'Beykoz'daki Bıçaklı Saldırının Sanığı, Toplumsal Tehdit Arz Ediyor'

Beykoz'da, park yeri yüzünden tartıştığı kişiyi bıçakla yaraladığı gerekçesiyle tutuklanan sanığın 'silahla kasten yaralama' ve 'silahla tehdit' suçlarından yargılandığı davanın ilk celsesinde tahliye edilmesi, tepkilere neden oldu Avukat Ertuğrul Yönet: Müştekinin herhangi bir sabıkası yok, normal bir vatandaş. Sanık ise aynı yaralama suçundan 4 kere sabıkası olan birisi. Bıçakla milletin gözü önünde saldırı yapabiliyor, durmuyor, öfke kontrolü yok, gidiyor herkesin içinde sığınmış olan birisini defalarca bıçakla, yumrukla yaralayarak, hatta ölümle tehdit ederek açıkça suç işliyor' 'Aslında şekli olarak tutuksuz yargılama esas olmalı, ceza çıkınca da yatmalı ama bu insanların, sanığın özel bir durumu var. Burada bu kişi toplumsal tehdit arz ediyor'

Beykoz'da park yeri yüzünden tartıştığı kişiyi bıçakla yaraladığı gerekçesiyle tutuklanan sanığın yargılandığı ilk celsede tahliye edilmesi, tepkilere neden oldu.

Hüseyin Aktürk, 2 Mayıs'ta Beykoz Kavacık merkez mezarlığı karşısında bulunan boş kermes alanında park halinde bulunan aracını çıkarmak için dubaları çektiği esnada daha önceden yaralama suçundan başka dava dosyaları da bulunan Mehmet Ali Sadıkoğlu'nun bıçaklı saldırısına uğradı.

Olay yerinden yaralı halde kaçarak bir döviz bürosuna sığınan Hüseyin Aktürk, peşinden bıçakla gelen Mehmet Ali Sadıkoğlu'nun burada tehditlerine ve darbına maruz kaldı.

Hüseyin Aktürk olayın ardından hastanede tedavi altına alınırken, Mehmet Ali Sadıkoğlu ise olay yerinden kaçtı.

Polis ekipleri kaçan Sadıkoğlu'nu olaydan 16 gün sonra yakaladı. Sadıkoğlu, 19 Mayıs'ta çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı, Sadıkoğlu hakkında "silahla kasten yaralama" ve "silahla tehdit" suçlarından 3 yıl 6 aydan 9 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.

Beykoz 5. Asliye Ceza Mahkemesi ise görevsizlik kararı vererek, sanığın "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan yargılanması gerektiğini belirtti. Dava dosyası Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

Ağır Ceza Mahkemesi ise, sanık Sadıkoğlu'nun eyleminin "kasten öldürmeye teşebbüs" suçuna dönüşme ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle, davaya bakma yetkisinin Beykoz 5. Asliye Ceza Mahkemesi olduğunu belirterek dosyayı geri gönderdi.

Beykoz 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 7 Eylül'da yaptığı ilk duruşmada, şikayetçi Hüseyin Aktürk'ün alınan adli tıp raporunda yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, vücudunda kemik kırığı bulunmadığı ve tutuklu kaldığı süreyi gerekçe göstererek, sanık Mehmet Ali Sadıkoğlu'nun tahliyesine karar verdi.

- Tahliye kararı tepkilere neden oldu

Sanık Mehmet Ali Sadıkoğlu'nun tahliye edilmesi hem sosyal medyada hem de vatandaşlar arasında tepkilere neden oldu.

Sanık Sadıkoğlu'nun benzer suçlar nedeniyle 4 ayrı yargılamasının daha bulunduğunun ortaya çıkması, "Aynı suçu tekrar işler mi?" sorusunu akıllara getirdi.

Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan avukat Ertuğrul Yönet, yaşanan bıçaklama olayının ardından sanık Sadıkoğlu'nun, kaçarak bir döviz bürosuna saklanan şikayetçi Hüseyin Aktürk'ün yanına geldiğini anımsatarak, "Elinde bıçakla gelerek yerde duran, teslim olmuş, yere yatmış bir adamı, savaşlarda bile teslim olana silah sıkılmazken, kompleksli davranışlarda ısrarla hem tokat, yumruk vuruyor hem de tekrar bıçaklıyor. Daha sonra da olay yerinden ayrılıyor." dedi.

Dört ay tutuklu kalan sanığın tahliye edildiğini hatırlatan Yönet, şunları söyledi:

"Müştekinin herhangi bir sabıkası yok, normal bir vatandaş. Sanık ise aynı yaralama suçundan 4 kere sabıkası olan birisi. Bıçakla milletin gözü önünde saldırı yapabiliyor, durmuyor, öfke kontrolü yok, gidiyor herkesin içinde sığınmış olan birisini defalarca bıçakla, yumrukla yaralayarak, hatta ölümle tehdit ederek açıkça suç işliyor. Aslında şekli olarak tutuksuz yargılama esas olmalı, ceza çıkınca da yatmalı ama bu insanların, sanığın özel bir durumu var. Burada bu kişi toplumsal tehdit arz ediyor. Hakimin kişinin durumunu çok iyi değerlendirmesi lazım."

Ertuğrul Yönet, sanığın yasaya göre tahliye edilmesinin çok anormal olmadığını, ancak süreç icinde toplumdan tecrit edilmesi gerektiğini düşündüğünü dile getirdi.

Mahkemenin, şikayetçi Aktürk'ün yüzünde sabit iz kalıp kalmadığı konusunda alınacak raporun sonucunu bekleyerek en azından ona göre karar vermesi gerektiğini savunan Yönet, şöyle konuştu:

"Toplumun içinde sosyal tehlike arz ediyorsun, elinde bıçakla adamı yaralıyorsun, peşinden gidiyorsun, saklandığı yerde tekrar müdahale ediyorsun ve ölümle tehdit ediyorsun. Video görüntüsünde adamın gelişine bakın, Kurtlar Vadisi'ndeki Memati geliyor. Allah korusun hepimize olabilir. Çok üzücü bir şey. Kişi, silah kullanmadaki rahatlığı, saldırganlığı ve etrafa da saldırgan davranışları nedeniyle toplumsal tehlike arz etmektedir."

- "Tahliye kararı bir bakıma hukuki zorunluluk"

Ceza Hukukçusu Yılmaz Aboşoğlu da, sanık Mehmet Ali Sadıkoğlu'nun yargılandığı davada tahliye edilmesinde hukuki olarak bir usulsüzlük bulunmadığını söyledi.

Şüpheli hakkında "silahla kasten yaralama" suçuna ilişkin sevk maddesindeki cezanın alt sınırının 1 yıl 6 ay olduğunu belirten Aboşoğlu, "tehdit" suçuna ilişkin cezanın alt sınırının ise 2 yıl olduğunu vurguladı.

Aboşoğlu, verilen tahliye kararının vicdanları rahatsız ettiğini ancak hukuken doğru olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Beykoz 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nce, bizce haklı olarak eylemin yaralama değil de adam öldürmeye teşebbüs olduğu kanaatiyle dosya Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. Görevsizlik kararını İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirmiş ve eylemi kasten silahla yarala suçunu oluşturacağı gerekçesiyle görevsizlik kararını kaldırarak dosyayı tekrar Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi'ne göndermiştir. Burada eleştirilmesi gereken mahkeme, Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi değil, Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'dir. Görevsizlik kararının kaldırılması ile Beykoz 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin sanığın eylemini silahla kasten yaralama suçu dışında değerlendirme yetkisi kalmamıştır."

Sanık Sadıkoğlu'nun her iki suçtan da mahkum edilse bile hukuken öngörülen ceza miktarının denetimli serbestlik hükümlerine tabi olup cezaevinde tutuklu kalmasını gerektirmeyecek miktarda olduğunu kaydeden Aboşoğlu, bu nedenle verilen tahliye kararının bir bakıma hukuki zorunluluk olduğunu vurguladı.

- "Hakimin tahliye etme hakkı var ama aksini de yapabilirdi"

Avukat Merve Uçanok ise tutuklamanın bir ceza değil tedbir olduğunu, bu tedbirin de hangi hallerde uygulanıp uygulanmayacağı konusunun ise son derece önemli olduğunu dile getirdi.

Söz konusu olayda sanığın "silahla kasten yaralama" ve "tehdit" suçlarından yargılandığını aktaran Uçanok, "Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur. Bir olayda tutuklama nedenlerinin var olması o olayda tutuklama kararı verilmesi için zorunlu değildir. Bir başka deyişle hakim ya da mahkemenin kanunda sayılan tüm bu hallerde tutuklama tedbirini uygulama zorunluluğu bulunmamaktadır." dedi.

Silahla kasten yaralama suçunun katalog suçlardan olduğunu ve tutuklama nedeni sayıldığını vurgulayan Uçanok, "Ama hakimin tutuklama zorunluluğu bulunmamaktadır. Biraz da hakimin takdirine kalıyor bu durum. Hakim şöyle tutuklayabilir mesela, video görüntüleri ortada, suç bu sanık tarafından işlenmiş. Bütün deliller ortada. Örneğin hakim bu sanığın kaçma şüphesi bulunmakta deyip 'sanığı tutukluyorum' diyebilirdi. Ya da bu suç katalog suçlardan sayılıyor diyip yine tutuklayabilirdi. Ama aksini söylese de bu karar hatalı diyemeyiz." ifadelerini kullandı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile