Çağın En Zor Hastalıklarından Kanseri Yenen Hastalar, Tıbbi Tedavilerin Yanı Sıra İyi Moral ve Hastalığı Yeneceğine Dair İnancın Başarıdaki Önemine Dikkat Çekiyor

Esra Karamuk - Çağın en zor hastalıklarından kanseri yenen hastalar, tıbbi tedavilerin yanı sıra iyi moral ve hastalığı yeneceğine dair inancın başarıdaki önemine dikkat çekiyor.

2004 yılında 62 yaşında yakalandığı meme kanseri hastalığını yenen Naciye Kuru , AA muhabirine yaptığı açıklamada, memesinin çok ağrı yapması üzerine muayene yaparken eline bir kitle gelmesiyle korkarak hemen doktora gittiğini söyledi.

Doktorun yaptığı biyopsi sonucunda kanser olduğunu öğrendiğini anlatan Kuru, doktorların ameliyatta kitlenin olduğu göğsünü aldıklarını ve ameliyattan sonra da kemoterapi sürecinin başladığını ifade etti.

-Hastalığı yenmenin ilk adımı-

Bu hastalığı yenebilmek için atılacak ilk adımın ferah olup kafaya bir şey takmamak olduğunu vurgulayan Kuru, şunları kaydetti:

''Doktor biyopsi sonuçlarına bakıp kansersin deyince çok kötü oldum. Kemoterapi almaya gidince sadece ben bu ilacı almaya gidiyormuşum gibi geldi. Sonra bir arkadaş daha geldi ilaç almaya, sonra birisi daha. Demek ki ilacı alan tek ben değilmişim dedim. Sonra ferahladım. Ameliyattan sonra 20 gün aralıklarla 6 kere kemoterapi ilacı aldım. Kemoterapi ilacı almaya başlar başlamaz da saçım döküldü. İlk ilacı almaya başladıktan sonra elime saçlarım gelince kötü oldum. Damadım ''Anne saçlarını makineye tutalım'' dedi.

Daha sonra duş alırken saçlarım elime tutam tutam gelince hakikaten çok kötü oldum. Doktorum, 'kendini hiç kötü hissetme 3'üncü ilacından sonra bunlar yerine daha kuvvetli gelecek, morali bozma' dedi.

Buradaki en önemli ilaç kişinin kendisini ferah tutması.''

Kemoterapi süresince beslenmesine çok dikkat ettiğini söyleyen Kuru, ''İlaç alırken ilk etapta yemek çok zor oluyor. Daha sonra alışıyorsun. Ben beslenirken, yemeğimi günlük yedim. Ve pekmezi de çok fazla yedim. Şu anda Allah'a şükür çok iyiyim'' ifadelerini kullandı.

Kuru, kemoterapi tedavisinin üzerinden 8 yıl geçtiğini belirterek, bütün kontrollerini ihmal etmeden düzenli yaptırdığını söyledi.

Meme kanserine yakalananlara ilk tavsiyesinin telaşa kapılmadan bu hastalığı yeneceklerine inanmaları olduğunu aktaran Kuru, şöyle devam etti:

''Ben her şeye çok üzülürdüm, ağlardım. Yapım böyleydi. Doktora çok sıkılıp darlanıyorum dediğimde, doktor bana 'Evinde yansa aldırmayacaksın. Bu hastalığın ilacı kendini ferah tutman' dedi.

Ben bu hastalığa yakalandığımı kabullendim ve atlatmak için çaba gösterdim. Kimseden de hastalığımı saklamadım, açık açık söyledim. Hastalığa yakalananlar kendilerini ferah tutsunlar. Kafalarına bir şey takmasınlar. Bu devirde kansere yakalanan çok kişi var. Burada önemli olan kişinin motivasyonu, kendini rahat hissetmesi.''

-Eşi Mehmet Kuru -

Eşi Mehmet Kuru ise bu süreçte kızlarıyla hep eşinin yanında olduklarının altını çizerek, şöyle konuştu:

''Doktor ameliyat kararı verince acil olarak ameliyatını yaptırdık. Tıp dünyada da Türkiye'de de çok ilerledi. Ve bütün işlemleri düzgün yapıldı. Hastalığının çok fazla üzerinde durmadığı için kurtuldu. Yalnız bu hastalığa yakalananlar mümkün olduğu kadar kendilerini çok iyi hissetsinler ve iyi korusunlar. Bu şekilde kurtulurlar. Ben de eşimin bu hastalığı yeneceğine inandım ama tabi o süreçler ne kadar da olsa sancılı geçiyor. Doktor, 'Naciye Hanım sen bu hastalığı artık atlattın' dediğinde, o an çok rahatladık ve bir oh çektik.''

Yayıncı: Ebubekir Gülüm
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile