CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Milli iradenin yerine külliyenin iradesi geçti. Getirdikleri sistem de bu; sen bir kez oy vereceksin daha sonra hiçbir şeye karışmayacaksın, her şeyi o belirleyecek." dedi.
Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısına, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TBMM İçtüzüğü'nde yapılan değişiklik sonrası; görüşmelerin Genel Kurul sürecinde muhalefetin yoklama isteme hakkının ortadan kaldırıldığını, iktidarın çalışmalara dahi katılmadığı bir ortamda tasarıların yasalaştırıldığını ileri süren Özel, il ve ilçe müftülüklerine nikah yetkisi veren düzenlemenin de bu şekilde geçtiğini söyledi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün boşanmalarda arabuluculuk sistemiyle ilgili bugün gazetelere yansıyan sözlerine değinen Özel, "Göreceksiniz Adalet ve Kalkınma Partisi hukuka gitmeden önceki son yol olarak, koyduğu arabuluculuk yetkisini bu kez de boşanma davalarından önce imamlara, müftülere tanıyarak başka bir alan açacak ve sürecin sonunda ikili bir hukuk sistemi gelecek." iddiasında bulundu.
Özel, meselenin evlilik ya da boşanma değil, "cumhuriyetle tarihi hesaplaşma" ve "değerler üzerinden çatışma yürütüldüğünde konsolide edilebilen bir taban" olduğunu savundu.
-"Bu kabile hukukunda bile yoktur"
AK Parti'de bazı belediye başkanlarıyla ilgili tartışmalara da değinen Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gazetecilerin önünde partisinin üç belediye başkanı için "Gereğini yapmazlarsa bedeli ağır olur." şeklinde bir ifade kullandığını, ancak daha sonra bu ifadeyi değiştirdiğini iddia etti. Özel, şöyle konuştu:
"Gittiğin her ülkede, 'Türkiye kabile devleti değildir' de sonra uçakta bu lafı söylediğinde Türkiye'nin kabile devleti olmadığına kimseyi inandıramazsın. Bu kabile hukukunda bile yoktur. Kendi dediğini yapanların cezalandırılmayıp, kendi dediğini yapmayanların cezalandırıldığı bir sistem ne hukukta ne kamu yönetiminde ne demokraside vardır. Ne de vicdanların kabul edebileceği bir şeydir."
Özel, belediye başkanlarının istifaya zorlanmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, haklarında bir suç iddiası varsa gereğinin yapılması ve yargılanmaları gerektiğini vurguladı. Özel, "Gereğini yapmazsan, sen şantajcı, tehditçisin, kendi geleceğinle ilgili bir çıkar ilişkisi kurmaya çalışıyorsun demektir." şeklinde konuştu.
-"Sen nasıl İçişleri Bakanısın?"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, belediyelerle ilgili "Yolsuzluklarla ilgili iktidar, muhalefet ayırt etmeksizin bundan sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız." dediğini anımsatan Özel, bunun hatalı bir yaklaşım olduğunu savundu.
Özel, "Bu vakte kadar sen bir şeyler bildiğin halde, iktidar olsun muhalefet olsun, gözünün yaşına baktıysan sen nasıl İçişleri Bakanısın? Eğer bizim belediyelerimiz; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun veya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugüne kadar bir şey yapmamasıyla yerinde duruyorsa, durmaz olsun öyle belediye." diye konuştu.
CHP olarak şantaja, tehdide ve ayak oyunlarına asla gelmeyeceklerini belirten Özel, her konuda alınlarının ak olduğunu söyledi.
-"Esas olan milli iradedir"
Özel, "Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur dedi ki; 'irade-i külliye'. Türkiye'nin geldiği durum budur; milli iradenin yerine külliyenin iradesi geçti. Getirdikleri sistem de bu; sen bir kez oy vereceksin daha sonra hiçbir şeye karışmayacaksın, her şeye o karışacak, o belirleyecek. O getirecek, o götürecek." dedi.
Seçilmiş belediye başkanlarının istifaya zorlanmasının halkın seçimini yok saymak anlamına geldiğini, halka hakaret etme niteliği taşıdığını ileri süren Özel, vatandaşların bunu görmeleri gerektiğini söyledi.
Özel, "Esas olan milli iradedir. Bundan sapanların sonu hem kendileri hem ülkeleri için felaket olmuştur. İrade-i Saddam ne olduysa, irade-i Kaddafi ne olduysa, Allah göstermesin, bu ülkenin de sonu o olur. Milli iradeden sapıp her şeyi kendinde görenler, bir önceki seçilmiş başbakanı kedi gibi kapının önüne koyanlar, bir muhalefet partisi liderinin kendi imajını düzeltmek için eski başbakanı boks torbasına çevirmesine sessiz kalanlar, kendi belediye başkanlarını, siyaset arkadaşlarını hiçleştirenler aslında bir siyasi tükenişin sonuna geliyorlar, kendi sonlarını getiriyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
-"Enis Berberoğlu hangi suçtan yatıyor?"
Özel, CHP TBMM Grubu olarak Anayasa Mahkemesine partilerinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutukluluk halinin sona ermesiyle ilgili bir çağrıda bulunduklarını, cevap alamamaları halinde bu çağrıyı Anayasa Mahkemesi nezdinde çeşitli temaslar ve eylemlerle sürdüreceklerini bildirdi.
Berberoğlu'nun istinaf mahkemesinin kararına rağmen hala tutuklu olmasının kabul edilemez olduğunu dile getiren Özel, "Enis Berberoğlu hangi suçtan yatıyor? Üst mahkeme 'casus değildir' dedi, hain olmadığı ortaya çıktı, belgelerin gizliliğinin olmadığına karar verildi, mahkeme 'ajan değildir' diyor. O zaman Berberoğlu neden tutuklu? Bozulmuş, çökmüş, parça pinçik edilmiş bir kararın tutukluluğu olur mu?" diye sordu.
"Bu dakikadan sonra bir dakikalık tutukluluk, haksızlıktır, adaletsizliktir, vicdansızlıktır" ifadesini kullanan Özel, konunun bir an önce karara bağlanması ve Berberoğlu'nun yasama faaliyetlerine geri dönmesi gerektiğini söyledi.
Özgür Özel, "Bir derin devlet Çağlayan Adliyesine de belli kararlara da egemen olmuş durumda. Ama bütün derin devletler gibi, bu yargı içinde yeniden ortaya çıkmış çeteleşmiş yapı, verdiği kararlarla öyle bir sonuç doğuruyor ki bütün derin devletler gibi bu yeni derin devlet de ne Türkiye'nin dostudur ne hükümettekilerin dostudur, hiçbirimizin dostu değildir. Bunu anladıklarında yine 'kandırıldık' diyecekler ama iş işten geçmiş olacak." diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Özel Açıklaması
'Milli iradenin yerine külliyenin iradesi geçti. Getirdikleri sistem de bu; sen bir kez oy vereceksin daha sonra her şeyi o belirleyecek' 'Bu vakte kadar sen bir şeyler bildiğin halde, iktidar olsun muhalefet olsun, gözünün yaşına baktıysan sen nasıl İçişleri Bakanısın? Eğer bizim belediyelerimiz; Soylu'nun veya Erdoğan'ın bugüne kadar bir şey yapmamasıyla yerinde duruyorsa, durmaz olsun öyle belediye''Adalet ve Kalkınma Partisi arabuluculuk yetkisini bu kez de boşanma davalarından önce imamlara, müftülere tanıyarak başka bir alan açacak ve sürecin sonunda bir ikili hukuk sistemi gelecek'