Dostbil, Türkiye`nin özellikle genetik çeşitlilik merkezi olması nedeniyle biyolojik çeşitlilik açısından dünyada özel bir yere sahip olduğunu söyledi. Türkiye`nin biyolojik çeşitlilik bakımından Avrupa ve Ortadoğu`nun en zengin ülkelerinden birisi olduğuna işaret eden Dostbil, Türkiye`nin biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği gösterdiğini dile getirdi. Dostbil, ``Anadolu, kendi başına ayrı bir kıta olmamakla birlikte bir kıtanın sahip olabileceği tüm ekosistem ve habitat özelliklerine tek başına sahiptir. Ülkenin 7 coğrafi bölgesinin her biri ayrı iklim, topografik yapıya, flora ve fauna çeşitliliğine sahiptir. Bu çeşitliliğin varlığı ülkemizin biyolojik çeşitliliğini de zenginleştirmiştir`` diye konuştu.Türkiye`nin özellikle tohumlu bitkiler açısından oldukça zengin sayılabilecek bir konumu olduğunu ifade eden Dostbil, ``Avrupa`da toplamda yaklaşık 12 bin 500 bitki türü bulunurken, Türkiye`de yaklaşık 11 bin civarında tohumlu bitki türü bulunuyor`` dedi.Türkiye`de 4 bine yakın endemik bitki türünün olduğuna işaret eden Dostbil, bu türlerin Türkiye`nin sahip olduğu türlerin yaklaşık yüzde 34`ünü oluşturduğunu söyledi
-``Yurtdışına kaçırılan türlerin en önemlisi ters lale``- Dostbil, Türkiye`nin tür zenginliğinin Avrupa`nın hiçbir ülkesinde olmadığına dikkati çekerek, yurtdışından gelen ve `ters lale` gibi Türkiye`ye has pek çok türü kaçak yollarla yurtdışına çıkarmak isteyenlere karşı tüm tedbirleri aldıklarını anlattı. Dostbil, ``Ülkemiz sahip olduğu bu zenginliklerden dolayı bitki ve gen kaçakçılarının hedefi haline geliyor. Bitki kaçakçıları için Türkiye`den götürecekleri hemen hemen bütün bitki türlerinin belirli bir genetik kaynak değeri var. Yurtdışına kaçırılan bu türlerin en önemlilerinden biri de Hakkari bölgesinde yetişen ve özellikle tıp alanında kullanıldığı bilinen ters laledir`` dedi.Yüksekova, Hakkari ve Şemdinli yöresinde doğal olarak yetişen ters lalenin karlı dağların zirvesinde 1400-2500 rakımda, karların içinden filizlendiğini ifade eden Dostbil, ters lalenin sarı, kırmızı, turuncu renkleriyle ve kadife görünümlü dokusuyla kısa ömürlü ama dünyanın en nadide kır çiçeklerinden olduğunu dile getirdi.Halk arasında ters lalenin ``ağlayan gelin`` ve ``ağlayan lale`` olarak da adlandırıldığını belirten Dostbil, ``Bir efsaneye göre, Hakkari`de yaşayan Asuriler, ters laleye her sabah göbeğinden su yayması nedeniyle `ağlayan lale` adını vermişler. Çünkü, ters lalenin Hz. İsa`nın çarmıha gerilmesi nedeniyle ağlayan Meryem Ana`nın gözyaşları ile yetiştiğine inanıyorlarmış. Bu yüzden ters lale, Hristiyan aleminde kutsal çiçek olarak da anılıyor`` dedi.Ters lalenin Selimiye Camisi`nde de süslemede kullanıldığına işaret eden Dostbil, ters lalenin kozmetik ve ilaç sanayisinde hammadde olarak da kullanıldığını söyledi
-``Kaçakçılığa karşı mücadele hepimizin vazifesi``- Dostbil, son dönemlerdeki aşırı talep ve kaçak söküm nedeniyle ters lalenin koruma altına alındığını belirterek, şunları kaydetti: ``Ülkemiz için altın değerinde bir öneme sahip olan ters lale gibi ülkemiz için marka niteliği olan bu tabiatın eşsiz mirasını korumak ve kaçakçılığa karşı mücadele etmek hepimizin vazifesidir. Kaçırılan her gen kaynağı gibi ters lale de ülkemiz için son derece önemli faydalar sağlayacak olan bir türdür.Bitki kaçakçılığı konusunda Genel Müdürlüğümüz tarafından tedbirler alınmakta, konuyla alakalı olarak, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığının ilgili birimleri ve taşra teşkilatı işbirliği halinde çalışılmaktadır.Gümrük ve Ticaret Bakanlığının talebi doğrultusunda Bakanlığımız tarafından aday gümrük muayene memurlarına eğitim verilmektedir. Ayrıca Bakanlığımızın hizmet içi eğitim programları çerçevesinde muhafaza memurları ve diğer ilgili personel biyolojik materyal kaçakçılığı konusunda bilgilendirilmektedir.`` Dostbil, ``Bitki kaçakçılığında dikkate alınması gereken husus tabiattaki bitkilerin tahrip edilmesinin yanı sıra, bilimsel ve ekonomik değere sahip genetik kaynaklarımızın yurt dışına kaçırılması, ülkemizin kendine ait bu kaynaklardan diğer ülkelerin elde ettiği faydalardan yararlanamamasıdır. Genetik mühendisliğindeki gelişmeler artık genleri, patentle fikri mülkiyet hakkı elde edilen buluşların konusu haline getirmiştir. Bu da ülkemizin ileride kendine ait bir kaynaktan elde edilen ilaç veya tarım çeşidini patent ücreti ödemeden üretemeyeceği anlamına gelmektedir`` diye konuştu.
Bitki Kaçakçılığını Eğitimli Gümrük Memurları Önleyecek
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Yaşar Dostbil, Türkiye`nin sahip olduğu zenginliklerden dolayı bitki ve gen kaçakçılarının hedefi haline geldiğini belirterek, ``Gümrük ve Ticaret Bakanlığının talebi doğrultusunda Bakanlığımız tarafından aday gümrük muayene memurlarına eğitim verilmektedir`` dedi.