Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özyönetim ve özerklik konusundaki tavrının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit döneminde, yerel yönetimler özerklik şartının parlamentodan geçtiğini ve kanunun çıktığını hatırlattı. Türkiye'nin bütün bölgelerini kapsayan yerel yönetimler özerklik şartını, yine kabul ettiklerini ve uygulanması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, HDP'nin istediğinin ise "bölgesel özerklik ve bölgeye yönelik özel statü" olduğunu anlattı.
Demokratik Toplum Kongresinin (DTK) açıkladığı bildirgede öz savunmanın da istendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Biz buna karşıyız. Devletin silahlı güçleri var zaten" diye konuştu.
Yerel yönetimlerin gelir kaynakları ve diğer açılardan güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Özerklik denilince hemen ülkenin bölündüğü şeklinde bir algı çıkıyor ortaya. Tabii bu bağlamda bölgesel özerkliği kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Bir ya da birden fazla ilin bir araya gelip, ki öyle bir tanımlama yapılıyor, biz onu doğru bulmuyoruz. DTK'nın açıkladığı şekli asla doğru bulmuyoruz" dedi.
Belediyelerin, 1930'lu yıllarda çıkarılan kanunla bugüne kadar idari ve mali açılardan özerk olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, ancak belediyelerin merkezi yönetimin denetimine tabi olduğunu aktardı. Belediyelerin şu anda gelir kaynakları yetersizliğinden dolayı merkezi yönetime muhtaç olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, gelir kaynaklarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
- "Siyasetin kirlilikten arınması açısından çok önemli bir adım"
AK Parti'de 4 ismin, partiden kesin ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kuruluna sevk edildiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Gayet güzel. Siyaset açısından güzel tabii. Mutlaka kendi ellerinde ciddi bulgular vardır. Devletin denetim elemanları da büyük bir ihtimalle o denetimleri yapmışlar, önemli bulgular elde etmişler. Bunu yaptıkları zaman verilmiştir, partiden kesin ihraçları yapılmıştır. Siyasetin kirlilikten arınması açısından çok önemli bir adım olarak görüyorum" ifadesini kullandı.
CHP'nin kurultay sürecine ilişkin soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Her kurultay aslında bir değişim demektir. Dolayısıyla bu kurultayda, yönetim kademelerinde değişim olması doğaldır" dedi.
Kılıçdaroğlu, kurultay öncesi tavrının rahat olmasının dikkat çekici bulunduğunun aktarılması ve bunun nedeninin sorulması üzerine özel bir koltuk merakının olmadığını, koltuğun insana sorumluluk yüklediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, demokratik bir yarışın, kendisini çok mutlu edeceğini belirtti.
- "İnsani olarak ilişkilerimiz yine devam ediyor"
Kılıçdaroğlu, genel başkan adaylığı için adı geçen Mustafa Balbay'ın, kendisine rakip olmasının, vefa tartışması başlattığının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:
"Ben o tür tartışmaları doğru bulmuyorum. Çünkü insani olarak ilişkilerimiz yine devam ediyor. Ama siyaseten o kendisi genel başkanlığı daha iyi yapacağını düşünüyorsa elbette tabii böyle bir hakkı var. Yoksa ona sahip çıkıldı diye, 'Ben bütün görüşlerimi bir tarafa bırakayım ve koşulsuz bana sahip çıkana ben de sahip çıkayım' düşüncesi doğru değil. Bu siyasette doğru değil, insani olarak ilişkilerimiz devam ediyor. Zaman zaman gelir, uğrar, konuşuruz. Bu sabah amcası vefat etmişti, kendisine başsağlığı diledim. Diğer arkadaşlarım için de geçerli. Umut Oran için de Muharrem İnce için de geçerli. Elbette genel başkanlığa aday olmaları gibi bir hakları, diğer partilerden farklı olarak bizim özelliğimiz, 'Şu kişi genel başkan olmasın, bunun ayağını kaydıralım, bunun ekibini tümüyle yok edelim.' Ben bu anlayışta değilim, doğru da bulmam bunu. Herkes siyasi olarak düşüncesi zaten özgürce açıklıyor. Zaman zaman bunu CHP'nin zaafı olarak gösteriyorlar. Bu CHP'nin zaafı değil CHP'nin ve demokrasinin kazanımıdır."
- Kurultayda "demokrasi ve değişim" söylemi öne çıkacak
Kurultay konuşmasını daha çok "demokrasi ve değişim" üzerine inşa edeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, daha sonra da tüzük kurultayı yapılacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, partinin, hem demokratikleşmesi hem değişik kesimlerin yönetimde yer almasının sağlanması için tüzükte düzenlemeler yapılacağını da açıkladı.
Örgütlerin çok çalışması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, çalışma, propaganda yöntemlerini değiştireceklerini ve bu konuda hazırlıklarının devam ettiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Bugüne kadar parti örgütleri ile ilgilenecek zaman bulamadım. Şimdi önümde bir zaman var. Parti örgütlerimizle ilgileneceğiz" diye konuştu.
- "Kontenjan hakkını bir kez kullanan ikinci kez kullanamayacak"
AK Parti ve HDP'de bulunan, milletvekillerinin belli bir dönem seçilmesi kuralının, CHP'de uygulanıp uygulanmayacağı sorusuna Kılıçdaroğlu, "Olabilir. Biz şöyle bir şey yapıyoruz, kontenjan hakkını bir kez kullanan ikinci kez kullanamayacak. Sürekli kontenjan olmayacak" dedi.
Ön seçim olduğu sürece üç dönem kuralına gerek olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bölge halkı seviyorsa, halk seviyor ve ona destek veriyorsa seçilebilmeli. Onun önünü biz kesmemeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.
- "Belli bir çevreye verilmiş mesaj olarak görüyoruz"
Başbakanlıkça hazırlanan cuma namazı için mesai düzenlemesini içeren genelgenin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, uzun yıllar bürokraside yer aldığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Hiçbir zaman, 'Ben cuma namazına gideceğim' diye, 'Sen gidemezsin' diyen hiçbir yönetici görmedim. İnsanlar gider, ibadetini yapar. Hatta her kamu kurum binasının altında mescit vardır ve insanlar gider dualarını ederler. Bunun bir siyasi malzeme yapılması doğru değil aslında. Bunun bir politik malzeme haline getirilmesi doğru değil. Cuma namazı değil sadece, diğer zamanlarda da gider ibadetini yapar gelir. İnsanlar ibadetlerini özgürce yapabilmeliler. Geçmişte de buna buna benzer genelgelerin çıktığı söyleniyor. Dolayısıyla bunun bizim düşündüğümüz, İsrail'e karşı, 'Biz İsrail'e muhtacız' sözünün bir seçeneği olarak, 'Bakın biz de bunu yapıyoruz...' Bu algıyı biraz değiştirmek, daha farklı bir alana dikkat çekmek için belli bir çevreye verilmiş mesaj olarak görüyoruz."
- Suudi Arabistan-İran ilişkileri
Kılıçdaroğlu, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin hatırlatılarak, Türkiye'nin takınması gereken tavrın sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bölgede İran ile Türkiye'nin ciddi bir işbirliğine gitmesi lazım. Çatışma ortamı, bize hep kaybettirdi. Şu anda Ortadoğu'da, Suudi Arabistan ile İran arasında sorun var, bu sorunu kim çözecek? Eskiden olsa gözler Türkiye'ye çevrilirdi. Şimdi Türkiye, Ortadoğu'da tamamen devre dışı bırakılmış vaziyette" iddiasında bulundu.
(Bitti)
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması (3)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Özerklik denilince hemen ülkenin bölündüğü şeklinde bir algı çıkıyor ortaya. Tabii bu bağlamda bölgesel özerkliği kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Bir ya da birden fazla ilin bir araya gelip, ki öyle bir tanımlama yapılıyor, biz onu doğru bulmuyoruz. DTK'nın açıkladığı şekli asla doğru bulmuyoruz" dedi.