'Bu Ödülü Bütün Türkiye Kazanıyor'
Doğançay Müzesi ve İBB Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü iş birliği ile düzenlenen '12. Doğançay Müzesi İstanbul Ortaokullar Resim Yarışması' başvuruları 6 Mayıs'ta sona erecek Düzenleme Komitesi Başkanı Şen: 'Bir medeniyet iddiamız varsa bunun yolu çocukların sanatla irtibatının küçük yaşta kurulmuş nesillerden geçiyor. Çocuklarımız isterse kendi, isterse okulları aracılığıyla toplu halde eserlerini Doğançay Müzesi'ne gönderebilirler. Yarışmanın ödül töreninde onlara kitaptan boya setlerine, paraya çeşitli birçok ödül veriyoruz ve 'Bu kadar ödül olur mu?' diye seviniyorlar. Yarışmada bizim için esas ödül, çocuklarımızın çizeceği bir resim. Çocuklarımızın çizdiği bir resim bu ülke için kazanılmış en büyük ödül ve bu ödülü bütün Türkiye kazanıyor'
İstanbul çapında ortaokul öğrencilerine yönelik düzenlenen yarışma hakkında AA muhabirine açıklamada bulunan yarışmanın Düzenleme Komitesi Başkanı Mehmet Lutfi Şen, Doğançay Müzesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü iş birliği ile bu sene 12. kez düzenlenen yarışmanın, 2013 yılında hayatını kaybeden dünyaca ünlü ressam Burhan Doğançay'ın gayretleriyle başladığını hatırlattı.
Şen, Doğançay'ın Türkiye'nin en genç Turizm Genel Müdürlüğü yaparken görevini bırakarak, resim sanatı için Paris'e gittiğini söyleyerek, şunları aktardı:
'Paris'te okurken aynı zamanda hukuk eğitimi de almış. Oradayken, bir zamanlar dünya sanatının merkezinin İtalya, ardından Paris iken bu merkezin artık New York olduğunu farkediyor ve 'Ben New York'ta olmalıyım' diyerek, hariciyeye giriyor, Kültür Ataşesi görevi alarak New York'a gidiyor. Tamamen resim yapmak için oraya gidiyor, görev süresi dolunca başka yere tayini çıkıyor ama orada kalmak ve resim çalışmalarına devam etmek için istifa ediyor. Yani bugün dünyanın 110 müzesinde eseri olan Doğançay, o büyük emek ve ufukla oluşuyor. Belki de Paris'te kalsaydı bütün dünyaya değen tablolar yapamayacaktı.'
Doğançay'ın aynı zamanda 114 ülkede fotoğraf çektiği bilgisini veren Şen, insanlığın 1980 ve 1990 yılları arasındaki belleğini fotoğrafladığını kaydetti.
- 'Doğançay'ın kendi ülkesinde neler yapabileceği sorusunun cevabı olarak bu yarışma doğdu'
Şen, Doğançay ile 2000'li yıllarda tanıştığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
'Ömrünün son on yılında birlikte yoğun çalışmalar yaptık. Türkiye'ye her geldiğinde bir aradaydık, 2004 yılında Doğançay Müzesi açıldıktan sonra sürekli birlikte çalıştık. Çalışmalarını biraz İstanbul, biraz New York, biraz Bodrum'daki atölyesinde sürdürdü. Belli bir aşamadan sonra İstanbul'da, kendi ülkesinde, kendi çocukları için ne yapabileceği sorusunun cevabı olarak bu resim yarışması doğdu. '
Yarışmanın ilkinin 2004 yılında Atatürk Kitaplığı'nda bulunan ofisinde Doğançay ile yaptıkları bir sohbet esnasında şekillendiğini söyleyen Şen, ilk yarışmanın Beyoğlu ilçesi ile sınırlı olarak düzenlendiğini ifade etti.
Şen, ilk yarışmanın eserlerinin Atatürk Kitaplığı'nda sergilendiğini dile getirerek, şunları anlattı:
'İlk sergide sohbet ederken, yarışmayı İstanbul çapında yapmak üzerine konuştuk. İBB Başkanı Kadir Topbaş da gerekli desteği vereceğini söyleyince yarışma hızla büyüdü ve Türkiye'nin en önemli markalarından biri haline geldi. Burhan Doğançay'a, 'bu ülkenin en önemli üç sorununu say' deseniz, 'Bu ülkenin en önemli birinci sorunu kültür, ikinci sorunu kültür, üçüncü sorunu kültür' diye cevap verirdi. Doğançay, her zaman çocuklarımızı daha kültürlü nasıl yetiştirebiliriz düşüncesi üzerine çırpınırdı.'
'Yarışma için bugüne kadar binlerce resim çizen her çocuğun kazandığını düşünüyoruz.' diyen Şen, 'Yarışmanın kazananı bu yarışmaya katılan çocukların tamamıdır.' dedi.
- 'Bizim için esas ödül çocuklarımızın erken yaşta sanatla buluşmaları'
Şen, yarışmada bu sene 80 bin liraya yakın ödül dağıtılacağını vurgulayarak, şu yorumu yaptı:
'Bizim için esas ödül çocuklarımızın geleceğini resim üzerinden tasarlamaları ve sanatla erken yaşta buluşmaları. Burhan Doğançay da tamamen bununla ilgili çaba yürüttü ve ömrünün son 10 yılında yarışmanın üzerine titredi. Her yarışma sonrası çocuklarla müzede buluşur, hepsi ile tek tek ilgilenir, hatırlarını sorar, anne babalarını sorar, işini doğru yapan herkesi severdi. Çocukları müthiş teşvik ederdi.'
'Dünyadaki her çocuk ressamdır' düşüncesini paylaşan Şen, 'Yeryüzündeki her insan evladının eline kalem verdiğinizde toprağı bile çizmeye başlar' şeklinde konuştu.
Şen, Doğançay Yarışması'nın amacının büyük ressamlar yetiştirmek olmadığına işaret ederek, şunları belirtti:
'Bu yarışmanın amacı sadece ve sadece sanatla erken yaşlarda buluşturmak. Doktor olurlar, hakim olurlar, öğretmen olurlar ama erken yaşta sanatla ilişkilerini kurma amacındayız. Şu anda İstanbul'da onbinlerce çocuk bu yarışmaya katıldı, bir o kadar çocuk da haberdar. Okullarda öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz bu konuda artık çok bilinçlendiler, İBB inanılmaz destek veriyor, başkanımız Kadir Topbaş'ın zaten çocuklar için yapılan her şeye büyük bir desteği var ve kendisi aynı zamanda Doğançay'ın da kişisel dostudur. Doğançay'ın bulunduğu bir ortamın ülkemize, şehrimize nasıl bir değer katacağının çok bilincinde olan bir insan olarak başından sonuna kadar yarışmanın arkasında.'
Yarışmanın üst jürisinin ressam Süleyman Saim Tekcan, küratör Beral Madra, SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Vasıf Kortun, Doğançay Müzesi Müdürü Bergin Azer ve kendisinden oluştuğunun altını çizen Şen, ön elemenin ise daha çok resim öğretmenliği görevi yapan ressamlar tarafından yapıldığını söyledi.
- 'Temayı serbest bırakınca özgün eserler gelmeye başladı'
Şen, yarışmalar sırasında çocukların ufkuna dair önemli izlenimler edindiklerine değinerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
'İlk yıllarda çocukların şehre bakışlarından katkılar elde etmek için 'İstanbul'da Tarih' gibi temalar veriyorduk. Geçen yıl ilk kez temayı tamamen serbest ve özgür bıraktık çünkü tema üzerinden hareket ettiğimizde gerçekten dahi çocukların bu temaya sığmadığını farkettik. Onları dahil ettiğimizde yarışma bizi çok zorlamaya başladı çünkü çok özgür, özgün çalışmalar gelmeye başladı.'
Teknolojinin insan hayatına büyük etkilerinin olduğu bir çağda yaşandığına vurgu yapan Şen, 'Biz çocuklarımızın boyaya, kağıda, kaleme dokunmalarını istiyoruz. İnanılmaz tekniklerde, kolajlarda çalışmalar geliyor. Belki bir gün bir iPad'de çizilmiş resimler de yarışmalara başvurabilecek ama bu gibi yarışmalar çocuklarımızı gerçek kağıt, boya ve kalemle buluşturmaya katkı sağlıyor.' dedi.
Şen, yarışmanın başvurularının 6 Mayıs'a kadar devam edeceğini vurgulayarak, çocukları erken yaşta sanatla tanıştırmanın önemine vurgu yaptı:
'Çocuklarımız isterse kendileri, isterse okulları aracılığıyla toplu halde eserlerini Doğançay Müzesi'ne gönderebilirler. Bir medeniyet iddiamız varsa bunun yolu, sanatla irtibatı küçük yaşta kurulmuş nesillerden geçiyor. Yarışmanın ödül töreninde çocuklara kitaptan boya setlerine, birçok ödül veriyoruz ve 'Bu kadar ödül olur mu?' diye seviniyorlar. Fakat bizim için esas ödül, çocuklarımızın çizeceği bir resim. Çocuklarımızın çizdiği bir resim bu ülke için kazanılmış en büyük ödül ve bu ödülü bütün Türkiye kazanıyor.'