'Büyük Şairlere Bir Şey Olmaz'

34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'na katılan Karakaya, AA muhabirine açıklamada bulunarak, günümüzde şiir algısı, edebi ürünler ve edebiyat anlayışı üzerine değerlendirmede bulundu.

Müştehir Karakaya, fuarda dikkati çeken yayınevi yoğunluğunu "kuru kalabalık" olarak niteleyerek, "Kitap fuarları önemlidir fakat 300-400 yayınevini geçmeyecek şekilde olmalı ve çok seçkin davranılmalı. Ücreti de çok az tutulmalı. Büyük yazarlar, iki, üç saat boyunca 20 kitaba imza atıyor. Bir genç, bir günde 700 bin kitap imzalıyor. Bunu seçmemiz gerekir. Bunu ortadan kaldırdığı için bu tür yerlere pek sıcak bakmıyorum" diye konuştu.

Şiir, öykü ve roman yazmaya devam ettiğini belirten Karakaya, 80'li, 90'lı ve 2000'li yıllardaki şiire bakıldığında, bugünün yaygın şiiriyle bir bağ kurulmadığını söyleyerek, şu bilgileri verdi:

"Şu an internetin, sosyal medyanın, herkesi şair gibi gösteren bir yanı var. Gece, o an aklına ne geliyorsa paylaşma ve on binlerce kişiye duyurma, ulaştırma imkanı var. İşte o an aklına gelen, aşk üzerine, sevgi üzerine, sosyalite üzerine söylenen sözler şiir falan değil. Bu gençlerin önceden şiiri, türünü, alt yapısını, şiirin etik durumunu, edebi adını, felsefesini öğrenmeleri gerekiyor. O bir kaç dizeyi, kelimeyi şiir kabul edemiyoruz. Belki bundan dolayı bize, 'Bunlar dinazorlarmışlar, fosilleşmişler' diyorlar. Kapitalizm öyle bir şey ki şiiri bile tüketilebilecek, atılabilecek bir nesneye dönüştürdü."

- "Büyük şairlere bir şey olmaz. İmge şiirini yazan şair, yine durur"

Şair Karakaya, kıyıda, köşede mutlaka öncülerin, büyük şairlerin olduğunu vurgulayarak, "Büyük şairlere bir şey olmaz. İmge şiirini yazan şair, yine durur" ifadelerini kullandı.

Şu anda üzerinde çalıştığı dört şiir dosyası olduğunu dile getiren Karakaya, "1985'ten bu yana yayınladığım 9 şiir kitabı, toplu şiirler olarak Aramis Yayınları'ndan 'Zaman Gergefinde Kitabeler' adıyla 2013'te çıktı. Bu arada 2 deneme, bir günce, bir de 1997'de yayınlanmış olan 5 küçük gençlik hikayeleri vardı. Bir araya getirdim ve 'Düş Zamanı Öyküleri' diye yayınladım" dedi.

Müştehir Karakaya uzun yıllar önce İstanbul'dan ayrılma sürecine de değinerek, şunları kaydetti:

"Kirlenmeye doğru gidiyordum. Ben de gidip Van'a yerleştim. Ben yorulmuştum. İstanbul'da 25-30 yılım geçti ve çok hızlı bir yaşam sürdüm. Öyle yoğun bir döneme girmiştim ki dergi, gazete, yayınevi, kitap editörlüğü, yöneticilik, hamallık, çaycılık, kitap satılıcılığı yaptım. Parklarda yattım. Biraz da ailemin baskısıyla, Van'a yerleştim."

Karakaya, kitapçılarda bulabildiği ve kendisine postayla gelen dergilerden, "Bir Nokta", "Yolcu", "Akatalpa" ve "Yasak Meyve" gibi dergileri takip ettiğini söyledi.