Bozdağ, Yargıda Birlik Derneği İftarına Katıldı
Adalet Bakanı Bozdağ:'Cumhurbaşkanlığı'ndan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılan bir yazı yüzünden anamuhalefet partisi, yargıya emir ve talimat verildiğinden, yargıya müdahale edildiğinden bahsetti. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığının imzasıyla çıkan bir yazıyı da buna delil olarak gösterdi. Gerçekten üzülüyorum. Türkiye'de, siyasal hedeflerine fayda sağlamak için yargıyı bu kadar yıpratmak ne CHP'ye ne AK Parti'ye ne de MHP'ye fayda sağlamaz' 'Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısının imzasıyla giden yazı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu yazısı. Suç duyurusunda bulunuyor birileriyle ilgili. Vatandaşlarımız, savcılıklara şikayet dilekçesi verip suç duyurusunda bulunuyor mu? 'Bunu cezalandırın', 'buna şunu yapın' diye dilekçe veriyor mu? Veriyor. Cumhurbaşkanlığı da suç duyurusunda bulunuyor. Falan hadiseyle ilgili konunun hukuk çerçevesinde soruşturulmasını talep ediyor. Bu bizim hukukumuzun hem kurumlara, hem organlara hem de vatandaşlara tanıdığı bir haktır''Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde değil, daha önceki cumhurbaşkanları dönemlerinde de benzer dilekçelerle zaman zaman Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyuruları yapıldığı kayıtlarla sabittir. Devlet içi yazışmalar nasıl olur, Cumhuriyet Savcılıklarına yazılan dilekçeler nasıl olur, Cumhurbaşkanlığından, başbakanlıktan, başka yerlerden suç duyuruları hangi formatla yapılır bunu unutmuşlar. Sayın Kılıçdaroğlu'na buradan diyorum ki bu tecrübeyi unutan arkadaşları bize gönderin, onlara staj verelim, yazışmaların nasıl olduğunu öğretelim'
Bakan Bozdağ, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Yargıda Birlik Derneği iftarında yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişiminde Türk halkının bütün farklılıkları bir kenara bırakarak, bir vücut olduğunu ve darbeye ölümüne karşı koyduğunu söyledi.
Demokrasinin, insan haklarının ve cumhuriyetin asıl sahibinin aziz Türk halkı olduğunu ifade eden Bozdağ, bu nedenle 15 Temmuz'un Türkiye'de bazı kadim tartışmaların sonunu getirdiğini, cumhuriyetin asıl sahibinin 80 milyonluk Türk milletinin olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
Bozdağ, Türk yargısının 15 Temmuz'da en önemli kahramanlığı yapan grup arasında yer aldığını aktararak, 'Türkiye'nin 81 ilinde başsavcılıklarımız darbeciler hakkında soruşturmaları başlattı, gözaltı talepleri, yakalama ve tutuklama kararları aldı. Bu yargı açısından büyük bir övünç kaynağıdır. O gece hakim ve savcılarımız gerçekten büyük bir kahramanlık örneği ortaya koydu. O gün darbecilere en büyük darbe vuruldu. Darbeye en can alıcı kılıcı Türk yargısı vurmuştur. Bu nedenle yargı görevi yapan tüm hakim ve savcılarımıza yürekten teşekkür ediyorum.' diye konuştu.
Yargının çok büyük zorluklar altında mücadele ettiğini belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
'4 bin 131 hakim ve savcı meslekten uzaklaştırıldı. 4 bin civarında stajda olan hakim ve savcı adayı mesleğe kabul edildi. Bir yandan darbe bir yandan terör gibi zorlukların arasında Türk yargısı bir büyük bir hukuk mücadelesi de vermektedir. Adaletin yerini bulması, hakkın sahibine teslim edilmesi adına çok büyük işler yapmaktadır. Bu gün yargımıza dönük haksız, insafsız ve vicdan sınırlarını aşan eleştiriler yapılmaktadır. 2016'da Türk yargısı 13 milyon 330 bin 51 dosyayla ilgili adli işlem yapmıştır. Bu kadar dosyanın içinde Türk yargısını eleştirmek için kaç dosya var? Bir tane dosya çıkarıp onun üzerinden milyonlarca dosya hakkında karar veren ve adil kararlar veren hakim ile savcıları suçlamak kimseye paye kazandırmaz. '
- 'Yargının verdiği kararlar E-5 karayolunda yürüyerek denetlenmez'
Bakan Bozdağ, mahkemelerin, hakimlerin görevlerinde bağımsız olduğunu, anayasaya, hukuka ve kanuna bağlı vicdani kanaatleriyle karar verdiklerini söyledi.
Karar verirken dosyanın taraflarının, siyasal görüşlerinin hakimleri, savcıları etkilemediğini ifade eden Bozdağ, 'Onlar hukuka uyarlar, hukuka uygun kararlar verirler. Vicdanları da anayasa, kanun ve hukukla bağlıdır. Bu kararlardan bir kısmı bizim beğendiğimiz kararlar olabilir, bir kısmı da beğenmediğimiz kararlar olabilir. Beğendiğimiz kararlar olduğu zaman, bu kararı veren hakim ve savcıları yüceltmek, beğenmediğimiz kararlar olduğu zaman da bu kararları verenleri tahkir, tezyif ve tehdit etmek, hukuku içselleştirmiş, hukuk devletine inanmış birisinin yapacağı bir iş değildir. Ama maalesef görüyoruz ki Türkiye'de, beğendikleri kararlar üzerinden veya beğenmedikleri kararlar üzerinden, Türk yargısı hakkında haksız değerlendirmeler ve haksız kararlar alınmakta ve ortaya sürülmektedir.' şeklinde konuştu.
Yargının vereceği kararların denetiminin, yine yargı içinde olduğunu belirten Bozdağ, 'Hiçbir hukuk devletinde yargının verdiği kararlar Ankara-İstanbul E-5 karayolunda yürüyerek denetlenmez, sokakta denetlenmez, sokaklarda insanların ihkak-ı hak yaptığı dönemler, ilkel dönemlerdir. Hukuk devleti buna izin vermez, vermesi de mümkün değildir. Ama maalesef burada da Türk yargısını yıpratmak için çok zehirli bir dil kullanılmaktadır.' dedi.
- 'Hakim ve savcılarımızın hukukunu korumak benim asli vazifemdir'
En son Anayasa Mahkemesi'nin başkan ve üyeleri hakkında konuşulanlara baktığında yüzünün kızardığını dile getiren Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
'Türkiye'nin anamuhalefetinin lideri, küfür sayılacak ifadeler kullanarak yargı görevi yapanlara hakaret ediyor, tehdit ediyor, tezyif ediyor. Hukuk devletine inanan birisi, yargı görevi yapanları verdikleri kararlardan dolayı suçlayamaz, hakaret edemez, tehdit edemez. Çünkü bunlar bizim hukukumuzda suçtur, müeyyidesi vardır. Adalet Bakanı olarak, yargı görevi yapan hakim ve savcılarımızın hukukunu korumak benim asli vazifemdir. Bir yandan Adalet Bakanı sıfatımla öte yandan HSYK Başkanı sıfatımla bunu yapmak benim hakkımdır. Eğer hakim ve savcılarımıza dönük hakaret ve tehditlere karşı, hakimlerimiz, savcılarımız ayrı ayrı bu hakareti yapanlara cevap vermiş olsa, Türkiye bambaşka bir noktaya gider. Türkiye'de kimsenin siyasi politikalarının merkezine, Türk hakimlerini, Türk savcılarını seçmeye, hakimler ve savcılar üzerinden politika geliştirmeye hakkı yoktur. Politikanızı gidin partinizde, mecliste, teşkilatlarınızda, meydanlarda yapın ama bu politikaya Türkiye'nin hakimlerini ve savcılarını sakın alet etmeyin.
Buradan bir kez daha söylüyorum; yargının siyasallaşmasından rahatsız olanlar, yargıyı siyasallaştırmak için her türlü yola başvurmaktan lütfen vazgeçsinler. Yargıyı, siyasal emellerine ulaşmak için alet olarak kullanmasınlar. Parti içi tartışmaları sona erdirmek, Türkiye'de cephe oluşturmak maksadıyla Türk yargısını kullanmaya kimsenin hakkı yoktur. Adalet sokaklarda değil, meşru zeminlerde aranır. Onun yeri de bellidir.'
- 'Hepsi nasıl oluyor da aynı metotla savunma yapıyor'
Bakan Bozdağ, FETÖ davaları ile darbe teşebbüsüne ilişkin yargılamaların devam ettiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
'Yargılamalara baktığımızda orada bir şeyi hep beraber görüyoruz. Özellikle darbe teşebbüsünde bulunan darbecilerin, mahkeme huzurunda verdikleri ifadelere baktığımızda 'görmedim', 'duymadım', 'bilmiyorum'. Elinde silah vatandaşımızı şehit ediyor, inkar ediyor. 80 milyon aziz Türk milletinin şahitliğinde yaşanan bir darbe teşebbüsü var, faillerin tamamı suç üstü yakalanmış. Buna rağmen bakıyorsunuz, kontrollü bir savunma görüyoruz ortada. FETÖ'nün kurucusu ve yöneticisi terörist başı Gülen'in talimatları doğrultusunda bir savunma ile karşı karşıyayız. Talimat şu; 'her şeyi reddedeceksiniz', 'ifadelerin zorla, işkence altında alındığını mutlaka kayda geçireceksiniz', 'sizin önünüze reddedemeyeceğiniz bilgi, belge ve deliller konulduğu zaman da herkes kendi durumuna göre bunu tevil edeceksiniz'. Ben buradan soruyorum, birbirinden bu kadar ayrı yerlerde olan sanıkların hepsi nasıl oluyor da aynı metotla savunma yapıyor. Bu, örgütün yargılama aşamasında, örgüt üyelerini nasıl sevk ve idare ettiğinin somut bir göstergesidir.
Buradan darbecilere, FETÖ mensuplarına şunu özellikle ifade etmek istiyorum ki; terör örgütü, yargılama sırasında sizlerin itiraflarınızı engellemek, FETÖ'nün gerçek yüzünü açıklamanıza mani olmak için bunu yapıyor. Davalar bitip, hükümler verildikten sonra bugün sizin kapınızı çalan, size sahte rüya getiren peygambere komşu olacağınız yalanlarını söyleyenler, para dağıtanların sizin yüzünüze bakacakları olmayacaktır. Çünkü örgütlerini sizin itiraflarınızdan, sizin açıklamalarınızdan kurtarmış olacaklardır. Örgütün bütün kimliğiyle ortaya çıkması, bütün kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesinden endişe etmektedirler. Yargılama sırasındaki bu ilginin ana nedeni de budur. Bu örgüt, vatanını satan, devletine, milletine, dinine, Kuran'a, Peygambere ihanet eden bir örgüt, size de ihanet eder, sizi de satar.'
- 'Yargıyı bu kadar yıpratmak fayda sağlamaz'
Bakan Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı'ndan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılan bir yazı yüzünden anamuhalefet partisinin, yargıya emir ve talimat verildiğinden, yargıya müdahale edildiğinden bahsettiğini, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığının imzasıyla çıkan bir yazıyı da buna delil olarak gösterdiğini hatırlatarak, 'Gerçekten üzülüyorum. Türkiye'de, siyasal hedeflerine fayda sağlamak için yargıyı bu kadar yıpratmak ne CHP'ye ne AK Parti'ye ne de MHP'ye fayda sağlamaz.' dedi.
Merak ettiği bu yazıya baktığını anlatan Bozdağ, 'Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısının imzasıyla giden yazı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu yazısı. Suç duyurusunda bulunuyor birileriyle ilgili. Vatandaşlarımız, savcılıklara şikayet dilekçesi verip suç duyurusunda bulunuyor mu? 'Bunu cezalandırın', 'buna şunu yapın' diye dilekçe veriyor mu? Veriyor. Cumhurbaşkanlığı da suç duyurusunda bulunuyor. Falan hadiseyle ilgili konunun hukuk çerçevesinde soruşturulmasını talep ediyor. Bu bizim hukukumuzun hem kurumlara, hem organlara hem de vatandaşlara tanıdığı bir haktır.' diye konuştu.
Bozdağ, hukukun tanıdığı hakkın kullanılmasının, yargıya müdahale olmadığını ifade ederek, bu durumun çarpıtılarak yargıya müdahale olarak Türkiye kamuoyuna takdim edildiğini söyledi.
Sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde değil, daha önceki cumhurbaşkanları dönemlerinde de benzer dilekçelerle zaman zaman cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularının yapıldığının kayıtlarla sabit olduğunu anlatan Bozdağ, 'Devlet içi yazışmalar nasıl olur, cumhuriyet savcılıklarına yazılan dilekçeler nasıl olur, Cumhurbaşkanlığından, başbakanlıktan, başka yerlerden suç duyuruları hangi formatla yapılır bunu unutmuşlar. Sayın Kılıçdaroğlu'na buradan diyorum ki bu tecrübeyi unutan arkadaşları bize gönderin, onlara staj verelim, yazışmaların nasıl olduğunu öğretelim.' diye konuştu.
İftara, Yargıda Birlik Derneği Başkanı Musa Heybet'in yanı sıra çok sayıda yargı mensubu katıldı.