Doğan, AA muhabirine, cami ve cemevi kompleksini "barış ve tanışma projesi" olarak tanımlayarak, bu felsefi derinliğe inemeyenlerin bu projeyi anlama şansının olmayacağını ifade etti.
Camiye ve cemevine gidenlerin arasındaki iletişimin önemine işaret eden Doğan, "Birbirlerini tanmazlarsa tarihsel olarak yerleşmiş yanlış kanılar, siyasal iktidarların halkı bölerek yönetmek için yürüttüğü politikalar başarılı olur ve başarılı olmuş yüzyıllarca" diye konuştu.
Doğan, 16. yüzyıla kadar Anadolu topraklarında Alevi-Sünni ayrımı bulunmadığını, cami ile cemevinin herhangi bir sorunu olmadığını, binlerce dergahın, cemevinin yanında birkaç tane de caminin yer aldığını anlatarak, "Ama ne caminin dergaha ne de dergahların, cemevlerinin camiye herhangi bir itirazları var. Çünkü bu Kur'an-ı Kerim'in emri. Kur'an-ı Kerim'in ayetinde 'Yeryüzünün tümünü sana mescit olarak yarattım' diyor" ifadesini kullandı.
Bu tür projelerle Alevilerin ve Sünnilerin bir birlerine bakış açısının değişeceğini dile getiren Doğan, "Yani Alevilerin Sünniler hakkında, Sünnilerin Aleviler hakkında yıllar yılı siyasi iktidarlarca üretilen, Ebu Suud Efendiler, şeyhülislam tarafından yaratılmış olan yalanlar, iftiralar, karalamalar bu projelerle tamamen silinecek halkın beyninden ve gerçek gün yüzüne çıkacak" diye konuştu.
-"Çok hayrettir, bunlar da ülkenin aydını"
Doğan, "projenin finans yapısının rencide edici olduğu" yönündeki eleştirileri de değerlendirdi. Rencide olanları finansmanı sağlamaya davet eden Doğan, "Çok hayrettir, bunlar da ülkenin aydını. Bir barış projesini, 'neresinden acaba aşağı çekebiliriz, halkın nazarında itibarını düşürtebiliriz' aracı yapmaya çalışıyorlar. Ülkenin aydını geçinenler böyle olursa normal" dedi.
-"Çorba da kaynasın"
Fikri, Fethullah Gülen'in ortaya attığını ve projeye liderlik ettiğini, kendisinin de fikre destek verdiğini ve bir eklemede bulunduğunu dile getiren Doğan, "Artık camiler sadece namaz kılma yerleri olmaktan çıkarılsın, yani namazla birlikte orada fakir, fukara, yoksul insanların gelip Alevi-Sünni birlikte kaşık atacakları bir çorba da kaynasın. Onun için de bir aşevi yapılsın ikisinin ortasına. O zatı muhterem de gayet makul buldu. 'Doğru söylüyorsunuz, hocam' dedi ve proje gerçekleşti" ifadesini kullandı.
-"Hangi cemevine, hangi katkıları var"
"Havadan baba parası yercesine konuşanlar, 'biz yapardık' diyenler, bugüne kadar neredeydi" diye soran Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün dahi neredeler? Bir tane göstersinler. Hangi cemevinde hangi katkıları var? Bunlar dışarıdan gazel okuyanlar. Hiçbir sorumluluk duymadan gazel okuyanlar. Burada da Cem Vakfının herhangi bir kaynağı yok. Böyle bir projeye girerken karşınızdaki insana saygınızdan dolayı tutup da şey yapmazsınız. 'Tamam efendim, biz de şu kadar veririz' Yok. Cem Vakfı'nın böyle bir imkanı yok. Cem Vakfı, kendi çalışanlarının ücretlerini dahi ödeyemiyor. Ama şu olabilir vakıf ayrı, vatandaş ayrı, Alevi vatandaş ayrı. Sünni kardeşlerimizin olduğu gibi Alevi yurttaşlar da buraya katkıda bulunmak isteyenler tabii ki yardımcı olacaklar. Bu ortak bir projedir. Nitekim Ankara'daki projeyi Alevi-Sünni iş adamları gerçekleştiriyor. Ben kalkıp orada yalan söyleyip ya da kendimize mal etseydim, daha mı uygun olurdu? Yani Cem Vakfı bunu yaptırıyor, demek. Ben kendime yakıştırmam böyle bir şeyi de kabul etmem zaten."
Doğan, projede her şeyin açık, net ve şeffaf olduğunu belirterek, "Dinde zaten riyayı, sahtekarlığı kabul etmiyorum. İkiyüzlülüğü kabul etmiyorum. Din saf duyguların, temiz duyguların olması gereken bir alan. Tanrı ile ilişkileri düzenleyen bir alan din. Orada da ikiyüzlülük ve riya olmaz" değerlendirmesinde bulundu.
-"Arsayı başka yerde bulsak orada yapardık"
Doğan, 5 ilde daha cami-cemevi projesinin hayata geçirileceğini, Mamak'taki temel atma sırasında İstanbul'da yapılacak proje için arsanın bulunduğuna dair bilginin kendisine verildiğini belirterek, "Fethullah Hocaefendi'nin yanından gelen bir arkadaşımız vardı. İstanbul'da, bize bir arsanın bulunduğunu söylediler" diye konuştu.
Ankara'da proje yeri olarak Mamak'ın seçilmesinin özel bir anlamı olmadığını vurgulayan Doğan, "Arsayı başka yerde bulsak orada yapardık" dedi.
-"Bunu yapanların Alevi olması mümkün değil"
Doğan, temel atma sırasında yaşananlar için "fevakalade üzücü" değerlendirmesinde bulunarak, şöyle konuştu:
"Bunu yapanların Alevi olması mümkün değil. Bence Sünni de değil. Sünni İslam ile Alevi İslam arasında barışla ilgili herhangi bir ayrılık yoktur ki. O ayrılık, Yezid ile Muaviye'nin getirdiği kötü tohumlardı. Ayrıştırarak bölmek, bölerek de yönetmek. Şimdi bu fevkalade iyi niyetle yapılan, Alevi-Sünni çatışmasının önünü kurumsal olarak almada büyük katkı sağlayacak çok önemli bir proje. Ben onun için 'binyılın projesi' diyorum."
-"İçimizdeki aydınların düzeyi bu"
Türkiye'deki bazı aydınların bu işin farkına varamadığını ifade eden Doğan, "İçimizdeki aydınların düzeyi bu. Barışı savunmayan adama ben aydın demiyorum. Aydın olmanın önemli özelliklerinden bir tanesi barışı savunabilmektir. Samimiyetle ve içten, şartlar ne olursa olsun. Ben ona aydın derim" ifadesini kullandı.
-"Ne yapıyor Fethullah Hoca"
Projeyi, "hizmet hareketi"nin desteklemesine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Doğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Ne yapıyor Fethullah Hoca? Ülkeyi mi bölüyor, vatandaşı mı bölüyor? Tam tersine birleştiriyor. Ben de onu anlamakta zorluk çekiyorum. Nasıl değer yargıları bu kadar tersine dönüyor, bir toplumda. Fethullah Hoca'nın düşüncelerini benimsemeyebilirsiniz. 'Mutabık değilim' diyebilirsiniz. Ama bunun için ille küsmeye, ille haksız yanlış işlemler yapmaya hakkınız var mı? Düşünce özgürlüğünü savunuyorsanız, o özgürlüğün kendisidir. İsmi ne olursa olsun. İzzettin Doğan için olan özgürlük Fethullah Gülen için de vardır. Herhangi bir vatandaş için de vardır."
"Cami ve Cemevi Kompleksini Protesto Edenlerin Alevi Olması Mümkün Değil"
ANKARA - YUSUF ÇELEBİ - Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan, cami ve cemevi kompleksiyle ilgili protestoları "Bunu yapanların Alevi olması mümkün değil. Bence Sünni de değil. Sünni İslam ile Alevi İslam arasında barışla ilgili herhangi bir ayrılık yoktur. O ayrılık, Yezid ile Muaviye'nin getirdiği kötü tohumlardı. Ayrıştırarak bölmek, bölerek de yönetmek" şeklinde değerlendirdi.