Çavuşoğlu Öğrencilerle Bir Araya Geldi

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: (1) 'Dünyadaki gelişmeler devam ederken bir tarafı tutmamız ya da dış politikamızı bir tarafa bağlı şekilde yürütmemiz gerçekçi değil. Bugünün Türkiye'sine de yakışmaz, bizim potansiyelimizi de yansıtmaz'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Dünyadaki gelişmeler devam ederken bir tarafı tutmamız ya da dış politikamızı bir tarafa bağlı şekilde yürütmemiz gerçekçi değil. Bugünün Türkiye'sine de yakışmaz, bizim potansiyelimizi de yansıtmaz." dedi.

Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Kulübü’nün düzenlediği "Türkiye'de Uluslararası İlişkilerin Önemi" başlıklı konferansta konuşan Çavuşoğlu, küreselleşen dünyada, gelişmeleri takip edip, analizler yaparak buna göre politika geliştirmek zorunda olduklarını söyledi.

Türkiye'nin, etrafındaki gelişmelerin nereden nereye gittiğini çok iyi tespit etmesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

"Dünya bir geçiş süreci yaşıyor ve bu süreçte dünya nereye gidiyor? Bugünkü yaşanan sorunların kaynağı, sebebi nedir? Bunlara nasıl çözüm bulabiliriz? Türkiye’nin sorumluluğu nedir? Uluslararası sistem bu sorunları çözmede ne kadar başarılı ve dünya halklarının beklentilerini ne kadar karşılayabiliyor ve ekonomide yeni gelişmeler nelerdir? Bugün yaşanan sorunların Avrupa’yı ve ötesini nereye götüreceği konusunda kafa yormamız lazım. Dünya yeni bir savaşa mı sürükleniyor? Çünkü bazı gelişmelere baktığımızda 2. Dünya Savaşı öncesi yaşananları görüyoruz. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük, kendisinden olmayan herkese karşı nefret, göçmen, İslam düşmanlığı görüyoruz. Bunlar artık emarenin de ötesinde sahada gördüğümüz şeyler. Irkçı partilerin retoriğinin artması kaygı vericidir ama bu retoriği benimseyen insanların o partilere verdiği desteğin artması da ayrıca endişe verici, o ülkenin yönetiminde, Avrupa Birliği'nde (AB) söz sahibiyse endişelenmek için yeterince sebep var."

Afrika'daki ve tüm dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmeleri gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Ekonominin gücünün yavaş yavaş Asya’ya doğru yani Batı’dan Doğu’ya doğru kaydığını göremezsek, aynı şekilde Kuzey’den Güney’e uyanan bir Afrika, Latin Amerika’yı görmemiz lazım. Bu gelişmeleri takip etmezsek gelecekteki çıkarlarımız için adım atmakta gecikir ve fırsatları değerlendiremeyiz. Bu gelişmeler çerçevesinde dış politikayı belirlememiz lazım." ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin bütün gelişmeleri yakından takip edip değerlendirerek çok yönlü ve proaktif bir dış politikayı başarıyla uygulamaya çalıştığını vurguladı.

Türkiye'nin bulunduğu coğrafyadaki bir ülkenin, herhangi bir kesimden, bloktan, dünyanın belirli kesimi ya da örgütle dış politika izleme lüksünün olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, "Dünyadaki gelişmeler devam ederken bir tarafı tutmamız ya da dış politikamızı bir tarafa bağlı şekilde yürütmemiz gerçekçi değil. Bugünün Türkiye'sine de yakışmaz, bizim potansiyelimizi de yansıtmaz. Aynı şekilde geleceğimizle ilgili atacağımız adımlarla ilgili bizi yanlış yerlere götürür. Böyle bir dış politika izlediğiniz zaman eleştiriler gelebilir. Neymiş; 'Eksen kayması var' veya 'Bizden uzaklaşıyor mu?' Böyle komplekslere girmeye gerek yok." değerlendirmesinde bulundu.

- "Dengeli bir dış politika izlemek Türkiye gibi ülkelerin temel ihtiyacıdır"

Dış politikayı dengeli bir biçimde yürütmenin gerekliliğine vurgu yapan Çavuşoğlu, bir tarafa bel bağlamanın doğru olmayacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uluslararası ilişkilerde temel teori ne diyor? Sürekli dost da yok, sürekli düşman da olmaz. O yüzden biz her yerle ilişkilerimizi geliştirirken gerçekçi ve dengeli olmalıyız. Bakın Ukrayna'nın başına gelenlere. AB dedi ki; 'Rusya'yı değil beni seçeceksin.' Rusya dedi ki; 'Hayır, Avrupa’yı değil beni seçeceksin.' Ortada kaldı bir ülke. O gün tamamen Rusya tarafını da seçseydi Ukrayna, akıbeti bugünkünden iyi olmayacaktı. Neden Ukrayna gibi bir ülke iki tarafla ilişkilerini iyi yürütmesin de bir tarafı seçmek zorunda kalsın. İyi örnek olarak Kazakistan’ı vereyim. Kazakistan bugün ABD ile de iyi, Rusya ile de, Çin’le de, bizle de iyi. Dış politikasını dengeli götürüyor. Bunda ne mahsur var? Dengeli bir dış politika izlemek Türkiye gibi ülkelerin temel ihtiyacıdır, komplekse de kapılmamak lazım."

Türkiye'nin dış politikasında geçmişte yaşananlardan örnekler veren Çavuşoğlu, "Eskiden oturduğun yerden kararlar alınırdı; 'Türkiye buna katılsın mı, katılmasın mı?' diye. ('Evet' dersek ne olur, 'hayır' dersek ne olur?) Ama bugün her yerde söz sahibiyseniz bu dış politikayı nasıl yürüteceksiniz?" diye konuştu.

"Bugün dış politikanın dinamiklerini bir taraftan başarılı bir şekilde uygularken ne ile hangi unsurlarla dış politikayı yürütmemiz lazım?" diyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanıyım. Her dışişleri bakanı ister ki dış politikanın patronu kendisi olsun. Dışişleri Bakanlığı devletimizin köklü kurumlarından bir tanesidir. 2023'te Bakanlığımızın kuruluşunun 500. yılını kutlayacağız, son derece başarılı diplomatlarla donatılmıştır. Bugün ihtiyaca göre büyükelçiler de alıyoruz. Önümüzdeki ilk sınavda da tarihimizde ilk defa Rusça ve Arapça dillerinden diplomat da alacağız. Gelecek yıllarda Çince de alacağız, diğer dillerden de almamız lazım. Çok taraflı proaktif dış politikayı izlememiz için kadrolarımızı zenginleştirmemiz lazım."

Sadece Dışişleri Bakanlığı'nın yürüttüğü dış politikanın gerçekçi olmayacağını dile getiren Çavuşoğlu, bugün üniversitelerin dış politikadaki katkısını çok iyi gördüğünü vurguladı.

Parlamenter diplomasiye inanan bir insan olarak parlamenterlerin karşılıklı ziyaret ve temaslarını sıklaştırmak için çaba sarf ettiklerini belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

"Sivil toplum ve iş dünyasının dış politikaya katılması çok önemlidir. Biz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gece gündüz koşturuyoruz. Hiç uyumadan bir günde üç ülkeye gittiğimiz oluyor. Sadece Dışişleri Bakanlığı olarak gitmek yetmez. Bizim aynı şekilde diğer kurum ve zenginliklerimizle tüm dünyada olmamız lazım. Bugün dünyada misyon sayısında beşinci sıraya çıktık, 242 tane misyonumuz var. On sene önce 160 kadar misyonumuz vardı. Afrika’da 2009’da 12 tane büyükelçiliğimiz vardı, şimdi 42 tane var. Latin Amerika’da 6 tane vardı, şimdi 17’ye çıktı. Büyükelçiliklerimizin sayısını artırdığımız kadar fonksiyonunu da güçlendirmemiz lazım. Sadece büyükelçilik sayısıyla gidersek olmaz. Diğer var olan zenginliklerimizle gidersek kalıcı oluruz. Bugün TİKA’mızla dünyanın her yerinde kalkınma yardımı yapıyoruz, hastane yapıyoruz, okullar açıyoruz, yollar yapıyoruz, sular getiriyoruz. O ülkenin kapasitesini güçlendirmek için eğitim programları, tarımda, turizmde, her alanda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Bir ülkenin Dışişleri Bakanlığını baştan sona yapıyoruz veya meclisini yeniliyoruz ama sadece TİKA da yetmez."

(Sürecek)

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile