İstanbul Müftülüğü tarafından İstiklal Marşı'nın kabulünün 95. yıl dönümü dolayısıyla 'Bir Dava Adamı Mehmet Akif Ersoy' konulu panel düzenlendi.
Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen program, Kur-an-ı Kerim tilaveti ve Akif'in hayatını anlatan kısa bir filmin gösterimiyle başladı.
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran, burada yaptığı konuşmada, yüz sene önce olduğu gibi bu milletin istiklaline kasteden düşmanların hep olacağını belirterek, şöyle konuştu:
'Birçok noktada dünya değişmiyor. Dünyanın değişmemesinin sebebi de, bu topraklara, bu topraklarda yaşayanların inancına, ruhuna kasteden güçler davalarından vazgeçmiyor. Buna karşılık biz de İslam davasından vazgeçmiyoruz. Panelimizin konusu 'Bir Dava Adamı Olarak Mehmet Akif.' Dava adamı, yani davası olan adam. Neydi Mehmet Akif’in davası? Akif’in davası Ümmeti Muhammed’in sıhhat ve selameti, huzuruydu. O zaman coğrafyamız daha genişti. O coğrafyada yaşayan insanların birlik ve beraberliğiydi. Kendisi İstanbul’da doğmuştu ama etnik köken itibariyle Arnavut’tu. Bugün olduğu gibi o gün de düşmanlar medeniyet iddiasıyla dünyaya huzur getirmek ve İslam dünyasını kalkındırmak iddiasıyla ortada geziyorlardı ve onlara kapılmış Müslümanlar da vardı. Onun için Akif, onların yüzlerine tükürme ihtiyacı hissediyordu.'
Mehmet Akif'in yıllar önce 'Bana bir vahdet gibi yar-ı müsait lazım' diyerek vahdet, yani birlik istediğini belirten Yaran, 'Akif'in o zaman Müslümanlar için istediği birlik arzusu bugün için de geçerli. Bu sene Kutlu Doğum Haftasının konusu da tevhit ve vahdet olacak. 113 sene önce İslam dünyası 'vahdet, vahdet, vahdet' diyordu hala ona ihtiyacı var çünkü fitne, fesat devam ediyor' ifadesini kullandı.
- 'Mehmet Akif Ersoy bu toplumun vicdanı olmuş bir sestir'
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Koç ise, Mehmet Akif'in bizden birisi olduğunu vurgulayarak, 'Bu milletin, bu toplumun vicdanı olmuş bir sestir. Akif şairdir, yazardır, mütercimdir, hatiptir, vaizdir eyvallah. Aynı zamanda siyasidir, sürgündür açık konuşmak gerekirse. Çok acıklı bir hayat yaşamıştır. Ve tabi ki bizim gibi bir insan ve acizdir. Akif'in kitabı Safahat'ı baştan sona izlediğimiz zaman İslam devletinin, İslam toplumlarının hayatlarını andırıyor' değerlendirmesini yaptı.
İZÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M.Emin Köktaş da Mehmet Akif'in anlatmakla, yazmakla bitmeyen ibretlik bir hayat hikayesinin olduğunu söyledi.
Onun hayatının aslında Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyet'e geçişin hikayesi olduğunu, Akif'in 1936'da vefat ettiğini söyleyen Köktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu milletin İstiklal Marşı'nı yazmış bir insanın cenazesi kaldırılacak Beyazıt Camisinden ve devlet cenazeye katılımı yasaklıyor. Hiçbir devlet erkanı katılamıyor. Yasak. O dönem vefatını gazeteden öğrenen üniversite gençleri cenazesini kaldırıyor. Dünyadaki neredeyse tüm ülkelerin Milli şairlerinin heykelleri dikilmiş. O ülkeler için Milli Marşı yazan şairler en muhterem isimlerdir. Bu ülkede ise cenazesini devlet kaldırmıyor. Bunu hesabının verilmesi gerekiyor. Bu öyle geçiştirilecek bir mesele değil.'
'Bir Dava Adamı Mehmet Akif Ersoy' Paneli
İZÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Koç: 'Bu milletin, bu toplumun vicdanı olmuş bir sestir. Akif şairdir, yazardır, mütercimdir, hatiptir, vaizdir eyvallah. Aynı zamanda siyasidir, sürgündür açık konuşmak gerekirse. Çok acıklı bir hayat yaşamıştır