Chp: Kadına Yönelik Şiddet Önlenmeli

CHP Ankara Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi Gülsün Bilgehan, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili Avrupa Konseyi sözleşmesinin onaylanması için kanun teklifi verdi. Yazılı bir açıklama yapan Bilgehan şunları söyledi:
“Türkiye’nin 1949’dan beri kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 7 Nisan 2011 tarihinde İstanbul’da aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülke tarafından imzalandı. Sözleşme, kadına karşı şiddetin nedenlerini, şiddetten korunma amaçlı olarak alınacak yasal ve diğer önlemleri ayrıntılı biçimde açıklamakta, mağdurların ve çocukların hukuki, tıbbi, psikolojik, ekonomik olarak korunmaları, eğitilmeleri, güçlendirilmeleri için bütün tedbirleri almanın devletin görevi olduğunu açıkça kabul etmektedir. Devletin mağdurlara maddi yardım yapması, gerektiğinde tazminat ödemesi konuları da yaptırım olarak yer almaktadır. Sözleşmenin, kadına yönelik şiddetin her türüne karşı hem barış zamanında, hem de silahlı çatışma durumlarında uygulanacağı kabul edilmiştir. Bu sözleşme kadına karşı şiddeti bütüncül olarak ele alan ve uluslar arası bağlayıcılığa sahip ilk hukuki belgedir. Kadınlara karşı şiddet, Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkede toplumsal bir sorundur. Sözleşme, bu sorunu bir insan hakkı ihlali olarak görmekte ve kadınları şiddetten korumak için devlete sorumluluklar yüklemektedir. Türkiye, sözleşmenin hazırlık aşamasında yapıcı katkıda bulunmuş, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Üyesi Profesör Feride Acar müzakereleri ülkemiz adına yürütmüştür. Avrupa Konseyi Sözleşmesinin uygulanabilmesi için üye ülkelerin Parlamentoları tarafından onaylanması gerekmektedir. Türkiye, son 7 yılda yüzde 1400 artan kadına yönelik şiddet oranı ile Avrupa’da kadınların yaşam hakkının en fazla tehlikede olduğu ülkedir, bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da mahkûm edilmiştir. Kadınlara yönelik şiddeti temel hak ve özgürlüklerin ihlali olarak kabul eden bir belge olarak büyük önem taşıyan sözleşmenin gecikmeksizin ve çekincesiz olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmesi ve hayata geçirilmesi, kadınlarımızın beklentilerine bir ölçüde cevap olacaktır. Bu bağlayıcı ve yaptırım gücü olan sözleşmenin içeriğinin bilinmesi, benimsenmesi ve devlet kurumlarıyla birlikte özellikle kadın hukukçular ve kadın kuruluşları tarafından yaygınlaştırılması, kadına yönelik şiddetle mücadelede başarılı olunmasını sağlayacaktır.”