CHP'den Dış Politika Değerlendirmesi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Çeviköz: 'Türkiye'nin başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için ciddi diplomatik çabalara ve girişimlere ihtiyaç var' 'Soçi mutabakatıyla Türkiye'ye büyük bir sorumluluk düşüyor. Türkiye İdlib'deki ılımlı ve radikal grupları birbirlerinden ayırmak gibi neredeyse imkansız bir görevi yerine getirmeyi taahhüt etmiş bulunuyor. Bu çok kritik bir durumdur' 'ABD ile ikili ilişkilerimizin bu kadar önemli bir sınamadan geçmekte olduğu bir sırada New York'ta Trump ile kapsamlı bir görüşme yapılamamış olmasını üzüntüyle karşıladık'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, "Türkiye'nin başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için ciddi diplomatik çabalara ve girişimlere ihtiyaç var." dedi.

Çeviköz, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, İran Ahvaz'da Devrim Muhafızları'na yönelik terör saldırısını kınadıklarını, bu konuda İran tarafına en yüksek düzeyde taziye dileklerini ilettiklerini bildirdi.

Türkiye'nin, yıllardır terörden en çok etkilenen ülkelerin başında geldiğini hatırlatan Çeviköz, "Bu da bölgemizde ve özellikle komşularımızın topraklarında yaşanan terör olaylarına karşı büyük bir duyarlılık içinde olmamıza yol açıyor." ifadesini kullandı.

Tahran Zirvesi'nde alınan kararlar ve ardından Soçi'de Türkiye ile Rusya arasında varılan mutabakatın, Suriye'de önümüzdeki dönemin en önemli sınamalarından birini oluşturacağını vurgulayan Çeviköz, BM Genel Kurulu'nun başlaması nedeniyle gündemde geri plana kayan İdlib sorunuyla ilgili CHP'nin bazı endişeler taşıdığını aktardı.

Astana'da daha önce varılan mutabakat uyarınca İdlib'de Türkiye'nin ve Rusya'nın ortak sorumluluğunda oluşturulan çatışmasızlık bölgesinin, uygulamada sürdürülebilir bir çatışmasızlık ortamı sağlayamadığını dile getiren Çeviköz, bu nedenle Türkiye ve Rusya'nın, Astana'da vardıkları anlaşmayı bir daha, ancak bu kez daha ayrıntılı bir biçimde Soçi'de yeniden tanımlamak zorunda kaldıklarını söyledi.

Bu mutabakatın 15 Ekim'e kadar hedeflenen sonuca ulaşması, bölgede rejim ve muhalif unsurlar arasında ağır silahlardan arındırılmış bir bölge kurulması ve terör örgütlerinin silahlarını terk ederek bölgeden ayrılmalarının amaçlandığını ifade eden Ünal Çeviköz, şöyle devam etti:

"Soçi mutabakatıyla Türkiye'ye büyük bir sorumluluk düşüyor. Türkiye İdlib'deki ılımlı ve radikal grupları birbirlerinden ayırmak gibi neredeyse imkansız bir görevi yerine getirmeyi taahhüt etmiş bulunuyor. Bu çok kritik bir durumdur. Türkiye'nin bu sorumluluğunun gereği için gösterdiği çabalar sırasında Mehmetçik'in güvenliğinin her şeyden önemli olduğunun altını özellikle çizmek isterim. Ancak vahim olan, dünya kamuoyunda Türkiye'nin Suriye'de muhalefet adı altında gruplaşan terör örgütlerini himaye ettiği şeklinde bir algının oluşmasıdır.

Türkiye'nin İdlib konusunda, özellikle 7 Eylül tarihindeki Tahran Zirvesi'nde ve 17 Eylül tarihindeki Soçi görüşmesinde izlediği tutum da bu algıyı ortadan kaldırmaya yardımcı olmuyor. Nitekim Rusya, Türkiye'nin cihatçı örgütler üzerindeki nüfuzunu kullanmasını beklediğini defalarca belirtti. 'Suriye’de terör örgütlerine tır ve uçak dolusu silah verenler gelecekte bunun bedelini ödeyecek' deniyor. Biz de CHP olarak, yıllardır bunu dile getiriyor ve bu soruyu soruyoruz. IŞİD'e kim destek verdi, Suriye'de terörün yuvalanmasına, ülkenin bir iç savaşa sürüklenmesine, milyonlarca insanın evsiz barksız kalarak ülkelerini terk etmelerine hangi davranışlar yol açtı? Bu soruların cevabı mutlaka verilmelidir."

Türkiye'nin yanlış Suriye politikası nedeniyle giderek kabaran faturanın en büyük kaleminin İdlib olduğunun altını çizen Çeviköz, 2015'te tamamen terör örgütlerinin kontrolü altına giren İdlib'in, Türkiye’nin dış politikada yaşadığı büyük sıkışıklığın son noktası olduğunu savundu.

- ABD ile ilişkiler

Türkiye'nin ABD ile ilişkilerine bakıldığında durumun hiç de iç açıcı olmadığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Çeviköz, şu değerlendirmede bulundu:

"ABD ile ikili ilişkilerimizin bu kadar önemli bir sınamadan geçmekte olduğu bir sırada New York'ta Trump ile kapsamlı bir görüşme yapılamamış olmasını üzüntüyle karşıladık. Türkiye kapı aralığında el sıkışılarak sırtı sıvazlanacak bir ülke değildir, olmamalıdır. Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na gidildiğinde ciddiye alınan, itibarlı ve hatırı sayılır bir ülke olarak ağırlandığı günlerin özlemini çekiyoruz."

- Almanya ziyareti

Uzun bir aradan sonra bugün Almanya'ya en üst düzeyde bir devlet ziyareti gerçekleştirildiğini anımsatan Çeviköz, "Türkiye'nin başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için ciddi diplomatik çabalara ve girişimlere ihtiyaç var." ifadesini kullandı.

Ziyareti, Türkiye ile Almanya arasında son yıllarda yaşanan kırgınlıkların aşılması için önemli bir fırsat olarak gördüklerini bildiren Çeviköz, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin Almanya'dan ve Avrupa'dan önemli beklentilerinin olduğu biliniyor. Ancak Almanya'nın ve Avrupa'nın da Türkiye'den beklentileri olduğunu unutmamak gerekir. Bunların başında Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerine, Gümrük Birliği'nin geleceği ile ilgili görüşmelere yeniden başlayabilmesi için gerekli zemini hazırlayacak adımları atması geliyor.

Bu adımlar da Türkiye'de temel hak ve özgürlükler, basın ve ifade özgürlüğü, yargının işlevselliği ve siyasi otoritenin güdümünden çıkarılması ve Türkiye'nin yeniden bir hukuk devleti haline gelmesi gibi konularla yakından ilgili. Türkiye'nin Almanya'da yapılacak temaslarda bu alanlarda dile getirilecek görüşleri dikkatle dinlemesinde ve bu beklentileri karşılayacağına dair güçlü, güvenilir ve inandırıcı bir tutum takınmasında yarar görüyoruz. Bu yapılmadığı ve evrensel değerler ile ilgili beklentilere karşı kulaklar tıkandığı takdirde Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin de ilerleme kaydetmesini zor görüyoruz."

Ekonomideki gelişmelere de değinen Ünal Çeviköz, "Ekonominin düzelmesi için ülkemizin bağımsızlığını zedelemeyecek adımlar atılması gerekiyor. Son günlerin en önemli gelişmesi, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu ekonomik sıkıntıların Rahip Brunson ile ilgili olmadığının itirafı olmuştur. Demek ki ekonomik sıkıntılarımız suni manipülasyonlardan kaynaklanmıyormuş. Tedavinin en önemli unsuru teşhistir. Bu teşhis yapılabildiğine göre, artık tedavinin de gereken şekilde yapılmasını beklemek Türkiye'de yaşayan tüm yurttaşlarımızın hakkıdır." açıklamasını yaptı.

- ABD ile görüşülmeli"

Çeviköz, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

İdlib'i terk eden radikal grupların Türkiye'ye bir tehdit oluşturup oluşturmayacağına ilişkin bir soru üzerine Çeviköz, radikal ve ılımlı unsurların birbirinden ayrışmasının zor olduğunu tekrarladı.

Silahlarını terk eden grupların nereye gideceği konusunda Soçi mutabakatında bir açıklık olmadığını ifade eden Çeviköz, bu grupların Türkiye'ye gelebilme ihtimalinin olduğunu, bunun için ciddi bir süzgeçten geçirme ve eleme yapılması gerektiğini vurguladı.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'ta ABD'nin İran'a ambargosu konusunda 'gaz ithalatını devam ettireciğiz' dedi. Ambargodan Türkiye etkilenir mi?" sorusuna karşılık Çeviköz, bu konuda ABD ile görüşülerek Türkiye'ye birtakım kolaylıklar sağlanmasının yolunun aranması gerektiğini kaydetti.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile