlar kendilerini Roma İmparatorluğu'nun devamı olarak kabul etmiştir. Biz de onlara"diyar-ı Rum" deriz, Rum kelimesi de Roma anlamına gelir" bilgisini verdi.
İstanbul'un fethi hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Eyice, Ayasofya'nın fethin alameti ve sembolü olduğuna dikkati çekerek, "Ayasofya, Avrupalıların rüyası. Hatta Paris'te bir kartpostal basılmış, elime geçti, renkli bir resim. Ayasofya'nın kubbesindeki alem kaldırılmış, minarelerin yerine haç koyulmuştu. Fakat bu sadece bir rüyadır" ifadelerini kullandı.
Kabataş Erkek Lisesi'nin "Edebiyat", "Tarih" ve "İstanbul" kulüpleri öğrencilerinin katkı sağladığı etkinlikte, 9 Aralık 1922 tarihinde doğan Semavi Eyice'ye 93. yaş günü sürprizi yapıldı. Öğrenciler, Eyice'nin doğum gününü "Kalamış" şarkısını seslendirerek kutladı.
Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürü Dr. Önder Arpacı ve Kabataş Erkek Lisesi Müdürü Fatih Güldal'ın da katıldığı etkinlik, öğrencilerin Semavi Eyice ile hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.
'Ben Osmanlı Devleti'ne İmparatorluk Demem'
Sanat tarihçisi Prof. Dr. Semavi Eyice, Ayasofya'nın Avrupalıların rüyası olduğunu belirterek, "Paris'te bir kartpostal elime geçti, renkli bir resimdi. Resimde Ayasofya'nın kubbesindeki alem kaldırılmış, minarelerin yerine haç koyulmuştu. Fakat bu sadece bir rüyadır" dedi.