Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde çalışma ofislerine dinleme cihazı konulmasına ilişkin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi ve yöneticisi olmakla suçlanan 11 sanığın yargılandığı davada, sanıklardan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve BİLGEM Başkanı Hasan Palaz, 'TÜBİTAK kurumunda çalışırken kime kanunsuz emir vermişim? TÜBİTAK bir terör örgütüyse ben de onun üyesiyim' dedi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, kimlik tespiti ve iddianamenin özetlenmesinin ardından sanıkların beyanı alındı.
Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar, savunmasında, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmadığını, herhangi bir oluşumla da ilgisinin bulunmadığını ve eğiliminin olmadığını ileri sürdü.
Gizli tanık 'Şahin' in beyanları doğrultusunda yargılandığını, iddialarının da doğru olmadığını savunan Zavar, 'Arama yapılan yer neresi? Tarım Bakanlığı diyelim. Oradan birisi olur ve arama onun nezaretinde yapılır. Kapı kapatma diye bir şey olmaz. Oradaki insanlar bizim amirimiz konumundadır. Bir aramada, bir arkadaşımız kot pantolon giydi, onu bile şikayet ettiler. Refakat gözetiminde yapılmış bir aramadır. Böyle bir şey olamaz, 15 yıl orada çalıştım. Oralarda dinleme yapılamaz. Çünkü jammerler var. O tarihlerde Sayın Başbakanımız, şimdi Cumhurbaşkanı Ankara'da bile olmamış' ifadesini kullandı.
Ankara'da geçen hafta yaşanan terör saldırısını hatırlatan Zavar, 'Böyle bir canlı bomba girdiğinde ülkeye, günlerce eve gönderilmezdik, o canlı bomba bulunacak diye' dedi.
Mahkeme heyetinin, '2011'de ABD'ye gittiniz mi? Kiminle gittiniz? Almanya için izin aldığınız belirtiliyor' sorusu üzerine Zavar, 'Gitmiş olabilirim, Ali Özdoğan amirimle gitmiş olabilirim. Doktora, master yapmak için gitmek istemiştim. Şu an doktora öğrencisiyim. Gittim doğrudur. ABD'ye gittim. Almanya'ya gideceğimize master araştırması için ABD'ye gittim. Bir kaç üniversiteye uğradık. Hedef saptırmak falan değil' diye konuştu.
Zavar, mahkeme heyetinin, 'Dinleme cihazlarının nasıl alındığını biliyor musun?' sorusuna şöyle karşılık verdi:
'Bunun bir usulu vardır, o şekilde alır. Koruma Daire Başkanlığı tarama cihazı alıyor. Nasıl alındığını anlatayım ama havada kalabilir. Bunu alacak iller talep eder. Satın alma birimi araştırır, yazışması yapılır. Ödemeyi satın alma birimi yapar. Yönetmelikte var. Biz yapmıyoruz.'
LOK 1 ile LOK 2 cihazlarını kullanmayı bilmediğini belirten Zavar, dönemin Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat Demir'i, 23 Kasım 2013'de havalimanından kendisinin aldığını söyledi.
Suç tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru İlker Usta da herhangi bir örgüt üyesi olmadığını savunarak, aramaya gittikleri yerlerdeki personelin kendilerine eşlik ettiğini söyledi.
Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın 'Arama sırasında konuttaki personelin isimlerini hatırlıyor musunuz' sorusuna Usta, 'Hayır, ilk defa gördüm' şeklinde karşılık verdi.
Aydın, Sedat Zavar'a da 'Neden şoförü değil de kendisinin Serhat Demir'i havalimanından aldığını' sorması üzerine, 'Benim şoförüm yok, kim uygunsa gider alır. Yalnız da gitmedim ama kiminle gittiğimi hatırlamıyorum' cevabını verdi.
- 'Kısıtlı iletişim sadece görevim gereğidir'
O dönemde Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde görevli olan Hasan Akın da şu an Ankara'da Dışişleri Bakanlığında görev yaptığını söyledi.
Uzakdoğu sporları konusunda uzman olduğunu anlatan Akın, sanıklardan Serhat Demir ile de ilişkisinin bu spor vasıtasıyla olduğunu, birlikte ders yaptıklarını kaydetti.
Akın, savunmasında şunları söyledi:
'Sayın Başbakanımızın protokol işlerini yapmak için görevlendirildim. Serhat Demir ile ilişkimiz o yönde devam etti. Birçok kişiye eğitim verdim, Serhat Demir dışında. Serhat Demir'in Başbakanlıkta görev yapması tamamen benim dışımda. Benim, onu bir yerlere yerleştirmem söz konusu değil.
Fetullah Gülen'in merkezine gittiğim iddiaları doğru değil. Serhat ve Ali Bey ile sportif amaçla bir görüşme olmuştur. Dava konusuyla ilgili bir mevzu bahis değil. ABD'de bulunduğum sürece cep telefonum doğrudur, aynı. Hala onu kullanıyorum. Dün geldim ABD'den. Bir telefon görüşmesi benim burada olmama sebep. Hiçbir ifadem alınmadan yargılanmam üzüntü verici. Cemaat ile sınırlı bir iletişimden bahsediliyor. Bir yetkili gelirse, bununla ilgili. Kısıtlı iletişim sadece görevim gereğidir. Cemaat ile faaliyetlerim görevim dışında bir mevzu bahis değildir.'
Avukat Aydın'ın, 'Öğrencileriniz arasında sıklıkla görüştüğünüz olur mu?' sorusuna Akın, 'Bu sporla uğraşan herkesle görüşüyorum. Bütün eğitmenlerle görüşmeye devam ediyoruz' şeklinde karşılık verdi.
- 'TÜBİTAK bir terör örgütüyse ben de onun üyesiyim'
Sanıklardan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve BİLGEM Başkanı Hasan Palaz da savunmasında, olaydan Başbakanlık Teftiş Kurulunun çağırması üzerine haberdar olduğunu, öncesinde MİT'in talebi üzerine davaya konu olan cihazla ilgili rapor hazırladıklarını belirtti.
Palaz, şunları anlattı:
'Hamza Turan ile böcek soruşturmasında tanıştık. Tanımadığım birine nasıl bir talimat vereceğim? Biz, MİT'e teknik destek gönderdik. Buna başka yerlerde de teknik analizler yaptırabilirdi. Biz, ne isteniyorsa ona cevap verdik. Analizde ne çıktıysa onu gönderdik MİT'e. Gökhan Vıcıl ile TÜBİTAK'ta çalıştık, tanırım. Diğer sanıklar ile cezaevi aracında gidip gelirken tanıştım. Hiç tanışmadığım insanlarla örgüt kuruyorum. Aklı başında bir insan anlatırsa anlayacağım. Terör örgütü lideri olmak ile suçlanıyorum. Kısa dönem askerlik yaptık, silahı o zaman elime aldım. Somut olarak iddianamede bir şey göremiyorum.'
Palaz'ın, 'TÜBİTAK kurumunun imamıymışım. Ben dini eğitim almadım' demesi üzerine Mahkeme Başkanı Musa Yeşil, 'Bundan ne kastedildiğini biliyorsunuz Hasan Bey' diye karşılık verdi.
Bunun üzerine Palaz, 'TÜBİTAK kurumunda çalışırken kime kanunsuz emir vermişim? TÜBİTAK bir terör örgütüyse ben de onun üyesiyim. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinden beraat ettim. Temyiz aşamasında. FETÖ üyesi değilim' dedi.
Dinleme cihazına ilişkin rapor hazırlayan sanıklardan Gökhan Vıcıl, TÜBİTAK'ta bir çok aşamada görev yaptığını, iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
Vıcıl, '7. Ağır Ceza Mahkemesinde tanık olarak ifade verdim. Tanık olduğum bir davada ne olduysa sanık oldum. Nasıl bir silahlı terör örgütü üyesi olabilirim? Ülkesini seven bir bilim adamıyım. FETÖ üyesi değilim, bir cemaat ile bağlantım yok' dedi.
Dinleme cihazına ilişkin rapor hazırlayan sanıklardan Hamza Turan da Başbakanlık Teftiş Kurulu ve savcılıktan çağırılınca soruşturmadan haberdar olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini kaydetti.
Duruşmaya ara verildi.
'Böcek'te Örgüt Davası
Sanıklardan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve BİLGEM Başkanı Palaz: 'TÜBİTAK kurumunda çalışırken kime kanunsuz emir vermişim? TÜBİTAK bir terör örgütüyse ben de onun üyesiyim' Sanıklardan o dönemde Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde görevli olan Akın: 'Fetullah Gülen'in merkezine gittiğim iddiaları doğru değil. Serhat ve Ali Bey ile sportif amaçla bir görüşme olmuştur. Dava konusuyla ilgili bir mevzu bahis değil'