Bütçe Görüşmelerinde Chp'li Vekilden 'Batsın Bu Ab' Duası

CHP Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Meclis'teki bütçe görüşmeleri sırasında AB'nin Türkiye'ye karşı sürekli oyalama taktiği uyguladığını belirterek, "Dua ediyorum ki bu AB batsın, biz de bu işten kurtulalım" dedi

CHP Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Meclis'teki bütçe görüşmeleri sırasında AB'nin Türkiye'ye karşı sürekli oyalama taktiği uyguladığını belirterek, "Dua ediyorum ki bu AB batsın, biz de bu işten kurtulalım" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, RTÜK, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve AB Genel Sekreterliği bütçeleri üzerindeki görüşmelerini tamamladı. Görüşmeler sırasında bir konuşma yapan CHP Malatya Milletvekili Aslanoğlu, AB'nin Türkiye'yi sürekli oyaladığını belirterek, artık buna bir son verilmesi gerektiğini, Türkiye'nin işine yaramayan bir AB'yi istemediğini söyledi. Aslanoğlu, "Dua ediyorum ki bu AB batsın, biz de bu işten kurtulalım. Orhan Gencebay'ın 'Batsın bu dünya'
dediği gibi, batsın bu AB. Yanak sıkılmasından artık utanıyorum" şeklinde konuştu.
Görüşmelerin sonunda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini cevapladı. Arınç'ın konuşmasına başlayacağı sırada Meclis TV kameramanı salona alındı ve kayıt yapmaya başladı. Muhalefet milletvekilleri, muhalefet milletvekillerinin konuşmalarını görüntülemeyen Meclis TV'nin, Bakanların konuşmasını da çekmemesi gerektiğini, çifte standart uygulandığını söyledi. CHP'li Aslanoğlu kameramanın dışarıya
çıkartılmasını isterken, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise kamera dışarı çıkartılmadığı için salona terk etti. Arınç ise olayın kendisiyle bir ilgisi bulunmadığını belirterek, "Yeminle teyit ediyorum ki burada hangi televizyon kanalının olacağını, kimin çekim yapıp yapmayacağını biz kararlaştırmıyoruz. Bu bizim meselemiz değil. Bu Meclis Başkanı'nın ya da Komisyon Başkanı'nın düzenle ilgili alacağı kararlardır. Ben buna karışmadım. Gel demedim, git de demem" diye konuştu.

ARINÇ'TAN BASINA SİTEM
Arınç, kendisinin de bir basın mağduru olduğunu belirterek, basın mensuplarına sitemde bulundu. Geçtiğimiz günlerde Anayasa Komisyonu'na girişi sırasında bir majino hattı gibi dizilen gazetecilerin kendisine soru sormak istediğini anlatan Arınç şunları söyledi:
"İçimden şu geçti. Herhalde RTÜK'le ilgili önemli bir konu var, onu soracaklar. Hepsinin sorduğu soru şu oldu. Resepsiyona katılacak mısınız? Bir kısım basın gerçek haberin peşindedir, bir kısmı da, çok affedersiniz bir benzetme yapacağım. Çok güzel bir bayan yürüyor, 'ah bir yere düşse, eteği açılsa, biz de fotoğraf çeksek ve bunu haber yapsak' düşüncesi içindedir. Ben hangi basının neyi merak ettiğini, ne öğrenmek istediğini doğrusu, yıllardır bu işin içinde bulunan bir insan olarak, kendimi bir basın
mağduru olarak da tanımladığıma göre, çözebilmiş değilim."
Arınç, sabah saatlerinde Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısının toplanamaması üzerine muhalefetin eleştirilerinin bütün basın kanalları tarafından sonuna kadar kaydedildiğini hatırlatarak, muhalefet milletvekillerinin koridorda bile konuştuklarını, kameraların bu konuşmaların bir saniyesini bile kaçırmadığını belirtti. Muhalefet milletvekilleri ise, 'Pes doğrusu, ondan da mı biz sorumluyuz' şeklinde tepki gösterdi. Arınç ise milletvekillerine, "Kanlı kanlı, canlı canlı programlar reyting getirsin diye
haber ekranlarında neler konuşulduğunu söylemek için bu misali anlatıyorum" karşılığını verdi.

"NOBRE NASIL MERT NOBRE OLDU HEPİMİZ ÇOK İYİ BİLİYORUZ"
Arınç, 14 Rum Ortodoks din adamına neden Türk vatandaşlığı verildiği yönünde bir soru yöneltildiğini belirterek, bu 14 din adamının, Saint Sinod'un toplanabilmesi için Vatandaşlık Kanunu'na göre, zorunlu görüldüğü için Türk vatandaşlığına alındığını söyledi. Bununla ilgili değerlendirmeleri İçişleri Bakanlığı'nın yaptığını belirten Arınç, "Bunların vatandaşlığa alınması fevkalade yanlış bir olay olarak görülebilir ama Türkiye'de kimlerin bu haktan istifade ettiğini düşündüğümüzde, herhalde bunlar için
çok daha fazla eleştiri getirmemek gerekir. Nobre nasıl Mert Nobre oldu, İbrahim Yattara nasıl İbrahim Üçüncü oldu, bu konuları hepimiz çok iyi biliyoruz" diye konuştu.
Arınç, RTÜK'ün Olacak O Kadar isimli programa verdiği cezayla ilgili bir soru yöneltildiğini hatırlatarak, RTÜK'ün bu programla ilgili raporunu okuduğunda yüzünün kızardığını, bunları bir bayanın yanında okumasının mümkün olmadığını söyledi. Arınç, "Bu raporu okuduğumda 'az bile vermişsiniz' diye gönlümden geçirdim" dedi.
Fener Rum Patriğine hiçbir zaman Ekümenik sıfatı vermediklerini ifade eden Arınç, vermeyi de düşünmediklerini vurguladı. Lozan Anlaşmasından doğan böyle bir hak da bulunmadığını vurgulayan Arınç, "Ama bizim vermediğimiz, vermeyi düşünmediğimiz bu sıfatı bütün dünya kendisine tanıyor" diye konuştu.

"AB'YE TARAFTAN OLMAYI VATAN HAİNLİĞİ SAYAN BİR DÜŞÜNCEDEN BUGÜNKÜ NOKTAYA GELDİM"
Arınç, görüşmeler sırasında daha önce AB ile ilgili söylediği bazı sözlerin gündeme getirildiğini hatırlatarak, "Şunu samimi olarak söyleyeyim. Ben AB'ye doğrudan, direkt karşı olan bir insandım. Bu konudaki fikirlerim değişmiştir. AB sürecinin bugünkü noktasında Türkiye'nin bu süreci başarıyla tamamlamasını arzu ediyorum. Ama geçmişte düşüncelerim çok farklıydı. İnsanların fikirleri zaman içinde değişebilir. Samimi olarak itiraf ediyorum. AB'ye taraftar olmayı vatan hainliği sayan bir düşünceden bugünkü
noktaya geldim. Ben bunu olumEf0u soru şu oldu. Resepsiyona klu bir nokta olarak görüyorum. Ama eğer şikayet ettiğiniz televizyon kanalları biraz önce içeride olsaydı, sizin yakınmalarınızı tespit etseydi ve Avrupa'daki Sosyalist Enternasyonal veya AB yetkilileri, 'Bir CHP milletvekili böyle konuşuyor' deseydi işiniz zor olurdu. Sayın Kılıçdaroğlu da herhalde buna karşı çıkardı" şeklinde konuştu.

"HÜKÜMET İÇİNDE YALNIZ DEĞİLİM, HÜKÜMETİN AB HEYECANI TAMDIR"
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da milletvekillerinin soru ve eleştirilerine cevap verdi. Kendisine, 'Hükümetin içinde yalnız kalıyor musunuz?' şeklinde bir soru sorulduğunu belirten Bağış, "Ben buna çok açık ve net bir şekilde cevap vermek istiyorum. Hiçbir şekilde yalnız kalmıyorum. Hükümetin AB konusundaki heyecanı tamdır. Hükümetimizin her bir üyesi, başta Sayın Başbakanımız, en az bu odadakiler kadar azimlidir, kararlıdır, heyecanlıdır" dedi.
Bu arada güzel bir haberi paylaşmak istediğini kaydeden Bağış, İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesinden sonra geçen hafta da Avrupa Spor Başkenti ilan edildiğini duyurdu. AB müzakere sürecinde bir faslın açılması için 27 AB üyesinin de onay vermesi gerektiğini belirten Bağış, bu ülkelerden birinin Türkiye'nin tanımadığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olmasına rağmen 13 faslın açıldığına işaret etti. Türkiye'nin önüne bazı siyasi engellerin çıkartıldığını, bundan sonra da çıkartılabileceğini ifade
eden Bağış, "AB üyesi ülkeler içinde Türkiye'nin tam üyelik hedefini destekleyenlerin sayısı, desteklemeyenlerden çok daha fazladır. Dostlarımızın sayısı, bizim üyelik beklentimize endişeyle, şüpheyle yaklaşanlardan çok daha fazladır. Onun için çok da moralimizi bozmamamız gerekir" şeklinde konuştu.
AB sürecinde fasılları açmanın değil zihinlerin açmanın önemli olduğunu dile getiren Bağış, "Açılan fasıl sayısına kendimizi kilitlersek sırtımızdaki davulun tokmağını Brüksel'deki bir takım yetkililere teslim etmiş oluruz. O yüzden davul da, tokmak da bizim sırtımızda olsun, Türkiye'nin kendi ulusal çıkarları çerçevesinde bu süreci götürelim diyoruz. Türkiye'nin kendi çıkarlarını gözeten bir Ulusal Programı var. Biz bunu uyguluyoruz. Yoksa bizim önümüze getirilen her şeye evet demiyoruz. Eğer her şeye
evet diyen bir ülke olsaydık biz de diğer bazı üye ülkeler gibi 4 yılda AB sürecini tamamlamış olurduk. Bize de farklı farklı öneriler geliyor, birçoğunu reddediyoruz" değerlendirmesini bulundu.

MHP'Lİ ÜYELERLE 'SURE' POLEMİĞİ
MHP'li komisyon üyelerinin, MHP'nin Ani harabelerinde gösteriş için namaz kıldığını öne sürerek Ma'un suresini hatırlatmasını eleştirdiklerine işaret eden Bağış, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır'ın da kendisine Maide suresini okumasını tavsiye ettiğini hatırlattı. Bağış, "O da güzel bir tavsiye. Bir kez daha okumama vesile oldu kendisi. Ama herhalde kendisinin yorumlamasında bir sıkıntı var. O, sureyi, 'Musevileri ve Hristiyanları dost edinmeyin' diye algılamış. Ben de 'Onları veli edinmeyin' diye
algıladım. İkisi arasında çok büyük bir fark var. Bizim inancımız Hristiyanla, Musevi ile evlenmeye hoşgörüyle yaklaşan bir din" diye konuştu.
MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, BağılumEf0u soru şu oldu. Resepsiyona kş'a, "Bu konu sizin ihtisas alanınız mı?' diye sordu. Bağış ise, "Benim ihtisas alanım değil ama Grup Başkanvekilinizin tavsiyesi üzerine bir kez daha okudum ve kendimi bir kez daha kontrol etme imkanını buldum" karşılığını verdi.
Bağış, CHP'li Aslanoğlu'nun, 'Batsın bu AB' sözleriyle ilgili olarak da, "Çok değerli seçmenim Orhan Gencebay'ı hatırlatan bu yaklaşımı Sosyalist Enternasyonal duymasın, partiniz için hoş olmayabilir. Ama bu korkularımızdan, endişelerimizden arınmamız gerekir" dedi.
Aslanoğlu ise Bağış'a, "Beni oyalayan, bana saygı duymayan kim varsa duysun" cevabını verdi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile