Çeşitli çevrelerden üzerimizde bir basınç oluşturulmaya çalışılıyor” diyen Demirtaş, şöyle devam ediyor: “Bu çevreler AKP’ye yakın duran ve BDP’yi de kendi durdukları yerde görmek isteyen dostlarımızdır, BDP’nin bir parti olduğunu unutuyorlar. Biz de bir partiyiz ve müsaade ederlerse bizim de bir siyasetimiz var”
Milliyet Yazarı Devrim Sevimay'ın Soru Cevap köşesinin konuğu olan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yazarın sorduğu pek çok soruya verdiği cevaplardan bir kaç tanesi şöyle:
Anayasa paketinin Meclis’te oylanmasından olası referandum sürecine kadar BDP ne yapacak?
Biz şu dakikaya kadar anayasa paketine “Hayır” veya “Evet diyeceğiz” demedik.
HA-VET mi demek bu; yani ne yapacağı son dakikaya kadar belli olmayan?
Hayır, biz “ne yapacağı” tam belli olanız aslında, çünkü biz bu paket hiç değişmeden, AKP’nin komisyona sunduğu haliyle Genel Kurul’a gelirse “Hayır” diyeceğiz. Bu konuda netiz. Fakat aynı zamanda biz 29 Mart’ta AKP grubuna sunduğumuz taleplerimiz kabul edilsin de istiyoruz. Çünkü bizim o taleplerimiz BDP’nin beklentilerinden çok, genel Türkiye demokrasi cephesinin beklentilerini ortaklaştıran taleplerdir. Onlar karşılanmıyorsa biz bu anayasaya bu haliyle “Evet” demeyeceğiz.
Sanki bu sizinki biraz “üçüncü yol” anlayışı gibi?
Evet, çünkü bizim tarifimiz şu: 1-Statükocular, mevcut durum değişmesin diyenler. 2-Azıcık değişsin, ama o değişim de bana yarasın diyenler. 3-Çok değişsin ve değişim halka yarasın diyenler. Dolayısıyla ortada üç taraf var. Biz baştan evetçileri de hayırcıları da yetersiz ve yanlış bulan bu üçüncü taraftayız. Bu yüzden de özellikle “Evet” veya “Hayır” demiyoruz; son aşamaya kadar daha iyi bir anayasa imkânını zorlamak için...
AK Parti önerilerinizi paket içinde değil de referanduma az bir zaman kala değerlendirse, mesela baraj veya cezaevindeki çocukların durumuyla ilgili yasalarda düzenleme yapsa oyunuz “Evet”e döner mi?
Hayır, bu dönüştürmez. Çünkü bizim yasalarda ve anayasada yapılmasını istediğimiz taleplerimiz üç bölümden oluşan bir bütündür: 1- AK Parti’nin kendi hazırladığı anayasa paketini demokratikleştirecek talepler. 2- Anayasa’yı demokratikleştirecek ek maddeler. 3- Yasa değişiklikleri. Bu üç bölüm bir bütün olarak ele alınmazsa son dakikada rüşvet vermekle tavrımız değişmez. AK Parti ne yapacaksa şu aşamada yapacak.
Yani AKP bir yasa çıkardı barajı indiriyor; siz yine de referandumda getirdiği pakete “Evet” demeyecek misiniz?
Hayır demeyeceğiz. Barajı düşürmeye evet derken HSYK’nın veya Anayasa Mahkemesi’nin yapısının anti demokratik bir biçimde düzenlenmek istenmesine evet diyemeyiz.
Yıllarca sizin hakkınızda kapatma davası, soruşturma açan kurumları mı koruyorsunuz?
Tam tersine biz bu kurumların bu haliyle demokratik olmadığını biliyoruz ve daha demokratik bir yapıya kavuşmalarını istiyoruz. Ama AKP’nin bu konudaki değişiklik önerilerini de yeterli ve doğru bulmuyoruz. Dolayısıyla AKP “Şu anayasa değişikliğiyle ilgili senin önerilerini hiç görmezden geliyorum, ama yasal değişiklikleri kabul ediyorum” dese bile bu bizim anayasa paketini desteklememiz için yeterli değil. Çünkü bu bir pazarlık konusu değil.
Üzerinizde böyle bir baskı mı hissediyorsunuz?
Evet, çeşitli çevrelerden bir basınç oluşturulmaya çalışılıyor. Neredeyse AKP’nin kuyruğu, AKP’nin koltuk değneği gibi düşünüyorlar BDP’yi, ki bu çok büyük haksızlık BDP’ye.
Kim bu çevreler?
Bu çevreler sonuçta AKP’ye yakın duran ve BDP’yi de kendi durdukları yerde görmek isteyen dostlarımızdır, ki ben onların kişisel duruşlarına saygı duyarım, fakat BDP’nin bir parti olduğunu unutuyorlar. BDP bir dernek değil. AKP’yle dayanışma derneği değil. AKP’yi yaşatma, onu koruma derneği değil. Biz de bir partiyiz ve müsaade ederlerse bizim de bir siyasetimiz var. Tabanımızın bir beklentisi var.
Üstelik biz çok mücadele ederek bugünlere geldik, AKP bize lütfen buyurduğu için burada değiliz. AKP’ye rağmen biz buradayız. AKP seçim barajını düşürmeyen, birleşik oy pusulasına bağımsız adayları da koyarak seçilmemizi zorlaştıran bir parti olmasına rağmen buradayız.
Peki nasıl oluyor da siz bu “dostlarımız” dediklerinizle bu kadar ayrı yerlerden bakıyorsunuz; sebep nedir sizce?
Şimdi AB’yle müzakere sürecinin başlamasıyla birlikte AB taraftarı dediğimiz liberal kesim -ki ben bu kişileri asla suçlamak için söylemiyorum, sadece eleştiriyorum- tümüyle AKP’nin yanında yer aldılar. Sonra Ergenekon operasyonu üzerine gelince AKP’ye iyiden iyiye sarılmaya başladılar. Üstüne Kürt açılımı da gelince tam kadayıfın üzerine kaymak konulmuş gibi oldu.
Ama tablo böyle olunca “Daha ne yapsın?” da denmez mi?
Doğru, onlar da zaten daha ne yapsın diyerek AKP’ye açıktan destek verme noktasına geldiler. Çünkü onlar kendi iç dünyalarında böylesi bir seyir izlediler. Fakat biz aynı seyri izlemedik. AB sürecinin hız kazanıyor dendiği, liberallerin AKP’yi en hararetle desteklediği 2004’te DEHAP’a kapatma davası açıldı. 2005’te TCK’da değişiklik yapıldı; şu anda tutuklu bulunan çocuklar, belediye başkanları hep o dönem yapılan değişikliklerden kaynaklıdır. Örneğin ifade özgürlüğüyle ilgili kısıtlamaların çoğu, 301 de dahil, yine o dönemde yapıldı. BDP’li milletvekilleriyle ilgili 425 fezleke Meclis’te duruyor.
Ergenekon, Kürt açılımı yapılırken aynı anda binden fazla BDP kadrosu tutuklandı. 19 belediye başkanı, yüzlerce çocuk cezaevinde. Partimiz kapatıldı. Liberaller bu olumsuzlukları görmek yerine adeta bize şunu demeye getirdiler, “Ya kardeşim siz zaten 80 yıldır eziliyorsunuz. Bırakın şu AKP de sizi biraz daha ezsin, ama bari AB’ye doğru götürüyor. O zaman elbet birlikte kurtulacağız.”
Sizce Ak Parti bu paketi geçirdikten sonra yeni bir anayasa yapar mı?
Yapmaz. İddia ediyorum AKP’nin şu değişikliği yaptıktan sonra yapacağı bir değişiklik vardır, türban ve imam hatip liselerini ilgilendiren 10’uncu madde. Onu da seçim vaadi olarak kullanıp, yaptıktan sonra AKP’nin anayasayla ilgili gündemi bitecek. AKP’nin anayasa değiştirmekten anladığı bu.
Oysa biz 12 Eylül Anayasası’na karşı çok ciddi mücadele vermiş bir geleneğin sahibiyiz. Sadece biz de değil, daha AKP diye bir parti ortada yokken Türkiye’nin bütün demokratları bu darbe anayasasına karşı ne bedeller ödediler. Anayasa değişsin diye ne çabalar harcadılar ve çoğu zaman da bunu yapanlara davalar açıldı. Şimdi belki bazıları unuttular, ama bu anayasa bilincini Türkiye’nin bütün ilericileri hep birlikte yarattılar. Bu bilinci yaratan AKP değil. Bu bilinci kullanan AKP’dir ve bu bilinci tüketen AKP’dir.
Tüketen?
Tüketiyor! Şu anda yeni anayasa bilinci ve talebi var toplumda, ama onu daha demokratik bir anayasaya evriltmiyor. Bir parça revizyonist yaklaşımla bu toplumsal talebi tüketmiş oluyor.
"AK PARTİ İKİ HAKKINI KULLANDI ÜÇÜNCÜSÜ YOK"
Bu paketi desteklemezseniz CHP, MHP gibi “AKP’yle uzlaşmamakla”, “ipe un sermekle” eleştirileceksiniz?
Uzlaşma demek AKP’nin önümüze koyduğuyla yetinmek, AKP zor durumdadır onu sıkıntıya sokmayalım demek değildir. AKP’yi uzlaşmaya çekmektir. Ama “AKP, CHP, MHP’yle nasıl uzlaşsın, zaten onlar vesayeti temsil ediyor” deniyor.
BDP’yle niye uzlaşmasın? BDP’yle uzlaşmaması için ne gerekçe var?
BDP’yle de uzlaşırsa oy kaybeder.
Bu benim derdim değil ki. Üç beş puan yitireceğim diye hak ve özgürlüklerden vazgeçen bir partiye ben zaten nasıl destek verebilirim ki? Göze alacak, bedel ödeyecek. Başbakan demedi mi neye mal olursa olsun biz bu açılımı yürüteceğiz diye.
“Taşın altına elimizi değil, bedenimizi koyduk” da demişti galiba.
Bedenini koydun, ama üç puan oyunu koymuyorsun. Gitsin üç beş puan oyun ne olacak? Açılım yapıyorum diyen bu hükümetin kendisi değil miydi? 10 ay geçti. Peki ilk yaptığın anayasa değişikliğinde açılımla ilgili bir tek madde koymaz mı insan? Bir tane madde?
Koymaması ne anlama geliyor sizce?
“Seninki başka bahara” anlamına geliyor, ama hangi bahara bilmiyoruz. Kürt açılımı diyor, Roman açılımı diyor, Alevi açılımı diyor, fakat bunlarla ilgili bir tek madde yok pakette.
Ama hiç yoktansa buna razı olunabileceğini düşünenler de az değil?
Ben buna razı olunmasını 12 Eylül darbe travmasının sonuçları olarak görüyorum. “Artık ne kadarı değişirse ona razı olalım”, “AKP dışında başka kimse yapamaz”, “AKP değiştirsin de gerisi önemli değil” diyen zihniyet, belki çok ağır olacak, ama asıl bu zihniyet darbe ruhuna teslim olmaktır. Çünkü değişim ancak direnişle olur, talep etmekle olur. Aza razı olmakla, yetinmekle değişim sağlanamaz ve bu aslında AKP’ye de yapılacak en büyük kötülüktür. Onun üzerinde basınç oluşturup “Kardeşim yaptığın iyi değil. Şu toplumda bu kadar talep varken boşa harcama bunu. Yeni bir anayasaya dönüştür” demeleri gerekir.
Kaynak: Haber7
'Biz AK Parti'yi yaşatma derneği değiliz'
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Biz AKP'yi yaşatma derneği değiliz" dedi. Demirtaş, "AKP kredisini fazlasıyla tüketti" diyen Demirtaş, partinin iki kez Anayasa değişim vaadi ile seçime girdiğini, üçüncü hakkı olmadığını savundu.