Çevre Ve Şehircilik Bakanı Özhaseki Kayseri'de Açıklaması (1)
'Allah'tan korkun, onlar bizim yavrularımızı, askerlerimizi, çocuklarımızı vuruyor sesiniz çıkmıyor ama teröristleri geberttiğimiz zaman buradaki siyasi uzantılarından ses çıkıyor. Hayret edilecek bir durum' 'Ne olurdu halkın yanında yer alsaydınız, insanların yanında yer alsaydınız, ihtilal yapacak alçaklara karşı dursaydınız. Bunların siyasi uzantısı elbette ki kimse ortaya çıksın. Bir siyasi uzantı hapishanede yatıyor şimdi, bir genel başkanın danışmanları içeride yatıyor şimdi. Siyasi uzantılar içeride zaten' 'Türkiye Cumhuriyeti'nin şu geçmiş yüzyıllık tarihinde karşılaştığı en büyük bela FETÖ belasıdır. Bu belanın da altından kalkmak için uğraşıyoruz, elimizden geleni yapıyoruz. Onların sözcülüğüne de soyunanlar bir gün perişan olacaklar inşallah'
Bakan Özhaseki, Kayseri'nin Tomarza ilçesi Dadaloğlu Mahallesi'nde düzenlenen '26. Ulusal, 16. Uluslararası Dadaloğlu Geleneksel Kültür ve Sanat Şenlikleri'ne katıldı.
Programa katılan CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, şenlikte yaptığı konuşmada, hükümete ve Büyükşehir Belediyesine yönelik eleştirilerde bulundu. Bunun üzerine Arık ile protokolde bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik arasında kısa süreli tartışma yaşandı.
Özhaseki, yaptığı konuşmada, Arık'ın eleştirilerine tepki göstererek, şenliklerde aralarına fitne sokacak bu işleri değil birlik, beraberlik, dostluk ve kardeşliği konuştuklarını, bunların yerinin ayrı olduğunu söyledi.
Son 40 yıldır ülkede yaşanan belalar noktasında, son 2-3 senede büyük başarı gösterildiğini ifade eden Özhaseki, PKK'nın son 10 yılda çıkmış bir bela olmadığını dile getirdi.
Terörle mücadelede görev alan herkese teşekkür eden Özhaseki, 7 Haziran seçimleri öncesinde büyük bir plan yapıldığını belirtti.
'7 Haziran'da PKK'nın siyasi uzantısı bir parti olarak seçimlere girecekti. Yüzde 10'u geçtikleri takdirde AK Parti iktidardan düşüp koalisyona mahkum olacaktı. Eş zamanlı olarak terörü tırmandıracaklar, ülkeyi koalisyona mahkum edecekler, çukurlar kazıp, oldu bittiyle paçavralarını bayrak diye çekip, sonra da bağımsızlık ilan edeceklerdi. Plan buydu.' diyen Özhaseki, şöyle devam etti:
'Hamdolsun o günlerde bile sert bir mücadele verdik. O kazdıkları çukurlara hainleri, yavrularımızı şehit edenleri doldurduk ve gömdük. Bugün şehirlerde PKK kalmamıştır, ilçelerde kalmamıştır, dağlarda temizliyoruz şimdi. Bir daha inşallah hiç kalmayacaklar. Şimdi PKK'nın siyasi uzantısı olan parti oralarda gezemiyor. Şırnak'ta, Silopi'de, Sur içinde gezemiyor ama biz hamdolsun başımız dik olarak o sokaklarda geziyoruz. Vatandaşı kucaklıyoruz, yarasını sarıyoruz. Ama sıkıntı nerede biliyor musunuz? Burada konuşup, sizlere milliyetçilik yapıp ama Yüksekova'ya gidip, PKK ile anlaşıp, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve hepimizin ortak değeri olan Türk bayrağını miting alanında asla çıkarmadan anlaşarak miting yapan siyasilerdedir. PKK'nın siyasi uzantısına destek verenlerdedir. 'Adalet' diyeceksiniz, PKK'nın siyasi uzantısıyla kol kola yürüyüşe çıkacaksınız. Siz Mecliste PKK'nın siyasi uzantısının kim olduğunu bilmiyor musunuz? Bölücülük yapanların kim olduğunu bilmiyor musunuz? Niye mitinginizde bir tane Türk bayrağı yok. Niye o PKK'lılarla kol kola girip yürüyorsunuz?'
- 'Düşmanımız tek'
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun SİHA'ların sivilleri vurduğu yönündeki iddiasına değinen Özhaseki, şöyle konuştu:
'Utanarak söylüyorum, dağda PKK'lılar dururken bizim ürettiğimiz silahları kınıyor. 'Vatandaşları vuruyorsunuz' diyor. Allah'tan korkun, onlar bizim yavrularımızı, askerlerimizi, çocuklarımızı vuruyor sesiniz çıkmıyor ama teröristleri geberttiğimiz zaman buradaki siyasi uzantılarından ses çıkıyor. Hayret edilecek bir durum. Kardeşlerim, düşmanımız tek, burada birbirimize düşmanlık etmenin anlamı yok. Sorunlar için verilen mücadelede kim bir taş üzerine taş koyuyorsa alnından öpmeliyiz ve yardımcı olmalıyız bunlara. Orada yavrularımız 24 saat nöbet tutuyorlar, her türlü kalleşliğe karşı göğüslerini siper ediyorlar. Onlara burada siyasi uzantılarına destek verir gibi konuşmak doğrusu hepsini yaralar. Yaptıklarına pişman eder. Bizim işimiz onlara destek olmak olmalı. Onları gücendirecek, incitecek sözlerden kaçınmalıyız. Biz PKK'nın sadece Türkiye içinden çıkan bir bela olmadığını biliyoruz. Yurt dışından desteklendiğini biliyoruz. O zaman niye onlara prim veririz ki? Niye Yüksekova'da bir tek Türk bayrağı asmadan miting yaparız ki? Niye onlarla kol kola girerek adalet yürüyüşü yaparız ki? Niye Mecliste onların sözcülüğünü yaparak, onları vuran askerimizi incitiriz ki? Bunların hiçbiri doğru şeyler değil. Doğrusu oradaki askerlerimize yardımcı olmak. Güvenlik güçlerimize yardımcı olmak, milli birliğimizi, beraberliğimiz bozacak her türlü unsura karşı her türlü dimdik ayakta durmak.'
- 'Perişan olacaklar'
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine de değinen Özhaseki, o gün ortaya çıkan, göğsünü siper eden her kardeşinin alnından öptüğünü dile getirdi.
Özhaseki, 'Allah razı olsun. 'Eğer darbe olursa tankların üzerine çıkarım' deyip de bir başkanın evine girerek orada çay içen lideri de lanetliyorum. Hiç doğru değil yaptıkları. Ne olurdu halkın yanında yer alsaydınız, insanların yanında yer alsaydınız, ihtilal yapacak alçaklara karşı dursaydınız. Bunların siyasi uzantısı elbette ki kimse ortaya çıksın. Bir siyasi uzantı hapishanede yatıyor şimdi, bir genel başkanın danışmanları içeride yatıyor şimdi. Siyasi uzantılar içeride zaten. Türkiye Cumhuriyeti'nin şu geçmiş yüzyıllık tarihinde karşılaştığı en büyük bela FETÖ belasıdır. Bu belanın da altından kalkmak için uğraşıyoruz, elimizden geleni yapıyoruz. Onların sözcülüğüne de soyunanlar bir gün perişan olacaklar inşallah.' ifadelerini kullandı.
Özhaseki, siyasetçinin dürüst davranması ve hırsız olmaması gerektiğini belirtti.
'Allah belasını versin hırsızların, kim hırsızlık yapıyorsa Allah bin türlü belasını versin.' diyen Özhaseki, şunları kaydetti:
'Hırsıza, yalancıya, müfteriye sahip çıkılmaz. Bundan 4-5 yıl önce anamuhalefet lideri bir dosyayla çıktı, bize iftira attı. Dosyalar bitti, mahkemeler görüldü. Haklı olduğum ortaya çıktı, bir kez olsun özür dilemedi. Hani siyasetin dürüst olacaktı, ne olur özür dilesen, yalanları da mahkemede ispat ettim. Sonra tazminat alıp sucuk dağıttım. Sözlerinizle özünüz bir olacak, ne söylüyorsanız özünüz de bir olacak. Dışarıya çıkıp, 'adalet' deyip sonra burada iftara etmeyeceksiniz. Dışarıya çıkıp 'Siyasetçi doğru söylemeli' deyip kendiniz yalan söylemeyeceksiniz. 'Siyasetçi hırsız olmamalı' deyip kendiniz hırsızlık yapmayacaksınız.'
(Sürecek)