Bahar ayında partileşecek olan Türkiye Değişim Hareketi’nin kurucularından Bülent Tanla, “Türkiye’nin en demokratik partisini kuracağız. Genel başkan, delegelerin değil tüm üyelerin oyuyla seçilecek. TDH, gergin siyaset ortamında kimseyi ötekileştirmeden kaybolan huzur ve güveni yeniden hayata geçirecek” dedi.
Bu aralar kimle röportaj yapsam, eğer konuştuğum kişi biraz olsun siyasetle ilgiliyse laf dönüp dolaşıp Türkiye Değişim Hareketi’ne (TDH) geliyor. Türkiye’yi karış karış gezen Mustafa Sarıgül’e ilgi var. Bundan birbuçuk ay önce araştırmacı Adil Gür ile yaptığım röportajda da Gür, son yapılan araştırmalarda lider vasıflarıyla Mustafa Sarıgül’ün öne çıktığını söylemiş, Tayyip Erdoğan’dan sonra en çok oy alan ismin Mustafa Sarıgül olduğu bilgisini vermişti. TDH henüz kurulmadı. 2010’un ilk ayında parti kuruluşunun gerçekleşeceği söylenmişti, ancak parti kuruluşunun bahara kaldığı açıklandı. TDH’nın kurucu isimlerinden, araştırmacı kimliğiyle de tanıdığımız Bülent Tanla’yla TDH’yı konuştuk.
Mustafa Sarıgül öncülüğündeki Türkiye Değişim Hareketi TDH’nın Ocak ayında partileşeceği söyleniyordu, ’parti bahara kurulacak’ açıklaması yapıldı, bu ’hangi bahara kaldı’ şeklinde yorumlara neden oldu. Neden ertelendi?
TDH Türkiye’de siyaset yapma anlayışını değiştirmeyi amaçlayan siyasi bir organizasyon. Türkiye’de yıllardır halının altına süpürülen çöpler var, bunları ortaya çıkarmayı ve sorunları çözmeyi planlayarak yola çıktı TDH. Yapay siyasetin takipçisi olamayacağız. Partinin kuruluş tarihinin altında bir şey aramamak lazım.
Beklenti yaratıldı. Parti kuruluşu erteleniyor algısı da oluşabilir. Ayrıca erken seçim olabilir. Neden bekleniyor?
81 ilde binalar tutuldu, yönetimler oluştu. 8 aydır bu çalışmalar sürüyordu. 600 ilçenin merkezi dahi kuruldu. Hem fiziki anlamda hem de insan organizasyonu tamamlandı. TDH önce partiyi kurmak, sonra teşkilatlanmak yerine tabandan gelen bir hareketin uzantısı olarak değişik bir biçimde yol alıyor. Biz şimdi geri kalan ilçeler ve beldelerin kurulması aşamasındayız. Merkezden gönderilen paralarla değil, herkes beldesinde, ilçesinde kuruyor teşkilatı. Bir tarih beklentisindense dipten gelen bir dalgayla ilgilenmek daha doğru olur kanaatindeyim. Biz de ironi olsun diye, ’Bahara kadar hareketiz, yaza kadar da bereketiz’ diyoruz. Biz yapmamız gereken her şeyi alışılmış düzenin dışında yerine getiriyoruz. TDH’nın varlığı Türkiye’deki siyasetin kalitesini artıracaktır.
Sizi kişisel bir soru sormak istiyorum. Sizi tanıdığımda CHP’de siyaset yapmaya başlamıştınız. ’Değişim’ diyordunuz. Sonra ayrıldınız, olmadığını gördünüz. Şimdi yeniden siyasete adım attınız, şimdi ne gördünüz de yine aktif siyasetin içindesiniz? TDH için Almanya’ya, Paris’e gidiyor, Anadolu’yu karış karış geziyorsunuz.
Biz sizinle Siirt’te kadın hareketi toplantısında tanıştık. 10 yıldan fazla oluyor... Orada kadınların heyecanını birlikte gördük, yaşadık. Oradaki o heyecanın şu anda da toplumdaki varlığını görüyor ve yaşıyorum. Türkiye Değişim Hareketi içten gelen halktan gelen dalganın üzerinde siyasi organizasyon olarak amaçlarını ve prensiplerini uygulamak üzere yola çıktı. Ben halkta bu inancı gördüm, TDH’nin arkasına aldığı rüzgarı gördüm. Bunun için TDH’da varım.
Türkiye’de yapılan tüm araştırmalarda çıkıyor. Halk lider, hatta kurtarıcı arıyor. Mustafa Sarıgül’ün liderlik özellikleri var. Araştırmalarda Tayyip Erdoğan’dan sonra başbakan adayı olarak görülen en güçlü isim. Bu TDH’nın en önemli artısı mı? Hani Ak Partili değilim ama Tayyipçiyim diyenler var, bunun gibi mi?
Gerçekten liderimiz Sayın Sarıgül hem hareketin lideri hem de arkadaşlarımız arasında çok çaba sarf eden bir kimliğe sahip. Sayın Sarıgül halkın dokunmak istediği ve halkla bütünleşebilen, halkın isteklerine göre inanarak davranan bir kişiliğe sahip. Bence tarif edilemeyecek bir çalışkanlık içinde. Herkesle rahat ilişki kurabilecek, farklı vasıflardaki kişileri etkileyebilecek kişilik özelliği var. Bu mutlaka önemli bir unsur. Bu yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da aranan bir özellik.
Değişim vurgusunu da çok yapıyor...
Türkiye’de değişim önerisini gündeme getiren liderler hep iktidar olmuş. Bu Menderes’le başlamış, Demirel ve Ecevit’le devam etmiş, Özal ve Tayyip Erdoğan da değişim vaatleriyle gelmiş. Sarıgül de bir değişim vaadiyle yola çıkıyor. Türkiye son 10 yıldır çok yorgun. Halk sokakta. Türkiye iyi yönetilmiyor, Türkiye idare ediliyor. Millet güvensizlik içinde. Bununla birlikte Türkiye’de değişim yaşanıyormuş gibi yapılıyor, fakat sonuç güvensizlik, korku ve beklenti. Bu beklenti nasıl gerçekleşecek? Bunu iktidar partisinin yapamayacağı da ortada.
’Ötekileştirmeyeceğiz’ diyorsunuz. Türkiye’nin son yıllardaki en önemli sorunu bu. Kamplaşma, kutuplaşma tavan noktasına geldi. Ötekileştirmeyeceğiz derken bunun altını nasıl dolduruyorsunuz?
Bizim ötekimiz olmayacak. TDH gergin siyaset ortamında kimseyi ötekileştirmeden kaybolan huzur ve güveni yenididen hayata geçirmeye odaklandı. Herkesin kimliğine ve inancına saygılıyız. Dil, din, inanç, mezhep ve kültür farkı gözetmeden herkesin bu unsurları özgürce yaşamasını savunarak sınır ve bayrak birliği diyen bütün vatandaşlarla birlikte olacak. Biz 12 Eylül Anayasası’yla Türkiye’yi yönetmenin mümkün olmadığını da biliyoruz. Anayasa’nın ilk 3 maddesi ve değiştirilemez dördüncü maddesini tartışmak Türkiye için lükstür. Sınır ve bayrak birliği diyen bütün vatandaşlarımızla birlikte olmayı amaçlıyoruz. Geriye bakmayalım, ileri bakalım. En demokratik parti TDH olacak.
Türkiye’de bu da söylemde kalıyor. Partilerin içinde demokrasiden söz etmek zor. Siz bunu nasıl yapacaksınız?
Türkiye’nin en demokratik partisini kuracağız. Görevden alma olmayacak. Aday belirlemede kesinlikle ön seçim yapılacak. Genel başkan delegelerin değil tüm üyelerin oyuyla seçilecek. Demokrasi çıtasını bütün yurttaşlarımız için yükselteceğiz. Daha fazla demokrasi için yola çıktık.
Yurtdışındaydınız sizi aradığımda, TDH için görüşmeleriniz vardı. Yurtdışından da takip ediliyor mu TDH?
Bizi Fransa’dan, Almanya’dan, Amerika’dan, Çin’den merak edip soruyorlar. Biz sürekli Türkiye’yi geziyorsak siyasi partiler bunun nedenini başka yerlerde aramamalı. Türkiye yorgun. Halkın gündemi çok farklı. Liderler sorun çözmüyor, sorun üzerinden kavga ediyorlar. Hukukçular, doktorlar, eczacılar, Tekel işçileri, arıcılar, madenciler herkes sokakta. Esnaf her an sokağa çıkabilir. Niye bunlara ’neden sokaktasınız?’ denmiyor. Bunlar sokağa çıkmadan önlem alınması gerekmez mi? Biz kavga yerine bunları barıştırmayı sağlamalıyız. Çözüm bulunmalı. Biz TDH olarak çok araştırma yaptırdık. Türkiye’de çok büyük bir kesim uzakta. Biz ’uzaktakileri’ merkeze çekeceğiz. Türkiye’de kurumlar çatışıyor. Sonuç belli olmuyor, halk kime inanacağını şaşırdı.
‘Elim kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim’ diyenlerden oy alacağız
CHP kanadından uzaklaşanları, küskünleri TDH’ya çekmeniz daha kolay da, diğer taraftan sağ kesime yakın olan kesimi merkeze çekebilecek misiniz?
Önce sanırım sizi ikna etmem lazım.
Olabilir. O zaman şöyle sorayım, araştırmalar da çıkıyor, Türkiye’de korkularla oy veriliyor. Bir partiye inandığı, güvendiği için değil, başka bir partinin önünü kesmesi için ya da alternatif göremediği için oy veriliyor. Bu kesim tamam oyum TDH diyebilecek mi?
Biz TDH olarak seçim sabahı seçmenlerin iç rahatlığıyla oy verdikleri bir parti olacağız. Biz Türkiye’de korkarak oy verilmesine doğru bulmuyoruz. ’Elim kırılsaydı da vermeseydim’ diyenlerin tümünden oy alacağız. İnsan odaklı bir partiyiz, uzaktakileri merkeze çekmeliyiz derken milli gelirden ilk yüzde 20’nin aldığı pay yüzde 46, son yüzde 20’nin aldığı pay yüzde 6. ’Uzaktakileri merkeze çekeceğiz’ derken bunu söylüyoruz. Adaletten, hukuktan pay alamayan insanlara adalet sağlamalıyız. Yaşam biçimi olarak on milyonlarca aile sosyal etkinlik olarak sadece nişanlara, düğünlere, cenazeye gitmek biçiminde görüyor. Biz elim kırılsaydı diyen ne de mecbur kaldığım için oy verdim diyenlerin oyunu alacağız. TDH siyasete kalite getirecek. Yarışmayı ve performansı getirecek. Bir Türkiye düşünün, 2024 yıllarındaki olimpiyatlarda kaç altın madalya alacağını hedeflemeyen bir ülke olamaz. Türkiye’yi ekonomik bakımdan ilk 10’a sokacağım demek yetmez. Türkiye’de gelir dağılımı uçurumu var. Gelir dağılımı kötüleşiyor. Bunu iyi planlarla aşan ülkeler var.
Örnek verebilir misiniz?
Brezilya’da Luiz Inacio Lula 1 Ocak 2003’te iktidara geldi. 2007’de yeniden seçildi. Türkiye’de bugünkü iktidarın gelişiyle aynı zamanlarda göreve geldi. Lula iktidara geldiğinde Brezilya bizden daha kötü durumdaydı. Nüfusu 190 milyon olan bu ülke şu anda Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin arasına girdi. İstikrarsız kur, yüksek enflasyon, yüksek miktarda borcu vardı, yoksul halk vardı. Ekonomik krizle karşı karşıya kaldı. Uyguladığı programlarla başarılı bir çıkış yaşadı ancak Türkiye ekonomisi de gelişmişlik çıkış yakalamış olmasına rağmen hala yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlikle ağır ve büyük çaplı dış borç yükünün altında ezilmekte. Türkiye gelişiyor. Ama bu söylediğim gerçekler de ortada. Hiçbir dünya ülkesinde ilk yüzde 20’nin aldığı pay yüzde 46 olamaz. 7 kat fark var. Bu bizim ayıbımız. Değiştirmeliyiz. Türkiye ekonomide, demokraside, hassas konularda partiler üstü siyaset izlemeli. Siyasi malzeme olarak değil, partiler üstü ele alınmalı. Brezilya örneğin Dünya Bankası’yla yapılan görüşmelerde partiler üstü yol izledi. Yoksullarla ilgili politikalarında birlikteydiler. Biz de yoksulluk kullanılıp siyasi sadakat yolu aranıyor. Elbette yoksullara yardım yapılacaktır ancak bundan siyasi rant elde etmek büyük yanlıştır. ’Uzaktakileri merkeze getireceğiz’ derken bunları anlatmak istiyoruz.
Kurucularımızın isimlerini Sarıgül açıklayacak
Merkez soldan isimler var TDH’da. Mehmet Moğultay, Hikmet Çetin, siz... Merkez sağdan isimler olacak mı?
Özellikle deneyimli politikacı, bürokratlarla genç yüzler her eğilimden kurucu olarak çalışma arkadaşlarımız arasında yer almaktadır. Kurucularımızın isimleri TDH lideri Başkanımız Sarıgül tarafından açıklanacaktır. Ama bunlar içinde açıklanmış Sabri Erbakan gibi isimler de bulunmaktadır.
TDH’ya Sayın Sarıgül’ün söylemlerine baktığımda, AB’dan yana, devletçi olmayan, liberal, Kürtçülük yapmayan, laik ama laikçi değil, etnik ayrım yapmayan, dinci olmayan derim. Bunlar tamam da oya nasıl dönüşür? Sanki hep bu kamplaşmalarla oy veriliyor.
Siyasete yaklaşımda alışkanlıklar var. Din Allah’a ulaşma yoludur. Atatürk ise bütün milletin lideri, kurtarıcısı ve Cumhuriyetin kurucusudur. En önemli iki değerimizin iktidara ulaşma yolu için siyasette kullanılmasını yanlış buluyor ve kullanılmasını uygun görmüyoruz.
Erdoğan’ın çalışkanlık ve yöneticilik gibi özellikleri Sarıgül’e yetmeyebilir
Mustafa Sarıgül sanki hiç uyumuyor...
Mustafa Sarıgül 3 dönemdir belediye başkanlığında yapacaklarını gösterdi. İzmir mitingine birlikte gittik, öncesinde de gittik. Sayın Sarıgül öncesinde 4 kez gitti. Başarının yolu çalışmadan geçiyor. Gerçekten de çok çalışkan. Liderimiz çok çalışkan. Sayın Erdoğan’ın çalışkanlığı dahi Sarıgül’e yetmeyecek.
Size biraz TDH ile ilgili fısıltıları sormak istiyorum... Tayyip Erdoğan destekliyor Sarıgül’ü deniliyor. Deniz Baykal’ı bitirmek için destek veriyormuş!
Bunun yolunu göstersinler biz de öğrenelim. Sayın Erdoğan nasıl yapıyorsa bu işi biz de daha dikkati oluruz.
Fettullah Gülen cemaatinden de destek almış TDH. Bu da söyleniyor.
Biliyorsunuz, Nobel Ödülü aldı Joseph Stiglitz bilgi kirliliği üzerine. Bir bilen varsa biz de öğrenelim! Tayyip Erdoğan’ın çalışkanlık ve yöneticilik gibi olumlu özellikleri dahi Sarıgül’e yetmeyebilir!
Yüzde 30 kadın kotası uygulanacak
Daha çok kadınların oy verdiği bir parti olabilir mi TDH?
Türkiye’yi sağlam aile yapısı ayakta tutuyor. Kadının ailede farklı yeri var. Biz TDH olarak kadınlarımıza Türk demokrasisinde, siyasetinde ve partimizde toplumdaki konumunu mutlaka yaşattıracağız, o yeri kadınlarımıza vereceğiz. TDH iki temel unsur üzerinde yükselecek. Bunlar gençler ve kadınlar. Kuruluşunda da partide gençler ve kadınlar olacak. Her kademede en az yüzde 30 kadın temsilini şart koşuyoruz. Her kademede bu temsil olacak, eğer olmuyorsa boş kalacak oraya kadın gelene kadar. Kesinlikle yüzde 30 kota uygulanacak. Boş kaldı gelmedi, yerine erkek koyduk olmayacak. Kuruluşumuzda bunu göreceksiniz. Kadınlaraın daha fazla oy vereceği, gençlerin oy vereceği bir parti olacağız. Kadınlar ve gençler bizim için çok önemli. Gençlerle Türkiye’nin genç nüfusu bir eğitimden geçtikten sonra AB’de en iyi kozlarımızdan biri olabilir. AB’nin en önemli sorunu enerjiyse, ikincisi genç nüfusun azlığıdır. Biz bu özelliğimizi avantaja dönüştürebiliriz.
’Yeni yüzler, yeni cevherler çıkaracağız’ diyorsunuz, genelde iyi eğitim almış, kariyer yapan kesim siyaseti kirli buluyor ve siyasete girmiyor.
Bizim 70- 80 civarında kurucumuz olacak. Bu kişiler içinde deneyimli politikacılaraın dışında gençler ve kadınlar olacak. Yeni yüzler olacak.
Alevilerle ilgili Onur Öymen’in değerlendirmelerinden sonra Aleviler CHP’ye oy verir mi? Son 20 yılda seçimlerde Alevilerin yüzde 70’i CHP’ye oy vermiş...
TDH’nın kavrayıcı kapsayıcı olduğunu, sorunları çözme amacında olduğunu, tüm bunların kültürümüzün bir parçası olduğunu düşünüyorum. Şehzadebaşı doğumluyum. Fatih’te büyüdüm. İskenderpaşa Mahallesi’nde büyüdüm. Okuduğum okulda farklı etnik kökenden gelenler vardı. Madem ki demokrasi diyoruz, zorla kabul ettirmeyeceğiz konuşacağız. Hikmet Çetin, Balçiçek Pamir’in programında Lice’de doğduğunu, 14 çocuklu bir ailede büyüdüğünü anlattı. Hikmet Abimiz bugün birçok farklılığı olan arkadaşlarımızla birlikte politika yapıyor. Bir Musevi, Bir Ermeni vatandaşımız da TDH’nın kurucuları arasında olacak. Siyaset söylemek değil yapmaktır.
Şefkatli devlet kuracağız
- Devlet Sırrı yasası tartışılıyor. Bu bir kere sert bir kavram. Devlet Sırrı’ysa devlet sırrı! Devletin geçtiği yerde sanki sertlik var. Oysa biz devletin geçtiği yerde şefkat olacak diyoruz. Şefkatli devlet kuracağız.
- Yargıda devrim gerekiyor. Hakim ve savcıların dosya sayısı azaltılmalı.
- Tek celsede adalet sağlanmalı. Biz yolunu açmalıyız, değişmeli.
- Haksız telefon dinlemeler önlenecek bunları yapanlar şiddetli cezalandırılacak. Sizi de dinliyorlardır beni de.
Bülent Tanla çok çarpıcı açıklamalar yaptı
'Bizim ötekimiz olmayacak uzaktakileri de merkeze çekeceğiz'