Figen Şakacı uzun yıllar süren gazetecilik televizyonculuk hayatından sonra ilk romanı Bitirgen'le okuyucuyla bir buluştu, pir buluştu. Bundan önce onun imzasını taşıyan iki nehir söyleşi kitabını, Her Doğum Bir Mucizedir ve Mizah Zekanın Zekatıdır, biliyorduk bilmesine ama ondan beklediğimiz tam da böyle bitirim bir Bitirgen'di. İstanbul Üniversitesi'nde gazetecilik eğitimini tamamladıktan ve medyada 'yeteri kadar' kaldıktan sonra film senaryoları yazdı, projeler üretti ve hayallerinin peşinden koştu Şakacı. Erkek stand-up'çılara inat Neyse Ne adlı stand-up'ı, izleyenlerin anımsarken gülümsediği deneyimlerden biriydi. Şimdiyse en büyük rüyasını gerçekleştirmek için ilk adımı attı Şakacı. Bir üçleme olarak tasarladığı romanlarından ilkini yayımladı, adına da Bitirgen dedi.
- Bir kız çocuğunun büyüme hikayesini yazdınız. O çocuğu anımsamak zor muydu?
- Aslına bakarsanız ben bir çocuğu anımsamadım. O çocuğun kendisi oldum, aynı şaşkınlık, aynı dünyayı yadırgayan halin içinde yaşadım uzunca bir süre. Çocukluğun gözünü bir yere dikmiş, bıraksan saatlerce oraya takılı kalan bir bön hali vardır ya. Ben de gözümü öyle diktim işte 'oraya', sanki bir açık kalp ameliyatı gibiydi. Sonuçta çocukluk dediğin adeta kabuğunu kaldırınca gördüğün cılk bir yara.
- Birhan Keskin kitabına yazdığı arka kapak yazısında bizim buralarda kız çocuğu olmanın 'hasarlı büyümek'le eş anlamlı olduğunu söylüyor haklı olarak.
- Birbirini 'Sana kurban olurum,' diye seven canım memleketimin bir evladıyım sonuçta. Ve bu kurbanlık halinin meşruluğu ne yazık ki sadece severken değil bizatihi de yaşanıyor. Kadınlara has bir hizmet sektörü, bir sevdiğinin halayığı olma refleksi var ve bu maalesef analardan miras bize. İşte hasar da tam orda başlıyor. Canım arkadaşım Birhan'ın dediği 'bizim buralar'ın hazine arazisine o hasarlı evler kuruluyor, o çocuklar o sallantıda yaşayarak büyüyor. Kadınların 1-0 sınıf yenik başladığı bu hayat, değil kadın olmayı birey olmayı da güçleştiriyor.
- Kitaptaki kız çocuğunun bir adı yok. Türkiyeli kadınlar olarak, hepimiz biraz o kız çocuğu muyuz sizce?
- 'Hepimiz biraz Bitirgen'iz,' desem anlamını sulandırmış olmam değil mi? Eskiden kadının adı yoktu çünkü o kız çocuklarının adı yoktu desem ya da. Sadece kadınlara indirgemek istemiyorum meseleyi, insan kendini olduran bir varlık çünkü. Hele bir de Türkiyeli bir kadın olunca ne oluyor, o zaman ya gidiyorsun bir kaya dibine ağlıyorsun ya da bir ağaca çıkıp aşağıda neler oluyor diye bakıyorsun...
Üçlemenin ilk ayağı
- Bitirgen'i büyütmek gibi bir planınız var. O kız çocuğu büyüyecek ve bize neler anlatacak sonrasında?
- Yola bir üçleme yazmak üzere çıktım. Orta sınıftan kentli bir kadının 10'lu, 20'li-30'lu yaşları ve sonrasında ağır bir yaşlılık hali... Önce 10'lu yaşlardan başladım. Bitirgen büyüyecek elbette... Zaten büyüme denilen süreç hiç bitmez ki... İkinci kitabın hikayesiyle de gezmeye başladım artık. Bu süreçte başına neler geleceğini az çok biliyorum da yazarken benim başıma bu kez ne gelecek onu bilmiyorum doğrusu...
'Büyümek çok sancılı oluyor'
Figen Şakacı'nın, bir kız çocuğunun gözünden yazdığı ilk romanı Bitirgen, edebiyat dünyasında takdirle karşılandı. Şakacı, büyümenin sancılı olduğu görüşünde.