Chp Genel Başkan Yardımcısı Batum’un Basın Toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, TBMM’de görüşülen Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay ve Danıştay’da üye ve daire sayısını artıran tasarıyı eleştirerek, "Bugün görüşülmekte olan tasarılar, iktidarın önünde engel olarak gördüğü yargıyı bertaraf etmeni
Batum, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. TBMM gündeminde bulunan Anayasa Mahkemesi ile Danıştay ve Yargıtay’ın daire sayısını artıran iki önemli düzenleme olduğuna dikkat çeken Batum, "Bu iki tasarı, bizim için basın için, hepimiz için bir turnusol kağıdına dönüştü. Çünkü bugün görüşülmekte olan tasarılar iktidarın önünde engel gördüğü yargıyı bertaraf etmenin ve rejimin mutlak bir otoriter bir rejime dönüştürmenin nihai aracı haline gelmiştir"dedi. Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenlemeyi eleştiren Batum, şunları söyledi: "Bu tasarı ile ilgili hukukçu arkadaşlarımızdan, Türkiye’nin önemli akademisyenlerinden görüşler aldık. Hepsi ile ittifak halindeyiz. Anayasa Mahkemesi ile ilgili getirilen tasarı açıkça anayasaya aykırıdır. Bir kere Anayasa Mahkemesi’nin önüne bir iptal başvurusu geldiğinde bu konunun TBMM Başkanlığı’nın yanı sıra Başbakanlığa sunulacağı söyleniyor. Bir yasama tasarrufu hakkında görüş yürütmeye sorulabilir mi? Anayasa’nın 138. maddesi anayasanın güçler ayrılığına ilişkin maddesi buna açıkça engel. Biryasa ile Başbakan’a görüşü sorulabilir mi? Anayasa Mahkemesi hakkındaki tasarı şöyle bir düzenleme getiriyor. Bu tasarı ile Anayasa Mahkemesi açıkça bir Yargıtay ve Danıştay üzerinde denetim mahkemesi haline dönüştürülüyor. Hem anayasaya aykırı, hem de evrensel hukuka aykırı. Anayasa Mahkemesi dünyanın hiçbir yerinde Yargıtay’ın ve Danıştay’ın kararlarını iptal edemez. İptal hükmü getiriyor. Bu tasarı ile bireysel başvuru getirilmiş. Bireysel başvurur süresi açık. 10 yılda görüşebilir, 5 yılda görüşebilir,3 yılda görüşülebilir. Peki mağdur olduğunu belirten bir insan, bir hakkının ihlal edildiğini söyleyen bir kişi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmek için 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl beklemek zorunda kalırsa bu bir hakkın yerine getirilmesini geciktirmekten başka ne işe yarar?" Yargıtay ve Danıştay’da daire ve üye sayısını artıran tasarıyı da eleştiren Batum, tasarının açıkça anayasa ve uluslararası hukuka aykırılıklar taşıdığını söyledi. Batum, "Biz zannediyorduk ki iktidar eksik olan daire sayasını tamamlayacak. Hayır. 137 tane yeni üye getiriyor. Şu andaki mevcut 250 üyelikten 20’sinin de boş olduğunu düşünürseniz dolayısıyla neredeyse var olan üye kadar 157 yeni üye seçilecek ve bunların dairelere eklenmesi beklenirken tasarı ile Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu’nu yeni baştanoluşturuyor. Yargıtay üyeleri hakkında soruşturmaları yapan kurul Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu’dur. İkinci hukuka aykırılık; geçici 2. madde ile getirilmiş. Buna göre, bütün üyelerin torbaya toplanıp dairelerin yeni baştan oluşturulacağı belirtiliyor. Böylece belirli davaların gideceği Yargıtay’ın dairelerini yeni baştan iktidarın oluşturabilmesi imkanı tanınıyor. Şimdi bu yargıya müdahale, yargıyı siyasallaştırma değil mi? 3 sene önce üye artırımı istemeyen iktidar, 3 yıl sonra nasıl oluyor da bu taslağıyargının önüne getiriyor. Bunlar turnusal kağıdı haline dönüştü. Hukuk devletinin siyasallaştırmanın önündeki son iki tasarı" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in gerçekleştirdiği toplantıya da değinen Batum, Başbakan Erdoğan’ın ’Sizin görüşlerinizi zaten biliyoruz’ yönündeki sözlerini eleştirdi. Batum, "O halde bu toplantıyı niçin yaptınız? Dünyanın hangi ülkesinde Yargıtay hakkında, Danıştay hakkında tasarı hazırlarken onların görüşlerini almaz ve bunu ’Zaten görüşlerinizi biliyoruz’ şeklindeki bir gerekçeye bağlar" diye konuştu.Hukuksuzlukların her alanda devam ettiğini savunan Batum, "Herhangi bir ülkede olsa kıyametlerin kopacağı inanılmaz hukuksuzlar" dedi. Hukuksuzluğa telefon kayıtlarının cep telefonuna polisler tarafından aktarıldığı iddia edilen Ergenekon sanığı Mehmet Ali Çelebi’yi örnek gösteren Batum, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bu konuda bir açıklama yapmamasını eleştirdi. Batum, Ergenekon sanığı Çetin Doğan hakkında da hukuksuzluk yapıldığını ve yargıçların fişlendiğini savundu. Başkanlık sistemine de değinen Batum, bu konuda AK Parti’de çelişki yaşandığını söyledi. Batum, "Bu CHP’de çelişki var diyenlerin üzerinde durması gereken bir konu" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün AİHM’in Dink davasında verdiği kararla ilgili ’Duyunca üzüldüm’ yönündeki sözlerini de eleştiren Batum, "Sayın Cumhurbaşkanı Dink davası 4 yıldır süren bir dava. Oradaki aksaklıkları, eksiklikleri, iktidarın zaafları 4 yıl söyleniyor. Ailesi söylüyor, toplumsal dernek platformu söylüyor. Ancak 4 yıl sonra farkına varırsanız yeni aksaklıkların öğrenilmesi için de 4 yıl beklememiz mi gerekecek? Böyle bir şey olabilir mi? Ancak AİHM kararından sonra mı öğreneceğiz?" dedi. Başbakan Erdoğan’ın ’Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içsinler sözümü kızgınlık anımda söyledim’ yönündeki sözlerine atıfta bulunan Batum, "Şöyle bir Başbakanız var. Allah’tan elinde nükleer butonu yok. Kızgınlık anında ne yapacağı belli olmayan bir Başbakan’dan söz ediyoruz. Aynı Başbakan 2004 yılında Wikileaks belgelerinde ’Şu anda ordu kontrolümde değil, o yüzden uçuşları engelleyemem’ diyor. Biz bu kişiye yargıyı da teslim etmenin son aşamasındayız" şeklinde konuştu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’i de eleştiren Batum, "Hüseyin Çelik’e biz CHP olarak çok cevap vermek istemedik, propagandadan sorumlu genel başkan yardımcısı diye. Ama şunu söylemek istiyorum CHP için ’Darbe şakşakçısı. karanlık bekçisi’ dedi. Şimdi onların ağzı ile söyleseydik derdik ki; ’Şerefsizler, ahlaksızlar, namussuzlar. Densizler, hainler’. Biz tabii onların seviyesine düşmeyeceğiz. Eğer bizim darbe şakşakçısı ya da karanlık bekçisi olduğumuzu ispat edemezse kendisinipropagandadan sorumlu bakan değil, kralın soytarısı olmakla itham edeceğimizi vurgulamak istiyorum. Herkes haddini bilecek; kralın soytarısı olduğunu zannetse bile" dedi. Batum, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin bu iki tasarının geçmemesi için CHP milletvekillerinin vatandaştan direnmelerini istemelerine yönelik çağrısının anımsatılarak, ’Siz buna katılıyor musunuz?’ yönündeki sorusu üzerine Batum, bu iki tasarıyı hukuk devletini ortadan kaldırmanın ve yargının ele geçirilmesinin son aşaması olarak gördüklerini söyledi. Batum, "Direnme hakkı sadece halkı sokakta direnmeye, şiddete çağıran bir çağrı değildir. Gereğini yapması, takkesini önünekoyması ve bu durumdan bir an önce çıkması için yapılan çağrıdır. Bu yüzden söylediklerine tamamen katılıyoruz" diye konuştu. Batum, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın CHP’den aday gösterilmesine ilişkin soru üzerine şöyle konuştu: "Ben bu konuda kişisel önerimi yapacağım dedim. Bu konuda ’Ben karar verdim, genel başkan verdi ya da 5 kişi oturduk verdik’ demedim. Dolayısıyla Nisan ayını Parti Meclisi’nde milletvekili adaylarının saptanacağı zamanı bekleyiniz. Ben öneride bulunacağımı bugünden söyledim. Ama bu kararın alındığını söylemedim. Fakat şundan şu şekilde rahatsızım. Esas hukuksuzluğu ortadan kaçırmak isteyen iktidar, bunu tamamen ’içinde bir çelişki var’ şekline dönüştürerek buraya çekmek istedi. CHP içinde hiç kimse buöneriye karşı olduğunu ya da desteklediğini söylemedi. Ama bir tek kişi bile bana tamamıyla katılmıyorum buna, yanlış yapıyorsunuz demedi. Ama buna karşı tüm hukuksuzluğu mutlaka artık gördüğümüzün açıkça ortaya koyulmasını ve bunun yollarının bulunması gerektiğini söyledi. Ben böyle bir şeyi tek başıma arzu ediyormuşum gibi hukuksuzluğun önüne Süheyl Batum geçmesin diye Nisan’a kadar bekleyelim diyorum."