Çanakkale'de Mehmetçiğin Taarruz Altında Geçirdiği 'Kurban Bayramı'
Gelibolu Yarımadası'nda 98 yıl önce Çanakkale Savaşları'na katılan Türk askerleri, bir yandan düşmanla savaşırken diğer taraftan birer ramazan ile kurban bayramlarını yoğun ateş altında geçirmek zorunda kaldı. Bu günlerin son bayramları olduğundan habersiz bazı "Mehmetçikler", bir daha ailelerine ve evlerine kavuşamadan şehit düştü.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk askerlerinin, Çanakkale Cephesi'nde, annesi, babası, çocuğu ve sevdiklerinden ayrı iki bayram geçirdiğini söyledi.
Savaşların yaşandığı 1915 yılındaki Kurban Bayramı'nın, 19 Ekim Salı günü başladığını belirten Atabay, şöyle devam etti:
"Balkan Savaşları'na katılan, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale, Galiçya ve Filistin cephelerinde mücadele eden İbrahim Arıkan, Çanakkale Cephesi'nde yaşadığı Kurban Bayramı arifesini hatıratında şöyle anlatır: Fırka kumandanının emriyle alay içtima ettirildi. Harbiye Nezareti'nden hususi surette vazifelendirilen yaşlı bir hoca, alayın ortasına gelerek 61'inci Alay'a hitaben ateşli bir nutuk irat etti. Nutkunda, 'Düşmanın zırhlısı varsa bizim de Allahımız var. Damarlarımızda Türk kanı ve göğsümüzde de sarsılmaz imanımız var. Sizlere emanet edilen bu mukaddes vazifeyi başaracağınıza kalbimdeki imanım gibi inanıyorum. Allah yardımcınız olsun evlatlarım' dedi.
Bu nutuktan sonra Harbiye Nezareti tarafından gönderilen En'am-ı Şerifler, çakmaklar ve diğer hediyeler dağıtıldı."
Atabay, Arıkan'ın, Çanakkale Savaşları sırasında Seddülbahir bölgesinde 14'üncü Tümen Komutanlığı görevinde bulunan Yarbay Kazım Bey'in, Kurban Bayramı arifesinde tümenindeki askerlerine bir bayram tebriği yayımladığını aktardığını anlattı.
Tebrikte, "Yüzbinlerce muvahhidinin Kabe-i Muazzama'da dergah-ı uluhiyete yöneldiği, rahmet-i ilahiye kapılarının alem-i İslam'a açıldığı gündür. İngiliz vahşeti, Fransız denaeti, Rus zulüm ve esareti milyonlarca İslam kardeşimize bu sene Kabe-i Muazzama'nın yollarını kapadı. Bu melanet elbette gayretullaha dokunacaktır. Ordu-yı İslam pek yakında mansur ve muzaffer olacaktır" yazıldığını belirten Atabay, bu belgede şehitler için dua edilmesinin de istendiğini bildirdi.
- İngilizlerin taarruzu hafifleyince bayramlaşabildiler
Atabay, cephede Kurban Bayramı'nı geçirenler arasında Münim Mustafa'nın da bulunduğu bilgisini verdi.
Onun, o günlerde yaşadıklarını hatıratında "Siperde Bayram" başlığı altında kaleme aldığını söyleyen Atabaş, şunları kaydetti:
"Münim Mustafa, Kurban Bayramı ile ilgili olarak hatıratına şu notları düşmüştür: İngilizler her nedense bu gece pek sinirliydi. Dini bayramımızı bildikleri için maneviyatımızı güya sarsmış olmak için şafaktan itibaren büyük taarruz gününde yaptıkları topçu ateşine benzer bir bombardımana başladılar. Bunlara alışık olduğumuz için pek aldırış etmiyorduk. Bir aralık ateş hafiflemişti. Herkes birbiriyle bayramlaşmaya başladı.
Eller sıkılarak bayram tebrik edilirken herkesin muhayyilesinden annelerin, sevgililerin hayali geçtiği görülüyor gibi oluyordu.
O gün şafak vaktinde idi. Alay kumandanıyla siperleri gezmeye çıkmıştık. Müdafaa hattından geçerken bir nöbetçinin dalgın dalgın duruşu dikkat-i nazarımızı çekmiş, önünde durmaya mecbur etmişti. Bu nefer, bizi duymayacak kadar düşünceliydi. Başı, tüfeğine takılı süngüsüne dayanmış, duruyordu. O kadar dalmıştı ki yanına geldiğimiz halde farkında değildi. Nihayet alay kumandanı sordu; ''Oğlum ne düşünüyorsun?' 'Efendim, hiç.' Yüzünde büyük bir hüznün gizlenmeyen alametleri görünüyordu. Kumandan tekrar etti; 'Pekala ama benim buraya geldiğimin farkında olmayacak kadar dalmışsın. Sebebi ne idi?' O zaman yeni kura efradından olan Hasan anlatmaya başladı; 'Seferberlik iptidasında bizi topladılar. Ben köyde nişanlıydım. Büyük kardeşim de yeni evliydi. İkimiz de harbe gittik. Kardeşim şehit olmuş. Harpte belki ben de öleceğim fakat nişanlımı görmedim. Bugün bayram. Ne olurdu köyde nişanlımı bir kere olsun gördükten sonra gözlerim kapansaydı... İşte bunu düşünüyordum.' Hasan'ın masum tavrı hepimizin dikkatini celbetmişti. Tek arzusu; köydeki nişanlısını görmek ve ondan sonra ölmekti. Alay kumandanı sordu; 'Sana izin versem ne zamanda gelirsin?' 'Sen bilirsin efendim' diyordu. Hasan 10 gün izin almıştı."
- Anafartalar Grup Komutanlığı karargahında bayram
Mithat Atabay, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, Çanakkale Savaşları sırasındaki duygularını hiç unutmadığını söyledi.
O dönem Anafartalar Grup Komutanı olan Atatürk'ün, Kurban Bayramı öncesi bir taraftan savaşırken diğer yandan Suriye, Filistin ve Kudüs'ten gelecek Arap gazeteci, bilim ve din adamlarının cepheyi ziyaretleri için hazırlık yaptığını belirten Atabay, bayram sabahı ise karargahtaki kader arkadaşlarıyla bayramlaştığını belirtti.
Atatürk'ün, bayramlaşma sırasında duygulu olduğunu ve hayatı boyunca dini bayramları hiç unutmadığını ifade eden Atabay, "Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan ve cumhurbaşkanı olduktan sonra da dini bayramlarda Çankaya'daki evinin kapısını herkese açık tutarak halkla ve arkadaşlarıyla bayramlarda bir araya gelmeye özen göstermiş, dini bayramlarda halkla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bayramlaşmıştır" ifadesini kullandı.
Kurban Bayramı'nın, savaşların yaşandığı 1915 yılında 19 Ekim Salı, bu sene ise 15 Ekim Salı gününde başladığına işaret eden Atabay, bayramın ilk gününün, 98 yıl sonra 4 gün öncesine rastladığına dikkati çekti.
Atabay, 1915'te Filistin, Doğu Anadolu, Çanakkale ve Irak cephelerinde Birinci Dünya Savaşı'nın bütün şiddetiyle devam ettiğini hatırlatarak, "Bugün barış ortamındayız. Savaşta da barışta da bayramlar, duygularımızın doruğa çıktığı, küskünlerin barıştığı, yardımlaşmanın hatırlandığı müstesna günlerdendir. Milletimizin, birlik beraberliğini tazelediği bu günlerde, bu vatan için canlarını çekinmeden feda eden şehitlerimize ve vatan uğrunda yaralanan gazilerimize minnetlerimizi ve şükranlarımızı ne kadar sunsak azdır" diye konuştu.