Çevre Platformu’ndan Bildiri

Çevre Platformu’ndan Bildiri

Tavşanlı Çevre Platformu Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi önündeki meydanda, Dünya Çevre Günü dolayısıyla, MESS Zehirli Atık Bertaraf Tesisine karşı bildiri okundu.

Burada Çevre Platformu adına konuşan Cengiz Hava, çevrenin korunması ve geliştirilmesine dönük atılacak her adımın insanlığın geleceği için büyük önem taşıdığına vurgu yaparak, “Dünyayı saran küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri, sanayi atıkları,tıbbi atıkları ile plastik ürünler çevre kirlenmesine sebep olan en önemli etkenlerin başında gelmektedir. Hayatımızın olmazsa olmazı doğal kaynaklarımızın her geçen gün biraz daha azaldığını, bilinçsizce tüketildiğini ve dünyamızın, ne yazıktır ki yavaş yavaş çölleştiğini gözlemlemekteyiz” dedi.

İnsanların buna sebebiyet verdiğini belirten Hava, “Hiç kuşkusuz ki bu tükenişin, bu yok oluşun en büyük nedeni insanlığın ta kendisidir. Çünkü yaşamımızı sürdürdüğümüz, doğduğumuz, büyüdüğümüz, evlenip çoluk çocuğa karıştığımız, madenleri, termal suları ve leblebisi ile meşhur Tavşanlımız maalesef gün geçtikçe yaşanmaz hale getirilmek isteniyor. Balık tesisinin artıklarıyla kirlenmiş içmeye cesaret isteyen suyumuz, Belediyeye gelir getirmesi için şehrin içine kurdurulan baz istasyonları, termik santrallerinin bacasından çıkan zehirli gazlar ve gümüş tesisinin barajından havaya karışan zehirli siyanür” diye konuştu.

"TESİS ZEHİR SAÇACAK"
“İçtiğimiz ve soluduğumuz bu zehirler birileri için yeterli gelmemiş olsa gerek üzerine bir de zehirli atık yakma tesisi kurulmak istenmektedir” diyen Cenrgiz Hava, şunları söyledi: “Yakma sonucu bacadan çıkacak furan ve dioksin gazları, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kanser hastalığına en fazla sebep olan iki zehirli gaz olarak kabul edilmektedir. Ne gariptir ki devletimiz bu zehirli gazları sigara dumanı kadar tehlikeli saymadığı için yakma tesislerine izin vermekte hatta kuranlara da teşvik vermektedir. Yakma sonucunda oluşacak tehlikeli atıkların külleri ise toprağa gömülmek suretiyle toprağı ve yeraltı sularını zehirleyen doğa ve canlı düşmanı bir tesis olmasına rağmen bazıları tarafından çevre dostu bir tesis olarak yutturulmaya çalışılmaktadır. Ben bu kişilere huzurunuzda sormak istiyorum: Bu zehir tesisinin ham maddesi nedir? Bu tesis ne iş yapacaktır? Onlar size hiçbir zaman doğru ve gerçek cevap vermeyecekler. Ben cevap vereyim; Bu tesis tehlikeli atık olarak sınıflandırılan doğaya ve çevreye atılması, bırakılması kanunen yasak olan atıkları, Avrupa’nın terk etmiş olduğu yakma sistemini kullanarak yakacaktır. Bacadan çıkan furan ve dioksin gazlarının çevreye zararlarını Avrupa çözemezken, Türkiye’de kontrol mekanizması nasıl olsa çalışmıyor, bu gazları ölçecek aletleri bile yok, çevreyi zehirlesek de bir şey olmaz mantığı ile çalışmak istiyorlar. Nasıl olsa bu bölgedeki insanların ağzı var dili yok. Sağlığının ise hiç kıymeti yok. Hemen hemen her evde kanserli bir hasta var. Bergama’da çıkarılan altının siyanürlü çamurları bile yakınımızdaki Gümüş Tesislerinin atık havuzuna taşınıyor. Buharlaşan siyanürü de biz soluyoruz. Bu zehir tacirlerine ve onların işbirlikçilerine sesleniyorum; başta insanlar olmak üzere tüm canlıları, havayı, suyu, toprağı, bitkileri yok edeceksiniz öyle mi? Yağma yok. Bu topraklar sahipsiz değil. Suyumuzu, havamızı, toprağımızı kirletmek isteyenler karşılarında şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Tavşanlı Çevre Platformu’nu bulacaktır. Biz Tavşanlı Çevre Platformu olarak buradan Tavşanlı’da ve çevre köylerinde yaşayan tüm insanlara çağrıda bulunuyoruz: Bu tesis bizim hayatımızı ve geleceğimizi ipotek altına alacaktır. Bu tesis bana çok uzak. Bize bir şey olmaz demeyin. Çünkü rüzgar bu zehirli gazları Tavşanlı şehir merkezine ve köylere getirebilir. Zaten tesisin olduğu yer, Tavşanlı şehir merkezine göre 220 metre daha yüksek olduğu ve hakim rüzgarlar Tavşanlı’ya doğru estiği için ilçemiz zehirlenmiş hava ile yaşanamaz hale gelecektir. Toprağa gömülen küller yeraltı sularına karışarak içtiğimiz ve kullandığımız suyu da kirletecektir. Başkalarının tehlikeli atıklarının Tavşanlıda ne işi var acaba? Bizler Tavşanlıdaki yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızla leblebimizle, kaplıcalarımızla, tarımsal ve hayvansal ürünlerimizle kendi yağımızla kavrulurken zenginlerin zehirli atıklarını neden kabul edelim ki? Bu tesisin kurulmasını asla ve asla kabul etmiyoruz. Ne kadar elim bir durumdur ki bu zehirli atık yakma tesisinin yerli işbirlikçileri bu zehir tesisinin Tavşanlıya kurulması için tam gaz her yönden çalışmaktadırlar. Bu arada kendilerini aklama ve temize çıkarma faaliyetlerini de ihmal etmeyen bu zavallılara şunu özellikle belirtmek istiyorum; Ne yaparsanız yapın ellerinizdeki bu zehirli atık pisliğini temizleyecek su ve temizlik maddesi bulamayacaksınız. Çünkü zaten suyu kirlettiniz. Ne kadar aklanmaya çalışırsanız çalışın milletin vicdanında; bu güzel memleketi ve insanları zehirlemek ve yok etmek isteyenler olarak mahkum edildiniz. Bu hükmü bozacak bir yargı mercii de bulamayacaksınız. Bir zamanlar çevrecileri popülist, şovenist ilan eden bazı makam ve mevki sahiplerinin makam ve mevki adına yaptıkları siyasi manevraların siyasi ahlaktan ne kadar yoksun olduklarını kendilerine oy veren halkımızın takdirlerine sunuyoruz. Bu yerli işbirlikçilere sormak istiyoruz: Sizler makam veya maddi çıkarlarınız için ne yapmak istediğinizin farkında mısınız? Bu tesis kurulduğunda Tavşanlı ve çevresine, canlılara zararı olduğunda nasıl bir savunma vereceksiniz? Ne yaparsanız yapın, nasıl bir savunma verirseniz verin, hangi ipe sapa gelmez gerekçelerin arkasına sığınırsanız sığının, kıyamete kadar insanların ve tüm canlıların lanetini ve bedduasını alacaksınız.

“GEZİ PARKI’NDA DİRENEN SALT ÇEVRE İÇİN MÜCADELE EDENLERİ DESTEKLİYORUZ”
Tavşanlı Çevre Platformu kurulduğu andan itibaren hiçbir siyasi görüşe angaje olmamış ve daima çevrenin ve halkın sağlığının korunması prensibiyle faaliyet göstermiştir. Güncel bir konu olması nedeniyle Taksim’deki gösterilerde vurup kıran, yakıp yıkan insanları hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz. Ancak Taksim Gezi Parkında ağaçların kesilmemesi için direnen ve salt çevre için mücadele edenleri de destekliyoruz. devlet yetkililerinin dahi kabul ettiği gibi onlara uygulanan ölçüsüz şiddeti de kınıyoruz.

Sonuç olarak her nerede olursak olalım: Havanın, suyun, toprağın, çevrenin kirlenmemesi ve kirletilmemesi için doğal kaynaklarımızı bilinçli kullanmayı, doğayla uyumlu yaşamayı öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Dolayısıyla, çevreye karşı duyarlı olmak ve korumak tüm insanlığın ortak görevi olmalıdır. Soluduğumuz havanın, içtiğimiz ve kullandığımız suların, yediğimiz gıdanın, bulunduğumuz yerin temiz olmasını, gelecek nesillere temiz, sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak, çevremizi temiz tutalım. Doğayı, tabiatı, yeşil alanları koruyalım.”
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile