Bm'nin 68. Kuruluş Yıl Dönümü
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Günümüzde BM, en büyük sınamayı uluslararası barış ve güvenliğin korunması alanında yaşamaktadır. Günümüzde sona erdirilemeyen iç çatışmalar, uluslararası barış ve güvenliğe yönelik en büyük tehdidi oluşturmaktadır. Uluslararası barış ve güvenliğin muhafazası için harekete geçme yeteneğine sahip, güvenliği, adaleti ve insanların temel hak ve özgürlüklerini koruyabilen, güçlü, etkin ve güvenilir bir BM'ye ihtiyaç duyulmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül, BM'nin kuruluşunun 68. yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Türkiye'nin de BM'nin kurucuları arasında bulunduğunu anımsatarak, yıl dönümünü kutladı.
BM'nin, uluslararası barış ve güvenliğin korunması, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve insan haklarının güçlendirilmesi temel hedefleri doğrultusunda norm oluşturan ve uluslararası meşruiyeti temsil eden tek küresel örgüt olma özelliğini koruduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, kuruluşundan bu yana uluslararası planda yaşanan gelişmeler, ortaya çıkan yeni risk ve tehditler ile bunlarla baş etmek için ihdas edilen yeni kavram ve araçlar nedeniyle BM'nin gündeminin uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından mültecilere, iklim değişikliğinden insan haklarına, bilim ve teknolojiden kalkınmaya uzanan geniş bir yelpazeyi kapsar hale geldiğini ifade etti.
Gül, BM sistemi içerisinde yer alan uzmanlık kuruluşlarının söz konusu alanlarda önemli faaliyetler yürüttüğüne dikkati çekti.
- "Suriye'deki gibi küresel vicdanı derinden sarsan krizlere daha etkin müdahale"
"21. yüzyılın sınamaları devletler arasında birçok alanda daha fazla eşgüdüm ve istişareyi zorunlu kılmaktadır" değerlendirmesini yapan Gül, bu kapsamda, 193 ülkeyi bünyesinde bulunduran BM Genel Kurulunun, tüm devletlere seslerini duyurma imkanı sağlayan önemli bir forum özelliği taşıdığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
"Günümüzde BM, en büyük sınamayı uluslararası barış ve güvenliğin korunması alanında yaşamaktadır. Esasen BM'nin kurulduğu 1945 yılından bu yana uluslararası sistemde köklü değişiklikler meydana gelmiştir. Günümüzde sona erdirilemeyen iç çatışmalar, uluslararası barış ve güvenliğe yönelik en büyük tehdidi oluşturmaktadır.
Bu yılki Genel Kurul hitabımda vurguladığım üzere, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazası için harekete geçme yeteneğine sahip, güvenliği, adaleti ve insanların temel hak ve özgürlüklerini koruyabilen, güçlü, etkin ve güvenilir bir BM'ye ihtiyaç duyulmaktadır. Birleşmiş Milletlerin, bugün Suriye'de yaşanan büyük insanlık trajedisi gibi, küresel vicdanı derinden sarsan krizlere daha etkin müdahalede bulunması, örgütün kuruluş felsefesinin ve amacının bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır.
BM şartıyla üye ülkeler tarafından barış ve güvenliğin korunması konusunda üzerine sorumluluk yüklenen Güvenlik Konseyinin; temsil niteliği daha yüksek, daha etkin, işlevsel ve hesap verebilir bir niteliğe kavuşmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu anlayıştan hareketle, BM reformu sürecini destekleyen öncü ülkelerden biri olmayı sürdüreceğiz."
-"İnsani diplomasi, Türk dış politikasının temel önceliği"
Türkiye'nin, BM'nin ve temsil ettiği değerlerin geçmişten bu yana güçlü bir destekçisi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, barışı koruma ve inşa, arabuluculuk, kalkınma, çevre, medeniyetler ittifakı gibi alanlarda BM çatısı altında öncü roller üstlenen Türkiye'nin, BM'nin bütçesine olan zorunlu katkısını da 2013 yılı itibarıyla iki katına çıkardığının, BM zorunlu bütçesine en fazla katkıda bulunan ülkeler arasında daha üst sıralara yükseldiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:
"BM faaliyetlerine artan katkımız doğrultusunda, İstanbul'un BM bakımından bir merkez haline dönüştürülmesi düşüncesi de BM'ye yönelik politikamızın unsurlarından birini teşkil etmekte olup, bu yönde ciddi adımlar atılmaktadır. Nitekim BM Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Merkezinin İstanbul'a taşınmasına ilişkin anlaşma, BM 68. Genel Kurulu sırasında imzalanmıştır.
İnsani diplomasi Türk dış politikasının temel bir önceliği olma özelliğini korumaktadır. Türkiye geçtiğimiz yıl en büyük dördüncü resmi donör olmuştur. Türk STK'larının sağlık, eğitim ve kapasite inşası alanlarındaki katkılarıyla birlikte, Türkiye'nin toplam insani yardımları yıllık 2 milyar dolara ulaşmaktadır. Türkiye ayrıca, 2016 yılında ilk kez gerçekleştirilecek Dünya İnsani Zirvesi'ne ev sahipliği yapacaktır.
Tüm bu nitelikleriyle Türkiye, 2015-2016 döneminde BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaydır. Seçildiği takdirde ülkemiz, Güvenlik Konseyine herkesi dinleyen ve mevcut sorunlara diyalog yoluyla kapsamlı ve kalıcı çözümler bulmaya çalışan bağımsız bir ses getirecektir.
Birleşmiş Milletler Örgütünün çabalarının dünyamıza barış ve huzur getirmesi dileğiyle, 24 Ekim Birleşmiş Milletler Günü'nü kutluyorum."