Burkay Arslan: Bdp‘nin Kararı Kürt Halkına Değil, Derin Güçlere Hizmet Ediyor

İngiltere’deki Kürt sivil toplum kuruluşlarından Londra Kurdish Advice Center (KAC) Başkanı Burkay Arslan, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesini ‘Kürt halkına yönelik komplo’ olarak değerlendirdi.

İngiltere’deki Kürt sivil toplum kuruluşlarından Londra Kurdish Advice Center (KAC) Başkanı Burkay Arslan, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesini ‘Kürt halkına yönelik komplo’ olarak değerlendirdi. BDP’nin desteklediği bağımsızların Meclis’e girmeme kararını da eleştiren Arslan, “Yine derin devlet kazandı diyebiliriz. YSK Kürtlerin mecliste temsil edilme hakkını elinden almıştır. Kürtlerin temsil edilmesinden rahatsız olan, ülkenin gelişiminden huzursuz olanların oyununa geliyoruz.” ifadelerini kullandı.



YSK’nın seçim öncesi 6 milletvekili adayının başvurusunu başlangıçta reddederek şiddet olaylarını tırmandırdığını söyleyen Burkay Arslan, “YSK’nın bu provokatif girişimi, derin güçlerin mevcut gidişattan memnun olmadıkları mesajını açıkça veriyordu.” ifadelerini kullandı. Bağımsızların kararından yine Türk halkının muzdarip olacağını ifade eden Arslan, “Umarım Kürt halkı sağduyulu davranarak, Ahmet Türk’ün ‘Gerekirse Meclis’i de tanımayız’ tavrına prim vermez.” dedi.



Cihan Haber Ajansı’na konuşan Burkay Arslan, YSK’nın söz konusu karar ile tarafsızlığını tamamen kaybettiğini ve “derin devletin” son kalelerinden biri olduğunu açıkça ortaya koyduğunu öne sürdü. YSK’nın demokrasi önündeki en büyük engellerden biri olduğunu ve verdiği kararlara itiraz dahi edilemediğine dikkat çeken Arslan, “YSK bir taşta iki kuş vurdu. Bir yandan AK Parti’nin işini zorlaştırdı; diğer yandan Kürt halkının özgürlük taleplerine engel oldu.” diye konuştu.



Demokratik Toplum Kongresi adına Ahmet Türk’ün açıklamasını değerlendiren Arslan, BDP’nin bu durum karşısındaki tutumunun seçim sonrası yeni dönemde nasıl bir politika izleyeceği konusunda fikir vereceğine dikkat çekti.



“KÜRT HALKININ ÇIKARLARINI ÖN PLANDA TUTUYORUZ”

Abdullah Öcalan’ı lider olarak görmediklerini ve PKK’ya bağlı faaliyet gösteren parti ve örgütlerden tamamen farklı düşündüklerinin altını çizen Arslan, “Kürt halkının çıkarlarını ön planda tutan bir kurumuz. PKK’ya bağlı örgütlerle aramızdaki en önemli fark, biz Kürt halkının ulusal demokratik kurtuluşunun siyasal mücadeleden geçtiğini düşünüyoruz. PKK ise bundan farkli düşünüyor” diye konuştu.



AK Parti’nin 8 yıllık iktidarları döneminde Türkiye’yi belirli bir noktaya getirdiğini, ancak Kürt halkının beklentilerini halen tam olarak karşılamadığını savunan Arslan, “Kürtler için de tam istediğimiz seviyede olmasa bile birçok olumlu gelişme oldu. Yeni dönemde büyük bir halk desteğini arkasına alan AK Parti Kürt sorunu çözümü konusunda daha kararlı adımlar atmalıdır.” yorumunda bulundu.



AK Parti’nin Güneydoğu’da oy kaybetme sebebini seçim propagandası olarak daha fazla “milliyetçi söylemlerde” bulunmasına bağlayan Burkay Arslan, “İkinci olarak, Kürt açılımının sonunu getirememesini gösterebiliriz. Mesela, TRT Şeş’de Kürt alfabesi kullanılıyor. Fakat dışarıda Kürt alfabesini kullanan halk ceza alıyor. Bir çelişki var. Bu şuna benziyor: Devlet bu alfabeyi kullanır ama Kürt halkı kullanamaz.” dedi.



“Ergenekon denilen derin yapı bu seçimde de halen iş başındaydı ve AK Parti’nin doğuda oy kaybetmesi için elinden geleni yaptı.” diyen Arslan, seçim sürecinde PKK’nın aldığı eylemsizlik kararına rağmen Tunceli’de 7 PKK’lının öldürmesinin AK Parti’ye güneydoğuda oy kaybettirdiğini iddia etti.



“ANAYASA ÇALIŞMALARINDA KÜRT HALKININ TALEPLERİ GARANTİ ALTINA ALINSIN”

Seçim sonuçlarının kendilerini şaşırtmadığını dile getiren KAC Başkanı, “Seçimin bize göre iki kazananı var: AK parti ve Kürtler.” dedi. Her bağımsız milletvekili adayının BDP’nin adayı gibi gösterildiğine dikkat çeken Arslan, üç Kürt partisi KADEP, HAKPAR ve BDP’nin oluşturduğu birlik çalışmasının en büyük etken olduğuna dikkat çekti. Burkay Arslan, BDP’nin oylarını arttırarak 36 meclis üyesi çıkarmasını ise emek, demokrasi ve özgürlük isteyen Kürt halkının “oylar bölünmesin” diye BDP çatısı altında bir “blok” oluşturmasından kaynaklandığını belirtti.



PKK gibi büyük örgütleri tek elden kontrol etmenin ve dışarıdan sızmaları engellemenin çok zor olduğuna vurgu yapan Arslan, devletin içinde olduğu gibi PKK’nın içinde de “dönem dönem gerilim isteyen kesimlerin” bulunduğuna ve bir kanadın barış yanlısı tutum sergilerken diğer kanadın ise savaş çığırtkanlığı yaptığına dikkat çekti.



KAC Başkanı Arslan sözlerini şöyle sürdürdü: “AK Parti anayasa çalışmaları yaparken sadece BDP’nin isteklerini baz alır ve Kürt halkının taleplerine kulak vermezse, bana göre en büyük hatayı yapmış olur. BDP’nin öncelikle istediği şey Öcalan’ın serbest bırakılması. Bütün Kürtlerin tek derdi Öcalan’ın bağımsızlığı değil. Biz Kürt halkının öncelikli talebi başta “Kürt kimliği” ve anadil olmak üzere tüm temel haklarımızın anayasal güvence altına alınması. Yüzde 10 barajın kaldırılması. Tüm politik tutukluları da içine alan ‘genel af’ın çıkarılması. JİTEM veya köy koruculuğu gibi yapıların tamamen tasfiye edilmesi. Toplu mezarların açığa çıkarılması, suçluların yargılanması. Her şeyin şeffaf hale gelmesi. 17 bin faili meçhul olduğu söyleniyor. Önemli olan bu gibi sorunların halledilmesi.”



BDP‘Lİ VEKİLLER İMRALI‘YA BAKMASIN, İNİSİYATİF ALSINLAR

BDP destekli milletvekillerinin yeni dönemde de yüzünü “İmralı’ya” dönmesi halinde Kürt meselesinde ilerleme kaydedilemeyeceğini savunan Arslan, BDP’li vekillerin artık “bağımsız inisiyatif” alması gerektiğini belirtti. 12 Eylül referandum sürecinde BDP vekillerin AK Parti’ye, “Muhatabınız İmralı, gidin onunla görüşün” dediğini hatırlatan Arslan, bu dönemde de aynı şekilde yaklaşım sergilemenin müzakerelerin önünü en başından tıkayacağı uyarısında bulundu. Arslan ayrıca, Öcalan’ın sivil yönetimli bir hapishaneye taşınarak askerle iletişiminin kesilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.



AK Parti’nin seçim sonrası en önemli gündemi maddesi olan “yeni anayasa” konusunda da açıklamalarda bulunan Kürt Derneği Başkanı, “Yapılacak olan yeni anayasada Kürt halkı öncelikle eşit vatandaşlık istiyor. Anadilde eğitim istiyor. Yüzde 10 barajın kaldırılmasını ve genel af çıkarılmasını talep ediyor.” diye konuştu.

Kürt halkının PKK ile devlet arasında kaldığını öne süren Arslan, “O tarafa gidiyoruz tokat yiyoruz, bu tarafa geliyoruz tokat. Bu yüzden gelinen aşamada terör ve şiddetin çözüm olmadığını sağduyulu bütün Kürt ve Türk kamuoyu biliyor. Bu yüzden Yüzde 50 oy almış AK Parti’den bu konuda çok beklentimiz var.” diye konuştu.



TALEBİMİZ, İKİNCİ SINIF VATANDAŞ MUAMELESİ GÖRMEMEK

BDP’lilerin son zamanlarda daha sık seslendirdiği “demokratik özerklik” konusuna da değinen Burkay Arslan, “Adını ister federasyon ister özerklik koyalım. Burada önemli olan şey, eşit şartlara sahip olmak. Türkiye her yönden büyüyor. Refah seviyesi yükseliyor. Bu ülke içinde ikinci sınıf muamelesi yapılmak istemiyoruz. Konu bu. Bu coğrafya bizim. Kendi köyümüzde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorsak burada büyük sorun var demektir. Bunları ortadan kaldırmak lazım.” dedi.



Ergenekon davasını “pandoranın kutusunun” açılması ve demokratikleşmek için büyük bir şans olarak gören Arslan, “Bu ülkede derin devlet olduğunu ve ülkeyi esas yönetenlerin bu derin yapılanma olduğunu biliyorduk. Ergenekon davası, bu yapılanmayı tasfiye etmek için; demokrasi için hayati bir davadır.” şeklinde konuştu.

BU SORUNU ÇÖZEN TARİHE GEÇER

Öcalan’ın Kürt halkı üzerindeki “tekelciliğinin” Kürt halkına temel hak ve özgürlüklerinin gerçek anlamda verilmesiyle kaldırılabileceğini de sözlerine ekleyen Arslan, “Son seçimler gösterdi ki AK Parti toplumun büyük bir kısmına hitap edebiliyor. Bu meselenin çözümünde AK Parti’ye büyük görev düşüyor.” dedi. Burkay sözlerini, “Umarım AK Parti iktidarı bu ustalık doneminde Kürt ve Türk halklarının yararına becerikli ve yetenekli bir usta olduklarını gösterir. Bu meseleyi çözen tarihe geçecektir.” diyerek noktaladı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile