Cihan muhabirine konuşan Levent Gök, parti üyesi olarak başvuru yapmasının kendi hakkı olduğunu söyledi. Ortaya çıkan yönetim krizi sonucunda gerekli kararların verildiğini dile getiren Gök, "Liderlerin, genel başkanların bazen zor, kritik durumlarda ağır kararları alması kaçınılmazdır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bu kararı almakla partinin önünü açmıştır." dedi.
Gök'ün yaptığı bu girişim, partililer tarafından da destekleniyor. CHP Genel Merkezi'nde partililerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Gök, tebrikleri kabul ediyor. 27 Aralık 2008 tarihinde yapılan tüzük kurultayında, tüzüğün 17. maddesinin değiştirilmesi için kurultay kararı alındığını hatırlatan Gök, değişikliklerin yürürlüğe girmesi için de Parti Meclisi'nin (PM) görevlendirildiğini belirtti. 22 Mayıs'tan önce yapılan ve kendisinin de içinde bulunduğu PM'nin 1 Nisan 2010 tarihli kararıyla tüzüğün yürürlüğe girmesine karar verildiğini anlatan Gök, yeni tüzüğün başlangıç tarihinin ise 22-23 Mayıs'taki kurultay olarak belirlendiğini ifade etti.
Tüzüğün girdiğine dair hiçbir tereddüt yok iken 22-23 Mayıs'ta yapılan kurultayda, Siyasi Partiler Yasası'na, tüzüğe ve tüm usullere aykırı olarak bir önergenin verildiğini, kargaşa ortamında öğrendiklerini dile getiren Gök, bu önergede yürürlüğe girmiş tüzüğün yürürlük maddesinin kaldırılmasına ilişkin bir önerge olduğunu kaydetti. Bunun hiç tartışılmadığını ve yeterli sayıda imza taşımayan ve usulüne uygun olmayan bir şekilde bu kararın alındığını savunan Gök, partinin zarar görmemesi için başvuruyu referandum sonrasına bıraktığını söyledi.
Partide iki tüzük olduğunu ve içeriğin de birbirinden farklı olduğunu ifade eden Gök, 16 Eylül 2010 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na doğal olarak hangisinin uygulanacağını sorduğunu ve tüzük konusunda görüş istediğini belirtti. Başvuru üzerine inceleme başlatıldığını ve yazışmalar yapıldığını anlatan Gök, partili olarak buna hakkı olduğunu ifade etti.
"PARTİDE BİR KORKUNUN VARLIĞI BİLİNİYORDU"
Partide ikilik oluştuğu yönündeki görüşleri de değerlendiren Gök, "Eski MYK'nın hükmü kalmamıştır. Şu an arkadaşlarımız da partide yoktur. Dolayısıyla öyle iki başlılık görüntüsü mevcut değil. Mevcut MYK toplantı halinde. Hukuken de böyle bir sıkıntı yoktur. Çünkü tüzüğe uygun davranıldığı zaman niçin bir karışıklık olsun? Bunu karıştırmak isteyenler olabilir ama kamuoyu karşısında bu dayanacak güçlerinin yeteceğini düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu başkanlığındaki MYK görevi başındadır." dedi.
Önder Sav'ın eleştirilerini de doğru bulmayan Gök, Sav gibi çok deneyimli siyaset ve hukuk adamının bu tür açıklamalarını yadırgadığını söyledi. Kendisinin bu konuları en iyi bilenlerden birisi olması gerektiğini anlatan Gök, şöyle devam etti: "Kızgınlık ortamında iyi düşünülmemiş sözler olarak düşünüyorum. Sakin bir ortamda düşündüğü zaman, zaten bunun söz konusu olamayacağını kendisi hepimizden çok daha iyi bilir."
Kılıçdaroğlu'nun, partideki korku imparatorluğunu yıktıklarına ilişkin açıklamasının sorulması üzerine ise Gök, "Doğal olarak herkesin bir yönetim üslubu ve anlayışı var. Siyasi partilerde herkesin emeğinden yararlanılması gerektiğini düşünüyorum. Buna, önceki genel sekreterimiz Önder Sav da dahildir. Partide herkes birbirini kucaklamalı, sevmeli. Kimse bir başkasıyla konuştu diye onunla ilişki kesilmemeli. Dolayısıyla partide bir korkunun varlığı biliniyor idi bu konuda ama şimdi herkesi Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında herkesi kucaklamak durumundayız. Buna, eski yönetim de dahildir. Yeni yönetim, bu kucaklayıcı davranışı mutlaka gösterecektir. Öyle de olmalıdır. Partide kimsenin de dışlanmasına izin verilmemelidir. Bunlar gelir geçer, hepimiz arkadaşız, parti için yoldaşız. Kendi iç dünyamızdaki tartışmaları belli bir süre yapar, bu kırgınlıkları aşacak olgunlukta, düzeyde insanlar olduğumuzu düşünüyorum. En kısa zamanda bu tartışmalar, kendini bırakır. Herkes de kendisini, CHP'nin biran önce iktidar olması için çalışmalar içerisine katar diye düşünüyorum." karşılığını verdi.
Seçimli tüzük kurultayı konusunda da siyasi gelişmelerin izlenmesi gerektiğini dile getiren Gök, şartlar oluşması halinde elbette hepsinin mümkün olabileceğini vurguladı. Delegelerin, yeterli imzasıyla kurultaya çağrılabileceği gibi, genel başkanın da çağırabileceğini ifade eden Gök, "Bunlar delegelerimizin yeterli sayıdaki imzasının toplanmasına ve genel başkanımızın iradesine bağlıdır. Bunları önümüzdeki günlerde yaşayarak göreceğimizi düşünüyorum." şeklinde konuştu.